Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Günümüz Türkiyesi
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Özgecan kizin katli bir hayli infial uyandirmis gozukuyor, ama orada burada iyi olmus diyenler de yok degil.
Katil zanlisi Erdogan'in sempatizani çikinca birisi bu olayi niye siyasete karistiriyorsunuz, niye Erdogan'in adini aniyorsunuz diye galiz kufurler etmis :
tabii ki Erdogan'in sempatizanin katil olmasi bu olaya siyaseti sokabilir ama Ozgecan'in katli siyasidir, çunku adam kiligindaki bir yaratik asagidakileri soylemektedir ki bu soylem Erdogan'in kindar ve de dindar gençlik kavraminin disavurumu olarak algilanabilir :
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11178 Localisation: Nancy / France
Posté le: 17 Fév 2015 16:07 Sujet du message:
Ozgecan kizin katledilisinin sorumlulugunun neden iktidarda olduguna bir kanit daha bu yazar sifatli kadinin "çenenizi kapatin" igrenç soyleminde.
Ozgecan okula filan gitmemesi lazimdi, simdiye kadar evlenmis ve de çocuk yapmis olmasi gerekirdi, evinde oturup çocugunu buyutmeli, kocasi geldiginde de bacaklarini açmaliydi. Bunun yerine okula gidip, minibuslere binerek erkekleri çildirttigi için suçlu. Iste bu yazar denen kadinin soyleminde ki arka plan. Ustelik Amerika'da oluyor, n'olmus yani bizde de olsun diyebilecek kadar gaddar, ama basini filan orttugune gore muslumanliga vurgu yapiyor. Muslumanlikta boyle gaddarlik, boyle hosgorusuzluk var mi? Allah bilir ama bas ortmekle musluman olunmuyor bana gore...
14.02.2015
Citation:
Amerika'da da oluyor, çenenizi kapatın
Türkiye, bindiği minibüs şoförü tarafından kaçırılan, tecavüze kalkışılan ve bıçaklanıp öldürüldükten sonra cesedi yakılan Özgecan'a ağlarken, Yeni Þafak yazarı Cemile Bayraktar'dan akıllara durgunluk verecek bir yorum geldi.
Tarsus ilçesinden Mersin’e gitmek isterken kaybolan, daha sonra bıçaklanmış ve yakılmış cesedine ulaşılan Özgecan Aslan cinayeti Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Birçok yerde protestolar başlarken, kadına yönelik şiddete acil çözüm istendi.
Böylesi bir atmosferde...
Yeni Þafak yazarı Cemile Bayraktar, sosyal medyada yapılan "Müslüman ülke" eleştirilerine cevap verirken, tecavüz olaylarının Amerika'da da yaşandığını belirterek "çenenizi kapatın" dedi. Bayraktar eleştiri yapan kişileri ise fırsatçılıkla suçladı.
Yeni Þafak yazarı Cemile Bayraktar Twitter'dan şunları yazdı: "Müslüman ülke,tecavüz... fırsatçılığına soyunmayın, Amerika'da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Þimdi çenenizi kapatın"
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13616 Localisation: Paris
Posté le: 19 Fév 2015 2:29 Sujet du message:
Citation:
Siyaset denilen şu şey
Siyaset denilen şu şey...
Muhalif bir kadın milletvekilinin, kadına karşı şiddeti eleştirmek için başka kadınlarla birlikte yaptığı dansı bile saptırıp, ondan bir seçim mezesi çıkaracak kadar aşağılara inmişse...
***
Siyaset denilen şu şey...
Dibimizde her gün 800 Müslüman başka Müslümanlar tarafından hunharca katledilirken, Amerika'da 3 Müslüman gencin öldürülmesinden medet umacak kadar ufalanmış, küçülmüşse...
***
Siyaset denilen şu şey...
Hunharca katledilmiş bir genç kızın sırtından laik bir kadına, "Sen Fatiha biliyor musun" gibi bir suçlama vesilesi haline bile getirilecek kadar cüceleşmişse...
***
Siyaset denilen şu şey...
21'inci yüzyılda 18'inci yüzyıldan kalma saray dekorlarında oynanan bir vodvil haline getirilmişse...
***
Ne diyeyim arkadaş... Biraz riskli...
Ben, ne diyeceksem içimden diyorum...
Siz de öyle yapın.
Annelik babalık denen şu şey eğer
Annelik babalık denilen şu şey...
Özgecan'ın annesinin, babasının duruşu gibi soylu bir şeyse eğer...
***
Annelik, babalık denilen şu şey...
Özgecan ve ablası Beste'nin ağzında "Babam zaten bizi okula gönderdi" şarkısına dönüşmüşse eğer...
***
Annelik babalık denilen şu şey...
Özgecan'ın katilleri karşısında bile kan davasını reddeden adalet duygusuna dönüşebilen bir şeyse eğer...
Annelik babalık denilen şu şey...
Daha kızlarının ağıtını yakarken, başkalarının kız çocukları için sevgi dolu temennilere dönüşebilen bir duyguysa eğer...
***
O annelik, o babalık...
Çok şerefli bir duygudur.
Tıpkı Özgecan'ın annesi ve babasınınki gibi...
***
Ne diyeyim arkadaş...
Korkacak bir şey yok.
Ben bütün gücümle haykırıyorum...
Siz de haykırın...
Ki, siyaset de duysun bu sesi...
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13616 Localisation: Paris
Posté le: 23 Fév 2015 2:47 Sujet du message:
Biraz eski ama guncelligi geçerli.
Citation:
Tahtırevana binelim, monarşileri devirelim
19 Ekim 2014 Pazar, 02:00:40 Güncelleme:09:01:14
Fatih Altaylı
“BATILI fikir adamları ve think tank’ler Türkiye’nin NATO’dan atılması gerektiğini düşünüyor” diye yazdım ya!
Türkiye’nin “düşünenleri’’ hemen cevap yetiştirmeye başladılar.
“Onların düşüncelerinin ne önemi var. Onlar yanlış yapıyorsunuz diyorsa Türkiye doğru yolda demektir’’ ana fikrinde cevaplar.
Bir an için bu arkadaşların haklı olduğunu düşünelim.
O zaman ben de onlara şu soruyu sormak isterim:
“Peki o zaman AK Parti’nin ilk 8-10 yılında Batılı liderler AK Parti’ye ve o zamanki genel başkanına methiyeler düzerken, ödüller verirken, Batı gazeteleri, think tank’leri AK Parti’nin Türkiye’yi çok iyiye götürdüğünü anlatırken, bununla ilgili makaleler yazılırken bunlara değer veriyor, gazetelerinizde bunları çarşaf çarşaf manşet yapıyordunuz, yapıyorduk. Madem bunlar Türkiye’nin kötülüğünü istiyorlar, o zaman AK Parti’yi överek Türkiye’nin kötülüğü için mi çalışıyorlardı?”
Umarım bu basit soruya bir yanıt verirsiniz. Aynı yazıya gelen bazı eleştiriler de şöyleydi:
“Atsınlar NATO’dan. Biz de İslam NATO’sunu kurarız.’’
Tabii bunları hesap etmediği, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere İslam ülkeleri tarafından engellenmesiydi. Hesap etmiyorlardı ve edemezlerdi. Çünkü Enver Paşa hayalciliği tepeden tırnağa hâkimdi ve cehaletle besleniyordu.
Þaşırdılar ve şöyle bir yorumla karşıma dikildiler:
“Evet ama Suudi Arabistan’da halk değil, Batı uşağı bir monarşi yönetimde. O yüzden orada bize karşı çıktılar.’’
Diyelim ki öyle. Halk bizden yana ama yönetim değil
Peki ne yapacak Türkiye?
Arap ülkelerindeki monarşileri mi devireceğiz! Onlara savaş mı açacağız
Başlarına IÞİD’i mi musallat edeceğiz
Her yıl en az 60-80 milyar dolar dış kaynak bulamazsa ekonomisini ayakta tutamayacak bir ülke için, yani bizim için gereğinden fazla iddialı değil mi bu hedef!
Monarşileri devirmektense aklımızı başımıza devşirmek daha iyi değil mi!
Batı’nın Kobani’de gördüğü
TÜRKİYE, IÞİD politikasıyla PKK’yı Batı’nın gözünde şahane bir yere taşıdı. Þu anda Batı basınında her gün sayfalar dolusu Kobani methiye yazıları, saatler boyunca Kobani kahramanlık filmleri yayınlanıyor
Algı şu: “Moderniteden yana Kürtler, özellikle de Kürt kadınlar, kafa kesen radikal İslamcıları durdurdu. Hem de Batı dünyasıyla el ele.’’
Bu algı artık yerleşti. Peki Türkiye algısı ne? Yine aynı haberlerde Türkiye, IÞİD’le savaşmak bir yana gizliden IÞİD’i destekleyen, IÞİD’le savaşan Kürtleri uçaklarla bombalayan ülke. Batılı ne bilsin Kobani nire, Kandil nire. Onların gördüğü şu: Kürtler IÞİD’le savaşıyor. Türkiye, Kürtleri bombalıyor.
iPhone 6 mı alırsınız kitap mı?
SEVGİLİ dostum Prof. Celal Þengör’den epeydir ses seda çıkmıyordu.
İki hafta önce oğlu Asım’ın da katıldığı yemekte dalga geçtim diye küstü zannettim.
Yemek sırasında Asım’ın elindeki ekranı çatlak telefonu görünce, “Cimri adam. Bir telefon alsana çocuğa’’ dedim.
“Artık çalışıyor. Parası var kendi alsın’’ diye yanıt verdi.
Asım Þengör bir süredir İsviçre’nin en önemli üniversitelerinden birinde öğretim üyesi oldu. Henüz yirmili yaşlarının başında
Asım’a döndüm, “Maaş mı düşük yoksa İsviçre’de telefonlar mı pahalı?” diye sordum.
“Yok Fatih Abi. Ama telefon almak için ayırdığım parayla çok işime yarayacak bir kitap aldım. Telefon böyle de iş görüyor ama o kitabı bir daha bulamazdım’’ dedi.
Biliyorum ki, Asım lime lime oluncaya kadar o telefonu kullanacak ve telefon parasıyla daha çoook kitap alacak.
Neyse; ben Celal’in bu yüzden bana kızdığını ve mektup yazmadığını düşünüyordum
Önceki gün telefonum çaldı.
Celal Þengör karşımda.
“Küstün mü?’’ dedim. “Yok yahu. Niye küseyim’’ dedi.
Meğer yolladığı mektuplar benim elime geçmemiş.
Hepsini yeniden yolladı.
Aşağıda okuyacağınız mektup da onlardan biri
CELAL HOCA’DAN MEKTUPLAR
2026'YI DÜÞÜNEN VAR MI?
“SEVGİLİ Fatih, Sana 2026’nın akıl ve bilgi fakiri politikacılar açısından önemini anlatayım mı?
Türkiye pek uzun bir zamandan beri bilgisi sınırlı, kültürü kıt, kentli kültürden uzak, kaliteden daha çok kantiteye önem veren politikacılar tarafından yönetildiği için başı giderek derde giriyor, içeride milli bütünlüğü ve yaşam huzuru azalıyor, dışarıda güvenilirliği ve itibarı sıfıra koşuyor, ekonomisi de tamamen tefeciliğe dayanan ve dış dünyanın uyanıkları tarafından empoze edilen yalancı bir ‘gelişme’ dönemi sonu baş aşağı gitmeye başlıyor. Sıfırlar atıldıktan sonra dolar karşısında 1 liradan başlayan Türk lirası nihayet 2.30’u gördü. Düşüş devam edecektir, çünkü Türk lirasının karşılığı yok!
Akıl fakirlerinin bunun ne anlama geldiğini anlaması mümkün değildir. Ta ki, hayatını tam olarak etkileyinceye kadar bugünkü siyasi tutumunu sürdürmeye devam edeceklerdir. (Akıl fakiri lafı benim yakıştırdığım bir laf değildir: Türkiye Cumhuriyeti halkının ortalama IQ yüzdesi 90’dır. Bu normal kabul edilebilecek zekânın en altıdır. Merak edenler internete bağlanıp şu tabloya bir göz atabilir: http://www.photius.com/rankings/ national_iq_scores_country_ranks. html; bu arada hatırlatayım: Ortalama zekâ yüzdesi 100’dür).
Fakat en büyük felaket mevcut iktidar takımının ‘heyecanla’ beklediği 2023’ten üç sene sonra cereyan edebilir (belki de daha önce).
Diyeceksin 2026’da ne olacak? Büyük bir ihtimalle o tarihte veya daha önce, şimdi Fransa’da hemen bütün uygar dünyanın (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Japonya, Kore, Çin...) parasal ve bilimsel katkı yaptığı ITER’in (Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör) teknolojik deneyleri sonuçlanarak sıfır kirlilik üreten ve neredeyse sıfır maliyeti olacak olan füzyon enerjisi üretimi hayata geçecek ve bir galon deniz suyu 300 galon petrol kadar enerji üretmeye başlayacak.
Bu artık ‘Olabilir mi?’, sorusu değil, ‘Ne zaman?’ sorusu olmuştur. Bu arada elektrikli otomobiller dünyanın en kaliteli petrollü otomobillerinden daha iyi performans göstermeye başladılar.
Elektrikli gemi ve uçaklar da yolda. Füzyon hemen hemen bedava elektrik sağlayacağı için, bu tür teknolojilere sahip ülkeler kelimenin tam anlamıyla bedava yaşamaya başlayacaklar.
Taşıma ve haberleşme tamamen elektrikle yönetilecek (Jules Verne nur içinde yatsın; bunları 150 sene evvel görmüştü).
Tabii Türkiye bu bedava yaşama yarışının tamamen dışında olacaktır, zira bilimi dışlayan ve hor gören yöneticilerle, onların açtığı imam mekteplerinde verilen eğitimle bu yarışa katılmak mümkün değildir.
Malum bizim önceliğimiz kafaların içine hangi bilgileri koyduğumuz değil, kafanın üzerinin örtülü olup olmaması.
Oluşmasına ne yazık ki katkı sağlamadığımız bu teknolojiye ihtiyacımız olacak. Ee ne yapmak lazım?
Satın almak, çünkü başka çare yok. Neyle? Paramız pulumuz şimdikinden çok daha az olacak, çünkü satacağımız ne malımız, ne aklımız var. Üstelik de bedava enerjiye sahip olanlarla üretim rekabeti yapmamız da zaten mümkün olmayacak.
Peki neyi satacağız da parasıyla bu teknolojiyi alacağız? Tek şeyimiz kalmış olacak: Ülkemiz ve özgürlüğümüz. Bunları satarak yaşamaya çalışacağız.
Dua edelim ki gelişmiş milletlerin bunlara ihtiyacı olsun. Yoksa o şansımız bile olmayacak; yani bize artık yaşam şansı bile tanınmayacak.
Ama buna müstahakız: Çünkü bilimi, çağdaşlığı değil zırvalığı tartışıyoruz ve siyasal tercihlerimizi bu saçma tartışmalara göre belirliyoruz.
Tartışalım, AKP IÞİD’e karşı hareket ‘fetvası’ alabilir mi, alamaz mı? Acaba bunu hangi ulemaya sorsak
Elâlemin en yüksek bilimsel düzeyde bedava rahat yaşamı yakalamak üzere olduğu bir dönemde, bu gibi zırvalıklarla uğraşan, çocuklarını ortaçağın saçmalıklarını öğreten kurumlara mahkûm eden cahil ve akılsız bir toplum, yaşama hakkından zaten vazgeçmiş demektir.
Þuna emin olun: Arkamızdan kimse ağlamayacaktır. ‘İyi oldu’ bile diyecek düşman çıkmayacak, çünkü düşman bile addedilmeyecek kadar önemsiz olacağız
Sevgilerle arkadaşım, Celal’’
NOT: Celal’in bu mektubundan bir hafta kadar sonra Lockheed yıllardır yürüttüğü gizli bir proje ile füzyon reaktörünü geliştirdiğini ve 5 yıl içinde askeri, 10 yıl içinde sivil kullanıma hazır hale getireceğini açıkladı. Yani 2026’da değil 2025’te Celal Þengör’ün sözünü ettiği bedava enerji hayatımıza girmiş olacak
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13616 Localisation: Paris
Posté le: 23 Fév 2015 3:00 Sujet du message:
Yukaridaki Celal Sengol'un saptamalarina kizanlar olabilir ama iste size bunun bir dogrulamasi :
Citation:
Yüzde 52 oyun sırrı bu videoda
49
22.02.2015 23:48
Karakter boyutu :
SGK'nın, Sağlık Uygulama Tebliği'nde yaptığı değişiklikle fizik tedavi hastalarının her masrafını karşılamamaya başlaması bazı hastaları mağdur etmeye başladı.
Uzmanlar, fizik tedavinin kapsam dışı bırakılması nedeniyle ameliyat olmadan tedavi olabilecek hastaların da ameliyata mahkum edildiğini savunarak kararı eleştirdi.
Kanal D haber muhabiri SGK'nın bu kararıyla ilgili sokakta vatandaşların yorumunu sordu. Ancak bir vatandaşı bu kararın alındığına bir türlü ikna edemedi.
"Bazı kalemleri artık ödememeye başlamış SGK" diyen muhabir "ödüyor.Yalan bunlar inanma" diye cevap aldı.
Muhabir "Pazartesi günü resmi gazetede yayınlandı ama" deyince vatandaş "yalan bunlar inanma. Devlet mükemmel bir şekilde çalışıyor" dedi.
Muhabir "ama Resmi Gazete devletin gazetesi" deyince de yine "O gazetelere inanma" diye yanıt aldı.
Görülüyor ki gazeteler ne yazarsa yazsın (ki buna Resmi Gazete de dahil), bir kitle AKP'nin icraatlarını hiçbir şekilde tartışmıyor.
Inscrit le: 22 Juil 2008 Messages: 435 Localisation: Paris
Posté le: 13 Avr 2015 1:40 Sujet du message:
Geçende bir hanımefendiden dinledim. Ankara’da kızıyla otobüse binmiş, bir erkeğin yanı boşmuş. Arkadaşım hanım da onun yanına oturmuş. Biraz sonra çarşaflı bir kadın daha binmiş ve ayakta bekliyormuş. Sonraki durakta erkek inince, hanım arkadaş, çarşaflıya boş yeri göstermiş.
Çarşaflı “Siz o erkeğin kalktığı yere geçin, ben sizin yerinize oturayım” deyince arkadaşım afallamış ve sormuş "Niçin?"
"O erkek henüz kalktı ve oturduğu yer daha soğumadı, dolayısıyla oraya oturamam."
Arkadaş fıttırmış tabii ki, "nereye gidip oturursan otur" demiş ve kızını kolundan çektiği gibi oturtmuş. Sonra bütün otobüs bunu tartışmaya başlamış.
BUNLARI OKUYUNCA DÎNÎ BİLGİMİN NE KADAR EKSİK OLDUÐUNU FARKETTİM!
Kadının yeri soğumadıkça erkek, kadının oturduğu yere oturmamalıdır.
Kadınlara Dini Bilgiler sayfa 24
Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalayarak temizlese yine de kocasının hakkını ödemiş olmaz.
İbni Hacer El Heytemi 2/121 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 239
Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz.
Hafız Zehebi-Büyük Günahlar- Sayfa 187
Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.
Sahihi Buhari
Çok lanet ediyor ve kocalarınıza karşı nankörlük ediyorsunuz. Aklı başında bir erkeğin aklını sizin kadar çelebilen aklı ve dini eksik başka bir varlık görmedim.
Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003
Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir. Sahihi Buhari
Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben Cehennem halkının çoğunun sizler olduğunu gördüm.
Müslim, İman, 34/132 İbn Mace, Fiten 19/4003
Bir kadın kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennete girer.
Riyazus Salihin
Kadınların hayırlısı, erkeklerin yaramazlıkları na, kötü huylarına sabredendir, bu sabır onların cennete girmesine sebeptir.
Kadınlara Dini Bilgiler sayfa:88
Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır.
Sahihi Müslim, Salat 265; Tirmizi Salat 253/338 Ebu Davud, Salat, 110/720
Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta.
Ebu Davud, Tıb, 24/3922; Müslim, Selam, 34/115 Buhari, Nikah, 17/4805
Dövme yapan ve yaptırana, y üzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin. Sahihi Buhari
Takma saç takan, taktıran, kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir. Ebu Davud, Tereccul, 5
Eğer bir kadın peruk takarsa, eğer kol ve yüzüne dövme ya da ben yaparsa, yüzünden ve kaşlarından cımbızla kıl aldırırsa, yüzüne güzellik vermek için şekil değiştirirse lanetlenmiştir.
İmam Þarani – Uhudul Kubra – Sayfa 313, 867, 889
Kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. Çünkü kadınlar iyice doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. Fakat onlar biraz aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur.
İbnül Cevzi, Mevzuat, II/282-283; Suyuti, Leali, II/154 İbn Arrak, Tenzihü'ş-Þeria, II/212-213
Kadınlarınıza evlerinin kapısında oturmamaları için yeni elbise yaptırmayın, çünkü elbiseleri güzel ve yeni olursa kalplerine dışarı çıkmak arzusu gelir.
İmamı Gazali-Kimyayı Saadet sayfa:178 İbn Ebi Þeybe, Musannaf, IV/II, 420
Dışarı çıkması kesin gereken kadın ise kocasından izin aldıktan sonra dışarı çıkacak ve şu kurallara kesin uyacaktır:
1-Sıkı sıkıya örtünüp kötü giysilere bürüne,
2-Hiç çıkmamış gibi davrana,
3-Başını öne eğip kimsenin yüzüne bakmaya,
4-Kalabalığa karışmaya,
5-Erkeklerin bulunduğu yerlere yanaşmaya,
6-Herkesin dolaştığı sokaklardan uzak dura,
7-İşini bir an önce bitirip evine döne,
İmamı Gazali – İhyayı Ulumuddin – 2/290
KADININ EN MAKBULÜ KOYUN CİNSİDİR
1-Giyim kuşam hevesinden maymun.
2-Fakir düşmeye razı olmadığından köpek.
3-Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan.
4-Gece gündüz koğuculuk ya ptığından akrep.
5-Evden eşya sattığından fare.
6-Erkeklere hile kurduğundan tilki.
7-Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur.
İmamı Gazali- İhyayı Ulumuddin
Sana kadınların aybaşı halini sorarlar. De ki: O bir ezadır. Aybaşı halinde kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın.
Bakara Suresi–222
Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir.
Kadınlara Dini Bilgiler 44,45 Suyuti, Leali II, 147; İbn Arrak, Tenzihü'ş Þeria II, 210
Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü Cehenneme atar.
İbn Arrak II, 215
Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla işah olmaz.
İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten:75 Nesai Kudat:8; Buhari Fiten:18
Kadınlara yazıyı öğretmeyin. Dikişi ve Nur Suresini öğretin.
İbnü'l Cevzi, Mevzuat II, 269
Kişi kadınını yatağa davet eder de kadın kaçarak eşi sinirli bir şekilde gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lanet eder.
Sahihi Buhari 9/36
Bir kadın kocasından boşanırsa o kadına cennet kokusu haram olunur.
Kadınlara Dini Bilgiler sayfa 61
Bir hadis de şöyle der: 'Camiye gelirken kokulanan kadın evine dönüpte cünüplükten ötürü boy abdesti alır gibi yıkanmadıkça, Allah katında onun namazı kabul olmaz.'
Avnül mabül 11/230
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11178 Localisation: Nancy / France
Posté le: 18 Avr 2015 1:31 Sujet du message:
Citation:
Akbabalar üşüştü
Yılmaz Özdil - Sözcü, 17 Nisan 2015
Vatikan’dan sonra Avrupa Parlamentosu da, Türkiye’ye çağrı yaptı, “1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanı” dedi.
*
Ermeni asıllı Amerikan vatandaşları, 1915’teki taşınmaz mallarıyla, banka hesapları için, Türkiye aleyhine dava açtı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Ziraat Bankası “davalı” olarak belirtildi.
*
Avrupa Parlamentosu’nda “Dersim soykırımı” toplantısı düzenlendi. “Mustafa Kemal yaşasaydı, bugün savaş suçlusu olarak yargılanırdı” denildi. Lahey’e götürüldü, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne “Dersim soykırımı hakkında suç duyurusu”nda bulunuldu.
*
Yunanistan meclisi “Pontus Rum soykırımı”nı tanıdı. 19 Mayıs’ı “Pontus Rum soykırımını anma günü” ilan etti.
*
ABD Philadelphia’ya “Pontus soykırım anıtı” dikildi.
*
İsveç’ten sonra Avustralya da “Süryani soykırımı”nı tanıdı. Türkiye’ye çağrı yapıldı, “Süryani soykırımını kabul edin ve özür dileyin” denildi.
*
Fransa ve Belçika’dan sonra Yunanistan’a da “Süryani soykırım anıtı” dikildi. Hollanda’ya dikilmek üzere.
*
Ezidilerin ruhani liderleri, Türkiye’nin “Ezidi soykırımı” yaptığını kabullenmesi için, ABD başkanı Obama’ya mektup yazıp, yardım istedi. Türklerin “bir milyon Ezidi’yi katlettiği” iddia edildi.
*
Almanya, Fransa, ABD, Kanada ve Avustralya’da “Ezidi soykırımı” yürüyüşleri yapıldı. İsveç’e “Ezidi soykırımı anıtı” dikiliyor.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 2996 Localisation: Paris
Posté le: 10 Mai 2015 16:50 Sujet du message:
Citation:
Yılmaz Özdil
9 Mayıs 2015
Þeref listesi
Ahmet Altan: Balyoz planını bin defa getirseler, bin defa basarım.
Cengiz Çandar: Nazilerin yargılandığı Nürnberg mahkemelerinden mülhem olarak… Balyoz davası Türkiye’nin Nürnberg’idir.
Hasan Cemal: Balyoz, Ak Parti’yi hedef alan, bal gibi darbe planıdır.
Fatih Altaylı: Darbe planladıklarından hiç kuşku duymuyorum.
Oral Çalışlar: Balyoz’un darbe planı olmadığını ileri sürmek, komiktir.
Amberin Zaman: Balyoz davası, sivilleşmenin en önemli sembolü.
Hikmet Genç: O kaldırdıkları Balyoz’un altında kendileri kaldı.
Hilal Kaplan: Darbeciler ilk defa hukuka tabi kılınıp, cezalandırıldı.
Ali Bayramoğlu: 28 Þubat’ın devamı olan bir kalkışma, kuyruğundan yakalandı, darbeci neslin tasfiyesi tamamlanmıştır.
Mümtazer Türköne: TSK lağvedilsin.
Mustafa Ünal: Balyoz millete değil, darbecilere indi.
Erhan Başyurt: Toprağın altı cephanelik, üstü darbe planı kaynıyor.
Ergun Babahan: Komuta kademesi baştan aşağı yenilenmeli, silahlı kuvvetler açılımı yapılmazsa, bu ülke yerinde saymaya devam eder.
İsmet Berkan: Güneş balçıkla sıvanmaz, gerçekten darbe hazırlığı var.
Ekrem Dumanlı: Cuntacılar panik yaşıyor, suçüstü yakalananlar çareyi yargı ve medyadaki dostlarını yardıma çağırmakta buluyor, herkes cuntacıların uzantıları olan gazeteciler üzerine kafa yormalı.
Taha Akyol: 11 ve 17 nolu cd’ler sahte bile olsa, görmezden gelinebilir mi? Darbe çalışması yapıldığından şüphe yok.
Yıldıray Oğur: Balyoz cd’lerini dinledim, o ses kayıtlarında dinlediğimiz şeyin suç olduğunu anlamak için kriminal laboratuvara ihtiyaç yoktu, bir çift kulağa sahip olmak yeterliydi.
Rasim Ozan Kütahyalı: Aslında TSK içine sızmış bir cunta yok, cuntalaşmış bir TSK var, TSK’da her yer cunta.
Nagehan Alçı: Dijital veriler olmasa da, Balyoz darbe hazırlığıdır.
Engin Ardıç: Darbe falan yokmuş diyorlar, çünkü biz eşeğiz… Bunlar nelerine güveniyor da, göz göre göre postalcılığı sürdürüyor yahu?
Emre Aköz: Bazı arkadaşlar, planı hazırlayan askerleri kastederek ‘deli mi bunlar’ diye sormuştu, ben de ‘bunlar değil filan değil, vicdansız katiller’ demiştim, az bile söylemişim.
Mehmet Barlas: Balyoz mimarlarının, kendilerini Türkiye’de değil, Pakistan’da Afganistan’da zannettikleri ihtimali kuvvetlidir.
Ahmet Kekeç: Darbe, yer altına gizlenmiş silahlarla yapılacaktı.
Mustafa Karaalioğlu: 2003’te 2006’da 2007’de 2008’de yönetime el koymayı amaçladıklarını biliyoruz.
Abdülkadir Selvi: Engin Alan’ın bulaşmadığı darbe planı kalmamış, Başbakan geldiğinde ayağa kalkmamıştı, darbecilik gözünü bürümüş.
Elif Çakır: Asker tamam… Þimdi geç kalınmadan, darbelerin içinde yer alan İstanbul sermayesi ve gazeteciler yargı önüne çıkarılmalı.
Þahin Alpay: Ortaya konan deliller yeterince güçlü, kuşkum yok.
Eser Karakaş: Darbe girişimi olmadığına kimse beni inandıramaz.
Alper Görmüş: Balyoz davasının en önemli delilleri olan 11 nolu cd, 5 nolu harddisk, darbecilerin özbeöz malıdır.
*
Netice?
*
Komple beraatle sonuçlanan davanın gerekçeli kararı açıklandı: “Delillerin, iddiaların tamamı sahte.”
*
E şimdi sıra geldi, yukardaki tiplere…
*
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni göreve davet ediyorum.
Bavulcu Mehmet Baransu’ya “yılın gazetecisi ödülü” vermiştiniz… Bu arkadaşlara da basın “şeref” kartı vermenizi teklif ediyorum.
Isimlari ben kalin yazdim!
Içlerinde bildiklerim çok, hiç de aptal filan degil cin gibi adamlar, ol nedenle yazdiklarinin dogru olmadigini bilebilecek kapasitedeler.
Ama yazmislar... NEDEN?
Inscrit le: 22 Juil 2008 Messages: 435 Localisation: Paris
Posté le: 17 Juin 2015 23:10 Sujet du message:
Yalakalikta sInIr yok !
Oyumuz sana helal olsun, Mado çalisanlari.
Citation:
MADO çalışanlarının bu fotoğrafı ortalığı karıştırdı
Gezi Parkı direnişi sırasındaki tutumuyla gündeme gelen, kapılarını eylemcilere kapatan MADO ile ilgili sosyal medyada paylaşılan fotoğraf
Cumhuriyet.com.tr, 18 Mart 2014 Salı
[Haber görseli]AKP'nin Kahramanmaraş mitinginde çekilen ve internette paylaşılan bir fotoğraf tartışma yarattı. Fotoğrafta, MADO çalışanı kadınların ellerinde tuttukları, "Oyumuz sana helal olsun. MADO çalışanları" ifadelerinin yer aldığı bir pankart yer alıyor.
Gezi Parkı direnişi sırasında Taksim'deki şubesi kapıları kapatarak eylemcileri dışarıda bırakan MADO'nun çalışanlarının yer aldığı bu fotoğraf, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
İşte sosyal medyada MADO tepkileri
@ikrar69: Kefen giymişler sandım.. Bu Mado, Gezi'de kapıyı kapatıp insanları polisin önüne atan Mado değil mi?
@cagdasdogan: Mado benim için Gezi döneminde bitmişti.
@GurbetName: Sevgili @mado, bir kez daha kaybettiniz.. Gecmis ola..
@kabavicdan: Mado'dan aylardır hiç bir şey almamanın haklı gururunu yaşıyorum. Bugüne kadar verdiğim her bir kuruştan pişmanım.
@nebi56: Gezicileri polise teslim eden MADO bu kız çocuklarını çalıştırıyormu,siyasete aletmi ediyor..
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 2996 Localisation: Paris
Posté le: 09 Juil 2015 13:16 Sujet du message:
Ve bu adam profesör! Hem de Turk Tarih Kurumu baskanligi yapmis biri.
Laik devlette partinin dinini arayan bir adam! Hem de korkak, "mahalle baskisindan" korkup "dinsiz partinin" adamini seçtirdiniz suçlamasindan kaçinmak istiyor...
Aferin AKP'ye MHP'nin muhaliflerini de dize getirmis! Partileri dinli - dinsiz diye ayirt ettiriyor...
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum