427 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 427
Membre(s) : 0
Total :427

Administration


  Derniers Visiteurs

lalem : 5 jours
SelimIII : 7 jours
adian707 : 8 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - FB
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

FB
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5 ... 14, 15, 16  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum Sport
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 21 Mai 2012 22:56    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
Ama sizin gibi çamur insanlarda "Dürüst" birini aramak herhalde kerhanede bakire kari aramakla esdegerdir, Nazim Hikmet'in dedigi gibi
"çirkef" diyene bak, 3 temmuzdan beri yapmadiklari kahpelikler kalmadi vatan hainlikleri kalmadi, eee beklenir, Istiklal Savasi'nda bu içimizdeki Fransizlar degil miydi Lisenin kapilarini agzina kadar düsmana açan !


Yooo..durun bakalim bu kadari artik bardagi tasirir Auriverde.... Güncel olaylarin boyutunu perde perde asan bir hakareti, GS Lisesi mezunu, bu camiyanin bir ferdi olarak kabullenmem imkansiz, ve sizi de gerçekten anlamiyorum, bu tip seyler yazacaginiza kesinlikle ihtimal veremezdim....Türkiye Cumhuriyeti'ne bunca degerli insanlar kazandiran bir kuruma hakaret etmenizi size yakistiramiyor, ve ayipliyorum.

Burada yeniden, GS tarihi ve Ata'nin ziyaretlerini hatirlatmak isterim, bu belki size bir sey söyler..
Böylesine "serefsiz" ve "emperyalist ajani" bir kurum (kaldi ki liseyi gezerseniz giris katinda safasta sehit olmus agabeylerimizin isimlerini okursunuz...) Ata'mizin taltifine mazhar olmus..Ne garip ve anlamsiz bir durum degilmi? Sizi biraz soguk kanli yaklasima davet ediyorum ama bu son yazdiklarinizdan sonra acaba bir faydasi olurmu, kuskuluyum dogrusu......


Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü "bir takım taraftarı" yapmak çabaları, tarihin gerçekleri karşısında her zaman hüsrana uğruyor.Ulusların yaşamında çok az sayıda kişi önder niteliğini kazanmış ve tüm ulusa mal olmuştur. Bu nitelikteki kişilerin kayıtlı belgeler olmadan sözel tanıklıklara dayanarak birtakım alanlarda tüm ulusun aidiyetinden koparılıp bazı camialara mal edilmesi yanlış bir tutumdur. Bu kişiler tarihsel özellikleriyle, kişiler, topluluklar, gruplar ve camialar üstüdür. Bunun tersini savunmak kişi ve camialara bir öncelik kazandırmayacağı gibi, toplumsal boyutta da onarılmaz yaralar açar. Bunun bilincinde olan gerçek önderler de, toplumun tümünü kucaklamayan ve kurucusu olmadıkları ya da arasında yer almadıkları oluşumlara katılma konusunda büyük hassasiyet gösterirler. Mustafa Kemal Atatürk bu özeni göstermemiz gereken kişilerin başında gelir.

Atatürk'ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi'ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 tarihlerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan "duayen" gazeteci Metin Toker' in sözleriyle,

"Hiçbir lise Atatürk'ten böyle bir ilgi görmemiştir...Galatasaray, sadece 'Türkiye'nin' Batı' ya açılan penceresi' değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.
Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz."

Evrensel bir sevgi
Galatasaray camiasının Atatürk'e karşı duyduğu sevginin evrenselliği 956 okul numaralı Celalettin Som' un satırlarında çarpıcı bir biçimde dile gelir:
"Galatasaray Lisesi 7. sınıftaydım. Sınıf, müdür merdiveni karşısında, ön avluya bakan, müdür odasından sonraki ilk sınıftı. Beyoğlu Caddesi'nin bütün gürültüsü duyulurdu. İlk dersimiz Fransızcaydı. Hocamız Monsieur M. Journé anlatıyordu...Birden bütün sesler sustu...Koyu sessizlikte mektebin önünde virajı alan tramvayın acı çığlık sesine benzeyen demir tekerleklerin raylara sürtünmesinden çıkan ses kulaklarımızda çınladı...M. Journé ders anlatmayı kesmiş, başını elleri arasına almış ağlıyordu!..Tarih 10 Kasım 1938 saat 9'u 5 geçiyordu...ATATÜRK vefat etmişti." İşte o günlerde evrensel ve toplumlar üstü bir devlet adamına karşı duyulan evrensel sevgi budur.


Galatasaray Lisesi'ni İlk Ziyareti
1930 yılında dünyanın ve Türkiye'nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım'da bir yurt gezisine çıkar ve İstanbul'a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder. Devletin resmi yayın organı Ayın Tarihi mecmuası bu olayı şöyle anlatır (cilt 23-24, sayı 79-81, sayfa 6630-6631):

"3.12.1930; Reisicumhur Gazi Hz. saat ikide otomobille saraydan hareket ederek sıra ile Harp Akademisi, Mülkiye ve Harbiye Mekteplerini...buradan Galatasaray Lisesi'ni teşrif ettiler.(...) Galatasaray Lisesi'nde kütüphanenin hatıra defterini imzaladılar. Daha sonra müdür odasında bir müddet oturarak mektebin vaziyeti umumiyesi ve talebenin durumu hakkında konuştular. İmla, resim ve lisan derslerinde bulundular, mektep müdüründen uzun uzadıya izahat aldılar..."

Þimdi devlet arşivlerinden edinilen bu kuru ve nesnel bilgilerin yanına çağdaş yazınımızın öykücülüğünün ve tiyatro yazarlığının bir klasiği olan, benzersiz kurgu işçiliğinin yanı sıra edebiyatımıza 'humour' denilen ince alayı ve gözlem gücünü de kazandıran ve bir Galatasaraylı olan ustanın kalemine, Haldun Taner'in gözlemlerine başvuralım ve bu ziyareti bir kez de onun anlatısından dinleyelim:

Þarklıların Efsaneye Düşkünlüğü
"Ya sekizde ya dokuzda idik. Demek ki otuz, otuz bire rastlıyor. Mektepte bir telaş, bir kıyamet. Taş tablolar boyanıyor, yıkık yerler sıvanıyor. Meğer Gazi Paşa gelecekmiş. İdare her sınıfa Afet Hanımın, baskısı henüz bitmemiş Yurt Bilgisi kitabından üçer nüsha dağıttı. Talebeler kımlanıyor: 'Ah bir bizim sınıfa girse.' Hocalar başka gûna: 'Allah vere bizimkine girmese.' (...) Atatürk'e bakıyorum, resimlerinde sık sık gördüğümüz pozlarından birinde: Sol elinin iki parmağını üst yelek cebine takmış, başı hafif öne eğik, çatık kaşları ve o meşhur bakışıyla gözünün üstünden müdüre bakarak anlattıklarını dinliyor. Biz Þarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz. Aklı başında insanlardan duymuştum: 'Bakılamıyor efendim,' diyorlardı. 'İmkânı yok gözlerine bakılamıyor. Çenesine kadar hadi neyse ne ama, başınızı daha yukarı kaldırdınız mı, gözleriniz iki kuvvetli projektörle karşılaşmış gibi kamaşıyor, çarpılıp sersemliyor, bir şeyler oluyorsunuz.' Ben bunu duydum ya, şimdi korkudan başımı kaldırıp da yüzüne bakamıyorum. Bütün görebildiğim: Saatinin kösteği, yeleği, sol elinin yelek cebine dalmış iki parmağı, kolalı devrik yakası, hadi bilemediniz biraz da çenesinin ucu...Hepsi bu kadar. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü. Ya herrü ya merrü deyip birden daha yukarı bakıverdim. A, ne kamaşma ne çarpılma, işte pekala bakılabiliyordu. Hatta müdür de bakabiliyordu. Hoca da bakabiliyordu.

Bu Gözlerden Hiçbir Þey Kaçmaz
Gerçi projektör, şimşek filan edebiyat ama, şunu söylemeli ki, bu bakış pek öyle herkesin bakışına da benzemiyordu. Bu gözler bir yere bakıyor ama baktığı şeyden çok daha gerileri çok daha derinleri görüyor gibi idiler. O gün, orada, onun karşısında çocuk kafamın koyduğu ilk teşhis şu oldu: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalataya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır(...) Atatürk mektepten ayrılmak üzere iken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık. Rahmetli, maiyetindeki mutat zevata bir şeyler söyledikten sonra talebe kalabalığının ortasına dalıverdi. O, tek başına, ortamızda, maiyetindeki zevat ise geride, çok geride, mektebin iki kanadı da açılmış cümle kapısına doğru yürümeğe başladık. Atatürk, yüzünü daha iyi görebilmek için yengeç gibi yampiri yampiri hatta gerisin geri yürüyen bir sürü çocuğun arasında, iki eli ceketinin iki yan cebinde, gururlu ve gülümser ilerliyordu. Büyük kapının önüne binlerce meraklı birikmişti. El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zaptediyorlardı. Karşı apartmanların her bir penceresinde ben diyeyim, on, siz deyin yirmi baş. Atatürk görününce bir alkış koptu. Aklımıza gelmiş gibi biz de onlara uyduk. Atatürk bu alkışlar arasında otomobiline bindi (...) Akşam, etütte yoklama yapılınca, o kargaşalıkta iki açıkgöz arkadaşımızın neharilere karışıp mektepten kaçtıkları anlaşıldı. Geçmiş zaman, kendilerine idarece bir ceza verildi mi idi, pek hatırlamıyorum. Galiba, bu tarihi günün yüzüsuyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi. E, artık o kadar da olmasın mı?"

İkinci Ziyaret
Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu'nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16'da Galatasaray Lisesi'ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsamereyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir. Niyazi Ahmet Banoğlu'nun "Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı" adlı yapıtında bu ziyaret hakkında bilgi verilmektedir.

Üçüncü Ziyaret
Atatürk'ün Galatasaray Lisesi'ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933'tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Maiyetiyle (Riyaseticümhur Katibi Hikmet (Bayur), Başyaver Celal, Yaver Þükrü ve Cevdet Beyler ve Muallim Afet Hanım) Lise'ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir.

İlhan E. Postacıoğlu'nun anılarından Gazi'nin imtahan odasına girdiğinde sınavdaki öğrencinin Bandırmalı Ahmet olduğunu öğreniyoruz. Ardından Serbest Fırka'nın kurucusu Fethi Okyar'ın oğlu Osman (Okyar) sınav odasına alınır. Sınavdan çıkan Osman Okyar'a Atatürk tarafından babasına selam söylendiği öğrenciler arasında hızla yayılır ve büyük bir memnuniyet uyandırır. Atatürk'ün Galatasaray Lisesi öğrencilerine yönelttiği bazı sorular şunlardır: Atilla'nın Romalılar'la ilk harbi; Sevr muahedesiyle, Lozan muahedesi arasında ne gibi farklar vardır?; Eti medeniyeti; Devletçiliğin ve fertçiliğin mukayesesi; Þimendifer siyasetimiz; Malazgirt Meydan Muharebesi; Din ve laiklik üzerine sorular; İspanya yarımadası; Mudanya Mütarekesi; Bizanslılarla Türklerin ilk temasları; Referandum ve halk oylaması vb. Sınavlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürmüş ve Atatürk Galatasaray Lisesi'nden memnun kalarak ayrılmıştır. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:

"1 Temmuz 1933, Galatasaray Lisesi'nin yaşadığı en büyük gündür; o gün Gazi Hazretleri, müessemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebemizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır."

Bu yazı, "Dünden Bugüne Galatasaray" (Hazırlayanlar: Vefa O. Semenderoğlu-Osman Tamburacı), "Atatürk Önünde Tarih Bakaloryası" (İlhan E. Postacıoğlu), "Þişhaneye Yağmur Yağıyordu; Ayışığında Çalışkur" (Haldun Taner), "Atatürk ve Galatasaray" (Galatasaray'ın 500. Yıldönümünü Kutlama Komitesi), "Galatasaray Tarihine Ait Belgeler:I (1868-1933) (Orhan Koloğlu) başlıklı kitap ve belgelerden Metin Pınar tarafından derlenmiştir.


_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Mai 2012 0:29    Sujet du message: Répondre en citant

Cirkef yaratiga ne laf anlacaksiniz ki?

Bu topic harika oldu. Kim ne bok oldugu açikca ortaya çikiyor...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 22 Mai 2012 7:53    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Cirkef yaratiga ne laf anlacaksiniz ki?

Bu topic harika oldu. Kim ne bok oldugu açikca ortaya çikiyor...



Asil kim kime laf anlatamiyor lan lagim siçani ? Smile

Kimin bok oldugunu gazeteci Lube Ayar çok iyi anlatiyor aslinda, ama gel de bunu susamayan esseklere anlatmaya çalis ! gel de senin gibi mallara anlatmaya çalis.

çok dogru, bu topik harika oldu sizin gerçek yüzlerinizi görmek iyi oldu ama merak etme FB'liler sizin ne kahpe, ne çirkef, ne çamur, ne haysiyetsiz, ne iftiraci insanlar oldugunuzu zaten çoktan biliyor. Bosuna görünen köy kilavuz istemez dememisler !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Mai 2012 11:03    Sujet du message: Répondre en citant

Zavalli yaratik ona buna kufur ede ede taptigi baskaninin yolunda gidiyor, aklini da kaybettigi için "acaba" diyemiyor.

Iste bu durumu anlatan bir yazi :

Citation:



Asıl operasyon !!

Aziz Yıldırım'a göre şike falan yok, cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyor. Zira "Cumhuriyet'in son kalesi Fenerbahçe'dir." İstanbul Organize Polisi ve Savcı Mehmet Berk, kötü niyetli ve peşin hükümlüler.

Fenerbahçe'nin üzerine oynuyorlar. Mehmet Ali Aydınlar, zaten bir Fenerbahçe düşmanı.

Takımı Þampiyonlar Ligi'ne göndermedi. UEFA, zaten Fenerbahçe düşmanı bir kuruluş. Medyadaki Fenerbahçe düşmanları da yazdıklarının ya da söylediklerinin hesabını verecekler.

Ve bir düşman daha çıktı. Avrupa Voleybol Konfederasyonu...
Onlar da herhalde cemaatle, polisle ya da yargıyla işbirliğindeler ki; Fenerbahçe'yi cezalandırdılar. Ey Fenerbahçeliler! Hep siz mi haklısınız? Bakü'de CEV'e posta koyup oteli değiştirenler, kafalarına göre forma giyenler, seremonide istediklerini yapanlar ve sonuç:

Wild-card yok, son şampiyon unvanını korumak için sahaya çıkamıyor.

HASTALIKLI BİR FELSEFE!

"Biz en büyüğüz. Biz her şeyi yaparız.

Futbol Federasyonu'nu takmayız. UEFA'yı takmayız. Avrupa Voleybol Konfederasyonu'nu takmayız" derseniz, bunun adı sivil itaatsizliktir. Konulmuş ve uygulanması gereken hiçbir kurala uymayı kabul etmeyip kendi kurallarını uygulayan bazı yöneticileri yüzünden Fenerbahçe işte bu hale gelmiştir.

Fenerbahçe'yi ne cemaat ele geçirmeye çalışmış ne Sayın Başbakan ya da AKP'nin operasyonu... Aslında Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyen ruh, son derece faşizan, kural tanımayan, "Ben en büyüğüm" diyen, hastalıklı bir felsefedir. 105 yıllık kulübe operasyonu, içeride kümelenmiş bu hastalıklı ruh yapmıştır. İşte bu ruhun ürünleri: Fenerbahçe'nin adı dünyada şikeci takıma çıkmış. Voleybol dünyasında "Kural tanımayan, itaatsiz" bir takıma çıkmış. Bu hastalıklı ruhun söylemleriyle Fenerbahçe taraftarı polisle karşı karşıya gelmiş ve yine bu hastalıklı ruh yüzünden Kızıltoprak'ta yüzlerce insanın ölümüne neden olabilecek bir benzin istasyonu infilağından son anda kurtulunmuştur.

Evet; Fenerbahçe'ye bir operasyon yapılmıştır.

Bu operasyonu yapan da, tıpkı insan vücudunda bir kanser hücresinin çıkıp o vücudu ölüme kadar götürmesinin benzeri bir ruhtur.

Bu hastalıklı ruh, tüm Fenerbahçe camiasını etkilemeye, manipüle etmeye ve toplumu sosyal çatışmanın eşiğine getirmeye devam ediyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 24 Mai 2012 18:58    Sujet du message: Répondre en citant

Ne kaynak var ne isim ! Smile

Elbette bu dalda en büyük FB, 4 senede 3 final Four'u dedemiz mi oynadi a salak yazar ? Bazilari gibi tesadüfen kupa mi kazandi ?

Son Sampiyonlar ligini kim kazandi ? Dünya kulüpleri sampiyonlugunu kim kazandi ?

Neymis, otel degistirmislerde bilmem ne yapmislarda ? Gerekçelere bak Allah'im ya tam ezik edebiyati ! Laughing

Konusun, konusun bakalim, meydan bos nasil olsa ! Yakinda delik aramak için çirpinacaksiniz sizi gidi lagim fareleri sizi !


Durmak yok, yalamaya, koklamaya, devam !

Bu sefer ne hediye ettiler acaba, lüks saatlerden sonra ! Öyle diil mi Jansinnnlar ? Smile

Terbiyesizler hala konusuyorlar, utanma arlanma denen sey olur insanda be biraz !

Dogru ya hangi "insan" dan bahsediyoruz ?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 24 Mai 2012 19:39    Sujet du message: Répondre en citant

Cemaat Fenerbahçe'yi Neden Ele Geçirmek İster?


Bir anda bir medya bombardımanı ile karşı karşıya kaldık. Başlıktaki soru maşallah herkesin ağzında. "Cemaat Feneri neden ele geçirmek istesin?" Gerçekten de çok makul bir soru. 2007 yılında bu soru sorulsaydı, muhtemelen basit bir komplo teorisini ortaya çıkartan nadide bir sual olarak hayatımızda yer alacaktı. Artık değil. Artık bu sorunun sorulabileceği, makul, normal bir süreç var. 3 Temmuz darbesi bütün külliyatıyla ortada dururken, bu sorunun sorulması da meşru.

Zaten bu sebeple "cemaate yakın" olduğu bilinen yazarlar "cemaat Fenerbahçe'yi ele geçirmeye çalışıyor" iddiasını "ciddi" bir soru olarak ele alıyor ve bir takım izahatlarda bulunuyorlar. Hatta bu iddia o kadar "ciddi" bir noktaya ulaşmış durumda ki, Fethullah Gülen, bizzat kendisi bir açıklama yapıyor:

Fethullah Gülen mübarek bir hizmeti "şeffaf değil", "Fener'in ışığına o üfledi", "gizli ajandası var", "siyasete bulaştı" diyerek karalayanların pek çoğunun "görmeden, tanımadan ve Hizmet ya da temsilcileri hakkında iki satır okumadan" bencilliğinden ya da mensup bulunduğu dairenin enaniyetinden dolayı muhalif davrandığını ve hatta düşmanlık yaptığını belirtti. "[1]


Dolayısıyla en azından Fethullah Gülen'in bizzat kendisinin ve cemaate mensup önemli şahısların bu iddiayı ciddiye aldığını ve cevap verme ihtiyacını hissettiğini tespit etmek lazım.

Þimdi o zaman ikinci kısmı geçelim. Öncelikle potansiyel. Cemaatin fenerbahçe'ye karşı bir operasyon kurgulayabilecek imkanları var mı?

Evet var.

3 Temmuz sürecinde, ODA TV ve KCK davasında açıkça gördük ki, emniyet ve yargı içerisine yerleşmiş bazı şahıslar, elde ettikleri kamu gücü ile belirli operasyonlar yapabiliyorlar. Nitekim bu operasyona maruz kalan sayısız insan aynı adresi, aynı şekilde işaret etmekte. Dikkat edildiği zaman görülen bir başka unsur da aynı operasyon biçimi. Emniyet birimleri teknik takip yapıyor, belirli medya organlarında çalışan yine belirli özel yetkili gazetecilere bu bilgiler servis ediliyor, daha sonra yaratılan kamuoyu bombardımanı ile birlikte soruşturma süreci başlıyor, gözaltılar ve tutukluluk süreçleri ile süreç devam ediyor.

Dolayısıyla bunun aynısını Fenerbahçe'ye de yapabilecek bir organizasyon bulunuyor. Fenerbahçeliler de şunu soruyor,

1- Fenerbahçe neden 6222 sayılı Kanundan bile çok önce Ocak ayında dinlenilmeye başlandı?
2- Neden gözaltılar suçun son işlendiği tarih olan Mayıs ayında değil de Temmuz ayında yapıldı?
3- Neden belirli medya gruplarına ve şahıslarına soruşturmada elde edilen tüm bilgi ve bulgular sızdırıldı?
4- Neden 6 Temmuz tarihinde Emniyet yetkilileri 19 maçta şike ve teşvik primi tespit ettik gibi bir açıklama yaptı?
5- Neden dava özel yetkili mahkemede görülüyor? Cebir ve şiddet olmayan ekonomik çıkar amaçlı suç örgütlerinin ÖYM'lerde yargılanamayacağı ve 6222 sayılı kanun kapsamında yetkili mahkemenin başka bir mahkeme olduğu ortada olmasına rağmen neden davaya inatla Özel Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor? Fenerbahçe davasına bakan mahkeme ile ODA TV davasına bakan mahkemenin aynı olması tesadüf mü? Fenerbahçe'ye açılan davayı Zekeriya Öz, Mehmet Berk, Cihan Kansız gibi savcıların yürütmesi de kozmik bir mucize mi?
6- Neden HSYK Başkanı Sadullah Ergin bütün bu usulsüzlükleri görmesine rağmen bir kere bile müdahale etmiyor?
7- 6222 Sayılı Kanunun değişimi sırasında neden cemaate yakın isimler ve milletvekilleri alenen dezenformasyon kampanyası yaptılar? Neden bu yasa değişikliğinin Aziz Yıldırım'ı kurtarma yasası olduğu, AKP'nin şikeye battığı gibi söylentiler çıkartıldı?
8- Cemaate yakın isimlerin tamamının Fenerbahçe'ye karşı oluşturulan propaganda bombardımanının parçası olmasının sebebi nedir?

Þimdi bütün bu sorular cebimizde olmak kaydıyla, cemaat / hükümet gibi siyasal yapıların neden Fenerbahçe'yi ele geçirmek isteyebileceğini de ifade edelim.

1- Spor, sadece seyirlik bir zevk değildir. Avrupa'nın bir çok ülkesinde de, totaliter devletlerde de egemen güçlerin tamamının futbol takımlarıyla ilişki kurmasının sebebi (Bkz: Kızılyıldız, Dinamo Moskov, Dinamo Bükreş, Real Madrid vs) bu kulüplerin yarattığı çevresel etkidir. Kulüpleri değerli yapan şey ekonomik güçleri değil, taraftarlarıdır. Kulüpler de aynı gazeteler gibi, çok geniş bir kitleyle iletişime geçerler ve onların hayatlarını etkilerler. Egemen güç, bu kulüpler eliyle halkla doğrudan bir bağlantı kurabilir, egemen gücün yarattığı başarı, milli ruh, yeni rejimin "simgeleri" ve ideolojisi bu kulüpler üzerinden halka intikal ettirilebilir.

2- Kulüpler bir günde kurulmaz. Patlıcanbahçe'nin Fenerbahçe olması mümkün değildir. Çünkü kulüpler, zaman içerisinde, bir tarihi deneyimle birlikte, insanların kalplerinde ve akıllarında yer alırlar. Patlıcanbahçe kulübü, amatör ligden başlayacak, yıllar içerisinde yükseleceK, çok büyük ihtimalle seyircisiz, taraftarsız, yerel ve küçük bir kulüp olarak kalacaktır. Emperyal hevesleri olan bir "egemen güç" için böyle bir kulübün varlığı da utanç vesilesi olacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Ankaragücü, Kayserispor, Bursaspor gibi sayısız kulübe verilen desteklere rağmen, bu kulüpler ya ancak yerel kalabilmiş, yani ülkenin bütününe şamil bir taraftar portresine erişememiş, ya da zaten başarılı olamamıştır.

3- Fenerbahçe, 105 yıllık bir Türkiye tecrübesine sahip, Kadıköy bölgesinde konuçlu, temelde "radikal" olmayan, merkez hassasiyetleri bulunan, her iktidarın göz bebeği bir kulüptür. Erişebildiği kitle Türkiye'nin yüzde 30'u kadarken, ekonomik büyüklük olarak futbol endüstrisinin yarısını kapsar. Beşiktaş, Trabzonspor ve Galatasaray'ın toplam ekonomik hacmi Fenerbahçe'den küçüktür. Dolayısıyla futbol endüstrisini yönetmek isteyen herhangi bir güç Fenerbahçe'yi yönetmek, yönetiminde bir parça sahibi olmak zorundadır.

4- Fenerbahçe yönetimi değişen iktidar yapısından çok etkilenmemiş, 3 Temmuz'a kadar geçen süreçte, iktidarın ikili ortakları ile ilişkisini uzak tutmuş, elindeki güçle orantılı bir şekilde bu iktidar yapısının uzağında kalmayı tercih etmiştir. Dolayısıyla Fenerbahçe'nin ele geçirilmesi, hiç değilse yakına çekilmesi de her şeye malik olmak isteyen, bunu da üniversitelerden, YÖK'E, HSYK seçimlerinden Emniyete, Tiyatrolardan, İnşaat şirketlerine kadar her alanda gösteren bir iktidar için arzu edilendir.

5- Bu iktidar yapısının hayata bakışına yön veren, kendi içinde tutarlı ve yıllara dayanan bir ideolojisi vardır. Onlar tarihi ve hayatı bu ideolojik gözlük çerçevesinde okumaktadır. Dolayısıyla Yaşar Büyükanıt'ın arkadaşı, TSK ile iyi ilişkileri olan Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe başkanı olması bu ideolojik okuma çemberinde zaten "sıkıntılı" ve yeni rejimle "uyumsuz" gözükmektedir.

Bütün bunları toplayınca Fenerbahçe'yi ele geçirmek için motivasyon sahibi ve bunu başarabilme imkanlarına sahip bir gücü görebiliriz.

Fenerbahçe'nin paralel iktidar tarafından hükümetin cevaz verdiği alanda yaratılan bir operasyona maruz kaldığını görüyor, bunun bir yıllık delilinin de gazete sayfalarında yer aldığını biliyoruz.

Þimdi, insanlar şu soruyu soruyor.

1- Madem öyle neden Fenerbahçe yönetiminde AKP'ye yakın isimler var?

A) Çünkü yönetim kurulu listesini biz değil Aziz Yıldırım belirledi. Bu sorunun yukarıda anlatılanlarla bir alakası yok. İkisi aynı anda geçerli olabilir. Zira Fenerbahçe yönetim kurulunda yer almaları Fenerbahçe için değil AKP'liler açısından bir sorundur. AKP milletvekillerinin ergenekon terör örgütünün finans ayağı olduğunu, belli bir yere mensup savcılar ve gazetecilerin ise ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü lideri olmakla itham ettiği Aziz Yıldırım'a "başkan" demeyi kabul ediyorlarsa, bu en azından kendi gruplarının ortaya attığı iddiaların ne kadar mesnetten ve gerçeklikten uzak olduğunu gösterir.

B) Çünkü 11 aya yaklaşan bir süredir tutuklu olan bir adam, her şeye sahip, yargıdan dişleri, teknik takipten kulakları, emniyetten pençeleri, medyadan dilleri olan, yasama organını bağlamış, yargıya bütünüyle hakim olmuş, ekonomik olarak karşılaştırılamaz büyüklüğe erişmiş bir iktidar makinesiyle ancak belirli bir yere kadar savaşabilir. Siz sokağa mı çıktınız? Aziz Yıldırım'ın uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler, yargı sürecindeki olumsuzlukları bir kere ağzınızı açıp telin mi ettiniz? Üstündeki Fenerbahçe formasını veya nefretinizi bir yana koyarak bu canavara karşı bir kere dik mi durdunuz? Zalimin yanında sessizce durarak aylarca süren bir saldırıyı kimi zaman avuçlarınızın içi patlayıncaya kadar alkışladınız. Ama Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler direndi, tek başlarına bu Cerberus'un karşısında hem size laf anlatmaya hem bu yalanlara cevap vermeye hem de bu pençelerin izlerini silmeye çalıştı. 11 ayın sonunda, böyle bir canavarı "uzlaşma" aşamasına getirmek olup olabilecek en büyük başarıdır. Türkiye'de bunun yarısını başaran bir tane STK var mı? Hangi sendika, hangi sivil toplum örgütü oturup da bunu yapabildi? Bir ıslıklama olayından sonra Adnan Polat'ın ne hallere düştüğünü, İnan Kıraç'ın bir açıklamadan sonra 45 dakika nasıl kapı önünde beklediğini bilmiyor muyuz? Ünal Aysal korkusundan 25 milyon taraftarın 20 milyonu AKP'ye oy vermektedir dediğinde biri de çıkıp "ayıp oluyor başkan" diye sorabildi mi? Bu kadar korkunç bir iktidar erkine karşı "mücadelemiz zulüm ve zalimledir" diye başlayan, "Fenerbahçe'ye operasyon yapılmıştır" diye devam eden, Nazım Hikmet'ten "düşmana inat bir gün fazla yaşamak" dizelerini barındıran, alenen parmağıyla bu iktidar yapısını işaretleyen, Cumhuriyet değerlerine ve cumhuriyete yollama yapan bir Adamın tasarrufu hakkında sual etmek kimseye yakışmayacağı gibi, bunca sessizlikle büyüyen vicdansızlar ordusunun elleri patlayana kadar alkışlaması gerekir.

C) AKPLİ GS'liler için ise sormaları gereken şey şudur, Tayyip Erdoğan buna neden izin verdi? Neden Aziz Yıldırım'ın altına kendi oğlunun kayınbiraderini gönderiyor? Neden Topbaş'a izin veriyor? Neden geçen seçimde Cihan Kamer'e ve yine Topbaş'ın oğluna izin verdi? Neden Tayyip Erdoğan, üstelik de bu kadar yoğun devam eden ve siyasallaşmış bir dava sürecine, Aziz Yıldırım'a atfedilen onca iddiaya rağmen orada duruyor? Aziz Yıldırım masum bir adamsa, ki Aziz Yıldırım öyle olduğunu iddia ediyor, o zaman mesele yok. Ancak o zaman bu adamı bu iktidar neden bunca aydır tutuklu tutuyor? Yani tutarsız olan neden Recep Tayyip Erdoğan?

Başarıdan başka bir şeyi önemsemeyen, iktidar ile şişmiş, Tayyip Erdoğan'ın da Galatasaray'ın da en çok kazanmasını seven, bu kazançtan kişisel bir nema alamıyorsa, mutlaka onu desteklemiş olmak sebebiyle övünç payesi bulan, her olayı sadece bu iki kimliği üzerinden değerlendiren, bir şey AKP'ye veya GS'ye yarıyorsa ne olursa olsun peşine düşecek olan, her ahlaki kuralı, her ilkeyi ikinci plana itmiş, başarısızken ortada gözükmeyen, en büyük övüncü "şampiyon" veya "birinci parti" olmak olan ve hayata sadece bu kerteden bakan lümpenleşmiş ağızlar için hazmetmesi zor cevaplar olsa da, şunu bangır bangır söylemek zorundayız,

2012 yılında Türkiye'de

Süper savcımız Zekeriya Öz'ün emirleriyle, İçişleri Bakanlığı'na bağlı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren bir grup emniyet mensubunun ocak ayında yürütmeye başladığı bir soruşturma sonucunda çok ciddi suç delillerine ulaştığı için Fenerbahçe başkanını hiçbir siyasi müdahale olmadan gözaltına alması,

bu bulguları gazetelerinde yayınlayabilecek cesarete sahip bazı gazetecilerin (Clark Kent) süper gazetecilik yetenekleri ile bu bulguları "bularak" kamuoyuyla paylşması

ve bu davanın da süper tarafsız, bağımsız, her türlü siyasi ve cemaat etkisinden uzak tıkır tıkır işleyen yargı sistemi tarafından yürütülmesi,

Fenerbahçe'ye bu operasyonu Aziz Yıldırım yaptı çünkü bir kahraman olmak istiyordu hipotezinden bile daha aptalca, daha mantıksız, daha dayanaksız bir teoridir.

Uyanın artık.


[1] http://www.sondakika.com/haber/haber-fethullah-gulen-babahan-a-yanit-mi-verdi-3638147/



Kaynak : Papazin çayiri
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Mai 2012 23:02    Sujet du message: Répondre en citant

"Victime" pozisyonunda olmakla bir yere geleceklerini dusunuyorlar.

Citation:

Bence rüzgar fb için tersten esmeye başladı.

Tutarlı bir savunma yapamayan AzizY. GS, TS,AKP,Savcı Cemaat vs herkese giydiriyor ve ters tepiyor.

Kişilerle kulüpleri ayrı düşünmeli diyen (bu cümle aynı zamanda fb’li yöneticiler ÞİKE yapmış demektir) ve Platini’den ‘’Hayır’’ cevabını alan Başbakan acaba şimdi ne düşünüyor?

Þike yapan kulüp seçime gidiyor.

Þikeye karışmayan yöneticiler yönetimden çekiliyor.

Þikeci başkan ve kadrosu tek aday olarak seçime giriyor.
Herhangi başka bir aday yok.Adaylığı düşünen bile yok.Muhalefet yok.Eleştiri yok.

11,000 üyenin 5,200’ü oy kullanıyor.2 oy boş.Kalan tüm oylar şikecilere.

Alkışlar,övgüler…Bu ne bütünlük, bu ne duruş,bu ne kenetlenme vs vs

Ancak bu seçimle şikeciler ve fb artık birbirine yapışmıştır.
fb tüm taraftarı,kongre üyeleri,yöneticileri ve başkanı ile artık şikecidir.

Artık kimse ‘’kulüpler ve kişiler ayrı’’ yorumunu yapamaz.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 25 Mai 2012 13:04    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:


Citation:

Bence rüzgar fb için tersten esmeye başladı.

Tutarlı bir savunma yapamayan AzizY. GS, TS,AKP,Savcı Cemaat vs herkese giydiriyor ve ters tepiyor.

Kişilerle kulüpleri ayrı düşünmeli diyen (bu cümle aynı zamanda fb’li yöneticiler ÞİKE yapmış demektir) ve Platini’den ‘’Hayır’’ cevabını alan Başbakan acaba şimdi ne düşünüyor?

Þike yapan kulüp seçime gidiyor.

Þikeye karışmayan yöneticiler yönetimden çekiliyor.

Þikeci başkan ve kadrosu tek aday olarak seçime giriyor.
Herhangi başka bir aday yok.Adaylığı düşünen bile yok.Muhalefet yok.Eleştiri yok.

11,000 üyenin 5,200’ü oy kullanıyor.2 oy boş.Kalan tüm oylar şikecilere.

Alkışlar,övgüler…Bu ne bütünlük, bu ne duruş,bu ne kenetlenme vs vs

Ancak bu seçimle şikeciler ve fb artık birbirine yapışmıştır.
fb tüm taraftarı,kongre üyeleri,yöneticileri ve başkanı ile artık şikecidir.

Artık kimse ‘’kulüpler ve kişiler ayrı’’ yorumunu yapamaz.





artık bu işleri bir bırakın... bir insanın suçu varsa, delilini koyarsın ortaya... yoksa susarsınnnn... gerisi lafıgüzaftırrr...

Atlar senin gibi itler istedi diye ölmez !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 3:50    Sujet du message: Répondre en citant

Adam kendi savundugunu sanirken, "ben yaptim ama herkes yapiyor" demeye getirerek bir çesit itirafta bulunuyor.

Mahkemede Strum Graz maçi, kendi adamlari onunde yillarin geçmis Goztepe maçi...
Bunlar adami paklamiyor ki...

Ama bunu soylerken daha da batiyor !



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 3:53    Sujet du message: Répondre en citant

Eskileri desince de kotu kokular geliyor, ama kendi gemisinin kotu kokulari :

http://bit.ly/Qs4tHE
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13627
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 3:56    Sujet du message: Répondre en citant

Adam herkes ile kavgali, hani burada Turquiste herkes Turk'e dusman demisti ya kendini hakli gostermek amaciyla, iste onun gibi bir sey...

Citation:

Altaylı: "Konuyu UEFA'ya taşıdık"


Fenerbahçe Kulübü ile Habertürk arasındaki soğuk savaş devam ediyor. Sarı-lacivertli kulübün, Habertük çalışanlarına Fenerbahçe tesislerine giriş yasağı koymasına Habertük Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan cevap geldi.

Fenerbahçe Spor Kulübü ile Habertürk arasındaki gerilim devam ediyor. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın 'gözalatı fotoğrafının' Habertük Gazetesi'nde basılmasının ardından sarı-lacivertli kulüp ile Habertük arasındaki tansiyon patlama noktasına gelmişti.

Aradan geçen 1 yılın ardından Fenerbahçe Kulübü'nün Habertük Gazetesi ve Televizyonu'nun çalışanlarına tesislere giriş yasağını getirmesine Habertük Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan cevap geldi.
Altaylı, Habertürk Gazetesi'nde bugün yayımlanan köşe yazısında Fenerbahçe Yönetimi'nin aldığı tesislere giriş yasağı kararını UEFA'ya taşıdıklarını ve Türkiye Futbol Federasyonu'na gerekli şikayeti yaptıklarını dile getirdi.

Altaylı, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın bu tutumu sadece Habertürk'e karşı değil kendi taraftarlarına karşı da uyguladığını ve sarı-lacivertli taraftarların bu durumdan rahatsız olduğunu ifade etti.

İÞTE ALTAYLI'NIN KÖÞE YAZISI:

"Fenerbahçe yönetiminin, gazetemin spor yazarı ve foto muhabirlerine karşı takındığı tutum malumunuzdur. Aziz Yıldırım emir verdi ve tek amaçları spor okurlarına Fenerbahçe'nin Vaslui takımıyla oynayacağı maçla ilgili en doğru haberleri vermek olan arkadaşlarım Fenerbahçe Stadı'na alınmadılar. Alışkınız. Sadece biz değil, herkes alışkın Aziz Yıldırım'ın bu nevi fevri olaylarına. Geçmişte de pek çok yazara, gazeteciye benzer ambargolar koyup stada almadığı, dahası yayın haklarını elinde bulunduran Digiturk'ü bile stada sokmadığı herkesin bildiği bir tavır. Daha doğrusu bir ayıp.

Bu ayıbı da HT Spor'da bir haber yapıp geçtik. Eleştirenler oldu, “Niye bunu büyütmediniz?” diye. Çünkü herkes kendine yakışanı yapar. O ayıp Aziz Yıldırım'a yakıştı. Buna karşı terbiyemizi bozmamak ise bize. Çünkü gazetemizin büyük Fenerbahçe camiasıyla hiçbir sorunu yok. Kendi kulübüne ve Türk sporuna karşı ayıpların en büyüğünü yapan ve bu nedenle Türk adaleti tarafından cezalandırılan birisinin, bize bir ayıp yapmasının bence hiç önemi yok. Aynı ayıbı Fenerbahçe'ye gönlünü, parasını, zamanını vermiş, biletini alıp maça gelmiş taraftarına, hoşlanmadığı Fenerbahçeliye bile yapana ne denilir ki!

Bu meslekte biz kimleri gördük. Her alanda. Geldiler ve gittiler. Yaptıkları ayıplar da yanlarına kâr kalmadı. Yapılanı elbette ki UEFA'ya taşıdık, Federasyon'a şikâyetimizi yaptık. Yasal zeminlerde hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Hayatımda hiç kimseyle kavgadan, tartışmadan, hesaplaşmadan kaçmadım. Bize bu ayıbı yapan bunu gayet iyi bilir. Ama onunla asla kavga etmem, etmeyiz. Ona değil, camiasına saygımdan. Fenerbahçe'nin kemik gibi taraftarına hürmetimden. Çünkü Aziz Yıldırım en büyük zararı onlara verdi. Bize değil."
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 10:09    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Adam kendi savundugunu sanirken, "ben yaptim ama herkes yapiyor" demeye getirerek bir çesit itirafta bulunuyor.

Mahkemede Strum Graz maçi, kendi adamlari onunde yillarin geçmis Goztepe maçi...
Bunlar adami paklamiyor ki...

Ama bunu soylerken daha da batiyor !






Laughing Laughing Laughing


SASIRMIS KILCAL

Kilcal Uluç´un 1951 yılında hatırlattığı maçın "tescilli" bir maç olduğunu söylüyor, kaldi ki o zamanlar lig yok‚ mahalli lig mücadelesi.

Herkes biliyor. İki lisanssız oyuncu oynatıldı. O zamanlar maçlardan
önce futbolcular ve lisansları hakeme ibraz edilirdi. Hakem o maçta
Fenerbahçe´yi uyardı. Böyle başlarsanız hükmen yenilirsiniz‚ onlar
buna karşın bile bile yaptı bu olayı üstelik. İlhan ve Nusret´ti o futbolcular...

Kilcal Uluç 6 yaşında olduğunu‚ bunu gördüğünü ve bundan dolayı Fenerbahçe´yi bıraktığını söylüyor da, bir hesap hatası var. Uluç 1939 doğumlu‚ o zaman 6 yaşında değil 12 yaşındaydı. 6 yaşındaki çocuk bunların farkına vararak nasıl takım bırakabilir. Bir hata yapmış olmalı‚ şaşırmış biraz...



Laughing Laughing Laughing
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 10:21    Sujet du message: Répondre en citant

cengiz-han a écrit:
Adam herkes ile kavgali, hani burada Turquiste herkes Turk'e dusman demisti ya kendini hakli gostermek amaciyla, iste onun gibi bir sey...

Citation:

Altaylı: "Konuyu UEFA'ya taşıdık"


Fenerbahçe Kulübü ile Habertürk arasındaki soğuk savaş devam ediyor. Sarı-lacivertli kulübün, Habertük çalışanlarına Fenerbahçe tesislerine giriş yasağı koymasına Habertük Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan cevap geldi.

Fenerbahçe Spor Kulübü ile Habertürk arasındaki gerilim devam ediyor. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın 'gözalatı fotoğrafının' Habertük Gazetesi'nde basılmasının ardından sarı-lacivertli kulüp ile Habertük arasındaki tansiyon patlama noktasına gelmişti.

Aradan geçen 1 yılın ardından Fenerbahçe Kulübü'nün Habertük Gazetesi ve Televizyonu'nun çalışanlarına tesislere giriş yasağını getirmesine Habertük Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan cevap geldi.
Altaylı, Habertürk Gazetesi'nde bugün yayımlanan köşe yazısında Fenerbahçe Yönetimi'nin aldığı tesislere giriş yasağı kararını UEFA'ya taşıdıklarını ve Türkiye Futbol Federasyonu'na gerekli şikayeti yaptıklarını dile getirdi.

Altaylı, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın bu tutumu sadece Habertürk'e karşı değil kendi taraftarlarına karşı da uyguladığını ve sarı-lacivertli taraftarların bu durumdan rahatsız olduğunu ifade etti.

İÞTE ALTAYLI'NIN KÖÞE YAZISI:

"Fenerbahçe yönetiminin, gazetemin spor yazarı ve foto muhabirlerine karşı takındığı tutum malumunuzdur. Aziz Yıldırım emir verdi ve tek amaçları spor okurlarına Fenerbahçe'nin Vaslui takımıyla oynayacağı maçla ilgili en doğru haberleri vermek olan arkadaşlarım Fenerbahçe Stadı'na alınmadılar. Alışkınız. Sadece biz değil, herkes alışkın Aziz Yıldırım'ın bu nevi fevri olaylarına. Geçmişte de pek çok yazara, gazeteciye benzer ambargolar koyup stada almadığı, dahası yayın haklarını elinde bulunduran Digiturk'ü bile stada sokmadığı herkesin bildiği bir tavır. Daha doğrusu bir ayıp.

Bu ayıbı da HT Spor'da bir haber yapıp geçtik. Eleştirenler oldu, “Niye bunu büyütmediniz?” diye. Çünkü herkes kendine yakışanı yapar. O ayıp Aziz Yıldırım'a yakıştı. Buna karşı terbiyemizi bozmamak ise bize. Çünkü gazetemizin büyük Fenerbahçe camiasıyla hiçbir sorunu yok. Kendi kulübüne ve Türk sporuna karşı ayıpların en büyüğünü yapan ve bu nedenle Türk adaleti tarafından cezalandırılan birisinin, bize bir ayıp yapmasının bence hiç önemi yok. Aynı ayıbı Fenerbahçe'ye gönlünü, parasını, zamanını vermiş, biletini alıp maça gelmiş taraftarına, hoşlanmadığı Fenerbahçeliye bile yapana ne denilir ki!

Bu meslekte biz kimleri gördük. Her alanda. Geldiler ve gittiler. Yaptıkları ayıplar da yanlarına kâr kalmadı. Yapılanı elbette ki UEFA'ya taşıdık, Federasyon'a şikâyetimizi yaptık. Yasal zeminlerde hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Hayatımda hiç kimseyle kavgadan, tartışmadan, hesaplaşmadan kaçmadım. Bize bu ayıbı yapan bunu gayet iyi bilir. Ama onunla asla kavga etmem, etmeyiz. Ona değil, camiasına saygımdan. Fenerbahçe'nin kemik gibi taraftarına hürmetimden. Çünkü Aziz Yıldırım en büyük zararı onlara verdi. Bize değil."



senin...

kendi ailene...

kendi camiana...

kendi vatandaşına...

SAYGIN...


bölücü başıyla rakı tokuştururken bitti...


BÖLÜCÜ BAÞININ RAKI MEZESİ...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 10:31    Sujet du message: Répondre en citant

KralAuriverde a écrit:
cengiz-han a écrit:
Adam kendi savundugunu sanirken, "ben yaptim ama herkes yapiyor" demeye getirerek bir çesit itirafta bulunuyor.

Mahkemede Strum Graz maçi, kendi adamlari onunde yillarin geçmis Goztepe maçi...
Bunlar adami paklamiyor ki...

Ama bunu soylerken daha da batiyor !






Laughing Laughing Laughing


SASIRMIS KILCAL

Kilcal Uluç´un 1951 yılında hatırlattığı maçın "tescilli" bir maç olduğunu söylüyor, kaldi ki o zamanlar lig yok‚ mahalli lig mücadelesi.

Herkes biliyor. İki lisanssız oyuncu oynatıldı. O zamanlar maçlardan
önce futbolcular ve lisansları hakeme ibraz edilirdi. Hakem o maçta
Fenerbahçe´yi uyardı. Böyle başlarsanız hükmen yenilirsiniz‚ onlar
buna karşın bile bile yaptı bu olayı üstelik. İlhan ve Nusret´ti o futbolcular...

Kilcal Uluç 6 yaşında olduğunu‚ bunu gördüğünü ve bundan dolayı Fenerbahçe´yi bıraktığını söylüyor da, bir hesap hatası var. Uluç 1939 doğumlu‚ o zaman 6 yaşında değil 12 yaşındaydı. 6 yaşındaki çocuk bunların farkına vararak nasıl takım bırakabilir. Bir hata yapmış olmalı‚ şaşırmış biraz...



Laughing Laughing Laughing




Hadi söyle bakiim Kilcal hoca, bunlari görünce takim degistirmeyi düsündün mü, seni gidi 6 yasindaki çakma Einstein ?

Laughing Laughing Laughing


http://antibukalemunspor.blogspot.com/2012/07/iste-ahlaksz-transferlerin-sah-gsarayn.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
KralAuriverde
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 04 Juil 2011
Messages: 1085

MessagePosté le: 05 Aoû 2012 17:47    Sujet du message: Répondre en citant

Aaaaa, liselimedya'ya bi tokat daha. Garibanlar zaten sahada samar oglani olmuslardi 10 senedir, simdi de basinda. Tüh tüh, çok üzüldük.


http://www.medyaradar.com/haber/televizyon-84421/kanal-dye-rekor-ceza-birandin-o-sozu-pahaliya-mal-oldu.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum Sport Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2, 3, 4, 5 ... 14, 15, 16  Suivante
Page 4 sur 16

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.