162 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 162
Membre(s) : 0
Total :162

Administration


  Derniers Visiteurs

cengiz-han : 10h36:53
SelimIII : 1 jour, 16 min.48
murat_erpuyan : 1 jour, 12h44:48
vickii : 4 jours
duygu : 5 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Koltuk Kavgasi
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Koltuk Kavgasi

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Culture : littérature, art (cinéma, photos...), traditions...
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11167
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Avr 2021 16:03    Sujet du message: Koltuk Kavgasi Répondre en citant

Atila Agabeyimin bu katkisina çok çok tesekkur ederim.

Citation:


KOLTUK KAVGASI

Atila Alpöge


Olup biteni mutlaka siz de duydunuz. Zaten dünya âlem biliyor. Birçok ülkede (ve özellikle Avrupa’da) gazeteler, televizyonlar meseleyi yansıtıp durdular. Malum, Avrupa Birliği’nin Konsey Başkanı “Michel” ile, AB Komisyonu Başkanı “von der Leyen” resmi bir ziyaret için Ankara’ya gidip Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme yaptılar. Ama başlangıcındaki bir sahne skandal yarattı. Bunun fotoğraflarını ve videosunu da gördük. İki erkek (Erdoğan ve Michel) ortaya konulmuş iki kişisel koltuğa oturup görüşmeye başlarken “von der Leyen” (kadın tarafı) ayakta dikilmiş duruyor. Çünkü bu konuk için bir koltuk sağlanmamış. Ve bu durumu umursayan da yok. Leyen “Ehem ühüm” diye bir ses çıkarıyor. Erkek tarafı farkına varıp şaşkın şaşkın ayağa kalkıyor… Sonunda onu kenardaki bir kanepeye lütfen oturtuyorlar.

Evet, olay Avrupa çapında bir skandal yarattı. Çünkü Leven de, Michel de aynı statüye sahipler. Bu yüzden aynı muameleyi görme durumundaydılar. Protokol bunu gerektiriyordu.

Skandalın yansımalarından birkaç esinti.
-- “Yahu, Komisyon bin kat önemli. Avrupa oradan işliyor. Leven gece gündüz AB’nin güncel sorunlarıyla ön planda boğuşuyor. Michel ise arada sırada toplanan üye ülkelerin başkan ya da başbakanlarının toplantılarını yönetiyor; o kadar.”
-- “Leven ‘kadın’. Bu yüzden böyle muamele gördü”.
-- “Türkiye İstanbul anlaşmasından çekildi ya! İşte kadın karşıtlığının açık bir delili.”
-- “2015’te iki eski başkan gene Ankara’ya gelmişlerdi. O zaman ikisi de erkekti. Görüşmeler için üç koltuk konulmuştu. Bunun fotoğraflarını gördük zamanında.”
-- “Michel doğru dürüst insan olsa, Leven’e derhal yerini verir ve kendi ayakta bekleyip durumu vurgulardı.”
-- “Konsey ile Komisyon arasında güç kavgası var. Bu olgu yansıdı olaya.”
-- Türk tarafı “Bize iki koltuk yeter denildi” derken konsey tarafı “Görüşümüz sorulmadı” diye yanıt verdi.
-- Bu arada “diktatörlük” suçlamaları ısrarla yapıldı.
-- En önemlisi, Avrupa ortamında ön planda gelen binlerce kişi ortak bildiri imzaladı ve saygısız tavrı yüzünden Michel’i istifaya davet etti.

Bu çalkantıların ortasında yabancı basına çok eski bir olayı yansıtan tarihi bir belge düştü. 1700’lerin ikinci yarısında basılmış bir kitaptan alıntı. Yazarı zamanının önemli bir kitap yayıncısı. Ayrıca kendi de yazar. Adı Panckoucke. Anlattığı tarihi olay Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul’da geçiyor. Padişah, Roma kralı Charles Quint’in büyükelçisini saraya davet etmiştir. O sıralarda Charles Quint Avrupa’nın neredeyse her yerine el koymuştur; kendini “dev kral” diye tanıtıyordur. Bu bakımdan Kanuni ile aralarında büyük gerginlik vardır.

Büyükelçi saraya gelir, huzura çıkar. Ama bakar ki, padişah haşmetle tahtına oturmuştur; oysa kendine oturacak bir koltuk konulmamıştır. Ayakta, ezik durumda dikilmesi bekleniyor. Hemen allı pullu paltosunu çıkarır, yere serer ve üstüne oturur. Görüşmeyi öyle yürütür. İşi bitip giderken, paltoyu yerde bırakır. Onu uyarırlar; “Paltoyu unuttun” diye. O havasını basarak yanıt verir: “Benim üstadım kralın elçileri, işleri bittiği zaman oturdukları koltuğu alıp gitmezler.”

Bunu anlattığım bir dost bana “Tuhaf! Aklıma Ömer Seyfettin’in bir öyküsü geldi.” dedi. Bu öykünün adı “Pembe İncili Kaftan”. Çok ünlü bir öykü. Yazılma tarihi 1920’ler ya da 1930’lar. Şöyle:

Gene Kanuni zamanındayız. İran’da ise Şah İsmail var. Osmanlı’yı çok uğraştıran, gittiği yere kan, katliam, korku götüren biri. Padişah bu adama bir elçi göndermek ister. Ama çok zor bir iştir bu. Muhsin Çelebi adlı gerçek bir yiğidi önerirler. Padişah onu huzuruna çağırır. Muhsin gittiğinde el etek öpmez, başını dik tutar. Ama görevi hemen kabul eder. Bütün masraflarını da kendi yüklenir; varlığının tamamını satarak, kendine eşsiz bir güzelliğe sahip “pembe incili” bir kaftan yaptırır. Ne de olsa, koca padişahın elçisidir.

Şah İsmail’in karşısına çıkınca ona oturacak yer vermezler. O da pembe incili kaftanı çıkarıp yere serer ve üstüne oturup padişahın mektubunu uzatır. Şah ve çevresindekiler bu olup bitenden şaşkına döner. Muhsin padişahın başka birinin karşısında diz çökmeyeceğini belirtmiş olur böylece ve izin istemeden oradan ayrılır. Giderken ona “Kaftanı unuttun!” diyenlere üstüne oturduğunu sırtına koymayacağını söyler.

Tuhaf, değil mi? Aynı olay. Her iki yazar da benzer bir olayı anlatıyor. Ama farklı açılardan. Üstelik aynı zaman dilimine gönderme yapıyor anlatılanlar. Acaba Ömer Seyfettin Fransız yazarın dediklerini tesadüfen okudu da, olayı tersine çevirip mi anlattı? Yoksa olay zaten eskiden beri biliniyordu, ama Fransız yazar başka bir yön mü verdi ona?

Son bir vurgu daha yapacağım. Bu kez, başka bir dost yeni bir eklenti getirdi. Gene “oturacak yer kavgası”. 1670’lerde Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa Krallığı arasında patlamış bir gerginlik. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Fransız büyükelçisini hep (kendi koltuğunun da konduğu) bir yükselti üzerine (yani kendiyle aynı seviyeye) yerleştirilmiş bir koltuğa oturtarak kabul edermiş. Onun ölümünden sonra Kara Mustafa Paşa sadrazam olmuş. O, bu muameleye son vermiş. Elçinin koltuğu yükseltinin altındaki seviyeye konur olmuş. Fransa bu tavrı büyük mesele haline getirmiş. Bu çekişmenin çözülmesi yedi yıl sürmüş. Bu olay, diplomasi literatüründe hâlâ sözü edilen ve işlenen bir konu. Fransa’da bu olay “La querelle du sofa” diye anılıyor.

Demek ki, “koltuk” sözünü küçümsememek gerekiyor.





Dernière édition par murat_erpuyan le 12 Déc 2021 23:35; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11167
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Avr 2021 16:20    Sujet du message: Répondre en citant

Le dictateur de Charlie Chaplin

La rencontre des deux dictateurs

Les deux dictateurs, Hynkel et Napaloni convoitent tous deux l'Osterlich. Ils cherchent alors à s'impressionner mutuellement.

https://bit.ly/3wZjOrR



Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Culture : littérature, art (cinéma, photos...), traditions... Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.