426 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 426
Membre(s) : 0
Total :426

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 16h01:49
murat_erpuyan : 1 jour, 16h04:13
SelimIII : 2 jours
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP Türkiyesi...
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

AKP Türkiyesi...
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 59, 60, 61 ... 67, 68, 69  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
medar69
Advanced Expert
Advanced Expert


Inscrit le: 28 Fév 2012
Messages: 328
Localisation: annemasse74

MessagePosté le: 25 Nov 2016 23:47    Sujet du message: Répondre en citant

Turkiyem cennetim binlerce yildir Neden bu kadar ugrasiyorlar seninle.kimi ugruna , sana gozunu kirpmatan canini feda édenlèri var ?sana sim siki asik olanlar var.
Ve daima hile icinde bu vatani éle gecirmek istiyenler hile icin de musulmani musulmana kirdirmak istiyenler.
Hhhhheeeez s'en horasan dan gel malazgirte Bunlara turkun ne oldugunu ogret uc yuz séné sonra da bunlarin mekke si olan konstantiniye al .ama biz isgal etmedik fétih etik,
O topraklara ve tum anadoluya olmayan seyler
Getirdik ilk basta adalet sukunet istikrar .
Bir diyarda bunlar yoksa arkadaslar o topraklara sahipsizdir demektir. Iste o yuz d'en hérifler bizi sevmiyo.
On dan sonra de dediller ki Olsun. Oturun dedigimiz zaman otursunlar kalk dedigimiz zaman kalksinlar bize o da yeter
Istedigimiz zaman o topraklari kullaniriz
Orasi
gine bizim dediller ..AKP iktidara geldigi guni bunlarin Isi bozuldu.15 temmuzdan sonra baktilar bu turkler man yak bu is boyle de olmayacak.simdi de économiye zarar verme cabasindallar. Bu da olmayacak. Hé anti akp cilere soruyorum
Ya siz in.gozunuz kor
Ya da siz de on lardan.siniz. .
Su cumleyi dikate aliniz. Onumuzde iki Yol.
Bâtinin à maci. Sevre anlasmasini géri getirmek. Ve bizi cameronun dedigi gibi 3000 yildir kapilarinida beklemek. Yada césur bir sekilde yolumuza devam etmek.
Bugun Bunlara topunuz evet oyu kullansaniz ne Yazar diyen Iste o bénim Adamim.
Bu.oylama dan sonra turkiyem de bir référendum hazirlayip onlara avrupaya hayir.
O kadar guzel bir cevap olurduki .o da gelecek .
Rte bize bagimsiligi Getirdi
Yok ben turkiyenin bagimsiz olmasini istemiyorum diyorsaniz kendiniz
Bilirsiniz ama. Àcin da gorelim zihninizde gercekten ne var?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
opak
Admin
Admin


Inscrit le: 02 Mar 2013
Messages: 150

MessagePosté le: 27 Nov 2016 19:59    Sujet du message: Répondre en citant

Kapkaraya bembeyaz diyebilen RTE yandaslarinin bu gozu kararmisligini anlamak mumkun olmuyor, ulke diktatorlugunu yerlestirmek isteyen bir adam yuzunden batiyor, adam bagimsizliktan soz ediyor, çok bagimsiz oldugumuz için batan Yunanlilar adalarimizi kaptiriyoruz...

Allah akil versin deyip, sen ne halkini ne kadar iyi taniyan adammis Aziz Nesin diyerek sonumuzu bekleyelim...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Nov 2016 1:14    Sujet du message: Répondre en citant

"Turkiyem cennetim binlerce yildir Neden bu kadar ugrasiyorlar seninle"
Turkiye oyle bir cografi alandaki kimse onu rahat birakmaz. Hatta çetrefil çikarlar adina dunku dusman bugun Turkiye'yi diger dusmana karsi korur bile (Osmanlida Ingiliz yikarken Rus'un isine gelmze Rus dayanir, sonra tersi olur Ingili Rus'a karsi Osmanliyi korur -Ayastefonos anlasmasi( gerçi karsiligini da ali, ornegim Kibris...


"kimi ugruna , sana gozunu kirpmatan canini feda édenlèri var ?sana sim siki asik olanlar var."
Dogru kimi sehit kimi zengin olur, Reis'in çocuklari turp gibi masallah, ama curuk raporu sayesinde askerlik yapmadilar, zaten artik askerlik yapmak parasizlara kaldi, parasi olan bastiriyor mangirlari yallah...


"Ve daima hile icinde bu vatani éle gecirmek istiyenler hile icin de musulmani musulmana kirdirmak istiyenler"
Dogru böl, yonet hep ise yarar... 6. filoya karsi gele solcu ogrencilerin uzerine sagcilar saldirdilir ki bunlari ele baslarindan bir Gül'dûr... Sagcilar, pis komunistleri dovup oldururken Joniler Istanbul'u gezer...
Onca sene sonra adam kalkar "camide içki içtiler", "Kabatas'ta bacima saldirdilar" yalani ile milleti birbirine dusurup kirdirmak ister.



"Hhhhheeeez s'en horasan dan gel malazgirte Bunlara turkun ne oldugunu ogret uc yuz séné sonra da bunlarin mekke si olan konstantiniye al .ama biz isgal etmedik fétih etik,
O topraklara ve tum anadoluya olmayan seyler
Getirdik ilk basta adalet sukunet istikrar .
Bir diyarda bunlar yoksa arkadaslar o topraklara sahipsizdir demektir. Iste o yuz d'en hérifler bizi sevmiyo."
Istanbul fethedilmis bir duzen kurulmustur ama babasinin portresini (ki bugun British Muzeum'da) Islam'da resim gunahtir diye saraydan atar, Istanbul'un alinisindan sonra dunyadaki gelismeleri anlayamaz, Leonardo helikopter planlari yaparken Hazerefen Celebi basini zor kurtarir, Cezayir'e surulur, matbaa da 3 asir bekler Osmanli topraklarini asmak için.

"On dan sonra de dediller ki Olsun. Oturun dedigimiz zaman otursunlar kalk dedigimiz zaman kalksinlar bize o da yeter
Istedigimiz zaman o topraklari kullaniriz
Orasi
gine bizim dediller ..AKP iktidara geldigi guni bunlarin Isi bozuldu.15 temmuzdan sonra baktilar bu turkler man yak bu is boyle de olmayacak."
15 Temmuz suç ortaklarinin kavgasinin sonucudur. Madem ki FG yapmistir, suç ne istedilerse verendedir, hem de bile bile veren oldugu için tam suçluduir.


"simdi de économiye zarar verme cabasindallar. Bu da olmayacak. Hé anti akp cilere soruyorum
Ya siz in.gozunuz kor
Ya da siz de on lardan.siniz. .
Su cumleyi dikate aliniz. "
Ekonomiyi dibe çokerten de 10 kusur yildir insaat ile kendi zengini yaratan, devletin malini ozellestirme diye once yandaslarina, sonra da yabancilara peskes çekendir (ornek Tekel, Petlas...) ARGE'ye para harcamadan, borç para alip Fransiz'a kopru yaptirmak ekonomiyi canladirmaz, ekonomi için kalifiye adam lazim, egitimde basari sadece dogru cevaba çarpi isaret koymaktan geçnce, sentez yapamayan, matematikte cuvallayan ve okudugunu anlayamayan bir gençlikle (30 6 35. 47 ulke arasinda Piza olcumlerinde) ekonomi duzlege çikamaz, yuksek teknolojide 1950'lerde kalkinmaya baslayan Kore seni yaya birakir...


"Onumuzde iki Yol.
Bâtinin à maci. Sevre anlasmasini géri getirmek. Ve bizi cameronun dedigi gibi 3000 yildir kapilarinida beklemek. Yada césur bir sekilde yolumuza devam etmek.
Bugun Bunlara topunuz evet oyu kullansaniz ne Yazar diyen Iste o bénim Adamim.
Bu.oylama dan sonra turkiyem de bir référendum hazirlayip onlara avrupaya hayir.
O kadar guzel bir cevap olurduki .o da gelecek ."
Avrupa'ya hayirin alternatifi OrtaDoguya donmek, ne de ozenilecek ulkeler ama, Rusya ile Cin'le bir olmak. Harika...

Rte bize bagimsiligi Getirdi
Yok ben turkiyenin bagimsiz olmasini istemiyorum diyorsaniz kendiniz
Bilirsiniz ama. Àcin da gorelim zihninizde gercekten ne var?"
Ne bagimsizlik ne, yarin obur gun duyunu umumiye gelirse sasma... BOP'un es baskani mi bagimsizlik getirdi. Suriye'ye hodri deyip Sam'da cumaz namazi kilmaya yeltenirken mi bagimsizlik getirdi. Suriye sallaninca kim rahatladi, tabii ki Israil... Bagimsizliktan yana gel, Lozan'a laf atan, Osmanlinin imzaladigi Sevre anlasmasini çope atan Ataturk'e ayyas degen adam Suleyman Sah Turbesini koruyamadi, askerlerinin basina çuval geçirildi, yetmedi batmakta olan Yunanistan'in adalarimiza el koymasina birsey yapamadi. 780 bin km² den memnun olmayan, 780'den kuçulmeya basladi...Bitmis PKK'dan PYD yaratildi... ISID'e savas veren Kurt imajini yaratildi...

"el cevap"
Türkiye'yi kimin sevdigi kimin semedigi ortada...

Nazim Hikmet'in "Vatan Haini" siiri tam bu durum için :
https://www.youtube.com/watch?v=xrY2RW30zMY

medar69, 2002 den beri ne yazik ki hiç yanilmadim, soylediklerimin hepsi çikti, FG'nin ne oldugunu ben de soyledim, Apo ile PKK gorusulmesinde de hakli çiktim, Suriye'yi karistirmanin bize hiç yaramayacagini da soyleyenlerdendim...

Sen Polyana hikayelerine kapilip hiçbir seyin dogru gitmedigi Turkiye'ye pembe gozluklerden bakarken benim içim agliyor...


Dernière édition par cengiz-han le 28 Nov 2016 2:08; édité 2 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Nov 2016 1:19    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Veli
26 Kasım 2016
Yilmaz ÖZDIL

Gariban bir ailenin çocuğuydu, gecekonduda büyüdü, hem okumak hem çalışmak zorunda olduğu için meslek lisesinden sonra devam edemedi. Ankara'da sanayi sitesinde çalışıyordu, öbür atölyelerdeki işçileri sendika üyesi olmaya teşvik ediyordu, bu büyük suç (!) nedeniyle “yasadışı örgüte yardım” iddiasıyla tutuklandı, üç ay hapis yatırıldı, bırakıldı. Bırakıldı ama…

Dünya Kadınlar Günü'nde yasadışı bildiri dağıtıyor diye, gene tutuklandı. Dağıttığı bildiride “devlete ve erkeğe köle olmayın” yazıyordu. E çok daha büyük suçtu! Öbür davayla birleştirildi, üç yıl dokuz aya mahkum edildi. Burdur cezaevine tıkıldı.

Tam o sırada, terör örgütü iddiasıyla içerde bulunan ve işkence gören mahkumlar, ölüm orucuna yattı, isyan başlattı. Sayın devletimiz de “hayata dönüş” operasyonu başlattı. Sayın ahalimizin kulağına hoş gelsin diye “hayata dönüş” adı verilmişti, aslında, bildiğin imha operasyonuydu, gaz bombalarıyla cezaevlerine saldırıldı. Yangın çıktı, dumandan göz gözü görmüyordu, dozerler kepçeler duvarları yıkmaya başladı.

Veli, işte o yıkılan duvarların birinin dibindeydi, nefes almakta güçlük çekiyordu, oracığa yığılmıştı. Duvara devasa bir balta gibi inen kepçe, sağ koluna denk geldi, kopardı attı. Veli bayıldı. Olaylar yatışana kadar o vaziyette kaldı. Kan kaybına rağmen hayata tutunmayı başardı. Koparılan kolu kayıptı. O kargaşada bir köpek tarafından kapılmış, götürülmüştü. Molozların arasında köpeğin ağzında bulundu, ambulansa getirildi. Buz torbası filan yok tabii, bildiğin market poşetine koydular.


Veli'yi sedyeye yatırdılar, kopan kolunu yanına iliştirdiler, Burdur devlet hastanesine götürdüler, mikrocerrahi yoktu, tekrar ambulansa yüklediler, Isparta devlet hastanesine götürdüler, gene mikrocerrahi yoktu, oradan oraya götüreceklerine, Antalya'ya Akdeniz Üniversitesi'ne götürselerdi, kolu kurtulacaktı, kol kaybedildi. Sağlam kolunu kelepçeyle yatağa bağladılar, ayaklarına zincir vurdular.

Böylesine ağır ameliyata rağmen, sadece bir hafta hastanede kalabildi, bir hafta sonra tekrar Burdur cezaevine götürüldü. Ertesi gün durumu ağırlaşınca, tekrar hastaneye götürüldü, sadece 28 gün sonra, artık iyileşti, turp gibi denilerek, tekrar cezaevine götürüldü. Sapasağlam bir insanken, engelli bir insana dönüşmüştü, cezaevinin o kötü koğuş koşullarında kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta, engelli hayata adapte olmakta müthiş güçlük çekti. Acılar içinde, bu halde, iki yıl altı ay hapis yatırıldı. Sonra serbest bırakıldı. Çünkü… Yasadışı örgüte yardım suçlamasıyla yargılanıp mahkum edildiği davaya itiraz etmiş, itirazı nihayet haklı bulunmuş, beraat etmişti.


Yani… Yok yere tutuklanmış, kolu koparılmış, 2.5 yıl hapis yatırılmış, sonra da “pardon” denilmişti. Veli, bu yaşadığı tarifsiz adaletsizlik üzerine, devleti mahkemeye verdi, 100 bin liralık maddi, 50 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Bu arada, dışardan açık öğretimi bitirdi, üniversite diploması aldı, kpss'ye girdi, çok yüksek puanla kazandı, nüfus idaresinde memur oldu.

Tazminat davası beş yıl sürdü, duruşma üstüne duruşma, neticede kazandı, Veli'ye 150 bin lira tazminat ödendi.

Ancak, danıştay bu kararı beğenmedi, bozdu, sayın devletimiz mağdur oldu diye, yeniden yargılanmasına hükmetti. Yeniden yargıladılar…

Veli suçlu bulundu iyi mi… Bilirkişi raporu neticesinde, kepçe operatörünün, askerlerin, komutanların, gardiyanların, sağlık çalışanlarının herhangi bir kusuru olmadığına karar verildi. Dolayısıyla, tazminat mazminat ödenmesine gerek yoktu.

Bi hesapladılar kardeşim… Veli'nin sayın devletimize faiziyle birlikte 500 bin lira geri ödemesine hükmedildi! Veli'nin kolunu koparan sayın devletimiz, üste para istiyordu.

Veli itiraz etti, “siz bana kolumu geri verin, ben de size tazminatı geri vereyim” dedi, duruşma üstüne duruşma, bilirkişi üstüne bilirkişi, yeniden hesaplama yapıldı, evet yanlış hesaplamışız denildi, faiziyle birlikte 725 bin lira geri ödemesine karar verildi!

Veli ne yapsın? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Sayın devletimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden gelecek kararı beklemedi, Veli'yi icraya verdi, evindeki eşyaları haczetmeye kalktı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, elbette Veli'yi haklı buldu, sayın devletimize “tazminatı geri alamazsın” dedi. Sayın devletimiz, uluslararası hukuk gereği lütfetti, tazminatı geri almaktan vazgeçti ama, kara kaplı deftere kaydedilen Veli'yi asla unutmadı.

Gel zaman git zaman… Olağanüstü hal kapsamında, fetocuları ayıklıyorum ayağıyla, kanun hükmünde kararname çıkarıldı, ömrü boyunca sol örgüt üyesi olmaktan yargılanan Veli, fetocu metocu diye işinden atıldı, memurluktan ihraç edildi. Üstelik, banka hesabındaki altı bin liraya el konuldu. Yetmedi, protesto gösterisine katılıyor, işinden atılmasını protesto ediyor diye, polis tarafından karga tulumba gözaltına alındı, dövüldü, sağlam kolu bükülerek kırılmaya çalışıldı, hastaneye götürüldü, suratındaki açık seçik darp izlerine rağmen, “gayet iyi, gözaltı işleminde herhangi bir sorun yok” raporu verildi.

*

Sayın devletimizin Veli'yi öldürme çabaları devam ediyor ama, Veli maalesef direnmeye devam ediyor, gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz sayın seyirciler…

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Nov 2016 2:12    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

AKP’nin çocuk ve kadına bakışı kökten sorunludur

21 Kasım 2016
Nasuh Mahruki

AKP'nin bütün zihinsel kodları kuvvetli bir Sünni İslam algısıyla mezhepçilik üzerine oluşturulmuştur. Bu kültürde erkek egemendir, kadının ve çocuğun üzerinde çağdaş dünyada olmayan haklara sahiptir. Bu nedenle sık sık anayasayla, kanunlarla, çağdaş dünyanın toplumsal kurallarıyla çatışmalar yaşamaktadırlar. Ne yazık ki, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi gücüne erişmiş en radikal partisine dönüştükleri için de, kendi ajandalarına uygun olarak her fırsatta Cumhuriyet'in kazanımlarını, anayasayı, kanunları ve çağdaş dünyanın kurallarını hiçe sayıp kendi ideolojilerini dayatmaktadırlar…


Mayıs 2015'te Anayasa Mahkemesi imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartını kaldırdı ve resmi nikah yapılmadan imam nikahı yaptırılmasını cezalandıran kanun hükümlerini iptal etti. AKP iktidara geldiğinde, Türk Ceza Kanunu'nda resmi nikah yapılmadan imam nikahı yaptıranlara ve resmi nikah belgesini görmeden imam nikahı kıyanlara ‘iki aydan altı aya kadar hapis cezası' verileceği hükmü vardı. AKP allem etti, kallem etti bu yasayı da kendi mezhepçi bakış açısıyla sonunda kaldırmayı başardı. Oysa 1999'da, Ahmet Necdet Sezer'in başkanlığı dönemindeki Anayasa Mahkemesi, aynı başvuruyu oybirliğiyle reddetmişti. Ret kararında, resmi nikâh önceliğinin kalkacağını, dini nikâhın resmi nikâhın alternatifi olacağını, kadınlar açısından hukuki ve ekonomik sorunlar yaratacağını savunmuşlardı, hatta bazı üyeler, kararın laiklik ilkesine ve devrim yasalarına aykırı olacağını da dile getirmişlerdi…

* * *

1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, AYM'nin 2015'te aldığı bu kararın, resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlilerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlilikler nedeniyle toplumda çocuğun soy bağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” diye uyarmıştı. Tabi AKP'lilerin ideolojik gözü, kulağı bu ve benzer uyarıları görmedi ve duymadı…
Ülkemizin kanayan yaralarından çocuk gelinlerin dramını hepimiz bildiğimiz için dehşet içinde konuştuğumuz bu utanç verici sorun, AKP'nin oluşturduğu Anayasa Mahkemesi'nin, artık resmi nikahın dini nikahtan önce zorunlu olması kanununu kaldırmasından dolayı artmıştır. Yasayı kendi mezhepçi görüşüne göre yorumlayan ve herkesi de böyle yorumlamaya zorlayan AKP, şimdi kendi büyüttüğü sorun için bir defaya mahsus bir af çıkarmaya çalışıyor. 2015 AYM kararı da yanlıştır, bu konuda bir defaya mahsus af çıkarmak da. Çünkü burada söz konusu olan, çocuk yaşta gelin olmak zorunda bırakılan, ellerinden fırsat eşitliği, adil rekabet, eğitim, özgürlük hatta çocuk olma ve oyun oynama hakları zorla alınan, yaşamları çalınan kızlarımızdır…


Hatırlarsanız, çocuk istismarı gibi hem yasal olarak hem de ahlaken en utanç verici toplumsal suçların başında gelen ve ülkemizin korkunç bir karneye sahip olduğu konuda, tüm muhalefet milletvekillerinin evet oyuna rağmen bütün AKP'liler blok oyla, ‘Çocuk İstismarı için komisyon' önerisine hayır demişti. Ağır toplumsal baskıyı görünce de geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Kafayı dindar nesil yetiştirmekle bozmuş, tek derdimiz İslam, İslam, İslam diye bütün dünyaya sözde hedefini ilan eden AKP'nin iktidarında, fuhuş % 790, cinsel taciz % 449, çocukların cinsel istismarı % 434, uyuşturucu bağımlılığı % 678, kadın cinayetleri % 1400 arttı. Çocuk pornosunda dünyada 5'inciyiz, hayvanlara tecavüzde dünyada 1. sıradayız. Uyuşturucuyla tanışma yaşı 10'a kadar düştü, ilköğretime kadar indi. Bu rakamlar resmi rakamlar bir de kayıt dışı olanlarla durumumuz aslında çok daha beter…

* * *

AKP'nin bir gece yarısı yine bir torba yasaya sokuşturup oldu bittiye getirerek, halk arasında tecavüz yasası diye nitelenen bu yasayı geçirmeye çalışması toplumu derinden sarstı bir kez daha. AKP'nin bahanesi, kırsalda bu durum geleneksel olarak yaşanıyor ve imam nikahıyla düğün yapıldığı halde, gelin 18 yaşın altında diye damat tutuklanınca aile içinde mağduriyetler yaşanıyor olması. AYM'nin 2015'te aldığı çağdaş dünyanın normlarına aykırı kararı nedeniyle kasten yaratılan boşluktan dolayı bu mağduriyetlerin arttığı ortada. Ancak burada gözden kaçırmamamız gereken şeyler var. AKP, 3-4 bin ailenin bu durumda olduğunu ve bu yasanın bir kereye mahsus olmak üzere çıkarılacağını savunuyor. Her şeyden önce böyle bir seferlik yasa olmaz. Yarın öbür gün, bu durumdaki insanların sayısı mevcut yasal boşluk nedeniyle yine belli bir çoğunluğa eriştiğinde, o zaman yine aynı baskıyla karşılaşmamızı nasıl engelleyeceğiz? Buna evet dedikten sonra o zamanki baskıya hangi gerekçeyle hayır diyebileceğiz. Ayrıca bu 3-4 bin ailenin içinde gerçekten de bütün çocuk gelinlerin durumu aynı mı? Hepsi kendinden büyük veya çok büyük kocasını severek mi istemiş, severek mi evlenmiş?


Söz konusu 3-4 bin mağdur aile, uzmanlardan oluşan bir komisyon tarafından her bir vaka için ayrı ayrı araştırılmalıdır. AKP'nin iddia ettiği durumda olup gerçekten mağdur olanların cezalarında indirime gidilebilir ama kocasını istemeden, daha evliliğin bile ne olduğunu bilmeden ailesinin baskısıyla evlenmek zorunda kalan kızlarımız mutlaka korunmalıdır ve bu yeni yasanın zorlamasıyla ömür boyu tecavüzcüsüyle birlikte yaşamak zorunda bırakılmamalıdır…


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 29 Nov 2016 15:19    Sujet du message: Répondre en citant

Yaa medar69;

bak sen yazmissin, oturdum, yazdiklarinin içinde herseye bir karsilik verdim; nezaketen, ulan cengiz-han, butun yazdiklarin yalan ve iftira desen bari, canim yanmayacak!

Hiçbir onemli konuda yanit yok ama aslan kaplan RTE, bagimsiz Turkiye de... Bunlar demekle olmuyor, kanit getir yok boyle de...

Bari su soruya açik ve net yanit ver:

Kandirilmasi çok kolay, ya da çikari ve hatta ekmek parasi diyen birçok ogretmen, gazeteci, Ftocu diye hapiste cururken ve de varliklarina el konurken, herseyi bilmesi gereken, devlet en ustundeki adamin, kandirildim deyip isin içinden siyrilmasini, ne istediler de vermesi vicdanina nasil sigiyor.

Bir kez olsun samimi bir cevap ver de duvara konusur olmayalim.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Déc 2016 1:06    Sujet du message: Répondre en citant

Minik kizlar yasayamadan gitti, ama ders çikarilmadi, çikarilmayacagi belli...


Citation:
Çiğdem Toker

‘Süleymancıların yurdu’ diyememek

02 Aralık 2016 Cuma

Süleymancılar tarikatının yurdunda yanarak can veren 12 yoksul kız çocuğu, artık toprağın altında. Sanki savaşırken ölmüşler, görev başında şehit olmuşlar gibi sanki, 13-14 yaşındaki çocukların cenazelerini taşıyan ambulansların üzerine Türk bayrağı asılıydı.

Devlet erkânının katılacağı törene sahte bir saygıyla hazır hale getirilen o küçük cenazelerin, yangın gecesi ambulanstan nasıl saygısızca indirildiğinin görüntülerini de izlemiştik. Yoksul öğrencilere bulaşık yıkatan, gece kaçmasınlar diye kapı kolunu çıkaran zihniyet, değersiz bir eşya gibi çıkarıp çıkarıp atıyordu ambulanstan o çocukların cenazelerini.

***

Medya bu ülkede devşirildi ve susturuldu. Silivri Cezaevi’nde 28 gündür tutuklu yayın danışmanımız Kadri Gürsel’in deyişiyle “ana akım enkazı” televizyonların ise gerçekleri filtrelemeden aktarmaya cesareti yok.
Milyonlarca insanın da sosyal medyayla bağı bulunmuyor.

O yüzden, kızı Zeliha’nın cenazesini almaya gelen Mustafa Avcı’nın BBC Türkçe’den Selin Girit’e neler söylediğini çok az kişi izleyebildi.

‘O yurda gönülsüz gittiler’

Mustafa Avcı, işsizmiş. Kameraların önünde yurdun Süleymancılar tarikatına ait olduğunu söylediğinde “Öyle deme” diye uyarıldığını söylüyor.

Kızını aslında o yurda kaydettirmeyi hiç istememiş. Ancak devlet yurdu yıkıldığı ve evinin de okulun bulunduğu Aladağ’a 35 km mesafede olması nedeniyle mecbur kaldığını anlatıyor:
“Hocalar bize çocuklarınızı buraya verin, biz burada onlara iyi bakarız dediler. Yoksa çocukların da isteği yoktu. Gönülsüz gitti çocuklar oraya. Bizim de gönlümüz yok. Ama çaresiz kaldık. Bu yüzden çocuklarımız orada yandı.”

Aynı yangında can veren Bahtınur’un annesi Cemile, kızlarının bu yurda yazdırılması için ziyaret edildiğini, ikna edilmeye çalışıldığını anlatıyor:
“Eve geldiler, yalvardılar, iyi bakarız dediler.”

‘Ana korkuyorum’

Þu sözler de velilerin:

“Orada ikisi bir koyun koyuna yatmışlar. Bana anlattı çocuk orada korktuğunu. Ana korkuyorum, oradan oraya yalnız varamıyorum diyordu.”
BBC röportajında, velilerin anlatımına göre Aladağ İlçe Milli Eğitim Müdürü, “Ben de bu yurtlarda okudum” diyerek ikna etmiş.

Çocukların çaresizlikten gönülsüz gittiği, geceleri korktuğu, bulaşık yıkadığı o yurt gibi yüzlerce, binlerce yurdun faal olduğu bu ülkede Başbakan Yardımcısı, ruhsatın izinlerin tamam olduğunu söyledi.
Milli Eğitim Bakanı biraz daha özen göstermek gerektiğinden dem vurdu.
Bu kadar: Biraz daha özen....


Köy okullarının kapatıldığı, devletin sorumluluğu altında olması gereken yurtların yıkıldığı, yoksul ailelerin çocukları tarikat yurtlarına teslim etmek zorunda kaldığı bir iktidarın kabine üyesi olacaksınız ve “biraz daha özen”den başka diyecek bir cümleniz olmayacak.

Asli görevlerinizi; emanetiniz altındaki çocukları korumak, barındırmak, sağlıklı bir ortamda eğitim almaları işini devrettiğiniz Süleymancılara nasıl da toz kondurmuyorsunuz.

Kameralar önünde size kimsenin içinde Süleymancılar geçen bir soru soramayacağı, sorulsa dahi o kayıtların milyonların izleyebileceği hale gelemeyeceğinin özgüveniyle ne kadar rahat.

Yoksul kız çocuklarının yanarak ölmeyeceği, bulaşık yıkamak zorunda kalmayacağı öğrenci yurtlarını yapamıyor olmak nasıl bir rahatlıktır?
3. köprüsüyle, dünyanın en büyük havalimanıyla, “lüks otel” kalitesindeki hastaneleriyle, demiryolu taşımacılığıyla böbürlenen bir iktidarken özellikle?

Nasıl?


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Déc 2016 1:12    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Mine Söğüt

Saraylarını değil çocuklarını yakan ülke



02 Aralık 2016 Cuma

Tam tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasının doksan birinci yıldönümünde;
Bu ülke, bir cemaat yurduna kilitlenmiş küçücük kız çocuklarını cayır cayır yaktı.

Biz seyrettik.

Lanetler okuyarak.

Beddualar ederek.

Devlete, sisteme, gericiliğe, ilkelliğe, bağnazlığa söverek.

Seyrettik.

Kilitli kapılara, bakımsız binalara, denetimsiz yurtlara, yoksulluğa, çaresizliğe, çıkışsızlığa isyan ede ede.

Bir yangını seyrettik.

Biz daha önce de çok yangın seyrettik.

Tüm yangınları... uzaktan... kılımızı kıpırdatmadan, olduğumuz yerden, durduğumuz yerden, cennet sandığımız cehennemden, güvenli sandığımız en tekinsiz yerden, hep seyrettik.
Hep seyretmekteyiz.

Sanki bu cumhuriyetin kurucusu, neredeyse yüz yıl önce;
“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” dememiş gibi.
Bunun için köklü devrimler yapmamış gibi.

O medeniyeti çiğneyerek ve devrimleri tek tek yeniden devirerek;
Laikliği fare gibi ucundan kıyısından iştahla kemirerek;
Gelen geçen sivil ve askeri iktidarların ülkeyi en baştan...
Þeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ve cemaatler memleketi yapmalarını, biz bu yangınları seyreder gibi seyrettik.
Seyretmekteyiz.

Olduğumuz yerde, durduğumuz yerde, sanki her şey ayaklarımızın altından hızla kayıp gitmiyormuş gibi;
O ne zamandır yandı yanacak gibi duran;
Ha tutuştu ha tutuşacak, bu çoktan belli olan, şu ülkenin kapıları teker teker üzerimize kilitlenirken nasıl seyrettiysek;
Tüm yangınları öyle seyretmekteyiz.

Cemaatleri işine gelince allayıp pullayarak tepemize çıkaran ve işine gelmeyince tekme tokat hapislere tıkan;
Ama illa ve illa iktidara bir şekilde ortak yapan;
Onların desteğini almadan ayakta duramayan bir politik iradenin hükmündeki yasalarla yönetilmeye hazırlanan bu koca ülke...

Çocuklarını çalan ve çocuklarını yakan...

Her manada çalan ve yakan bu cemaatlere ve bu devlete aklı evvellerin dayattığı ‘ülke gerçeği’ aymazlığıyla ikna olduğu sürece...

Daha çok yangınlar çıkacak.

O yangınların alevinde çocuklarla birlikte her şey yanacak.

Kadınlar yanacak, eşcinseller yanacak, laikler yanacak, sanatçılar yanacak, gazeteciler yanacak, düşünürler yanacak, muhalifler yanacak.
“İnsanın olduğu yerde hata eksik olmuyor” diyen küstah politikacılar ve onları alkışlayan ve başlarına gelen her felaketi ilahi olarak kodlayan kalabalıklar yangınları körüklerken...

Biz seyredeceğiz.

Biz seyretmekteyiz.

***

Artık uyanın. Artık uyanın. Artık uyanın.
Çocukları değil sarayları yakın.



Dernière édition par cengiz-han le 17 Déc 2016 12:41; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Déc 2016 11:37    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


THY dolarları niye bozdurmadı?

06.12.2016 Salı



TUNUS'un devrik diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali için yaptırılan A340–500 tipi uçak, THY tarafından 77 milyon 800 bin dolara satın alındı ve devlet büyüklerimizin kullanımına sunuldu.
Zeynel Abidin Bin Ali’ye binmek kısmet olmamıştı, bizimkilere olacak.

Böylece devlet büyüklerimizin kullanımına tahsis edilen çift koridorlu, geniş gövdeli uçak sayısı da ikiye çıkmış bulunuyor, hayırlı, uğurlu olsun.

Devlet büyüklerimiz için içi özel olarak yapılan bir adet de 8 saat uçabilen A319CJ var.

Bu uçak da “bumba bumbacı” Berlusconi için yapılmıştı.

Bunlardan başka iki Gulfstream ve iki adet de Cessna Citation var. Üç adet de helikopter.

Milli geliri bizim düzeylerimizde olan hiçbir ülkede devlet yöneticilerinin kullanımına tahsis edilmiş bu kadar çok hava aracı bulunmuyor.

Bu “şampiyonluk” ile övünmek gerekiyor mu bilmiyorum.

Yanlış anlaşılmasın, bizim gibi bir ülkenin de elbette devlet yöneticileri için özel uçakları olmalı ama sanki ipin ucu da biraz kaçmış gibi.

Düşünün ki Fransa ve Japonya gibi milli geliri bizimkinin kat kat üstünde olan ülkelerde bile devlet yöneticilerine tahsis edilmiş bu kadar çok geniş gövdeli ve uzun menzilli uçak yok.

Ve bu alım vatandaşa elindeki avucundaki dolarları satıp TL ya da altın almasının önerildiği bir dönemde yapılıyor.

THY, madem elinde bu kadar dolar vardı neden onu TL’ye dönüp “ekonomik krize karşı milli seferberliğe” katılmıyor da ayda yılda bir kullanılacak bir uçağa harcıyor?

Üstelik artık başkanlık sistemine de geçeceğimiz söylendiği bir dönemde!

Þimdiki sistem olsa Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nın ayrı ayrı seyahatlere çıkabileceğini varsayarak iki geniş gövdeli uçak belki izah edilebilirdi.

Ama şimdi bir başkana, bir geniş gövdeli uçak neden yetmiyor, anlamak zor.

Bu lüks tutkusu nereden kaynaklanıyor?


İRADE SAHİBİ MİLLETVEKİLİ FOTOÐRAFLARI
BAÞBAKAN Binali Yıldırım “ortak şeyimiz” dediği “şeyin” “başkanlık değil, cumhurbaşkanlığı sistemi” olduğunu açıkladı.

Başbakan’ın belli ki Shakespeare’vari bir yönü var. “Gülün adı gül olmasaydı yine de bu kadar güzel kokmaz mıydı” gibi bir söz bu da.

Siz adına burada ne derseniz deyin, onun adı başkanlık sistemi, ama “ala Turka” olanı.

Başbakan, güçler ayrılığı ve denge fren mekanizmaları konusunda da kendince yüreklere su serpiyor.

“Cumhurbaşkanlığı sisteminde bir kere kanun tasarısını cumhurbaşkanı veremiyor. Öyle bir şey yok. Kanunlar teklif şeklinde veriliyor. Teklifleri de milletvekilleri veriyor.”

Başbakan’ın bu sözleri söylemesi ile “boş anayasa teklifine imza atan AKP milletvekilleri” fotoğraflarının yayınlanması arasında iki gün ya geçti, ya geçmedi.

Fotoğrafları görmüşsünüzdür. Ortada daha AKP ile MHP’nin üzerinde anlaştıkları bir metin yok ama AKP milletvekilleri harıl harıl Anayasa değişikliği teklifine imza atıyorlar.

Beyaz bir kâğıt bu. AK Parti adı da sanırım oradan ileri geliyor. Milletvekillerinin “beyaza imza atmaları” anlamında.

Tabii bu AKP değil başka bir parti de olabilirdi. Bizde iktidar partisi milletvekillerinin beyaz kâğıtlara imza atıp kanun teklifi verdikleri ama verdikleri teklifin ne olduğunu bilmediklerinin örnekleri sayısız.

Böyle bir siyasi parti kültürünün olduğu ülkede, cumhurbaşkanı ya da başkanın hem yürütmenin hem de yasamanın başı olması kaçınılmaz. Başkan ayrıca yüksek yargının da yarısını bizzat seçecek. Oldu mu bir de yargının başı!

Bunun da bir tek sonucu olur: Otoriter tek adam yönetimi.

MHP ile AKP görüşmelerinde Anayasa ile ilgili olmadığı için Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu gündeme gelmiyor.

Cumhurbaşkanına bu kadar geniş yürütme yetkileri tanınırken bunun hiç gündeme gelmiyor olması ilginç.

AKP bunu özellikle gündeme getirmiyor, çünkü TBMM’deki çoğunluğu ile kimseye danışmadan istediği kanunu çıkarabileceğini biliyor.

Peki bu MHP’nin neden aklına gelmiyor?

Gelmiyor, çünkü Devlet Bahçeli “Küçük de olsa benim olsun” diye düşünüyor.

AKP ile MHP el ele vermiş, Türkiye’yi bir tek adam rejimine götürüyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliğinden bağımsız bir durum bu. Cumhurbaşkanı kim seçilirse seçilsin, o tek adam Türkiye’yi keyfince yönetecek, olacak olan bu.


YURTLARDAKİ ÇOCUKLARA ANGARYA YAPTIRIYORLAR
ADANA Aladağ’da 11 çocuk ve 1 eğitmenin hayatlarını kaybettikleri yangından sağ olarak kurtulabilen çocuklardan ikisi, yangının çıktığını “bulaşık yıkarken” fark ettiklerini söyledi.

Sabahın erken saatinde “eğitim için uyandırıldıklarını” da biliyoruz.

Demek ki eğitimin içinde sadece namaz ve dersler yok, ev işleri de varmış.

Geçen gün Hürriyet’te yayınlanan İsmail Saymaz’ın haberine göre yine Süleymancılara ait Kütahya’daki bir yurtta, çocukların mutfakta çalıştırıldıklarını da öğrendik.

Yurtta kalan kardeşini ziyarete gelen 12 yaşında bir çocuk da mutfakta çalışmaya zorlanmış ve elini kıyma makinesine kaptırınca sağ kolu dirseğinden kesilmiş.

Ortaya çıkıyor ki bu tür yurtlarda çocuklar aynı zamanda angaryaya da zorlanıyorlar ve yasalara aykırı olarak çalıştırılıyorlar.

Çok açık ki bu tür tarikat-cemaat yurtları tamamen denetimsiz ve başıboş şekilde faaliyet gösteriyorlar.

Belli ki bu yurtları denetleyip çocukları koruması gereken makamlar görevlerinin gereklerini yerine getirmiyorlar.

Bunun nedenini tahmin edebiliriz: Zamanında tıpkı Fetullahçılara yol verdikleri gibi diğer tarikat ve cemaatlere de aynı şeyleri yapıyorlar.

“Menzili maksuda farklı yollardan giden, namaz kılan insanlar” hoşgörüsü ile çocukların ne durumda olduklarını umursamıyorlar.

Fakir insanların çaresizliklerinin, tarikatların insan kaynağı için kullanılmasını seyrediyor ve teşvik ediyorlar.

Sonra da böyle facialar meydana gelince timsah gözyaşı bile dökmüyorlar.



http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/mehmet-y-yilmaz_148/thy-dolarlari-niye-bozdurmadi_40299203
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 09 Déc 2016 12:35    Sujet du message: Répondre en citant

Iste yine bir AKP Türkiye'si haberi daha

Citation:

Bakan haberi beğenmedi gazeteyi toplattı
OHAL sürecinde mahkeme kararı olmadan yayın durdurma uygulamasının en çarpıcı örneklerinden biri Kayseri’de yaşandı. Çevre Bakanı Özhaseki’nin ortağı olduğu şirketle ilgili manşeti atan yerel gazete dağıtılmadan toplatıldı.
Bunlarla da ilgilenebilirsiniz
Kayseri'de yerel gazete toplatıldı... CHP'den sert tepki
Gürsel Tekin: Bize "Komünistler Moskova'ya" diyenler bugün Moskova'yı yol ettiler
Binali Yıldırım’ın dolar yorumu: Ayakta kalmaya çalışıyoruz
Paylaş
Kaydet Kaydettiklerim Zaman Tüneli Tünel amblem
iklim öngel Yayınlanma tarihi: 08 Aralık 2016 Perşembe, 22:31


Kayseri Deniz Postası adlı yerel gazete, “Skandal... Zehirli atıkları doğaya gömdüler, bakan böyle yaparsa” manşeti nedeniyle toplatıldı. Gazeteye dağıtımı yapılmadan sabaha karşı baskın düzenlendi. Haberde, zehirli atıklarının doğaya gömüldüğü, söz konusu şirketin Çevre ve Þehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin ortağı olduğu belirtildi.

Savcılık belgesine göre; şirket yöneticisi Aytekin Aydemir karakola giderek, maden ocağı sahibi olduğunu, bu maden ocağı ile ilgili Kayseri Deniz Postası’nın asılsız, olumsuz ve hakaret ile iftira içeren haberler yaptığını, söz konusu haberin ise 8 Aralık günü çıkacağını duyduğunu, gece 03.00 sıralarında Basın İlan Kurulu resmi sitesinde gazetenin başlığını gördüğünü belirtti. Aydemir, bu nedenlerle gazetenin basımının durdurulmasını, basılmış ise toplatılmasını, habere yayın yasağı konmasını, yazılı, görsel ve sosyal medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yayınların yapılmasının yasaklanmasını talep etti.

Suç eşyası: Gazete

Talep üzerine savcı Selim Tan imzasıyla “Þüphelinin yakalanması ve suçun iz, eser, emare veya delillerin elde edilmesi amacıyla gecikmesinde sakınca bulunduğundan arama yapılmasına, bulunacak suç eşyası Kayseri Deniz Postası adlı 8 Aralık 2016 tarihli gazeteye el konulmasına karar verildi” denildi.

Çevre ve Þehircilik Bakanı Özhaseki ise şunları kaydetti: “Bahsi geçen firmanın üretim prosesinde zararlı atık içeren herhangi bir çıktının olmadığı bilgisi de kesindir. Asla zehirli bir atık çıkmamaktadır. Yüzde yüz geri dönüşümlü bir tesistir. Babamdan miras kalan yüzde 3.3’lük bir hissem var. Ve şayet zehirli bir atık ile çevre kirletilmiş ise buradan ilan ediyorum ki; yüzde 3.3 olan hissemi CHP’nin gösterdiği yere bağışlayacağım.”

‘Bakan için jet hızı’

Toplatma kararının ardından CHP milletvekilleri Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, Zülfikar İnönü Tümer, Aydın Uslupehlivan ve Çetin Arık gazeteyi ziyaret etti. Gürsel Tekin, “Çevreyi korumakla yükümlü Çevre ve Þehircilik Bakanı, çevreyi darmadağın etmiş. O saatte dahi savcı-hâkim bulmak mümkün değilken, nasıl oluyor da o saatte nöbetçi hâkim-savcı bekliyor” dedi. Enis Berberoğlu ise, “Sayın savcı sabaha karşı 2’de nasıl kanaat getirdi, bu haber baştan sona yalan, iftira diye” sorusunu yöneltti.





http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/642413/Bakan_haberi_begenmedi_gazeteyi_toplatti.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 12 Déc 2016 17:11    Sujet du message: Répondre en citant

Ulkeyi 2002 den beri yonetenler hep iyi isler yapiyorlar ama alçak Bati, basta ABD ve sonra AB Turkiye'yi kiskandiklarindan yapmadiklari kotuluk kalmiyor.

Iste son durum. ABD ve AB TAK'a ermir vermisler onlar da ellerini kollarini sallaya Istanbul'da 40 dan fazla can almislar...

Turk insani kandirilmak için yaratilmis sanki, hemen ah iste diyor ah bu alçaklar olmasa, ama sorgulamiyor

- Hani sen BOP'un esbaskaniydin!
- Sayin Apo deyip Oslo da olmus bitmis PKK ile niye masaya oturdun?
- Suriye'ye dalip, Sam'da camide cuma namazi kilacagim derken DAES ve PYD'yi Irak'tan sonra Suriye'nin kuzeyine yerlesmesine sebeb oldun.
- DAES yardim edip PYK'yi zayiflatmak isterken PYK'yi cihaaciler direnen guç olarak mesruiyet kazanmasina neden oldun. Kaldiki hosgordugun DAES seni vurmaktan hiç çekinmedi.
- Bile bile, goz gore gore "Ne istedilerse verdik''lerinle iktidar kavgasina tutusunce pisliklerini ortaya doktuler...
- PKK militanlarina dokunulmamasi için valilere komutanlara emir verdin, onunde hendekler kazip Kobani'de stratejiyi sana uygulamalarina yol açtin...
- Diyarbakir'da Apo'lu, Sivan Perverler açik hava mitingleri yaparken aklin neredeydi?

...

Bunlari unutuyor Turk halki...

Sonra yalanlara daliyor. Bak Reis'in diploma tartismasi bitti ama yeni anayasa taslaginda sadece yuksek ogrenimden sozediliyor...

Bir turlu ortaya çikmayan diplomadan sonra...

"Mevcut Anayasa’da Cumhurbaşkanı olmak için ‘dört yıllık üniversite mezunu’ olma şartı aranıyor.

Yeni Anayasa teklifinde ise ‘dört yıl‘ ibaresi kaldırıldı. Cumhurbaşkanı olmak için eğitim düzeyi şartı ‘yüksek öğrenim yapmış‘ olarak belirlendi."
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/644000/Baskanlik_anayasasinda_dikkat_ceken_diploma_ayrintisi.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Déc 2016 12:23    Sujet du message: Répondre en citant

Artik Turkiye oyle bir hale geldi ki yargiçlar RTE'den korkularindan RTE savunuculuguna basladilar. Son ornekler

Gazeteci Mahalli'nin tutuklanmasi :


Citation:
Mahalli’nin Suriye’de yaşananlardan hükümetin sorumlu olduğunu iddia ettiğini belirten Çakar, “oysa durumun bu şekilde olmadığını” öne sürerek Türkiye Cumhuriyeti’nin 3 milyondan fazla Suriye vatandaşının dil, din, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin ülkemizde misafir ettiği ve yaralarını sardığını dile getirdi. Çakar, kararında “Suriye’de yaşanan olaylardan Türkiye Cumhuriyeti yetkililerini sorumlu tutmanın ve Türkiye’ye adeta bir terör devleti olarak anlatmanın akıl ve hukuk ile izah edilecek bir yanı olmadığını” savundu.

Gazetecileri tutukladı

Mahalli, Adalet Bakanlığı iznine tabi olan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesinde düzenlenen “Türk milletini, Cumhuriyetini alenen aşağılama” suçundan gözaltına alınmıştı. Mahalli hakkındaki iddia, Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmadığı için, tutuklama kararında değiştirildi. Yargıç Mustafa Çakar FETÖ üyeliği ile yargılanan savcı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında gazetemiz yazar ve yöneticileri hakkında tutuklama kararı vermişti.


Ayni yargiçtan bir baska tutuklama karari gerekcesi daha

Citation:


Doğan Holding Ankara İdari Temsilcisi Barbaros Muratoğlu 15 günlük gözaltı sürecinin ardından önceki gün sevk edildiği İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimli’ğince “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçlamasıyla tutuklandı. Yargıç Mustafa Çakar tutuklama kararına gerekçe olarak Muratoğlu’nun 2012’de Fethullah Gülen’le fotoğrafında ceketinin ilikli olmasını gösterdi.


detaylari okumak isterseniz!
www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/646634/Mahalli_icin_skandal _gerekce__Cumhurbaskani_na_baski_kurabilir.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Déc 2016 12:27    Sujet du message: Répondre en citant

Bir baska örnek daha !

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Mehmed Özkan, Medya ve İktidar isimli konferansın ifade özgürlüğünü kısıtlayacak duruma geldiği için iptal edildiğini söyledi.


Citation:
Özkan şöyle konuştu: “Benim de rektör olarak gücümün yettiği ve yetmediği yerler var. İfade özgürlüğü alanında benden kaynaklı bir sorun olmaması için çalışıyorum. Ancak ifade özgürlüğünün de ülkenin şartlarında suç olabileceği durumlar ve bununla ilgili bir kanun varsa orada benim de yapabileceğim pek bir şey yok. Özellikle içinde bulunduğumuz olağanüstü halde bu güç daha da sınırlı. Bu toplantının düzenlenme şekli üniversiteye zarar verecek şekilde ilerlediyse, bu süreçlere iyi bakmamız lazım.”


http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/646627/_OHAL_var_yetkim_kisitli_.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Déc 2016 12:30    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Ayşe Yıldırım

Türkiye, dünyanın mantığını zorluyor


Cumhuriyet, 17 Kasım 2016 Perşembe

“Türkiye’de ne yazarsanız hapse girersiniz” diye soruyor. “Bir şey yazmanıza gerek yok” diyorum, “eğer hapse girmenizi istiyorlarsa girersiniz.”

Tutuklanan yazar ve yöneticilerimizin ne yazdığını, hangi başlıklar nedeniyle suçlandığımızı soruyor bu kez. Anlatmaya çalışıyorum. Aklı almıyor. “Burası Türkiye” demek istemiyorum. Hukukun üstünlüğünün yerle yeksan olduğunu, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını anlatmayı deniyorum. Aklı almıyor...

Son iki haftadır dünyanın pek çok ülkesinden pek çok saygın gazetenin yazarına, muhabirine içinden geçtiğimiz süreci anlatmaya çalışıyoruz. Onlar soruyor, biz yanıtlıyoruz. Akılları almıyor.

O zaman anlıyorum ki dünyanın mantığıyla oynuyoruz. Yaşadığımız mantıksızlıkları bir mantık çerçevesinde nasıl anlatalım ki...

Her bir soruyu yanıtlamak için önce bir arka planı anlatmak gerekiyor. İlişkilerin ve yaşananların birbirine bağlı bir yumak olduğunu izah etmek gerekiyor. Hele de Ortadoğu dışında Avrupa ya da Amerika’dan gelen gazeteciler için bunu anlamak çok zor. Ortadoğu’dan gelen muhabirler ise komplike olayları daha çabuk anlıyorlar, çünkü onlar için de olağan.

Gazeteciliğin tanımının değiştiğinden başlayıp bizim neden susturulmak istendiğimize gelinceye kadar Türkiye’nin bir panoramasını çıkarmak gerekiyor.

Oysa onlar soruyor:

“Kadri Gürsel’e yöneltilen somut suçlama ne?”

“Subliminal mesaj vermiş” diyoruz.

“İyi de somut suçlama ne” diye ısrarla soruyorlar.

“Aydın Engin’e yöneltilen somut suçlama ne peki?”

Dosyada yer alan “Cadı avı başladı” manşetine takılıyorlar bu kez. Oradaki “somut” suçlamayı soruyorlar.

Haydi gelin de anlatın, olmayan bir şeyi izah edin. “Bana mantıksızlığın resmini çizebilir misin Abidin” diyesiniz geliyor...

Anladıkça şaşırıyorlar, şaşkınlıkları ufak çaplı şoka dönüşüyor.

Elbette bunun bir adım sonrası da var Türkiye’de olup bitenleri anlamaya çalışan gazeteciler için.

Hem Ortadoğu’yu hem de Türkiye’yi çok iyi bilen bir Avrupalı gazeteci gelmişti bir keresinde. Bölgeye ilişkin uzmanlığı anlaşılsın diye yazıyorum, Türkiye’deki gelişmeleri izlerken bir hafta sonu Arap ülkelerinden birindeki bir toplantıya gidip geri dönmüştü.

Sorularını yanıtlarken ne kadar karmaşık ve bir yabancı için çok güç olayları anlattığımı fark edip “Bilmiyorum anlatabildim mi” diye sordum. Güldü, “Türkiye’yi ben iyi biliyorum, o yüzden anlıyorum da” dedi, “Sizi dinlerken tek düşündüğüm, bunu okurlara nasıl anlatacağım.”

Özellikle gelişmiş demokrasilerde gazetecilik yapan Avrupalıların anlamakta, hatta anlayanın da anlatmakta çok zorlanacağı süreçler yaşıyoruz.

Oysa bu ülkede çok değil daha dört beş yıl önce yazılmamış kitap bile suç delili sayıldı, bombaya benzetildi. Sadece yazdıklarından değil yazmadıklarından, söylemediklerinden bile suçlanabileceğin bir döneme girdik. Tıpkı tutuklu olan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile cezaevinde görüşen HDP İstanbul il yöneticisi ve avukat Levent Pişkin örneğinde olduğu gibi. Yandaş basın tarafından Demirtaş’la yaptığı görüşmenin notlarını Avrupa ve Almanya’da propaganda malzemesi olarak kullanılması için bir Alman dergisine vereceği iddia edilen Pişkin, sabah 05.00’te evi basılarak gözaltına alınmıştı.

Bu durumda bize de diyecek tek söz kalıyor. Eğer yapabiliyorsanız aklınıza, mantığınıza sahip çıkın. Çünkü zaten dünyanın mantığıyla oynuyoruz.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Déc 2016 12:33    Sujet du message: Répondre en citant

Gençler şehit oluyor, savaş damada yarıyor... Sümeyye'nin eşine 37 milyon dolar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın Fırat Kalkanı Operasyonu için ürettiği 6 İHA için 36 milyon 77 bin dolar aktarılmış.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/646360/Gencler_sehit_oluyor__savas_damada_yariyor..._Sumeyye_nin_esine_37_milyon_dolar.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3 ... 59, 60, 61 ... 67, 68, 69  Suivante
Page 60 sur 69

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.