Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Concert de Livanelli au Théâtre de la Ville
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11178 Localisation: Nancy / France
Posté le: 21 Fév 2010 23:49 Sujet du message: Concert de Livanelli au Théâtre de la Ville
Murat Bey merhaba,
Dün Zülfü Livaneli'nin Paris'te Théâtre de la Ville'de Türkiye Mevsimi etkinlikleri kapsamindaki konserindeydim. 1984 te Yunanli sanatçi Maria Frandouri ile verdigi konserden 26 yil sonra ayni salonda 1,5 saat boyunca çok güzel bir müzik söleni verdi. 6 kisilik orkestrasi esliginde Nefesim Nefesine, Leylim Ley, Özgürlük, Mutluluk, Kan çiçekleri, Yigidim aslanim gibi birçok sarkisini seslendirdi. Sarkilarini ingilizce açikladi ve salondaki Türk izleyicilerde çogu zaman sarkilarina eslik etti. Yalniz bir ara "Sesiniz pek kuvvetli çikmiyor, Fransa'da oldugunuz için mi?" dedi. Konseri izlemeye gelenler arasinda Jack Lang, Türkiye Mevsimi Baskani Büyükelçi Necati Utkan, Unesco Büyükelçimiz Gürcan Türkoglu, Türkiye Mevsimi etkinlikleri Fransa komiseri Stanislas Pierret ve daha birçok diplomat, sanatçi ve sanatsever vardi. Konserden sonra Büyükelçi Necati Utkan esliginde konser salonunun kitabevinde satilan C.D. ve kitaplarini imzaladi.
Konser sirasinda fotograf ve video çekmek yasakti. Size konserden sonra imza töreni sirasinda çektigim fotograflari forumda yayimlamaniz için gönderiyorum, baskalari kullanmak istediginde izin alinmasi sartiyla.
CHP, Mustafa Kemal, modernizm, frankofili, asker, cumhuriyet, laiklik, seçkinler ve "yiğidim aslanım burda yatıyor" _________________ "ortak düşman kemalizmdir"
Inscrit le: 09 Oct 2007 Messages: 3474 Localisation: Somewhere in the world
Posté le: 23 Fév 2010 15:53 Sujet du message:
Livaneli'den bir ani :
Birkaç yıl önce yolum Aynaroza düşmüştü. Hani şu Yunanistanın kuzeyinde binlerce yıldır kadın ayağı basmamış özerk manastırlar bölgesi.
Bir akşamüstü üçü de mimar olan arkadaşlarım Dinç, Oğuz ve Fahrettinle birlikte, dört saat tırmanılarak çıkılan Simonopetra manastırındaydık.
Sarp kayaların başına kurulmuş, uçan kuşların sırtını seyrettiğimiz ürpertici bir yerdi manastır.
Avluda duruyorduk, akşam karanlığı çöküyordu, bizimle ilgilenen yoktu pek.
Biraz sonra cüppesini yelpirdete yelpirdete bize doğru gelen bir rahip gördük.
Raslantıya bakın ki rahip o gün benim Atinada yayımlanan, Osmanlıyla ilgili romanımı bitirmiş ve keşke bu adamla karşılaşsam da bir iki soru sorsam ama nasıl olacak ki demiş, biraz sonra konuk defterinde adımı görünce bunun İsanın küçük mucizelerinden biri olduğuna hükmetmiş.
Rahibin adı Porfirio imiş.
Neyse, Rahip Porfirio bizi ağırladı ve o kayalara oyulmuş, yedi kat aşağıdaki kütüphaneye götürdü.
Bu yüz bin kitaplık kütüphaneyi görünce aklımıza hemen Umberto Eco ve Gülün Adı geldi. Zaten Eco da bu kütüphaneye birçok sefer gelmiş.
Porfirio belinden kocaman anahtarlar çıkartarak bize kutsal emanetlerin saklı olduğu bir mahzeni de açtı.
Orada birbirinden eski ikonalar, peygamberlere ait olduğuna inanılan kemikler gibi kutsal Hıristiyan emanetlerini gezerken birdenbire oraya ait olmayan bir görüntüyle irkildik.
Duvarda bir Osmanlı fermanı duruyordu, fermanın içine çok eski bir belge yapıştırılmıştı ve üstünde Arapça yazılarla yeşil bir el resmi vardı.
Bunun ne olduğunu sorduk.
Bu dedi, Hazreti Ömerin Kudüsü zaptettikten sonra Ortodokslara tanıdığı imtiyaz belgesidir.
Peki ferman?
O da Fatih Mehmetin fermanıdır. Hz. Ömerin belgesini fermanına yapıştırıp Aynaroza verdi ve bu belge 500 yıl boyunca din özgürlüğümüzü güvence altına aldı.
Bu belge ve sözler karşısında ne kadar heyecanlandığımızı tahmin edersiniz.
Peki bu belge ve ferman nasıl oldu da buraya geldi diye sorduk.
Zaten tarihte yaşıyor izlenimi veren rahip Porfirio sanki dünkü bir olaydan söz eder gibi Mara Brankoviç sayesinde diye cevapladı.
Mara Brankoviç kim diye sorduk.
Fatihin annesi dedi. Sırp Kralının kızı. İmanlı bir Ortodoks olan Mara, daha Mehmetin şehzadeliği sırasında bizim başrahibe haber yolladı. Þehzademin size sempatisi var. Gelip şimdiden şefaatini dileyin dedi. Bunun üzerine başrahip başkanlığında bir heyet çeşitli hediyelerle gidip Þehzade Mehmeti ziyaret etti. Mehmet padişah olunca Hz. Ömerin belgesini fermanına yapıştırıp Aynaroza verdi ve bu belge bizi 500 yıl korudu.
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum