280 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 280
Membre(s) : 0
Total :280

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 22h21:45
murat_erpuyan : 22h24:09
SelimIII : 1 jour, 11h48:41
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Günümüz Türkiyesi
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Günümüz Türkiyesi
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4 ... 14, 15, 16  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Sep 2014 1:18    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da basimiza gelecekti! Eee etme bulma dunyasi, ne ekersen onu biçersin...

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Oct 2014 2:28    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Medar69'a soru : Yukarida linkleri verilen Can Dundar'in yazisini okuma merakina kapildin mi? Yoksa yalanci iftiraci deyip kesip attin mi?

Samimi cevabini almak umuduyla.


Medar'cik buna yanit vermemis !!!!!!!

N'apsin ki?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Oct 2014 2:30    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Uyuyan Türkiye Vatandaşını Uyandıran İstatistikler

Bunları derleyip toparlamak konusunda bana Serdar Kuzuloğlu‘nun blogu ve Startup Turkey konuşması çok ilham verdi doğrusu. Kendisinin yazısından alıntılar da yaptım.
Türkiye İstatistikleri :
Öncelikle Serdar Kuzuloğlu’nun kendi blogunda verdiği rakamları güncelleyerek tekrar bakalım.
• 2013 nüfus sayımına göre 76 milyon 667 bin 864 kişilik bir ülkeyiz.
• Kişi başı gelirimiz 10 bin 782 dolar. (Türkiye İstatistik Enstitüsü)
• 20-24 yaş arası 6 milyon 214 bin genç var. (Wikipedia)
• 25-29 yaş arası 6 milyon 286 bin genç var.
• Okul çağında 18 milyon 857 bin genç var.
• Üniversiteye girebilmek için 2014 Ocak yılında YGS sınavına 2 milyon 7 bin 69 öğrencibaşvurdu. (Egitim Tercihi.com)
• Değişik puan türlerine göre, 518 bin ila 218 bin arasında aday barajı geçemedi bu sınavda. (ÖSYM)
• Her yıl liselerden 730 bin, 143 üniversiteden 430 bin genç mezun oluyor.
• Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 17,5 !!! (Yine TUİK)
• 15-64 yaş grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun yüzde 67′sini oluşturuyor. (TUİK)
• Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 9! . (Resmi İstatistik Portalı)
Bitmedi. Yine Serdar Kuzuloğlu’nun Startup Turkey konuşmasında değindiği devlet istatistiklerinden;
• Türkiye’de aynı kaptan yemek yiyen kişilerin sayısı yüzde 63.9!
• Türkiye’deki toplam 19 milyon hane var, bunlarda ev başına ortalama 4 kişi yaşıyor.
• Türkiye’deki internet abonesi sayısı 32 milyon kişi.
• Yabancı dil bilenlerin oranı yüzde 9.
• Üniversite mezunlarının nüfus içindeki payı yüzde 12.
• Türkiye’nin yüzde 67’si ailesiyle birlikte yaşıyor.
• Tek başına yaşayan kişilerin nüfusa oranı yüzde 2!.
Bir de aşağıdakileri ekleyelim (TUİK) :
• Ortalama hane gelirinin yüzde 69’u, gıda, kira, ulaşım ve ev giderlerine harcanıyor.
• Eğitime harcanan hane bütçesi yüzde 2.
• Restoran ve hazır yemeğe harcanan hane bütçesi yüzde 6.
• Kültüre harcanan hane bütçesi yüzde 3, buna karşın alkol ve sigara yüzde 4!
• 2013’te toplam 8 milyon kişi yurtdışına çıkmış.
• Bunların 5 milyonu komşu ülkeler ve Türki cumhuriyetlere gitmiş.
• 2013’te en çok gidilen ülke, 1 milyon kişi ile Gürcistan (!).
Þimdi bu rakamları Türkçe’ye çevirelim mi?
1. Çok ama çok kalabalık bir ülkeyiz.
2. Zengin değiliz.
3. İnanılmaz büyüklükte bir genç nüfusumuz var.
4. Eğitim kalitemiz düşük ve eğitime neredeyse hiç para harcamıyoruz.
5. Birçokları için umut kaynağı olan üniversite aslında hiçbir şeyin garantisi değil.
6. Her sene yüzbinlerce mezun yaratan genç nüfusun neredeyse altıda biri işsiz.
7. Bütün işsizlere iş bulabilme gibi bir seçenek matematik olarak yok.
8. İnternet ve diğer teknolojileri sadece eğlence amaçlı kullanıyoruz.
9. Dünyayı görmek güzel ama komşulardan öteye gitmiyoruz.
10. Ailemizle yaşıyor, aynı kaptan yemek yiyor, yabancı dil öğrenmiyor, kendini geliştiren bir toplum olamıyoruz.
Son bir istatistik ile bitireyim. OECD tarafından yapılan, tüm üye ülkelerdeki eğitimin kalitesini ölçmeyi amaçlayan PISA eğitim yeterliliği testi sonuçlarına göre, Türkiye’de öğrenim gören öğrenciler 65 ülke arasında :
• Matematikte 44’ncü
• Okuduğunu anlama ve anlatmada 42’nci
• Fen Bilgisinde 43’ncü
oldular. Birinci Çin, beşinci Kore… Bunun anlamı şu : geleceğimizi şekillendirecek çocukları ve gençleri rekabette avantaj sağlayacak şekilde eğitemiyoruz.
O zaman soralım mı, bu toplumla, bu çocuklarla, bu üretkenlikle nasıl gerçekleşecek o 2023, 2053, 2071 hedefleri? Cevap basit, gerçekleşmeyecek.
Okuduğunuz için teşekkürler.
P.S: Bir ara BM, OECD ve dünya finans kuruluşlarının Türkiye projeksiyonlarını da yazacağım ama bir ipucu vereyim; 2050’de sadece 2 basamak atlıyoruz. (şu anda da 16. sıradayız)… Smile

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 06 Oct 2014 0:10    Sujet du message: Répondre en citant

Turkiye'de bazi insan denen yaratiklarin din adina yaptiklari vahsete bir ornek... Buna kurban kesmek degil, katletmek denir...

https://www.facebook.com/video.php?v=760511457344837&fref=nf

Ben sahsen sonuna kadar bakamadim.

Iste din derslerinin zorunlu oldugu ulkede bu yapilabiliyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 08 Oct 2014 23:39    Sujet du message: Répondre en citant

Quel est le message des manifestations qui ont coûté la vie à 14 personnes pendant lesquelles les drapeaux turcs brûlés et les statuts d'Ataturk incendiés?

Que peut-on attendre d'une organisation qui incendie les écoles?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Oct 2014 12:57    Sujet du message: Répondre en citant

murat_erpuyan a écrit:
Quel est le message des manifestations qui ont coûté la vie à 14 personnes pendant lesquelles les drapeaux turcs brûlés et les statuts d'Ataturk incendiés?

Que peut-on attendre d'une organisation qui incendie les écoles?


Je suis un opposant farouche de ce gouvernement turc (on le sait) qui entre autre a contribué à la situation catastrophique en Syrie en devenant le sous traitant des puissances, telles les Etats-Unis, qui a crée cet soit disant E.I.

Mais les émeutes des militants de PKK ne sont pas justifiées, que le PKK qui sait combattre l'armée turque aille sauver ces frères...

Mais que pouvez-vous attendre d'une organisation qui incendie les écoles pour sa revendication.

L'un ne vaut pas l'autre pendant que les innocents périssent ici et là...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 09 Oct 2014 14:48    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 15 Oct 2014 23:18    Sujet du message: Répondre en citant

Bugun 2 mail ile 2 korkunç olaydan haberdar oldum, sinirlerim laçka oldu. Her ne kadar Fransa'da yasiyorsam da Turk kokenliyim, kendimi Turk ve hatta musluman hissediyorum ama...

Birincisi hayvanlarla ilgili, Ayse Arman'in hurriyetteki iki yazisi..


Citation:


Ama ben, o ölü hayvanların sadece fotoğraflarını gördüm; o ise, olayın bizzat yaşandığı eve gitti. Yerlerdeki ölü köpekleri gördü, buzdolabını açtı, o donmuş hayvanları gördü...
Bu nasıl bir ülkedir ki, şehrin bir yerlerinde sadistin teki hayvanları kesiyor, biçiyor, buzdolabına sokuyor, donduruyor ve ifadesi bile alınmadan salıveriliyor.
O ölüm evini bizzat görmüş, iki avukatın şikâyetçi olmasına rağmen...


http://bit.ly/1sTsWtc

ve ikinci yazida :

Citation:


"Hayvana işkence yapmak" diye bir suç var mı?

Yok!

Ben sokaktaki sahipsiz bir köpeğin boğazını kessem nasıl bir ceza alıyorum?

Ceza meza almıyorsunuz! Þayet biri çıkıp, "Bu benim köpeğim!" derse ve kendi köpeği olduğunu ispat ederse, ancak o zaman, mala zarar vermekten yargılanıyorsunuz. O zaman da para cezasıyla yırtabiliyorsunuz...
(...)
Türkiye, çocuk pornosunda, dünya sıralamasında 5. sırada yer alıyor. Ve "hayvan tecavüzü" ile "çocuk tecavüzleri" arasında inkâr edilemeyecek bir bağ olduğu bilimsel gerçek.



http://bit.ly/1sTuB1X


Ikincisi Samsun müftüsü ünvanli yaratigin beyani :

Citation:


“18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 7 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsah gözyaşlarıdır. Þehvet öyle bir şeydir ki sınırda durmazsanız, duracağınız hiçbir yer yoktur.”


http://bit.ly/1nmqESv

Bagirsam da aglasam da ofkem dinmiyor. N'oluyor bir zamanlar umutlarla ozlemledigimiz Türkiye'de?

Bu kabus kolay kolay bitmez, cinler torbadan çikti bir kere...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Oct 2014 16:54    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Siyasi ahlak sorumluluk ve istifa gerekliliği

31.10.2014 Cuma

BİR demokraside siyasi ahlakın ayrılmaz bir parçası da siyasi sorumluluktur.

Vatandaşlar seçimlerde oylarını kullanırlar, belli bir süre için ülkeyi yönetecek olan insanları seçerler.

Ülkeyi iyi yöneteceğini düşündüğümüz insanları seçeriz.
Onlar seçmene sözler verirler, seçmen hangi sözün sahibini inandırıcı buluyorsa, onu seçer.

Bunun karşılığında beklenen, seçilen siyasetçinin verdiği sözü tutmasıdır.
Seçim ile işbaşına gelen siyasetçinin, bütün bu işleri tek başına yapmasını da kimse beklemez elbette.

Ama biliriz ki, en iyisini seçtik, o da işleri birlikte yapacağı adamların en iyilerini seçer, ülke böylece iyi yönetilir.

Siyasi ahlak, verilen sözlerin tutulmasını gerektirir, sözünü tutmayan bunun bedelini siyasi olarak öder.

Bunun için tekrar yeni bir seçimi beklemek de gerekmez.
"İstifa" diye onurlu bir müessese vardır, verdiği sözü tutamayan, ülkeyi iyi yönetemeyen siyasetçi bunun gereğini yerine getirir.

İstifa eder, yerini daha iyi yapabilecek bir başkasına bırakır.
İşleri yüzüne gözüne bulaştıran siyasetçinin, koltuğunda oturmakta ısrarcı olması ahlaki bir tutum sayılmaz.

Zaten utanma duygusu olan bir siyasetçi, işi yönetemediğini fark ettiğinde utanır, çekilmeyi de bilir.

Ülkemizi yöneten siyasi kadronun fıtratında böyle bir utanma duygusu yok.
Haksızlık etmeyelim, bu ülkede işleri yönetmeyi beceremeyen her kademedeki yöneticinin fıtratında da böyle bir şey yok.

Bundan önce de yoktu, bugün de yok, öyle görünüyor ki gelecekte de olmayacak.

Ermenek'teki maden işçisi katliamının ardından gazetelerde haberler yayınlandı.

Henüz tamamlayamadığımız 2014 yılında iş kazalarında 1415 işçi hayatını kaybetti.

Bunların 354'ü maden işçisi. 300 inşaat işçisi, 232 orman işçisi, 64 büro işçisi ve 59 metal işçisi hayatını iş kazalarında kaybetmiş.

Bu yıl daha bitmedi, korkmamız gereken şey bu rakamın daha da büyümesinin kuvvetli bir olasılık olarak önümüzde duruyor olması.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, kaza nedeniyle çok üzüldüğünü, "bu acının çekilir gibi olmadığını" söylüyor.

Samimiyetine inanıyorum, gerçekten çok üzülmüş olmalı.
Üzülmesinin tek nedeni insan hayatlarının kaybı olmamalı ama.
Üzülmeli, çünkü kendisi o makama bu işi düzgün yönetecek diye seçilip getirildi.

Ama tabloyu görüyorsunuz, işini iyi yapamadı, kazaları önleyemedi.
Þu itirafına bakın: "Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor."

Demeye getiriyor ki "Bu elli kişi araya giriyor, biz de almamız gereken kararları alamıyoruz"!

"İyi de o zaman orada oturmaya niye devam ediyorsun kardeşim" diye sormak hakkımızdır.

Ne yapılması gerektiğini bildiğin halde yapamıyorsun, çünkü araya "hatır gönül meselesi" giriyor.

Seni oraya seçerken hatırlıların isteklerini yerine getir diye mi seçtik, işleri düzgün yönet diye mi?

Yapamadığın işlerin sorumluluğunu üstüne alıp "Bana müsaade" demek niye aklına gelmiyor?


İstifa ölenleri geri getirir mi?

BU bakan, Soma'daki maden kazasından sonra "İstifam ölenleri geri getirecek mi, istifam bu sorunu çözmeye yetecek mi" demişti.

O zaman da yazmıştım, aynen tekrarlayayım:

Evet, sorunların çözümü için bu bir başlangıç olabilir!

İstifasının iki yararı olur:

Birincisi, kendisinden sonra o koltuğa oturacak kişinin önünde bir örnek olur. "Bu işi iyi yönetemezsem, doğru adamları seçip iş güvenliği konusunu ciddi bir şekilde ele alamazsam, kazaları önleyemezsem ben de istifa etmek zorunda kalırım" diye düşünür.

Makamını korumak için elindeki yetkileri kullanır, en küçük memuru bile bilir ki bakan işi ciddiye alıyor, kaytarırsam, ihmalkâr davranırsam canıma okur!

İkincisi, aynı zamanda diğer kamu yöneticileri için de örnek oluşturmasıdır.

Başka kurumların yöneticileri, diğer bakanlar da bilirler ki böyle bir örnek var, kendileri de aynı duruma düşmemek için işlerini daha ciddiye alırlar.
Aslına bakarsanız Çalışma Bakanı'nın istifasını isteyecek ilk kişi de Başbakan olmalıydı.

Çünkü o kişiyi o makama seçen kendisidir ve doğru seçim yapmadığını bunca olaydan sonra görmüş olmalı.
Başbakanlar, unutmamalılar ki kendi başarıları, seçip işbaşına getirdikleri bakanların en başarısızı ile ölçülür.


Tacizci bir 'büyük baş'!

DÜN sabah İstanbul'da yağmur vardı ve yağmur bu kentte trafiğin yürümemesi demek.

Maslak'ta trafik adım adım ilerlerken önünde ve arkasında sivil plakalı iki koruma aracı bulunan siyah renkli, sivil plakalı (34 SU ... rakamları yazmıyorum, belki güvenlik sorunu olur diye) bir minibüs tarafından taciz edildik.

Hepsinin üzerinde mavi–kırmızı lambalar vardı, sirenlerini çala çala, zaten zor ilerleyen trafikte insanları taciz ettiler, sıkıştırıp, kendilerine yol açmaya çalıştılar.

Bu araçta kim vardı bilmiyorum, önemi de yok zaten kim olduğunun.
Ama utanma duygusu olmayan birisi olduğu kesin. Çevredeki araçların taciz edilmesine göz yumup, kendi rahatını düşündüğüne göre böyle biri olmalı.

Bakın bayım: İşiniz acele olabilir, herkesin kendince acelesi var.
Biraz daha erken yola çıkıp gideceğiniz yere insan gibi gidebilirdiniz.
Yollarda vatandaşları taciz etmeye hakkınız yok.

Bu kentte vatandaşları bu tür tacizlerden korumakla görevli olan bir yetkili ise zaten hiç yok!



http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/mehmet-y-yilmaz_148/siyasi-ahlak-sorumluluk-ve-istifa-gerekliligi_27488963
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Nov 2014 2:18    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Bir öpücük her şeyi değiştirir

15.11.2014 Cumartesi

"LIP–O–SUCTION modelinde çiftlerden biri diğerinin alt dudağını emerken diğeri onun üst dudağını emiyor."
Bu alıntıyı bir RTÜK uzmanının, bir filmle ilgili olarak yazdığı rapordan yaptım.
Buna lip–o–suction dendiğini bilmiyordum, bizim gençliğimizde buna "somurma" ya da "yumulma" derlerdi. İnsan her yaşta bir şeyler öğrenebiliyor, görüyorsunuz.
Benim yaşımdaki Türk erkeklerinin çoğu bu tür öpüşmenin varlığından filmler sayesinde haberdar oldu ve RTÜK uzmanının iddia ettiği gibi, o yaşta bir filmde böyle bir sahne izlemiş olmak "fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimimize zarar" vermiş gibi de görünmüyor.
Öyle olsaydı memleket sapıktan geçilmiyor olurdu ki böyle bir durum yok.
Ahlaksızlık, daha çok makam olanaklarından yararlanmak şeklinde ortaya çıkıyor ki ihtilas, irtikap, rüşvet gibi kelimelerle de tanımlanıyor.


devami :
http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/Mehmet-Y-Yilmaz_148/Bir-opucuk-her-seyi-degistirir_27581977
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 09 Jan 2015 1:48    Sujet du message: Répondre en citant

Bir hukuk profesoru sifatini tasiyan politikacinin içine dustugu acizlik durumu ibretlik !



resme tiklayin


Dernière édition par murat_erpuyan le 04 Avr 2016 1:49; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 20 Jan 2015 11:38    Sujet du message: Répondre en citant

Bugun 20 Ocak 2015 !


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Jan 2015 2:42    Sujet du message: Répondre en citant

Soner Yalçin'in bu yazi çok yerinde ve onemli !

Citation:


Sozcu 22 Ocak 2015


“Hrant’ın Arkadaşları”

Merak ediyorum:

Kimdir bu “Hrant’ın arkadaşları!..”
Bir yıl öncesine kadar, Hrant Dink’i Ergenekon’un öldürdüğünü söylediler ve yazdılar.

Hatta cinayet şeması bile yayınladılar. Dink ailesinin avukatı K. Deniz Tuna hemen Ergenekon savcılarına koşup suç duyurusunda bulundu.
“Hrant’ın Arkadaşları”ndan Ali Bayramoğlu hâlâ çıkıp bu şemayı kimden aldığını bir türlü açıklamıyor? Bu koca yalanı kim piyasaya sürdü?
“Hrant’ın Arkadaşları” başta Taraf gazetesi olmak üzere her fırsatta cinayeti Ergenekon’un işlediğini yazdı. Ellerine, sahte olduğu bugün açığa çıkan “Kafes Eylem Planı” verilmişti. Neler yazmıyordu ki bu “planda”; isim isim Ermeniler tespit edilmişti. Ermeni okullar, işyerleri listelenmişti. Ermenilere gönderilecek tehdit mektupları bulunmuştu!

ABD-Utah’ta kurulan “maskesidusenler” adlı sitede “kripto Ermeniler” açığa çıkarılıyordu. Güya bunların hepsini yapan da Ergenekon idi!..
Yazık ki… “Hrant’ın Arkadaşları” ellerine ne tutuşturuldu ise inandı. Bir gün bile kafalarında soru işareti olmadı.

Bugün Silivri Cezaevi’nde yatan Cemaatçi polis Ali Fuat Yılmazer’in, bir dönem Emniyet’te azınlıklar masasına baktığını ve bilgileri oradan “aşırıp-aşırmadığını” akıllarına getirmediler.

Bir gün bile Cemaat’e sormadılar: “Hep bizim yanımızdasınız; ama, Doğu Perinçek’ten Veli Küçük’e kadar Ergenekon sanıklarının aslında Ermeni olduklarını neden yazıp duruyorsunuz?” (Haziran 2009 Chronicle dergisi ve 12 .6. 2009 Zaman gazetesi gibi)

Yalanları hiç araştırmadılar. İnandılar. Hep tezgaha getirildiler.

Örneğin… Biz Odatvciler dört günlük gözaltının ardından Ergenekon savcılarının kapısında polis ordusuyla bekletilirken, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Savcı Zekeriya Öz’ün makamındaydı! Oralardan hiç çıkmadılar. Kumpas üzerine inşa edilen davalara müdahil oldular. Bakınız…

Cinayet sekiz yıldır çözülemedi ise “Hrant’ın Arkadaşları”nın büyük suçu vardır!

Hiç utanmadılar… Hrant soruşturması konusunda harika bir araştırma yapan gazeteci Nedim Þener, Ergenekon Örgütü üyesi olarak Silivri Cezaevi’nde tutulurken, “Uluslararası Hrant Dink Ödülü”nü Taraf gazetesi genel yayın yönetmeni Ahmet Altan’a verdiler!

2008’de çıkardığım “Siz Kimi Kandırıyorsunuz” adlı kitabımı Hrant Dink’e ithaf etmiş beni bile, sürekli Ermeni düşmanlığıyla suçladılar.

“Hrant’ın Arkadaşları” hep Cemaat ile kol kolaydı.

Ve hâlâ birlikte yürüyorlar…

Hrant maskesi

Ergenekon yalanı bitti…

“Hrant’ın Arkadaşları”na yeni bir meşguliyet gerekiyor.

Gündemde “Paralel Yapı” var; bu olabilir mi? Olmaz, içli dışlılar. Ve hem bu konunun yurt dışına pazarlanacak “piarı” yok!

O halde…

“Ermeni Soykırımı”na sarıldılar!

Hrant Dink’i şimdi bu yalana maske yapıyorlar.

Ölüm yıldönümünde şu pankartın arkasında yürüdüler:

“Yüzleşin! Hrant’la, Soykırımla!”

İmza; “Hrant’ın Arkadaşları.”

Daha önceki pankartlar şunlardı:
- Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz…
- Hrant İçin Adalet İçin…
- Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz…
- 4 yıldır Yüzleri Yok Yürekli Yok…
- Müsamereyi Bırakın Asıl Sorumluları Yakalayın…
- 7 Yıldır Birlikte Korudular Birlikte Susuyorlar

Hrant Dink cinayeti çözüm sürecine girince “Hrant’ın Arkadaşları” telaşlanıp; “soykırım” yalanıyla Hrant Dink’e bir kurşun daha sıktılar.

Hrant Dink onlarla aynı görüşte değildi ki?

Örneğin, Fransa’da çıkarılacak “soykırım yasasına” karşı çıktı.

Örneğin, soykırım reddini cezalandıran yasa için “saçmalık” dedi.

Peki…

Dink cinayetinin “soykırım” ile ne alakası var?

Ergenekon kumpasına Batı’yı inandırmak için Hrant Dink bilinçli olarak hedef yapıldı ve öldürülmesine göz yumuldu. Bunu konuşmamız ve bunu ortaya çıkarmamız gerekmiyor mu?

Cemaat bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor. Dün olduğu gibi bugün de “Hrant’ın Arkadaşları” pankartı altına saklanarak psikolojik harbine devam ediyor. İstiyor ki cinayet, “soykırım” yalanıyla unutulsun!.. Kol kola yürüyorlar.

Adam gibi adamdı

Açık yazıyorum…

Hrant Dink adam gibi adamdı…

Yüreğinde hiçbir zaman nefret-kin olmadı…

Kötülüğe, kirliliğe hiç bulaşmamış bir aydındı…

Fikir namusuna sahipti…

Korkuya, ruhsal esarete boyun eğmedi…

Yurtseverdi…

Sosyalist idi…

Yani:

“Hrant’ın Arkadaşları” diye ortaya çıkanlardan hiç değildi… Dönek olmadı… Kalemini hiçbir zaman kiraya vermedi!..

Ne ilginç; bugün Türkiye’yi bu derece sertleştiren isimlerin hemen hepsi “Hrant Arkadaşları” maskesi takıyor.

İnanın; Hrant Dink, Ahmet Altan ile değil Uğur Mumcu’yla daha rahat anlaşırdı; daha yakın bir dostluk kurardı. Çünkü…

Anti-emperyalist Hrant Dink, Malatya’da yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
“Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların şu topraklar üzerinde oynamış oldukları rol ne ise, bugün aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeniler onlara güvendi; kendilerini Osmanlı zulmünden kurtaracak sandı. Ama yanıldı. Çünkü onlar geldiler, kendi hesaplarını yaptılar. Çekip gittiler. Bu topraklarda kardeşi kardeşle kan içinde bıraktılar. Bugün Kürtlerin yaşadığı aynı şey; Amerika geldi, Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşturmak üzere. Amerika bu; gelir, kendi hesabını yapar işine yapar ve işi bittiğinde ise çeker gider. Ondan sonra da burada tekrar insanları kendi didişmesi içinde bırakır.”

Hrant Dink’in ölümüyle Türkiye çok önemli bir aydınını kaybetti.
İçim yanıyor…

Öldürülmeden hemen önce şöyle yazmıştı:

“Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar, güvercinlere dokunmaz.”

Ne yazık ki beyaz güvercini koruyamadık.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 23 Jan 2015 2:45    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Emin Çölaşan
emincolasan@sozcum.com
17 Ocak 2015

Dinimize saygı!

Sevgili okuyucularım, sadrazam Davutoğlu Ahmet Paris’teki İslamcı terör olayı nedeniyle önceki gün yine esti gürledi. Teröristlerin bastığı derginin bazı karikatürleri Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanınca bizim sadrazamın tepesi atmıştı.
Dinimize saygı istiyordu da, gereken saygıyı acaba kendileri göstermiş miydi!
Þu sözlerini dikkatle okuyunuz:
“Bu ülkede Hazreti Peygamber’e hakaret edilmesine izin vermeyiz. Bu çok açık ve net bir tutumdur. Herkes bunu böyle bilmelidir. Hükümet olarak basın özgürlüğü ile hakaret etme alçaklığını yan yana koyamayız…”
Peygamberimize hakaret edilmesini elbette ki hiç kimse istemez.
Bu konuda anlaştık mı?
Anlaştık.
* * *
Þimdi 17 Aralık 2013 öncesinde savcıların emriyle polis tarafından yapılan yolsuzluk-rüşvet operasyonlarının bir kesitine yeniden bakalım.
AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın telefonları, İranlı Rıza Sarraf’tan rüşvet almakta olduğu iddiasıyla polis tarafından dinlenmişti.
O konuşmalardan biri Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Metehan Demir ile yapılmıştı ve bant çözümü medyaya servis edildi.
Egemen, Kur’an’la ve dinimizle açıkça alay ediyordu.
İşte o konuşmadan bazı bölümler:
* * *
Metehan: Sabah yemin ediyorum şu tweet’ini gördüm, güne nurla başladım. Duayla başladım. Abi böyle bir şey olabilir mi yaa… Vele entim ma ağbüt. (Dalga geçiyor.)
Egemen: (Telefonun yanındaki karısına) Vela entim mü ağbüt diye kendi kendine şey yapıyor. Oğlum ben her cuma günü internetten bir ayet sallıyorum.
Metehan: Yaa bilmez olur muyum, senin elinde bir kitapçık var, oradan çakıyorsun.
Egemen: Kitapçık yok lan. Google’a gir, Kur’an da atıyorum kardeşlik, nankörlük, bilmem ne diye search (arama) yap hepsi çıkıyor. Oradan bir tane salla gitsin.
Metehan: Vel ağl asdfg tırahun turuhun. (Dalga geçiyor.) Vay be abicim vay be, yıkıldım sabah sabah. Baktım bir de saatine, sabah 8.20’de çakmışsın (ayeti internette.) Bu nasıl bir dini birikim yaaa!
Egemen: Ben sabah 05’de çaktım bir tane. Fakat cumayı “Cima” yazmışım, 8.20’de yeniden attım manyak. (Cima: İnsanların çifteşmesi.)
Metehan: Bakara 156.
Egemen: (Kahkahalarla gülüyor.) Bakara 156. Çarpılacaksın!
Metehan: Her kim ki Egemen Bağış’ı sevmez, Allah en kısa zamanda onun belasını verir. Bakara 159. Bu Bakara iyi yaaa. (Egemen gülüyor.) Her kim ki Aydın Bey’in (patronu Aydın Doğan’ın) zor gününde onun yanında olur, o Allah’tan her istediğini alır. Bakara 159. Bu Bakara iyi yaaa.
Egemen: Makara iyi. (Kahkaha atıyor.)
Metehan: Bakara makara ya vallahi. Tövbe estağfurullah, çarpılacaz şimdi.”
* * *
Biri hükümet üyesi, öteki gazeteci. Aralarında geçtiği iddia edilen konuşma böyle.
Burada bakan-gazeteci ilişkisinin vıcıklığı üzerinde duracak değilim.
Egemen Bağış dinimizle, peygamberimiz ve Kur’an ayetleriyle resmen alay ediyor, dalga geçiyor.
Peki bu durumda gerek Tayyip ve gerekse Ahmet ne yaptılar?
Onun bu konuşması -kamuoyuna yansıdıktan sonra olsun- kınadılar mı?
Hayır!
Bırakın kınamayı falan bir yana, “Bizim bakanımız, bizim milletvekilimiz ayıp etmiş” diyebildiler mi?
Hayır!
Tam tersine, diğer üç Bakan Bey gibi Egemen’i de Yüce Divan’dan kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar ve yapıyorlar.
Peki AKP’ye oy veren muhafazakar-samimi Müslüman kesimler ne yaptı?
Eğer uzayda yaşamıyorlarsa, gazetelerde ve televizyonlarda haftalarca yer alan bu konuşmadan elbette haberleri olmuştu.
Bir tepki gösterdiler mi?
Yine hayır!
Fransa’daki saygısızlık için nutuk atacaksın, aynı saygısızlığı kendi adamın yapınca suspus olacaksın.
Bu durumda sözün bittiği yerdeyiz.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 03 Fév 2015 1:07    Sujet du message: Répondre en citant

Kari, kiz, patates gibi birsey degil mi?

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4 ... 14, 15, 16  Suivante
Page 3 sur 16

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.