329 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 329
Membre(s) : 0
Total :329

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 09h54:57
murat_erpuyan : 09h57:21
SelimIII : 23h21:53
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Benim Cumhurbaskanim degil !
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Benim Cumhurbaskanim degil !
Aller à la page 1, 2, 3  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Aoû 2008 15:42    Sujet du message: Benim Cumhurbaskanim degil ! Répondre en citant

Benim Cumhurbaskanim degil !

Bekir Coskun Abdullah Gül Cumhurbaskani olunca, benim Cumhurbaskanim degil demisti.
Bakin
http://www.ataturquie.asso.fr/modules.php?ModPath=phpBB2&ModStart=viewtopic&t=3428&recherche=bekir&t=3428&recherche=bekir&sid=76d069e087d491304bad36bd21ad5df9

Sonra'da AKP yanlisi gazeteler Coskun'a saldirmislardi, tam bir edebsizlik ve kufurbazlikla :
http://www.ataturquie.fr/modules.php?ModPath=phpBB2&ModStart=viewtopic&t=3467&recherche=abdullah&t=3467&recherche=abdullah&sid=76d069e087d491304bad36bd21ad5df9

O da bir sene sonra devam ediyor, bu sefer ispat ederek savunuyor !


8 Ağustos 2008

Bekir COÞKUN
bcoskun@hurriyet.com.tr

Göreceksiniz...


DÜN masama yine o yaz ışığı vurduğunda hatırladım.

Yine sıcaktı.

Yine sancılı bir sabahtı.

Yine serçeler kavga etmişlerdi saçakta.

Bir yıl önce...

"O benim cumhurbaşkanım değil" sözünü bu masada, bu günlerde yazmıştım, canım sıkılıyordu, canım...

Anayasa Mahkemesi tam bir yıl sonra, günlerce oturup düşünüp-taşınarak, 1’e karşı 10 oyla aldığı kararla doğruladı beni.

Doğrudur:

O benim cumhurbaşkanım değil...

*

Siz gözlerinizi yere dikseniz de, başınızı kuma soksanız da, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı ve Türkiye’nin içine yuvarlandığı görülmemiş hukuk rezaletini anlamazlıktan gelseniz de...

Sırf çıkarlarınız için sessizleşseniz dahi...

Hakkında devletimizin en temel ilkesi "laikliğe karşı eylemlerin odağı olma" kararı bulunanlar, devletin tepesine oturup Türkiye’yi yönetemezler.

Ne cumhurbaşkanı olarak...

Ne başbakan...

Ne iktidar...

Bundan böyle aldıkları her kararda, yaptıkları her uygulamada, her adım attıklarında, Yüce Mahkeme’nin verdiği "laikliğe karşı eylemlerin odağı oldukları" kararı hemen önlerine konulur, göreceksiniz.

Bu benim cumhurbaşkanım değil.

Rektörleri de atayamaz.

O çenesi büyük arkadaşın, "Sezer de YÖK’ten gelen listeyi istediği gibi değiştiriyordu. Abdullah Gül de aynısını yapıyor, niye eleştiriyorsunuz? Bu sizin yaptığınız çifte standart" savı doğru değil.

Sezer, hakkında yüce mahkeme böyle bir karar verseydi, değil bir gün, bir dakika bile orada oturmazdı.

O nedenle hepimizin cumhurbaşkanıydı o...

Ama bu yönetimin boynunda Anayasa Mahkemesi’nin, "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma" kararı asılı.

*

Bir yıl sonra belki...

Yine sancılı bir sabah...

Yine bu masaya yaz güneşi vurduğunda, serçeler saçakta kavga ettiğinde, ben evde olur muyum bilemem...

Ama sessiz kalan herkesin boynunda o "suçlu" kararı asılı olacak...

Göreceksiniz...


Dernière édition par SelimIII le 18 Aoû 2008 16:46; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Aoû 2008 15:44    Sujet du message: Gül AKP'nin Cumhurbaskani Répondre en citant

Yalan mi ?


Cumhuriyet 08.08.2008
Gül’ün Adı: AKP...


AKP davasının sonuçlanmasının ardından kamuoyunda döne döne yanıtı aranan soru şuydu:

AKP, bu kararı iyi okuyup gerekli dersleri çıkarır mı?

İyimser olanlar şöyle düşündü:

Kesinlikle çıkarır. Bu kararın ötesi - berisi yok, mesajı açık; parti, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmuştur, direkten dönmüştür. AKP, zor da olsa merkeze daha yakın bir çizgi izleyecektir.Kötümser olanların değerlendirmesi de şöyleydi:

Bugüne kadar nasıl yürüdülerse aynen devam ederler. Daha da radikalleşirlerse, şaşırmamak gerekir.

Biz, iyimserlik - kötümserlik duygularını bir kenara koyalım; olana bakalım...

Anayasa Mahkemesi AKP davasını kabul edip etmemeyi tartışırken şu sorunun yanıtı en uzun süreyi almıştı:

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu davanın kapsamında olmalı mı, olmamalı mı?

Sonuçta 7-4 olması yönünde karar çıktı. Bu durum, mahkeme tarafından yukarıda aktardığımız açıklık içinde kamuoyuna anlatıldı.

Düz mantıkla bakarsak; mahkeme kararı Gül’ü de bağlıyor!

***

Girişte sorduğumuz sorunun en güzel yanıtını Gül verdi. Rektör atamalarında en tartışmalı üniversitelerde tartışmasız biçimde “taraf” oldu. Nirengi noktası Akdeniz Üniversitesi’ydi. Gül, bir bakıma, “ilk hedefim Akdeniz’dir” deyip kendi çizgisinde olan bir kişiyi atadı!

Zaten YÖK ilk tırpanı atmıştı, arkasını da Gül getirmiş oldu.

YÖK’ün temmuz başında yaptığı budama şöyle algılanmıştı:

Gül, tepki çekecek adımlar atmak istemedi. Bu nedenle gerçek listenin YÖK’te yapılmasını sağladı. Kendi önüne gelen listede fazla oynama yapmayacak, “ben önüme gelene baktım” diyecek. YÖK’ten giden liste sıralaması fazla değişmeyebilir.

Öyle olmadı... Gül de YÖK’ün ardından “bu da benden” dedi.

Dicle Üniversitesi’nde de daha önce AKP’den milletvekilliğine soyunmuş bir kişinin atanması, Akdeniz’i tamamlamış oldu.

Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan, temel görevi kurumlar arasında denge kurulmasını sağlamak olan bir kişi bunu yaptıktan sonra, başta hükümet olmak üzere, AKP kadrolarının elini tutabilene aşk olsun...

***

Doğal olarak pek çok kişinin aklına şu soru gelebilir:

Kardeşim siz Gül’ü, YÖK’ü eleştiriyorsunuz ama, zamanında 10. Cumhurbaşkanı Sezer de öyle davranmamış mıydı?

Görünüm olarak evet, ama içerik olarak hayır!

Sezer’in üniversitelere bakışı şuydu:

Bu kurumlara siyaset girmemeli. Rektör atamalarında da siyasete açıkça bulaşmış, örneğin aday olmuş kişiler öne çıkmamalı. Ben, Türkiye’nin geleneksel çağdaşlık yürüyüşünden yana tarafım. Atamaları da bu yönde yaparım.

Oysa Gül, taraflılığını ne bilim, ne devlet; salt AKP’den yana koyuyor... En azından rektör atamalarında gördüğümüz tablo bu.

Öyle anlaşılıyor ki Gül, türban konusunu da bu yöntemle çözmeyi düşünüyor. Türbandan yana olan rektörler göreve geldikçe sorun da kendiliğinden çözülmüş olacak.

Acaba öyle mi olur?

Gül’ün yanı sıra AKP’nin ve akıl köşelerinin tavrı bu.

Bize göre bu yol da türbanı çözmeyecek.

Neden?

Örneğin, türbanın serbest olduğu bir üniversitede bu kez daha ileri istekler öne çıkacak. Gün gelecek o istem Gül ailesini bile tedirgin edecek.

Gül’ün açtığı bu gidiş dengelenebilir mi?

Öğretim üyelerinin yer yer gösterdiği çıkışlar, tek tek yanan ışıklar gibi görünüyor...

Gün, üniversitelerin gerçek bilim yuvası olmasını isteyenlerin sesini yükseltme günü...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Aoû 2008 16:46    Sujet du message: Aci ama gerçek ! Répondre en citant

Turk halki namuslu, kirmizi isiklarda duran, gosteris merkalisi olmayan cumhurbaskanini sevmez, cunku o gavurdur, ama « bir tane de musluman cumhurbaskanimiz » olsun zihniyetini sever. Ama benim bildigim muslumanlikta dudrustluk herseyin onundedir. Asagidaki haberde AKP’nin cumhurbaskaninin ozel harcamlarini çalistigi kurumdan sagladi mahkemece onanmis hatta haksiz olarak harcadigi para maasindan kesilerek tahsil edilmistir ama dokunulmazlik nedeniyle cezai yaptirim almamistir. Iste ben buradaki muslumanligi anlayamiyorum. Hani 4 halifeden birisi vardi ya devlet isleri ni gorurken devletin mumunu yakar, kendi islerine geçtiginde devletin mumunu sondurur kendi cebinden odedigi parayla aldigi mumu yakardi… Ben yanlis animsiyorum herhalde !!! Sahi bir onceki Cumhurbaskanin oglunun dugunu için ikametgahta yaktigi elektrigin parasini odedigi soylenir, gizli odenekten de bir kurus harcamayim devlete iade ettigi biliniyor. Bak sen « gavura ».

Cumhuriyet 18.08.2008
Erbakan, Kayıp Trilyon davasında aldığı ceza nedeniyle ev hapsinde tutulurken aynı dosyadan Gül yargılanamıyor

Gül’e dokunulmazlık zırhı


© Kapatılan RP’nin lideri Erbakan’ın cezasını evde çekmeye başlamasının üzerinden 3 ay geçerken aynı dosya kapsamında bulunan ancak yargılanamayan Gül, görevini sürdürüyor. Dokunulmazlığı nedeniyle Erbakan’ın hüküm giydiği dosyadan yargılanamayan Gül, “özel harcamalarını” kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği için keyfi harcamadan hüküm giymişti.

İLHAN TAÞCI

ANKARA - Kapatılan RP’nin lideri Necmettin Erbakan’ın “Kayıp Trilyon” davasından aldığı cezayı evde çekmeye başlamasının üzerinden 3 ay geçerken aynı dosya kapsamında bulunan ancak yargılanamayan Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürüyor. Dokunulmazlığı nedeniyle Erbakan’ın hüküm giydiği dosyadan yargılanamayan Gül, “özel harcamalarını” kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası’na ödettiği için keyfi harcamadan hüküm giymişti.

Refah Partisi’nden siyasete atılan Abdullah Gül, REFAHYOL hükümeti döneminde devlet bakanlığı görevini üstlenmişti. Abdullah Gül hakkında “özel harcamalarını” kendisine bağlı Türkiye Kalkınma Bankası tarafından karşılanmasını sağladığı iddiasıyla, bakanlıktan ayrıldıktan sonra alacak davası açıldı. Kalkınma Bankası, Abdullah Gül’ün devlet bakanı olarak görev yaptığı 1996-1997 tarihleri arasında yemek gideri 1 milyon 692 bin 225 TL, çiçek gideri 57 milyon 025 bin TL, hediyelik eşya bedeli 83 milyon 539 bin 569 TL, konaklama gideri 11 milyon 750 bin, kartvizit, davetiye ve zarf bedeli 124 milyon 832 bin 500 TL olmak üzere toplam 1 milyar 949 milyon 372 bin 324 TL tutarındaki harcamasını bankaya ödettiği iddiasındaydı.


MAHKEME SUÇLU BULDU

Kalkınma Bankası Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen raporda, Gül’ün bankaya ödettiği harcamanın bir bölümünün “görev gereği yapılan resmi harcama” sayılabileceği; 1 milyar 735 milyon 849 bin 824 TL’lik tutarın ise “görev gereği olmayan şahsi ve keyfi harcama niteliğinde” olduğu belirlemesine yer verildi. Bu saptama üzerine 3 ay arayla gönderilen iki yazıyla Abdullah Gül’den bu paranın ödenmesi istendi. Gül’ün kişisel harcama olarak değerlendirilen parayı ödememesi üzerine de harcama tarihinden itibaren yasal faiziyle ile birlikte paranın kendisinden tahsilatı için dava açıldı. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, Gül’ü suçlu bulmuştu. Mahkeme, harcamalarının 1 milyon 652 bin 310 TL’lik bölümünü şöyle değerlendirmişti: “Þahsi harcaması niteliğindedir. Kişisel ilişkileri ile ilgili bulunmaktadır. Görevin gereğinden kaynaklanmamıştır. Bu bakımdan davalı bizzat kendisi ödemekle sorumludur.”

Mahkeme, 1 milyar 652 milyon liralık tutarın Gül’den yüzde elli faiziyle alınmasına da karar vermişti. Gül’ün kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne geldi. Daire yaptığı incelemenin ardından, “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (Gül’ün kişisel harcamasını bankaya ödettirmesi) onanmasına” karar verdi. Alacak Abdullah Gül’ün maaşından kesilerek alındı.


DOKUNULMAZLIÐA SIÐINDI

Kapatılan RP’nin son genel başkanı Necmettin Erbakan, “Kayıp Trilyon” davasında “özel belgede sahtecilik’’ suçundan yargılandığı mahkemece 2 yıl 4 ay hapse mahkûm edildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nce özel belgede sahtecilik suçundan verilen hapis cezası Yargıtay tarafından da onandı. AKP döneminde yapılan yasa değişikliğiyle 75 yaş üzerindeki hükümlülerin cezasının evlerinde infaz edilmesi olanağı getirildi. Bu düzenleme sayesinde Erbakan’ın Altınoluk’taki yazlığında 26 Mayıs 2008 tarihinde başlayan ev hapsi, 23 Eylül 2010 tarihinde sona erecek. Erbakan’ın hüküm giydiği Kayıp Trilyon dosyası kapsamında Abdullah Gül ise milletvekilliği döneminde dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamadı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 18 Haziran 2008 tarihinde cumhurbaşkanı seçilmeden önce veya sonra görevle ilgili olmayan kişisel suçlardan dolayı cumhurbaşkanının sorumluluğu ve yargılanması ile ilgili anayasada düzenleme olmadığı gerekçesiyle Gül hakkında takipsizlik kararı verdi. Ancak başsavcılık, Gül hakkındaki iddia olunan eylemlerin kanıt ve unsurlarını tartışmaksızın karara hükmetti. Erbakan’ın cezasının affına ilişkin sağlık raporlarıyla birlikte dosya da halen Cumhurbaşkanı Gül’ün önünde bekliyor. Dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamayan Gül’ün “dava arkadaşını” affedip etmeyeceği ise henüz netleşmedi.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Aoû 2008 15:31    Sujet du message: Répondre en citant

yukaridaki yazi dava arkadasini affedip affetmeyecegi ile bitiyordu, affetti AKP'nin Cumhurbaskani, Fatih Altayli'da guzel yazmis, ben de affederdim ama ben dava arkadasi degilim diyor, aynen benim gibi.

Türkiye'yi bu tıynet yönetti
Gül, Erbakan’ı affetti.
Ben olsam ben de affederdim.
80 küsur yaşında adam.
Zaten yalandan ev hapsinde.
Affetsen nolur, etmesen ne!
Ben de affederdim diyorum ama benim affetmemle, Abdullah Gül’ün affetmesi arasında fark var tabii.
Ben “Kayıp trilyon davasında” Erbakan’la yargılanmadım.
Trilyonları kaybeden partinin genel başkan yardımcılığını yapmadım.
Ben Erbakan’ın akıbetine uğramaktan, üzerimdeki dokunulmazlık zırhı sayesinde yırtmadım.
Benim kaybettiğim değil trilyon, tek kuruş kamu parası yok.
O yüzden de benim affetmemle, Gül’ün affetmesi arasında fark var.
Burada önemli olan Erbakan’ın affedilmesi değil, “Mangırların” ne olacağı.
Vergi verenlerin cebinden çıkıp, Erbakan ve o dönemki arkadaşları tarafından lüpletilmiş trilyonlar nerede?
Erbakan ve dava arkadaşları bu parayı ödemeye de mahkum oldular.
Bu para tahsil edilebilecek mi?
Erbakan’ın bütün malı mülkü hacizli.
Geçenlerde bir AKP Genel Başkan Yardımcısı ile bu konuyu konuşuyorduk.
“Hoca’nın hapis cezasını değil de para cezasını affetseler daha mutlu olacak.Parayı ödememek için korkunç bir mücadele veriyor. Malları satılacak ve
para tahsil edilecek ama sürekli mahkeme kararları aldırıp satışı geciktiriyor. Yeni değer tespitleri istiyor” dedi.
İşte Türkiye’yi bu kafalar yönetmiş.
Yargı kararı var. Þerefli bir adam bırakın hacizi, icrayı, kendi satar, kendi savar borcunu öder.
“Türkiye Cumhuriyeti’ne Başbakanlık yapmış birinin alnında böyle bir leke olmamalı” der ve gereğini yapar.
Ama bunların umurunda mı!
Mangır her türlü onurun, şerefin üzerinde.
Ben giden trilyonlara yanmıyorum.
Ben Türkiye’nin bu tıynetle yönetilmesine, yönetilmiş olmasına yanıyorum.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Aoû 2008 16:22    Sujet du message: Répondre en citant

Asagidaki e-postayi alinca sikilmadim bir internet turu attim. Yiginla sitede bu konu islenmis, hatta CHP’nin resmi sitesinde bile var (http://www.chp.org.tr/index.php?module=news&page=readmore&news_id=4229 ) yani digerlerini bilemem ama Abdullah Gül en azindan CHP(ye karsi dava açabilir yalan yazldigi için ya haberi kaldirtir, ya da siteyi kapattirirdi. Musluman adam yalan soyleyecek degil ya diyorum hep ama buna anlasilan bir yalanlama gelmemis.
http://www.chp.org.tr/index.php?module=news&page=readmore&news_id=4229



Abdullah Gül çok değil iki hafta önce Vakit Gazetesine ne demişti hatırlayın:
''Benim babam küçük esnaf ve sakallı olduğu için beni Cumhurbaşkanlığına layık görmediler.''
Sakallı babanın Cumhurbaşkanlığına seçilmek için engel değil klasik bir AKP istismarı olduğunu Sayın Demirel'in sakallı babalarını hatırlatılarak çürütülmüştü.
Geriye kalıyor zavallı esnaf istismarı.
Heyhat, o da büyük bir çarpıtmaymış.
Gazetelerdeki habere göre meğer Abdullah Gül'ün babası Ahmet Hamdi Gül beyefendi öyle zavallı bir esnaf filan değilmiş.
Tersine kökleri 1972 ye dayanan bir şirkete ASTEKSAN ve 4000 metre kare kapalı alanı olan devasa bir fabrikaya sahipmiş..
Bitmedi...
Abdullah Bey in zavallı dediği babasının İstanbul da da KITOKO iç ve dış Tic. LTd . diye de ayrı bir şirketi varmış.
Bütün bu şirketlerin Adana ve Romanya'da şubeleri bulunuyormuş.
Abdullah Gül'ün babası fabrikasında ne imal ediyor?..
Þehir, park ve bahçe mobilyaları, çöp kutuları, otobus durakları, aydinlatma elemanları ve reklam bilboardları.
Peki zavallı esnaf Hamdi Gül bunları nerelere mi satıyor?
ASTEKSAN in internetteki web sayfasına bakalım...
AAaaaa o da ne!
42 AKP li belediyenin referansları var orada.
Keza İstanbul Büyükşehir belediyesine bağlı IETT ve ISTON da var.. bu listede...
Referans ne anlama geliyor....
ASTEKSAN 42 AKP li belediyede iş yaptı ve bitirdi anlamına geliyor..
Görüyor musunuz Abdullah Gül'ün zavallı esnaf babasını...
Peki, bütün bu işlerin alınması ya da verilmesinde cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül' ün payı ya da katkısı var mı?
Bunu ihaleye giren diğer şirketlere sormak gerek...
İstanbul'un 2300 bilboardunu 5 trilyona Abdullah Gül'ün babası yapacak..

Þimdi soruyoruz... Abdullah bey, bunlara ne diyorsun..?
42 AKP'Lİ belediyenin babana verdi ihalelerin hesabını vermek durumundasın..

TURBANI, DINDAR CUMHURBASKANI HIKAYESINI VE 367 ISTISMARINI BIRAK - GEL, HESAP VER....
BABAN 42 AKP LI BELEDIYEDEN BU IHALELERI NASIL ALDI?
BUNLARI TURBAN ISTISMARI YA DA CUMHURBASKANLIGI MAGDURIYETI MASALI ILE ORTEMEZSIN.
http://www.parkim.com.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=3&Itemid=8
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Aoû 2008 16:31    Sujet du message: Répondre en citant

Taktim ama haksiz miyim. Cumhurbaskani ben aklandim diyor, ama aklanmasini Maliye Bakani'nin zorunlu olmasina karsi karari temyiz etmemesi neticesinde aliyor. Yani supheli.


Cumhuriyet 23.08.2008

CÜNEYT ARCAYÜREK

Çankaya’daki ‘Þüpheli’

Çankaya’daki AKP’li siyasal gerginliğin toplumsal huzuru tehdit ettiği günlerde üç beş satırlık bir konuşmayla devlet başkanlığı görevini yerine getiriyor.

Fakatttt kişisel savunmayı gerektiren bir durum ortaya çıktı mı; Çankaya’daki alıyor kalemi eline; küçük puntolu, sık satırlı bir buçuk sayfa, uzuuun bir savunma yazıyor.

Uzun bir dönem gözünün içine baktığı, hizmet verdiği eski patronu Necmettin Erbakan’ın ev hapsini affedince yoğunlaşan eleştirileri sineye çekemiyor.

Kayıp trilyolar davasında Erbakan’la aynı kaba konulmasına fena halde bozuluyor.

Ders veren bir hava içinde, şöyle diyor:

“…Açılan dava, kapatılan partinin genel başkanı, iki genel başkan yardımcısı ve genel muhasibi ile 71 il yöneticisi hakkında açılmıştır. Üstelik dava neticesinde, genel başkan yardımcıları ile genel muhasibin suça konu herhangi bir eylemleri olmaması sebebiyle beraatlerine karar verilmiştir...”

Hemen sonra; “…beraat eden bu kişilerden farklı bir durumda olmayan bir kişinin (tabii Çankaya’dakinin) sanığı olmadığı ve yargılanmadığı bir davadan dolayı suçlu gibi…” gösterilemeyeceğini söylüyor.

***

Çankaya’daki AKP’li ufacık bir noktayı, etik açıdan hayli sıkıntı verecek noktayı atlıyor.

Kayıp trilyon davasında sanık olan genel başkan yardımcıları beraat ediyor.

Ne ki, Çankaya’daki, dava açıldığı sırada milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle sanık olarak mahkemeye çıkmıyor, çıkarılmıyor.

Milletvekili iken, yukarı çıktıktan sonra dokunulmazlık zırhına sarılmaktan asla vazgeçmeyerek eleştirileri, hukuksal suçlamaları pişkinlikle karşılayan Çankaya’daki AKP’li; dava açılınca dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiyor. Suçlu olmadığına inandığı bir davanın duruşmalarında -parti yöneticileri gibi- hazır bulunmasını salık veren önerilere kulak asmıyor...

Diğer genel başkan yardımcıları gibi sanık iskemlesine oturmuyor; katılmadığı bir dava sonucu çıkan beraat kararı ile bugün kendisini savunması siyasal ve kişisel açıdan acaba ne kadar ahlakidir sorusunu yanıtsız bırakıyor.

İsteği üzerine dokunulmazlığı kaldırılan ve davayı baştan sona sanık olarak izleyip sonunda beraat eden biri olsaydı, Çankaya’nın dokunulmazlık duvarları arkasına sığınarak uzuuun bir açıklama yapma gereksinimi duymayacaktı.

Oysa bugün diğer genel başkan yardımcılarının beraat kararı, Çankaya’dakinin de beraat edeceğine ilişkin ancak bir karine niteliği taşıyor. O kadar!..

***

Hürriyet dün konuyla ilgili haberlerinden birine şu başlığı koymuştu: “Gül, sanık değil şüpheli!”

Erbakan’a kimi noktalarda işleyen zamanaşımının Çankaya’daki için geçerli olmayacağını vurgulayan haberde; “...Çankaya’dakinin 7 yıllık görev süresinin sonunda, davanın düşmesi için 6 ay kalacak. Büyük ihtimalle Çankaya’daki AKP’linin ‘kayıp trilyon’ davası ya ‘takipsizlikle’ kalkacak ya da ‘zamanaşımından’ düşecek. Çankaya’daki AKP’li için yeni mevzuata göre sanık yerine şüpheli ifadesi kullanılması gerektiği bildirildi…” diyor.

Demek ki, bugün Çankaya’da Türkiye Cumhuriyeti’ni şüpheli biri temsil ediyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Aoû 2008 1:58    Sujet du message: Répondre en citant

SelimIII a écrit:
Taktim ama haksiz miyim. Cumhurbaskani ben aklandim diyor, ama aklanmasini Maliye Bakani'nin zorunlu olmasina karsi karari temyiz etmemesi neticesinde aliyor. Yani supheli.

...

Demek ki, bugün Çankaya’da Türkiye Cumhuriyeti’ni şüpheli biri temsil ediyor.




Cumhuriyet 25.08.2008
OKAY, GÜL’ÜN UNAKITAN SAYESİNDE YARGILANMAKTAN KURTULDUÐUNU SÖYLEDİ

CHP, Gül’ün peşini bırakmıyor

AYÞE SAYIN

ANKARA - CHP; Kayıp Trilyon davasından, daha önce Maliye Bakanlığı’nın oluşan Hazine zararına rağmen “temyize gitmemesi” ile kurtulan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün peşini bırakmıyor. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, kapatılan RP’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın hapis cezasını affetmesi sürecinde “Kayıp Trilyon davasının sanığı değilim” açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Gül’ün Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın “temyize gitmemesi” nedeniyle yargılanmaktan kurtulduğunu belirterek, işleyen çarkı, “Meclis Unakıtan’ı affediyor, Unakıtan, Gül’ü affediyor, Gül de Erbakan’ı affediyor” sözleriyle özetledi.

Okay, Gül’ün Kayıp Trilyon davasına ilişkin yazılı açıklamasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçiminden kısa süre önce Gül’le ilgili “dokunulmazlık” zırhı nedeniyle “davanın reddine” karar verdiğini anımsatan Okay, ancak Hazine zararı nedeniyle Maliye Bakanlığı’nın “temyiz” hakkı bulunmasına rağmen, Unakıtan’ın bu başvuruyu yaptırmadığına dikkat çekti.

Temyiz başvurusu yapılamadığı için Gül’le ilgili yerel mahkeme kararının kesinleştiğine işaret eden Okay, CHP olarak bu süreçte, temyiz başvurusunda bulunmayan başta Unakıtan olmak üzere, Maliye Bakanlığı yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını anımsattı. 4353 sayılı yasanın 29. maddesi uyarınca miktarı 1 milyar 300 bin YTL’nin üzerindeki davalarda temyiz için Danıştay’ın görüşünün alınması gerektiğine dikkat çeken Okay, yasanın açık hükmüne karşın, Maliye Bakanlığı bürokratları ile Bakan Unakıtan’ın bu prosedürü yerine getirmeyerek “görevini kötüye kullandığını” söyledi. Okay, Maliye Bakanı Unakıtan’ın bü- rokratlarla ilgili “soruşturma izni vermemesi” üzerine davanın sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine geçen nisan ayında, Maliye Bakanlığı’nın ilgili bürokratlarıyla ilgili “soruşturma izni verilmemesi” kararının kaldırılması istemiyle Danıştay’a başvurduklarını anımsattı.

Gül’ün ise bunu yapmadığı gibi, hukuk davasının reddinden bahsederken, davanın niçin ve nasıl temyiz ettirilmediğini açıklamadığına dikkat çeken Okay, şu görüşleri dile getirdi: “Bu davada, AKP’nin Bakanlar Kurulu’nda olanlar, değişik zaman dilimi içinde birbirini affedici kararları aldılar ve bu kararlara ortak oldular. Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan kişiler kamuoyunu eksik bilgilendiremezler. Kamuoyundan kimi bilgileri saklayıp, işine geldiği bilgileri de aktaramazlar.”
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Jan 2010 1:29    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet 08.01.2010

ALİ SİRMEN
Cumhurbaşkanı
Ne İşe Yarar?
Cumhurbaşkanı’nın salı günü, yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarını bir araya getirdiği yemek, basının ilgisini sadece, gizli dinlemeye karşı alınan polisiye yanıyla çekti. Herkesin herkesi dinlediği bir ortamda, dinlenmemek için alınan önlemlerin, kendileri de dinlenenleri yakından ilgilendirmesi doğaldı.
Aslında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün düzenlediği yemek de demokratik parlamenter sistem açısından doğaldı.
Gerçekten de, cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini belirleyen anayasanın 104. maddesi “Cumhurbaşkanı devletin başıdır,” dedikten sonra ekler:
“Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini temsil eder, anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”
Bilindiği gibi, parlamenter sistemlerde, sorumsuz olan cumhurbaşkanının yetkileri de son derece kısıtlıdır. 1982 Anayasası, cumhurbaşkanına 1961 Anayasası’ndan daha geniş yetkiler vermiş bile olsa, sistemin özünü yine de korumuştur.
Ancak cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlı olması, hiçbir işlevi olmaması anlamını taşımaz. Nitekim 104. madde cumhurbaşkanının yetkilerini sayarken onun, Cumhuriyeti ve Türk milletinin birliğini temsil etme, aynı zamanda anayasanın uygulanmasını gözetme rolünü yerleştirmiştir.
***
104. maddenin 1. fıkrasının bir başka hükmü de cumhurbaşkanının devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlama yükümlülüğüdür.
Gerçekten, azımsanmayacak önemli bir işlevdir bu.
Demokrasinin tıkır tıkır işlediği dönemlerde pek kendini belli etmeyen bu işlev, devletin organları ve erkleri arasında uyumluluk kaybolduğunda büyük önem kazanır.
Bugün Türkiye bu duruma gelmiş, hatta aşıp, kaosun sınırlarından içeri dalmıştır.
Daha bu noktaya varmadan önce, Çankaya’nın inisiyatif alıp, 104. maddedeki yetkilerini kullanarak, uyumlu çalışmayı sağlaması gerekirdi.
Haydi onlardan geçtik, Sayın Gül, hiç değilse Çankaya yemeğinde, söz konusu maddedeki yetkilerine dayanarak yargı ile yürütme arasında uyumsuzluk doğuran, yargı bağımsızlığının zedelenmesine yol açan bir ihtilafı giderebilirdi.
Çünkü Çankaya’da yasama, yürütme ve yargının başkanları toplandığı sırada, yargı ile yürütme arasında çok büyük ve ne yazık ki, yeni olmayan bir ihtilaf gün yüzüne çıkıp, yüksek yargıyı tıkamış bulunuyordu.
Yargıtay’da boşalan 33 üyelik için yapılacak seçimden söz ediyorum. Yürütme, HSYK’deki iki temsilcisi Bakan ve Müsteşar aracılığıyla tıpkı 2007’de yaptığı gibi bu defa da seçimi tıkamıştır.
Tıkanmanın nedeni, yürütmenin, HSYK’nin seçimle gelen temsilcilerinden “Bu 33 üyeden 22’sini siz seçin ,11’ni de biz seçelim”, diyerek kontenjan istemesidir.
***
Talebin uygun olmayıp, yargı bağımsızlığıyla da bağdaşmadığı aşikârdır ve nitekim HSYK’nin seçilmiş üyeleri, alışılmış yöntemle seçim yapılmasını istemekte, ama buna karşı çıkan Bakanlık da, süreci kilitlemekte, bu yüzden yüksek yargıda da işler aksamaktadır.
İşte tam 104. maddenin 1. fıkrası gereği Cumhurbaşkanı’nın müdahale edeceği durum.
Ama edemez, çünkü bunun olabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın gerçekten anayasanın 101. maddesinde belirtilen tarafsızlığa sahip olması ve bunun getirdiği moral bir gücü elinde bulundurması gerekir, ki oraya nasıl seçildiği (hatta kimileri bunu atama olarak niteliyor) herkesin malumu olan Sayın Gül, anayasanın aradığı niteliklere fiilen sahip değildir.
Bu durumda kimileri, şu soruyu sorabilirler:
- Bu koşullar altında cumhurbaşkanı neye yarar ki?
Soru ne kadar haklıdır bilemeyiz.
Unutmayalım ki, cumhurbaşkanının yasamadan gelen yasaları, yürütmeden gelen kimi tasarrufları onaylama durumu da var ve Sayın Gül bu işlevini sektirmeden yerine getiriyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 31 Jan 2014 11:50    Sujet du message: Répondre en citant

Taa 2008 de ben açmisim bu konuyu... Onca geçen sene de ne yazik ki haksiz çikmamisim...

"Cankaya'daki AKP'li" ki sseçimlerde Cumhurbaskani seçilmesi kuvvetli bir olasilik bu gorevin altinda eziliyor.

AKP'nin cemaatle girdigi kavgada orduya kumpas kuruldugunu ilan etmesine ragmen "Cankaya'daki AKP'li" zindanda olume terkedilen Prof. Hilmioglu'nu ozel afla çikarmiyor, bir de ustelik yanlis bilgi veriyor gazeteciler yetkim yok diyerek.

Kendisinin de sanik statusunde oldugu dosyadan içerde yatan Erbakan'i sanki kendisi ozel afla hapisten kurtarmamis (ki Erbakan'i zerre kadar tutmasam da yasi geregi bu affa hiç bir itirazim yoktu).

Iste boyle biri yeniden Cumhurbasakani olacak !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Fév 2014 3:03    Sujet du message: Répondre en citant

Bekir Coskun bu topigin açilmasina neden olan yazisindan sonra bir ikincisini daha yazmis :

Citation:


Bekir Coşkun

O Benim Cumhurbaşkanım Değil (2)


Cumhuriyet 07 Ocak 2014 Salı


Birincisi; 15 Ağustos 2007 tarihli köşemin başlığıydı:
“O Benim Cumhurbaşkanım Değil.”

*

Başımıza gelmeyen kalmadı...

*

Türkiye nasıl bir “kumpasa” düştüğünün farkında değildi...
Þimdi peşi peşine kendilerinin itiraf ettikleri, planlı projeli istila süreci başlamıştı... Gözükürde AKP, gözükmeyende cemaat vardı...

*

Laik Atatürk cumhuriyetinin yıkılarak yerine din referanslı bir devletin kurulması için kolları sıvadılar...
Yargı cemaate bırakıldı...
Polis birimlerine “imamlar” getirildi...
Orduya “kumpas” kurdular...
Dalga dalga tutuklamalar başladı...
Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, ordu komutanları, generaller, şerefli şanlı subaylar “silahlı örgüt üyesi” diye hapishanelere dolduruldu...
Cumhuriyeti savunacak, dinci devrime karşı çıkacak ne kadar yürekli aydın, düşünür, gazeteci, yazar, sanatçı, bilim adamı varsa toplatılıp hücrelere kapatıldı...
Ve karşıdevrimin önü açılmıştı artık...
Devrim yasaları, laiklik, cumhuriyet ilkeleri, çağdaş eğitim, okullar, bayramlar, antlar, marşlar, kavramlar, kurumlar...
Cumhuriyeti cumhuriyet yapan ne varsa saldırıldı...

*

Tüm bunlardan Cumhurbaşkanı “habersiz” olabilir mi?..

*

Olamaz...

*

Bu kadar tuzak, tezgâh, kumpas, hukuksuzluk, hırsızlık, vurgun, kir, pislik...
Yeni farkına varmış gibi yapamaz...

*

Cemaatle mektuplaşmak, Fehmi Koru’nun elçiliği ne oluyor?..
Cumhurbaşkanı’sın...

*

Devletin örgütlü çetelerce istila edildiği resmen açıklanırken...
Başında bulunduğu cumhuriyetin istila edildiği ortaya kabak gibi çıkmışken...
Başkumandanı olduğu ordusuna kumpas kurulduğu kendi dillerinden itiraf edilirken...
En tepesine oturduğu devlet tüm kurumlarıyla çökmüşken...
Hâlâ “Yargı bağımsızdır”, “Devlet güçlüdür” diyerek, olanları yeni duymuş gibi bilmezlikten gelmek!..

*

7 yıl olmuş söyleyeli...
Tekrar ederim:
O benim cumhurbaşkanım değildi...


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 21 Fév 2014 3:06    Sujet du message: Répondre en citant

"Benim Cumhurbaskanim degil" onca uyariya ve de kendi dediklerine aykiri olarak internet yasasini onayladi; boylece bir kez daha "Cankaya'dak AKP'li" yakistirmasi dogruluk bulmus oldu.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 12 Mai 2014 3:05    Sujet du message: Répondre en citant

CANKAYADA'KI AKP'li yakistirmasi bir kez daha onaylandi. Basbakan Barolar Birligi Baskani'na Danistayin yildonumunde "edepsiz" diyerek sozunu kesmesi ve salonu terk etmesi uzerine tipis tipis arkasindan gitti.

Kendi hiyerarsisini de kendi ezerek.

AKP Turkiye'sinde Cumhurbaskanlari Basbakanin emrinde oldugunu da bir kez daha gormus olduk...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Juil 2014 18:51    Sujet du message: Répondre en citant

2008 de baslamisim bu konuya adami gorev suresi doldu, degisen bir sey yok tabii olumlu açidan...

Citation:

Yılmaz Özdil
02.07.2014 Çarşamba
Istakozlu makarna
Abdullah Gül’ün adaylığı açıklandığında, fitre beş liraydı.
*

Dindar cumhurbaşkanımız, bu yedi sene zarfında 750 milyon liracık harcadı.
Çankaya Köşkü’nün sırf bu seneki bütçesi 169 milyon liracıktı. Günlüğü 463 bin liraya geliyordu. Her gün 463 bin lira... Bi ara mesele oldu, çok para harcıyor bu denildi. Þak, cumhurbaşkanlığından açıklama yapıldı, “görev süremizin ilk altı ayında iddia edildiği gibi çok masraf yapılmadı, sadece 20.196 bin YTL harcama yapıldı” denildi. Yani? Yeni parayla 20 milyon lira, eski parayla 20 trilyon lira diyeceklerine “20.196 bin” denilmişti! Abra kadabranın böylesi görülmemişti.

*

Dindar cumhurbaşkanımız, bismillah ilk icraat, kızını evlendirdi. İstanbul Gösteri ve Kongre Merkezi’ndeki mütevazı(!) düğüne üç bin davetli katıldı, altı bin polis nöbet tuttu, şarkıcı Kıraç özel beste yaptı, nikâh sırasında o çalındı, tavandan ışık şelaleleri döküldü. Takılar desen... Derishow’un hazırladığı torbalarla toplandı.

*

Dindar cumhurbaşkanımızın oğlu, bizim gibi geri zekâlı değil, akıllı çocuk, 14 yaşında sigortalı oldu, Ankara Ticaret Odası’na kaydını yaptırdı, henüz 15 yaşındayken ticaret hayatına atıldı, bardakta mısır işine girdi, Ankara’daki alışveriş merkezlerinde yer açtı. Dindar cumhurbaşkanımız “oğlum Bill Gates’i örnek alıyor, finansörü annesi” dedi. Bill Gates’i mısır toptancısı zanneden sayın ahalimiz, alkışladı. Bu akıllı çocuk, geçenlerde ABD’de diploma aldı, mezuniyet törenine giden dindar cumhurbaşkanımız, geceliği 14 bin lira olan otelde kaldı. Dört gece kaldı, fatura 56 bin liracıktı. Ama merak etmeyin, kahvaltı dahildi.

*

Dindar cumhurbaşkanımız, George Clooney’nin ikizi gibiydi! Hani belki merak ediyorsunuzdur, ilk defa kim benzetmişti diye... Yalaka medyamızın günahı yoktu. Köprü, tünel, boru hattı ihalelerini kovalayan İtalyanların işiydi. Tarihte ilk defa, İtalyan dergisi Panorama “Boğaz’ın George Clooney’i” başlığıyla tanıtmıştı. Allah bereket versin, acayip malı götürdüler Türkiye’den... Bilahare, İngiliz dergileri başbakanımızı Sean Connery’e benzetti ama, artık çok geçti.

*

Dindar cumhurbaşkanımızın babasını “yılın ahisi” seçtiler. Adamcağız 62 yıldır tornacıydı, seçmemişlerdi, oğlu cumhurbaşkanı oldu, şırrak, yılın ahisi seçtiler.

*

Dindar cumhurbaşkanımızın eşi, first leydimiz, Dolmabahçe Sarayı’nı gezerken, padişahların kullandığı koltuk, sehpa gibi 35 parça tarihi eseri beğendi, fotoğraflarını çektirdi, Çankaya Köşkü’ne gönderilmelerini istedi. Hır çıktı. “Orası mobilya mağazası değil, müze” denildi. “İyi ki Topkapı’yı gezmedi, kaşıkçı elması’nı da isteyebilirdi” denildi. First leydimiz kırıldı, küstü. E haklı tabii...
Hakikaten yaranılmıyor bu millete, tarihi eserlerin transferinden vazgeçildi.

*

Halbuki... First leydimizin tadilat krizi sırasında, dindar cumhurbaşkanımızın genel sekreteri bizzat TBMM’ye gelerek izah etmişti. Ömer Seyfettin’in Pembe İncili Kaftan’ından örnek vermiş, bu tür tadilatların “psikolojik etkisi” olduğunu, masraf olarak görülmemesi gerektiğini, devletimizin büyüklüğüne yakıştığını söylemişti.
Helali hoş olsun, bu mantıklı izahat(!) benim içime sinmişti.

*

İncili kaftan filan deyince, aklıma geldi... Varlığıyla onur duyduğumuz sayın cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, kendisine hediye edilen 1243 parça hediyenin 1243’ünü de Çankaya’da bıraktı. Koliye doldurup, evine götürmedi.
Dindar cumhurbaşkanımıza neler neler hediye edildiği ise, meçhul.

*

Dindar cumhurbaşkanımız, 72 ayrı ülkeye, 114 defa yurtdışına gitti, devletimiz için kendini hırpaladı, New York Central Park’ta yürüdü, sokak ressamına portresini çizdirdi, Gabon sahillerinde çıplak ayakla dolaşıp resmi temaslarda bulunurken, balıkçı Ayao Nyavor’la sohbet etti, Kenya’da safariye çıktı, zürafa fotoğrafı çekti. First leydimiz çita’ları sevdi, Boston’da Hermes’ten alışveriş yaptı, Washington’da Cafe Milano’da ıstakozlu makarna yedi, tabağı 45 dolarcıktı, ıstakozlu makarna haberini basına sızdıran Türk garson derhal işinden atıldı.

*

Ve, Tayyip Erdoğan’ın adaylığı açıklandı.
Fitre 10 lira.

*

Bana sorarsanız, asrın lideri, dindar cumhurbaşkanını aratmaz, hatta 5 basar.
2023’te su içinde 15 lira olur.

*

Yaşadı gene yani garibanlar.
Cümleten hayırlı çankayalar.

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 10 Juil 2014 23:30    Sujet du message: Répondre en citant

Benim adayim burada,
Cumhurbaskanligi forsu da hazir:



Biraz narsisik, bir miktar megalodur, ama iyi adamdir özünde, "tanidikça seversiniz",
içki ve tütün ürünleri üstündeki vergileri indirmeye azimlidir, bir numarali gevezedir, onunla o konuda kimse bas edemez, baskanlik sistemini getirmeye gerek kalmadan meclisin tümünü uyutup istedigi tüm yasalari "oy birligiyle" kabul ettirir, vs vs.......

Oylarinizi bekler.......;
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 28 Aoû 2014 2:22    Sujet du message: Répondre en citant

Ve bir kez daha bir kisi Cumhurbaskani oldu, yine benim Cumhurbaskanim diyemeyecegim bir kisi, hem de gideni aratacak cinsten...
Cankaya'daki AKP'li artik bir yakistirma bile degil, tamamen oyle.

Bu da Turkiye halkinin yasadigi degerler çokuntusunun bir dusumu : Musluman oldugunu soyleyen iki de bir Allah diye ama "çaliyorlar ama iste yapiyorlar" diyebilen milyonlar sayesinde...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2, 3  Suivante
Page 1 sur 3

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.