Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Bugünlere nasil geldik?
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11178 Localisation: Nancy / France
Posté le: 09 Sep 2018 13:27 Sujet du message:
Bana e-posta ile geldi... Biraz da arastirma yaptim.
Bir dikili agaçlari yok, bir çivi çakmadilar diyen adama da kapak olsun. Bugun ne Etibank ne de Surmerbank var... Sonra da dusmanlar TL ile oynuyorlar diye kendimizi aldatmaya çalisiyoruz.
Citation:
NAZİLLİ... VENEZUELA... AZRA AKIN...
Dünya gerçekten küçük.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro Türkiye'yi ziyaret ediyor. İyi de, bu fotoğrafın Maduro ile ne ilgisi var, diyeceksiniz!
Var, zira Londra'da Dünya güzeli seçildiğinde Azra Akın'ın üzerindeki giysi, Sümerbank Nazilli Basma Fabrikasında üretilmişti. 80 yıl kadar önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün hayata geçirdiği AKILLI PROJE’den; Atatürk’ün SOSYAL FABRİKA PROJESİ’nden söz etmek istiyorum.
O FABRİKANIN VENEZUELLA’DA NE İÞİ VAR?
Gazeteci-yazar Banu Avar, Venezuella’da karşılaştığı bir olayı şöyle anlatmıştır:
"Þehri göreceğimiz tepeye doğru tırmanırken, Kemal Atatürk tabelasını geçince genç kız rehber heyecanla "şu fabrikayı görüyor musunuz... yanında nikah salonu, şu sağlık ocağı, şu da okul. Biz buna ATATÜRK modeli diyoruz’ dedi.”
Venezuella’da bu gördükleri ve duydukları üzerine duygulanan Banu Avar: "Venezuella tepesinde tüylerim diken diken, gururum tavan yapmıştı..." diyerek anlatmıştır heyecanıni.
Peki ama, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Venezuella’da “Atatürk Modeli” diye adlandırılan bir fabrikanın ne işi vardı?
“Atatürk Modeli Fabrika” da nedir? Türkiye’de bu fabrikadan var mıdır?
İşte bütün bu soruların cevaplarını verebilmek için şimdi hep birlikte Nazilli’ye uzanalım!
Tamamlayici olarak da
Bir Ulusu Giydirmek baslikli habere bakin
http://bit.ly/2oUjER2
Ve
Citation:
Sümerbank! Etibank!
Özgen Acar
Cumhuriyet, 20 Mayıs 2014
Atatürk, savaştan yeni çıkmış genç Türk ekonomisine katkıda bulunmak ve kalkınmaya yönelik yatırımları gerçekleştirmek amacıyla Sümerbank’ı 1933’te, Etibank’ı 1935’te kurdu.
Anadolu’da ilk imparatorluğu kuran halka, günümüzde özgün adıyla “Hititler” diyoruz. Cumhuriyetin başlangıç yıllarında Fransızca yabancı dil ağırlığına sahipti.
Bu nedenle “Hitit” sözcüğü, Fransızca söylendiği biçimiyle dilimize “Eti” olarak geçmişti. Bu iki bankaya başka adlar verilemez miydi? Elbette verilebilirdi! Ancak Atatürk, Anadolu’nun geçmiş uygarlıklarına da sahip çıkılması için bu adları koydurarak, bu olguyu halkımıza her an anımsatmış oluyordu! O’nun için bu uygarlıkların kalıntıları, yalnızca “çanak-çömlek” olarak değil, her an insanların bilinçaltında yaşamaları da önemliydi.
***
Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında 1925’te “Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması” imzalandı. Anlaşma, diplomatik temsilciliklerin kurulmasının yanı sıra ekonomik ilişkilerin de güçlendirilmesini öngörüyordu.
Ruslar, önce Adana’da pamuk üretimini yönlendirip bu ilimizde bez fabrikasının kurulması için 8.5 milyon liralık kredi de açtılar. Kayseri ve Nazilli tekstil fabrikalarını kurdular. Bu yatırımlar, günümüzde Türkiye’nin tekstil dışsatımının öne çıkmasında altyapıyı oluşturdu.
Yatırım halkın tasarrufuyla yaratıldı, Türkiye’de ilk modern tekstil kuruluşu olarak büyük bir üne kavuşmuştu. Sonraları demir-çelik tesisleri, çimento fabrikaları, kâğıt ve selüloz tesisleri için de yatırımlara geçildi.
Etibank da 14 Haziran 1935 yılında, Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimi ile Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını işletmek ve değerlendirmek üzere, sanayinin gereksinimi olan madenleri, endüstriyel hammaddeleri, enerjiyi üretmek amacıyla kuruldu
Burada dikkat edilecek en önemli nokta, birer kamu kuruluşu olan Sümerbank’ın da Etibank’ın da iki şapkaya sahip olmalarıydı. Biri “yatırımlar”, ikincisi ise bu yatırımlara maddi kaynak sağlayan “bankacılık” hizmetleridir. Türkçedeki “bir koyundan iki deri çıkmaz” sözünü çürüten bir yaratıcılık değil de nedir?
***
Ama sonra ne oldu? Sümerbank 1987’de bir “holding” olarak özelleştirildi! “Bankacılık” bölümü, 1995’te Garipoğlu Þirketler Grubu’na 103.4 milyon dolara satıldı. Hayyam Garipoğlu’nun bir cinayete ve Türkbank rezaletine adının karışması, Sümerbank’ın elinden alınmasına neden oldu. 2002’de kepenkleri indirildi!
Etibank’ın da “demir madenciliği ve demir-çelik üretimi” Türkiye Demir Çelik İşletmeleri’ne, “kömür madenciliği” ise Türkiye Kömür İşletmeleri’ne devredildi. Bu alanlar kamu kuruluşlarına bırakılırken, bankacılık bölümü Cavit Çağlar’a satıldı. Yolsuzlukları mahkemelere düştü. Sanıkların üçer yıllık cezaları ertelendi. 2001’de de kapatıldı.
Kömür üretimi sonra ne oldu, özelleştirildi. Sonra ne oldu? Taşeronlaştırıldı! Daha sonra ne oldu? Soma’da Türkiye tarihinin en acı kazasında 301 kişi taşeronlaşmaya kurban edildi!
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13616 Localisation: Paris
Posté le: 01 Fév 2019 0:08 Sujet du message:
Atatürk'ün vizyonundan ne kadar uzakta oldugumuzun bir kaniti daha :
Diyanet İşleri Başkanı'ndan dudak uçuklatan rakam: "2011 yılında 22 ilahiyat fakültesi vardı bugün 105'e çıktı"
Imam sayisini arttirarak mi bilimde ilerleyeck bu millet.
Musluman cenahta bir yahudi dusmanligi vardir, tabii bu gunumuz Israil devletinin tutumu sayesinde beslenmekte ve benimsenmekte. Yahudi dusmani olmak, yahudiler kizmak neye yariyor, adamlar oyle ya da boyle dunyanin en onemli buluslarina sahipler. Bir okuyun :
L'une des plus grandes sources de fierté d'Israël est son nombre impressionnant d'inventions et d'innovations
Asagidaki yazinin dogrulugunu teyit edemedim ama felsefe dogru...
Citation:
Devlet nasıl biter ve çökertilir?
Kanuni Sultan Süleyman’ın kafasına takılan ve onu yoran bir soru vardı.
Bir devlet ne zaman çöker ve sonunda ne olur?
Bunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk alimi Yahya Efendi’ye Sadrazamı gönderdi.
Sadrazam gitti, sordu ve döndü.
Kanuni; “ne dedi?” Diye sorduğunda cevabı söylüyor;
“Neme lazım dendiği zaman.”
Kanuni, “Başka bir şey söylemedi mi?”
“Hayır efendim. Bir tek cümle söyledi.”
Bunu uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü alime mektup yazıyor, bunun açıklanmasını istiyor. “Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz” diyor.
Ve ünlü alim Yahya Efendi de bir mektup yazıp Kanuni’ye gönderiyor. (Bu mektup şu anda Topkapı Sarayında sergilenmektedir.)
Mektup şu:
“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık sıradan bir hale gelirse, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse… Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse… Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse… İşte o zaman devletin sonu görünür.
Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve saygısı kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder hale, kaçınılmaz hale gelinir.”
NOT: Bu mektup, 500 sene önce yazılmış; “Devlet nasıl biter ve çökertilir?”
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 2996 Localisation: Paris
Posté le: 16 Oct 2020 17:38 Sujet du message:
Citation:
Sigara kâğıdının üzerinde Arapça harflerle yazılmış yazı var diye onu düştüğü yerden alıp, öperek başına götüren ve evde yüksek bir yere itinayla iliştiren bir güruhun temsil ettiği derin cehaletin tercihleriyle iktidara gelen kurnaz bir zihniyetin elinde.
Bu zihniyetin cüreti çok yüksek.
Çünkü hedef kitlelerini, Allah’ın bir dili olduğuna, onun da Arapça olduğuna resmen ikna edebildiklerini gördüler.
Camilerden yapılan namaz çağrısını Türkçeleştiren aydınlanmacı bir devrimciye halkı düşman edebildiklerini ve ülkeyi hedefledikleri karanlığa sürükleyebildiklerini gördüler.
“Allah-u ekber” yerine “Allah uludur” denilirse dinin elden gideceğine inanan geniş bir kitlenin şuurunu kontrol edebildiklerini gördüler.
Cumhuriyetin devrimlerini tek tek ateşe atabildiklerini...
Bunu yapa yapa iktidarda kalabildiklerini de gördüler.
tamamini okumak isterseniz.
Allah’ın dili Arapça, terörün dili Kürtçe mi?
Mine Söğüt
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11178 Localisation: Nancy / France
Posté le: 23 Jan 2021 19:53 Sujet du message:
Bu adam kim ki burada kendine yer buldu ?
Yanit:
Citation:
KAVUKLU OKUL MÜDÜRÜ! Alanya'da bulunan Mahmutlar İlköğretim Okulu Müdürü, Mehmet Uyar'ın kişisel sosyal medya hesabından, İsmet İnönü'nün mayolu bir fotoğrafını paylaşarak, "Devlet yönetmek ciddiyet ister. Lider olmak saygınlık ister. Bir lider de görüntü ve duruş çok önemlidir. Şimdi anlıyorum güzel ülkemin neden yıllarca geri kaldığını. Kimler bizi temsil etmiş. Yazık, boşa geçen yıllarımıza" diye yazmış. İşte ben bu kafaya hastayım! Adam okul müdürü olmuş kafasına kavuk takıyor, sırtına cüppe geçiriyor, taht gibi altın varaklı bir sandalyeye oturup poz veriyor. Yetmiyor devlet adamlığı ve kıvrak zekası dünya tarafından onaylanmış İsmet İnönü’yü mayo giydiği için ağır dille eleştirme hakkını görüyor kendisinde. Hadi bu Orta Oyunu’nun Kavuklusu, Pişekar neden cezasını anında vermiyor bu gerici yobaza?
Boylesine seviyesiz, bilgisiz ve yalaka adamlar ilkokul muduru olabildigi için bugunlere geldik. Ilkokul egitimin en onemli parçasi, bu adamin mudurlik yaptigi okulda nasil çagdas ogrenci yetistirilebilir ki?
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page Précédente1, 2, 3, 4, 5Suivante
Page 4 sur 5
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum