Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Iftira, asagilama, kin, nefret, ikiyüzlülük...
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 30 Aoû 2013 1:40 Sujet du message:
AKP'nin saldirganligi benim saygi duydugum kisilerden biri olan Emine Tarhan'a da tak etmis...
Citation:
‘Mağdur edebiyatınız sıktı’
Ağustos 19, 2013 |
Tarhan'dan Bağış'a sert cevap: 'Akıl fikir Bağış'lanırken ortada olmayan bakan...'
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, iktidarın bir bakanının “gezi protestocuları yüzünden olimpiyat düzenleme hakkının alınamayacak olması” açıklamasında bulunduğunu belirterek, “Bu tespiti ile akıl- fikir ‘Bağış’lanırken ortada olmadığından şüphelendiğim bakan, muhtemel bir başarısızlığı kamufle etmek için yine atmış tutmuş” dedi.
Tarhan, yaptığı yazılı açıklamada, “Her başı sıkıştığında ‘şu faiz lobisi, bu dış mihrak, hatta çapulcular, kemirgenler’ gibi bahanelere sığınan ve devleti böyle yönetmeye alışmış iktidarın bir bakanı ‘gezi protestocuları yüzünden olimpiyat düzenleme hakkının alınamayacak olması’ açıklamasında bulunmuş.
Bu tespiti ile akıl- fikir ‘Bağış’lanırken ortada olmadığından şüphelendiğim bakan, muhtemel bir başarısızlığı kamufle etmek için yine atmış tutmuş” ifadelerini kullandı. Bakan’ın “dopingli atlet, çekiççi, gülleci, halterci, güreşçi, Kırkpınar pehlivanı, hatta dopingli Akdeniz Oyunları”nı unuttuğunu vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
“İnsanları aşağılayarak bilinçaltını dışa vuran bu nedenle 6 ay ceza da alan bir sporcuyu sahiplendiklerini ve bayrak taşıttıklarını da unutmuş. Akdeniz Oyunları’nda protesto korkusuyla bütün biletleri satın alıp yandaşlarına verdiklerini, yaşasalardı eğer, olimpiyat ruhunu en iyi yansıtacak olan özgürlük özlemi ile dolu o gençleri öldürenleri savunduklarını, her şeyin çivisini çıkardıkları gibi sporun da çivisini çıkarttıklarını, dopingde ülkemizi dünya şampiyonu yaptıklarını unutmuş.
Olimpiyat Komitesi olimpiyat ateşi yerine çadır yakmayı, rekor yerine kol-bacak kırmayı tercih eden, sporcunun ‘zeki, çevik ve ahlaklısını’ değil, ırkçı, yandaş ve dopinglisini seven, sistemli olarak sporcularına doping verdiği kuşkusu yaratan bir devleti nasıl not etti dersiniz?
Olimpiyat oyunlarına aday olan bir şehirde gençleri çivili sopalarla döven, zehirli sularla ıslatan, palalarla kovalayan, kadınları saçlarından sürükleyen, sokakları biber-portakal gazına boğanları not etmiş olamaz mı?
Irkçılıktan ceza almış birine bayrak taşıtmanın olimpiyat ruhuna aykırı olduğunu değerlendirmiş, kadın sporcularla ilgili endişe duymuş olamaz mı? Hani ‘3-5 çapulcuydu’ bu protestocular, bu ne korku, bu celal? Maazallah 10-15 kişi olsalardı Avrupa Birliği fiyaskonuzun suçunu da onlara mı yükleyecektiniz yoksa? Yoksa onlar olmasa, et ve benzin fiyatları düşecek, terör de, kadın cinayetleri de bitecek, zavallıya dönen dış politikanız tutacak, sınırlarımız güvenliğe mi kavuşacaktı?
Her başınız sıkıştığında başvurduğunuz ‘Mağdurum da mağdurum’ edebiyatınız sıktı artık. Asıl meseleniz, ülkenin onuru mu, yoksa projenin kabul edilmemesi halinde, Belgrad ormanlarının rant alanına çevrilemeyeceği mi, onu bilemeyiz. Bir mucize olsa, olimpiyat düzenleme onurunu yaşasak ulus olarak elbet isteriz. Ama insanın özgür olmadığı, demokratik itiraz hakkını kullanan gençlerin dövülerek öldürüldüğü bir ülkede olimpiyat olsa ne olur, olmasa ne olur?”
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 02 Oct 2013 10:34 Sujet du message:
Yalan, kin, nefret, kiskirticilik, halki birbirine dusurup iktidarda kalma mucadelesi veren bir iktidara sahip Turkiye.
>>>
Citation:
Hani o saatte kameralar bozuktu?
GEZİ Parkı protestoları sırasında ortaya atılan en büyük yalan, bir türbanlı kadının saldırıya uğraması ile ilgiliydi.
Amaçları toplumda kargaşa yaratmak, kardeşi kardeşe kırdırmak ve memleketin mütedeyyin insanlarını tahrik etmekti.
Cinsel fantezilerle süslü bir halüsinasyonu, gerçekmiş gibi pazarlamaya çalıştılar.
Bellerinden üstü çıplak, ellerinde deri eldivenler olan, başlarına siyah bantlar takmış, sayıları 70’ten fazla bir grup erkek!
Kadını taciz etmekle kalmıyor, bir de üzerine çişlerini yapıyorlardı.
Hatırlayacaksınız, önce “Elimizde bu saldırının görüntüleri var” demişlerdi.
Sonra “Hayır, görüntü filan yok” dediler. MOBESE kameraları bozukmuş vs.
Geçen gün ilginç bir şey oldu.
Aynı binada çalıştığımız bir genç, emniyete çağrıldı.
Gayrettepe’deki binaya gittiğinde çağrılma nedeninin, “Kabataş’ta taciz edilen türbanlı kadın” ile ilgili olduğunu öğrendi.
Meğerse bu genç, iki arkadaşı ile birlikte olayın olduğunun iddia edildiği gün saat 19.48’de saldırıya uğradığını iddia eden kadının yanından geçmiş.
Polis onları kolayca bulmuş, çünkü üzerlerindeki Beşiktaş formasında isimleri de varmış.
Polis, gençlere kadının anlattığı türden giyimleri olan kişiler görüp görmediklerini, yardım çağrısında bulunulduğunu duyup duymadıklarını filan sormuş.
Başa dönüyorum: Hani MOBESE kameraları bozuktu? Hani saldırının olduğunun iddia edildiği saatte kayıt yapılamamıştı?
Üzerlerinde Beşiktaş formasıyla yürüyüp giden, kendi halindeki üç genci tespit edebilen kameralar, sayıları 70’ten fazla, üstleri çıplak, elleri eldivenli, başları bantlı cinsi sapıkları nasıl olup da tespit edemedi?
Bu Ali Cengiz oyununu kim tezgâhladı? Kim mütedeyyin insanları çileden çıkaracak ve memleketi belki de ateşe verecek bir yalanı uydurdu?
Bunu merak eden bir tek savcı yok mu bu memlekette?
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11192 Localisation: Nancy / France
Posté le: 11 Déc 2013 19:25 Sujet du message:
Citation:
Savcılar uyuyor mu, yoksa ‘çok uyanık’lar mı?
GEZİ Parkı iddianamesi mahkemeye gönderildi ve ne camideki bira kutusuyla ne de Kabataş’ta bebeğiyle bekleyen “türbanlı kardeşimizi” taciz edip dövenlerle ilgili bir iddia var.
Camiye bira kutusunun sonradan konulduğunu Zaman gazetesinin istihbarat şefi açıklamıştı.
Askılı siyah pantolonlar giymiş, üstleri çıplak, başlarında tuhaf bir sargı olan insanlar da onca aramaya rağmen bulunamadı.
Ortaya çıkıyor ki cinsel fantezilerle süslü bu iddia o günlerde ortalığı karıştırmak, evlerinde olayları haberlerden izleyen mütedeyyin insanları kışkırtarak sokağa dökmek için uydurulmuş.
Biliyorsunuz kanunlarımızda “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” ile ilgili bir suç tanımı var.
Kendisine yollanan bir tweet’i yeniden yolladığı için Fazıl Say bu suçtan mahkûm da edildi.
Ortada çok büyük bir suç var: Birileri oturup yalan haber ürettiler ve bu haberle insanları birbirine düşürmeye niyetlendiler.
“Memleketin savcıları uyuyor mu” diye sormadan edemeyeceğim.
O yalan dolanlara insanlar kanıp sokağa dökülselerdi nelerin olabileceğini düşünemiyorlar mı acaba?
Yaralanan insanlara yardım etmek için seferber olan hekimlere bile “beyaz önlük giydiler” diye dava açanlar, bu büyük sonuçları olabilecek suçu neden görmezden geliyorlar?
Mehmet Y. YILMAZ / Hürriyet 11 Aralık 2013 in Fabrikasyon ‘belge’ meselesi
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13627 Localisation: Paris
Posté le: 17 Déc 2013 1:58 Sujet du message:
"Hesabini veremeden gitti"
Iste, kin, nefret ve intikam duygularinin bir kez daha disa vurumu... Bunu soyleyen de iki de bir muslumanligina vurgu yapiyor!
Menderes'e yapildigini iddia ettigi "asagilik tutum" ise pasanin Yassiada'dan sorumlu oldugu zaman sabik basbakana tokat atmasi... Bu da CHP camileri ahir yapti yalani gibi bir sey olsa gerek...
Pasa ileri yasina ragmen hapista tutulup saliverildikten sonra 3 ay içinde öldü!
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 13 Mar 2014 14:50 Sujet du message:
Eski Ekonomi Bakanı ve AKP Mersin Milletvekili Zafer Çağlayan (hani oglu çelik kasalar ve para sayma makineleri ile yakalan, kendisine 700.000 TL'lik saat hediye edilip, Bay Zarrab'in ozel uçagi ile umreye giden...
Citation:
Nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğimizi bu millet çok iyi görüyor. Sizlere anlatacağım çok şey var. Ama bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11192 Localisation: Nancy / France
Posté le: 17 Mar 2014 0:51 Sujet du message:
Biraz evvel Hurriyet'te bu haberi okuyunca çok sasirdim. Bir ulke Basbakani otobusunu durduracak ve korumlarina bir evi isaret edecek bana kotu harket yapti diye ve arkasindan kotu harket yapti denilen kadinin evine girilip basbakana hakaretten karakola goturulecek...
Basbakanin haleti ruhiyesinin bu kadar bozuk olabilecegini dusunememistim...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz.
Dün Gaziantep Mitingi’nde Berkin Elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.
Normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.
Normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.
Normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.
Normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.
Bizler hekimiz.
İnsanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.
Bu gerekçe karşısında insanın “Bu ne yaman çelişki” diyesi geliyor.
Madem Bakan böylesine bir duyarlılık (!) içinde, o halde Başbakan’ın “iki ayyaş” tanımlamasını da kaldırtsın!..
Ayrıca yine Erdoğan’ın, Atatürk’e ait “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” deyişinin koca bir yalandan ibaret olduğunu öne sürdüğü aşağılayıcı ifadesini de YouTube kayıtlarından sildirtsin!..
Her şey akla gelirdi de, Atatürk ilkelerini, ulusal değerleri ve Cumhuriyet kazanımlarını her fırsatta yerden yere vuran AKP’nin, bir yasağa kılıf hazırlarken Atatürk’e sahip çıkacağı hiç akla gelmezdi.
Ya AKP’nin sonu geldi, ya da dünyanın!..”
* * * *
AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik’in CHP’nin TÜRGEV sorusuna verdiği cevap da çok çarpıcı:
CHP “TÜRGEV’e para bağışlayanlar, tek kalemde 100 milyon dolar verenler, bunun karşılığında ne aldılar?” diye soruyor.
Çelik de “Beklenti karşılığında yapılmayan bağışın yolsuzluk gibi gösterilmesi vicdana sığmaz. TÜRGEV kız çocuklarına yurt yapıyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) de bağış almıyor mu?” cevabını veriyor!..
Yani bir bakıma TÜRGEV’in kurucusu Bilal Erdoğan’ı, ÇYDD’nin kurucusu merhum Prof. Türkan Saylan’la kıyaslıyor!
Nur içinde yatsın Türkan Hoca, dünyaca saygın bir bilim insanı olmasının yanı sıra, Cumhuriyet’in kazanımlarına gönülden bağlı yurtsever ve Atatürkçü bir aydındı.
Türkiye’yi karış karış dolaşarak Lepra (Cüzzam) taraması yapmış ve olağanüstü bir çabayla bu hastalığın neredeyse kökünü kazımıştı.
Sadece bu alandaki başarılarıyla literatürde eşsiz bir yere sahipti.
Lepra’ya karşı verdiği mücadele nedeniyle çok değerli Gandhi Ödülü’ne layık görülmüştü.
Hiçbir maddi karşılık beklemeden hayatını çocukların eğitimine ve Lepra hastalarına adayan Prof. Türkan Saylan, insanlığın gurur duyduğu bir değerdi.
* * * *
Hakkını yemeyelim.
Bilal Erdoğan da büyük bir değer!
Dünyada para dağını en kısa sürede sıfırlayan kişi olarak tarihe geçmek, öyle kolay başarılacak bir şey mi?
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3006 Localisation: Paris
Posté le: 13 Juil 2014 13:05 Sujet du message:
duygu a écrit:
Citation:
21 erkek işçi ile ilçenin temizliğini yapıyor
Sekreterlikten temizlik işlerine
12 Temmuz 2014, Cumartesi 12:48
Bartın'ın Ulus İlçesi'nde 15 yıl boyunca eski belediye başkanının sekreterliğini yapan 42 yaşındaki Nurşen Bostancı, 30 Mart'ta Belediye Başkanı seçilen AK Partili Hasan Hüseyin Uzun tarafından temizlik işlerinde görevlendirildi. Bostancı, Temizlik İşleri Müdürlüğü'ndeki 21 erkek işçi ile ilçenin temizliğini yapıyor.
Nurşen Bostancı, Ulus Belediyesi'nde CHP'li Hüseyin Ulus'un 1999'da seçimi kazanmasının ardından temizlik işleri kadrosunda işçi oldu. Başkan Ulus, Bostancı'yı özel kalem sekreteri olarak görevlendirdi. 15 yıl Başkan Ulus'un sekreterliğini yapan Bostancı, 30 Mart'ta AK Partili Hasan Hüseyin Uzun'un seçilmesinden sonra biriken 3 aylık izinini kullandı. 1 Temmuz'da yeniden işe başlayan Bostancı, yeni başkan Hasan Hüseyin Uzun tarafından Temizlik İşleri Müdürlüğü'nde görevlendirildi.
21 ERKEK İÞÇİNİN ARASINDA TEK KADIN
Bostancı, şimdi Temizlik İşleri Müdürlüğü'nde görevli 20'si taşeron firma, 1'i de belediye kadrosunda bulunan 21 erkek işçi ile ilçenin temizliğini yapıyor. Bostancı, elindeki süpürge ile ilçe merkezinde sokakları süpürüp, pazaryerinin temizliğini yapıyor. Bostancı, mezarlıklarda diken ve ot temizliği de yapıyor.
21 erkeğin içinde tek kadın olduğunu belirten Nurşen Bostancı, "Kadın olarak bu görevi yapmak zor oluyor ama ben bu zorlukların üstesinden gelmek için mücadele ediyorum. İzin dönüşü ilçe temizliği için caddeye çıkacağım söylendi ve ben de verilen görevi yapıyorum. Vatandaşlar beni temizlik yaparken görünce tepki gösteriyorlar. Çünkü bu ilçede ilk kez böyle bir şey oluyor. Bana böyle bir görev verildiği için layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorum."
15 yıl sekreterlik yaptıktan sonra temizlik işlerinde görevlendirilmesine üzülmediğini belirten Bostancı, "Alnım açık, başım dik şekilde çalışıyorum. Çalışmaktan da gurur duyuyorum" diye konuştu.
Erkek işçiler ise ilk kez bir kadın temizlik işçisiyle çalıştıklarını ve bu duruma alışmaya çalıştıklarını söyledi.
ÇAYCIYI SEKRETER YAPTI
Belediye binasında temizlik işlerine bakan ve çay ocağında çalışan belediye çalışanı İnanç Kuru'yu Nurşen Bostancı'nın yerine sekreter olarak görevlendiren Başkan Uzun ise "Nurşen Bostancı kardeşimiz 15 yıl sekreterlik görevi yapmış, ancak kadrosu temizlik işçisi olduğu için onu temizlik işlerine verdik. Zaten belediyemizde kadrolu toplam 13 işçi, 7 memurumuz var. Az personelle ilçenin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz" dedi.(DHA)
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum