264 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 264
Membre(s) : 0
Total :264

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 1 jour, 02h01:14
murat_erpuyan : 1 jour, 02h03:38
SelimIII : 1 jour, 15h28:10
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Officiers lourdement condamnés par la justice turque
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Officiers lourdement condamnés par la justice turque
Aller à la page Précédente  1, 2
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Actualités, en particulier de la Turquie
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Sep 2012 23:32    Sujet du message: Répondre en citant

Les scénarios, il en existe. Voilà un autre, basé sur le fait que la Turquie (mer noire, mer égé, méditerranée...) posséderait d'énormes gisements de pétrole.

Citation:



Dandik cakma cd' ler ile bir Balyoz davasi uydurulmus, ve de vatansever, Turk milletinin cikarlarini dusunen, pkk ile savasmis, her zaman vatanin menfaati icin kararlar vermis, TSK generalleri, 16-20 yil hapse carptirilmislardir...

Dunya tarihinde boyle sacma ve de cakma bir dava yoktur...

Dunya tarihinde kendi ordusuna bu kadar kotuluk eden bir baska iktidar yoktur...

Peki buna yol veren suclular kimlerdir:

-Birincisi, halen salakca "Turkiye' de bir adalet olduguna inanan, ve de onun icin kendi subaylarinin yaninda olmayan", TSK komuta kademesidir... TSK nin "adaletsizligin adaleti olamayacagini ongormesi lazimdi"; "adalet bekleyerek", buyuk stratejik hata yapmislardir...

-İkincisi, vatani satanlara, her turlu hukuki yetkiyi, Referandumlarla veren lay lay sepetimci Turk halkidir; bunu da maddi menfaat ve maddi cikar icin, ne yaptigini bilmeden yapmistir; Gunu gelecek, adaleti siyasetcilere devretmenin bedelini aci odeyecektir... Cunku bugun TSK' yi carpan siyasetci, yarin gelip seni carpacaktir...

Digerleri, hainler, vatani satanlar, ruhunu satanlar, adaleti peskes cekenler, zaten normal davranislarini sergilemislerdir...

Gelelim bu inanilmaz cezalarin yorumuna...

Turkiye' de bomba atan, halki olduren, asker olduren, Mehmetcik roketleyen, pkk mahlukati bile, boyle cezalar almaz iken; cakma bir dava ile generallere boyle agir cezalar verilmesinin bir baska nedeni olmalidir...

Bu olay basitce TSK' yi sindirmek, Turk ordusunu abd, AB, Ermenistan, Yunanistan, israil, araplar vesaire onunde kucuk dusurmek, TSK' yi dis dusmanlarin emrine sokmak olarak gorulebilir ama, bence bu inanilmaz skandalvari cezalar, bu kadar bariz vatan hainligi ile sinirli olamaz...

Bunun arkasinda bir baska hesap, bir baska beklenti olmalidir...

Herkes bu islerin planlayicisi, iktidar, F-tipi, cemaatler filan olarak dusunebilir ama onlar zaten kullanilan piyonlardir; "delige supurulmemek icin taklalar atanlar" bu kadar ileri gidemezler cunku onlar sadece "iktidarda kalmak icin herseyi yapmaya razi" emir kullaridir, onlar buyuk planlarin organizatoru olamazlar...

Bu isin arkasinda bir baska buyuk plan, bir baska buyuk guc olmalidir... Ve bu planin bir buyuk hedefi olmalidir...

Bu hedef "Turk askerini Suriyeye sokmak, veya Ermenistan' a kapi acmak, veya Ortodoks hristiyanlara ekumeniklik verip onlari ortodoks papasi yapmak gibi" gibi basit hedefler olamaz...

Bence bunun arkasinda cok daha yagli kuyruk bir hedef olmalidir...

İlk aklima gelen, Turkiye' nin etrafini saran, ve de yakin zamanda gelisen teknolojiler ile cikarilmayi bekleyen, inanilmaz olculerdeki gaz ve de petrol rezervleridir...

Karadeniz gaz ve de petrol doludur... Dogu Akdeniz korkunc miktarda gaz ve de petrol doludur... Turkiye' nin kara guneyi yani Guneydogu ve kuzey Suriye, gaz ve de petrol doludur... Ege denizinin bile petrol dolu olabilecegi soylentileri vardir...

Bu muazzam kaynak ve de zenginlikler, yeni gelistirilen derin kuyular teknolojileri ile, Turkiye' ye birakilmayacak kadar tatlidir ve de muazzamdir...

Ve de bence, Turkiyenin bu muazzam kaynaklardan uzaklastirilmasi icin, oralardaki haklarini koruyabilecek tek guc olan Turk ordusu, hadim edilmeye calisilmaktadir...

Eger bu muazzam kaynaklar Turk milletinin eline gecerse, Turklerin yeniden sahlanacagini, dunya alem bilmektedir... Genlerinde Turk dusmanligi kaynayan Bati, ozellikle soz konusu boyle muazzam tatli maddi kaynaklar olunca, bunlari Turkiye' ye yedirmemek icin, devasa projeler pesindedirler; ve de bu projelerin en onemli ayagi da, Turk ordusunun baski altina alinmasi ve de generallerinin hadim edilmesidir...

Guclu bir ordusu olmayan hicbir ulke, gunumuz dunya enerji kaynaklari savasindan zaferle cikamaz...

Turk ordusu cok gucludur ve de dusmanlarina korku salar...

Ancak Turkiyenin bal' ini kapmak isteyen mahlukatlar bunu istemezler... Ayilar, fareler, bocekler hep birlikte saldirirlar ki, su anda Turkiye' ye yapilan budur...

Hedef, Turkiye' yi cevreleyen, cok alengirli hukuki kanunlar ile hak talep edilen, gaz ve de petrol denizlerinin, tek gercek koruyucusu ve de kollayicisi olan Turk Silahli Kuvvetlerinin etkisizlestirilmesi, gucsuzlendirilmesi operasyonudur...

Guclu bir Silahli Kuvvetleri olmadan, Turkiyenin eline gecebilecek trilyonlarca dolarlik menfaatlerin korunamayaginin bilinerek, bu paralarin Turkiyenin elinden alinma operasyonudur...

Siyasetciler kolayca satin alinabilirler; biraz para, birkac kaset ile, dunyanin her yerinde siyasetciler cantada kekliktir...

Ancak ordular oyle degildir; ozellikle 7000 yillik mazisi olan Turk ordusu oyle kolayca satin alinamaz...

O zaman ne yapmak lazimdir, o orduyu etkisizlestirmek lazimdir... Bu da ancak, yeteri kadar satilik hain bulunarak, orduyu yargilamak ve de suclamak ile , en ucuz ve de en etkili bicimde elde edilebilir...

İste olan budur, Turk ordusu generallerine cakma suclamalar ile agir cezalar vermek, bu hedefe hizmettir...

Bu hedefe hizmet icin hainlik edenler, birkac dolar icin vatani satip sicak ulkelere goc edebilirler; ancak olan Turk halkinin cocuklarina ve de gelecegine olacaktir...

Bir an once hepimizin kendine gelmesi ve de karimizi kizimizi namerdlere peskes cekmemek, hakkimiz olan trilyonlarca dolarlik gaz petrol gelirlerini kurtarmak icin, harekete gecmemiz ve de gerekeni yapmamiz gerekmektedir...

Yoksa yarin cok gec olabilir...

Dun Libyali kadin cocuklari pazarda satanlar, bugun Suriyeli kadin cocuklari pazarda satanlar, yarin Turk kadin ve cocuklarini pazarda satmaya kalkarlar...

Cok gec olmadan kendimize gelmeliyiz...

Muhtac oldugumuz kudret, damarlarimizda akan asil kanda mevcuttur...

Saygilarimla,

O.P.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Sep 2012 23:52    Sujet du message: Répondre en citant

Pour saisir le sérieux de la décision de la justice visionnez l'exposez du Président du barreau d'Istanbul... (en turc)

http://bit.ly/S3y8UB


Dernière édition par cengiz-han le 26 Sep 2012 1:30; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 26 Sep 2012 1:28    Sujet du message: Répondre en citant


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 27 Sep 2012 15:29    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Haksızlığın gümbürtüsü
Ragıp Duran- 26.09.2012




Balyoz davası sadece hukukî açıdan değil siyasî-ideolojik açıdan da tam bir skandal. Hukuk siyasallaşıp iktidar aracı haline geldiğinde, adaletin meşruluğu sorgulanıyor ve gerçek suçlu ile masumlar birbirine karışıyor. Dahası toplum bölünüyor, karşılıklı nefret bileniyor. Herkes kaybediyor.

Mahkemenin kararını içeride bekleyen sanıklarla avukatlar, kapıda bekleyen eşler, çocuklar, dostlar ve medyadan haber almak isteyen herhalde milyonlarca kişi… Karar açıklandığında, kimse duymadı ve görmedi ama, müthiş bir gümbürtü koptu aslında. Bilinç ve yürekler infilak etti. Hani gece kâbusta bağırsanız, birinden yardım isteseniz belki de ölümden kurtulacaksınız, ama sesiniz çıkmıyor, bağırıyorsunuz, ama çıt yok. El-kol hareketleri nafile. Saçınızı başınızı da yolsanız, kardeşiniz zaten sağır “eloğlu” ise çok uzaklarda.

Pennsylvania Mescidinin üç kalemi, iktidar yanlısı iki dolmakalem “Darbeci misin?” ya da “Sen Ergenekon’u mu savunuyorsun?” diyecek diye çekinmenin, korkmanın âlemi yok. Ben hukuku savunuyorum. Darbecileri yargılıyoruz, mahkûm ediyoruz kisvesi altında hak, hukuk, adalet berhava ediliyorsa, darbeye en büyük hizmettir bu. Onlarca yıl her türlü muhalefeti, “Komünist” diye bastırdılar da ne oldu? Balyoz davası ve ilk karar, hukuku, adaleti, kamu vicdanını açıkça iğfal etti. Yok efendim, aslında büyükbaşlar suçluymuş da ötekiler bu paşaların kurbanı olmuş, gerekçesi de ikna edici değil. Hukukun olmadığı yerde kimin gerçekten suçlu kimin masum olduğu belli olmuyor ki… Mesele sıradan bir usûl sorunu da değil. Savunmanın talep ettiği tanıkların dinlenmemesi, mahkemenin suç delili olarak kabul ettiği belge ve CD’lerin büyük bir kısmının sahte ya da sonradan üretilmiş olması, avukatların son 5 aydır duruşmalara girmemesi tabii ki kabul edilir olgular değil. Ama hukuk tekniği, yargılama yöntemi işin sadece sonucu. Balyoz davasında, siyasî iktidar ya da onun sorunlu müştemilatı, kendi medya organlarında ilk baştan zaten ilan ettiler: Darbeciler yargılanacak ve mahkûm olacak! Burada esas olarak siyasî-ideolojik bir sorun var: Darbelere, darbeciliğe, darbecilere karşı nasıl mücadele edilmeli? Yasalara, hukuk kurallarına ve usûllerine uygun bir şekilde, tüm darbe mağdurlarının somut katılımı ve desteğiyle, demokrasi ve özgürlük için, hem darbeci zihniyeti hem de darbenin gerçek sorumlularını kitle önünde somut, ikna edici, sağlam gerekçelerle teşhir etmek gerekirdi. Kamu vicdanını yaralamamak için meşruiyet çok önemli idi. Darbeye ve darbecilere karşı, genel olarak vesayet, özel olarak da askerî vesayet rejiminin temellerine, mantığına, sistematiğine ve nihayet uygulamalarına, özgürlükçü ve demokratik bir şekilde, kamu yararı adına karşı çıkmak gerekiyordu.

Oysa ki bunların hiçbiri yapılmadı. Siyasallaştığı yolunda çok fazla emare olan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi, intikamcı bir anlayışla, darbe mantığını değil, darbecileri neredeyse bireysel olarak yargıladı ve mahkûm etti. Sözümona gelecekteki olası darbe heveslilerine de ibretlik bir ders verdi. Halbuki, Murat Belge bile, karardan az önceki söyleşisinde “Bu kafayla giderlerse darbe olur” uyarısında bulundu.

Yargıç, suçluluk telaşı içinde, mahkemenin hiçbir etki altında kalmadığını söylerken gereksiz bir ayrıntı da veriyor. Hüküm kurulurken cep telefonu bile yanında değilmiş. Ne kadar ikna edici bir teknolojik/iletişimsel gerekçe değil mi? Yargıç ideoloji ile cep telefonunu birbirine karıştırıyor. Yargıç mahkeme kararı ile hukuku aynı şey sanıyor.

Balyoz kararı, müsebbibi kim ise, bu cenahın, kendisine düşman yaratmakta ne kadar mahir olduğunu da gösterdi. Adalet, hak, hukuk beklenen bir mecra, adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk yarattı. Özkök, Aytaç, Erdoğan ve Gülen ile Özel Yetkili Mahkemeler hakkında kaç bin kişi daha menfi düşünmeye başladı?

Önce Yargıtay, ardından Anayasa Mahkemesi böyle bir ortamda hukukçulara ya da mağdurlara umut verebilir mi? Başbakan Erdoğan da mahkemenin gerekçeli kararını beklediğini söyledikten sonra, Yargıtay kararının adil olmasını temenni/arzu etti. İlk mahkeme kararının adil olmadığı anlamında mı acaba?

Yargıtay’dan hukuka uygun bir karar çıkma ihtimali bile bence yine siyasî müdahale ile söz konusu.

Ece Ayhan “Türkiye’de hukukçu yok, avukat var” derdi, adaletsizliği, hukuksuzluğu teşhir etmek için. Sonuç olarak, avukatlık/savunmanlık kuşkusuz önemli, hatta tayin edici bir makamdır/meslektir, ama avukat taraftır, teraziyi tutan kör kadın değildir. Balyoz’da anlaşılan o ki, yargıçlar da avukat gibi davranmış.

Tarihçiler Türkiye’de Tanzimat’tan bu yana iki çizgi arasında müthiş bir iktidar kapışması olduğunu yazar. Sağ/sol, batıcı/doğucu, liberal/muhafazakâr, DP/CHP, merkeziyetçiler/ademi merkeziyetçiler, laikler/dinciler… Bu kamplaşmaların kavgaları anlatılır. Gerçi ben Cemal Kafadar’dan öğrendim, bu kapışma/çelişki/mücadele hatta savaş, aslında I.Osman’ın tahta geçerken amcası Rükneddin’i öldürmesiyle başlamış. Baktığımız zaman bu kapışmalara, çoğunlukla iki tarafın da doğrudan, açık, siyasî-ideolojik mücadele ve kitleyi kendi saflarına çekmeye yönelik halkçı yöntemlerden çok, belden aşağı metodlarla sürdürdüğünü görüyoruz. Polis, asker, mahkeme sık kullanılan bir araç. Darbe de revaçta bir manivela olarak görünüyor. Makyavel’in sütannesi Türk müydü acaba?

Balyoz’un tek sivil sanığı idi. Benim Galatasaray Lisesinden sınıf arkadaşım Faruk Ağa Yarman. Nam-ı diğer Yarmanştayn! Liberal, demokrat, özel olarak siyasetle ilgilenmeyen bir bilimadamı. Havelsan’ın Genel Müdürü idi. Çok başarılı bir eğitim hayatından sonra Türkiye’nin en önemli nükleer enerji uzmanlarından biri olmuştu. Müthiş gırgır, hayat dolu bir adam. “Hükümeti cebren ve şiddetle yıkmaya çalışmaktan” yargılandı ve 16 yıl hapis yedi. Faruk’u bir kez tanımış olan hiç kimse buna inanamaz. Zaten sonradan üretilmiş sahte belgelerle mahkûm olduğu yolunda çook fazla işaret var. Sınıf arkadaşlarımızın tümü şokta… Avukat arkadaşlarımızın dışında, Silivri’ye doğru dürüst ziyarete bile izin vermediler birinci derece akrabası olmadığımız için.

Böyle bir ortamda, daha yakinen ilgilendiğim bir alanda, medya konusunda, birtakım sorulara yanıt bulur gibiyim: Yılmaz Özdil neden bu kadar çok okurun onayını alır? Sözcü, Yurt, Aydınlık gibi gazeteler neden tirajlarını artırır? Balbay, Özkan nasıl da kahraman mağdur haline gelir? Vatan Yahut Silivri diye kitaplar yayınlanır?

Abdullah Öcalan 90’lı yıllardaki bir söyleşisinde itiraf etmişti: “Benim en büyük müttefiğim T.C.’dir. Hele Diyarbakır cezaevi…”

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 28 Sep 2012 22:54    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:




‘Silivri’de Toplu Katliam’
Ali Sirmen - Cumhuriyet 28.09.2012


Sanırım Orhan Erinç’in, “Yassıada’dan Silivri’ye” başlıklı dünkü yazısını atlamamışsınızdır. Eğer okumadınızsa, mutlaka bakmanızı tavsiye ederim.

Bu çok ilginç yazıyı okurken Yassıada’yı şu ya da bu şekilde yaşamış olanların Silivri duruşmaları konusunda neler hissedeceklerini düşünüyordum ki, Galatarasaray Lisesi’den beş sınıf küçüğüm Hayri Kozak’tan çok uzun bir ileti aldım.

Dostumun yazısı şöyle başlıyordu:

“Yazmaya başlarken bir hususu bildirmekte fayda görüyorum. Demokrat Parti’nin 1950 döneminin milletvekillerinden Kâmil Kozak’ın oğluyum. Yani eski bir Demokrat Partili ailenin çocuğuyum. Rahmetli Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamlarını delikanlılık dönemimde yaşamış olmam beni sınırsız bir isyan ve nefret duygusuna sevk etmiş de olsa ben her zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Cumhuriyetimizin en ciddi güvencesi, teminatı olduğuna inanırım.

Bugünün iktidarının birkaç darbe girişimi ve askeri harekâtı sebep olarak gösterek, günümüzün ordu mensuplarına karşı çok ciddi kıyım hareketi başlattığı inancındayım.

Yazımın konusunu bu nedenle Silivri’de Toplu Katliam olarak seçtim.”

***

Hayri Kozak, Türk basınının bu duruşmalardaki ilgisizliğinin altını özenle çizdikten sonra şu hususu da belirtiyor:

“Duruşmalar başladıktan kısa bir süre sonra, salonun tavanından dinleyici ve sanıkların aralarında yaptıkları konuşmaların dinlenebilmesini teminen misina kalınlığında ucuna çok hassas mikrofonların takılı olduğu birçok kablo sarkıtıldı!!!...

Gelelim duruşmalara:

Bu davanın sanıkları olan 365 subayımızın 4’ü orgeneral olmak üzere 87’si general ve amiral; 220’si albay, 18’i yarbay, 23’ü binbaşı diğerleri ise çeşitli daha alt rütbeli askerlerimizdi. Bu arada tek sivil sanık ülkenin yetiştirdiği en değerli bilim adamlarından olan, Havelsan’ın Genel Müdürü, şirketi sıfır ihracattan, 350.000.000 USD ciro düzeyine ulaştıran, birçok ünlü projeye imzasını atan Faruk Yarman’dı. Kendisi tutuklandığı günden mahkûm olduğu tarihe kadar neden tutuklandığını anlayamamıştı ne yazık ki kendisine13 yıl hüküm giydirildi.

Bu davada her şey ama her şey 11-16-17 No’lu olarak bildirilen CD’lerin içeriğinin ve diğer bazı delillerin sahte olup olmadığının kanıtlanmasına bağlı idi. Mahkeme heyeti anlaşılması mümkün olmayan bir kararlılıkla bu CD’ler hakkında yazılan bilirkişi raporlarını delil olarak değerlendirmemekte, iki çok önemli tanığı dinlememekte ısrar etti ve bunları dinlemeden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne uzun yıllarını vermiş subaylarının tamamını ve bir müstesna bilim adamını en ağır cezalara çarptırmayı tercih etti.

***

Bu arada belirtmem gerekir ki ‘TÜM SANIKLAR KARARLARIN OKUNDUÐU SÜRENİN SONUNA KADAR AYAKTA SESSİZ VE DİMDİK DURARAK ASLA MAHKEMEYE DEÐİL AMA ADALETE SAYGILARINI GÖSTERMELERİ’ son derece anlamlıydı.

Bunun yanı sıra mahkeme heyetinin kaçar gibi salonu terk etmeleri ibret verici bir görüntüydü.

Balyoz davasını bizzat, canlı izlemiş olmam bana tüm gerçekleri yaşamış olma fırsatını verdi.

Rahatlıkla ifade edebilirim ki mahkeme heyetinin bu sonuçları açıklaması için 115 duruşma ile 21 ay kaybedilmesine hiç gerek yoktu. Gördüğüm, dikkatle izlediğim mahkeme heyeti ilk duruşma günü hangi kararları alacaklarını adeta biliyordu. Tek bir sanığın talebini yerine getirmedi. Sadece dinledi ve ara kararlarda sadece kendi bildiğini yaptı. Bütün bunlar mahkeme heyetinin ilk celseden itibaren eğilimi hakkında yeterli kanaati vermiştir kanımca.

Saygı ve sevgilerimle Hayri Kozak”

İşte Yassıada’ya ve o hukuksuz idamlara çocukluğundan gençliğine geçtiği sırada tanık olmuş olan Demokrat Partili bir aileden gelen dostumun Silivri izlenimleri bunlar.

Çok özetleyerek yayımladığım mektup ile ilgili görüşlerimi de yarın yazacağım izninizle.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 29 Sep 2012 23:32    Sujet du message: Répondre en citant

La suite de l'article d'Ali Sirmen étant plus généraliste que cette décision de justice controversée je l'ai mise dans "A. Sirmen'den nefis irdelemeler" 3ème page :

http://bit.ly/PAQ1e1
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Sep 2012 1:19    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

"Balyoz kararının nedeni avukatlarımış!"


28.09.2012

Zaman gazetesi Balyoz davasında verilen mahkûmiyet kararının ardından mahkemeyi aklama çabalarına devam ediyor. Sanıkların avukatlardan ötürü ağır cezalar aldığını iddia eden gazete, duruşmaya katılmayan avukatların “baş” yaktığını, katılanların duruşmayı bastığını yazdı.

Zaman’ın Balyoz davasında verilen mahkûmiyet kararlarına ikna propagandası devam ediyor. Dün, “İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yönelik hakarete varan eleştiriler, hükümet ve iktidar partisi yetkililerini kızdırdı” ifadeleriyle AKP kurmaylarının “haklı” tepkilerini ele alan Zaman bugün de Balyoz davasında iyi hal indirimine gidilmeme nedeni olarak salonu terk eden avukatları gösterdi!

Zaman mahkemeden hızlı davranıp gerekçeli kararı da açıklar mı?

Zaman, “Baro'nun taktikleri yüzünden sanıklar iyi hâl indirimi alamadı” başlığıyla hazırladığı haberde henüz diğer sanıklar hakkında neden iyi hal verilmediğini açıklamayan mahkeme heyetinden hızlı davranmayı uygun buldu. Mahkeme heyetinin 325 sanıktan 296’sına indirim verilmemesini, “Avukatların duruşmalara katılmama taktiği sanıklara pahalıya mâl oldu” olarak açıklayan Zaman’ın mahkemeden önce gerekçeli kararı da açıklayıp açıklamayacağı henüz bilinmiyor.

Zaman: “Mahkeme Erdoğan’a uygun bir karar verdi”

Erdoğan’ın "Avukatların süreç içerisindeki tavırlarını görmezlikten gelemeyiz, kâh boykot ettiler, kâh bağırıp çağırdılar, hatta hâkimlere hakaretler de oldu. Bunlar çirkin şeylerdi” sözlerinden yola çıkarak, “Başbakan’ın da eleştirdiği avukatlar” olarak niteleyen Zaman mahkemenin Erdoğan’a uygun bir karar verdiği iddialarını da doğrulamış oldu.

“Saygısızlık etmeyen” avukatlara aferin!

Zaman’ın haberinde, bazı sanıklara iyi hal indiriminin “saygısızlık etmeyen” avukatlar sayesinde gerçekleştiği ifade edildi. Dava dosyasında yer alan suç iddiaları dışında duruşmada oluşacak her türlü suç unsurunun ancak başka bir yargılama konusu olabileceği hakkında fikir sahibi olmadığı görülen Zaman’ın diğer sanıklara iyi hal indirimi verilmeme nedenini “salonu terk eden avukatlar” olarak sunması gerçek dışı olarak kaldı. Zaman’ın gerçeklik aramadığı haberi mahkemenin verdiği karardan avukatların suçlu çıkarılmaya niyetlenildiğini gösteriyor.

Gelmeyen avukat “baş yaktı”, gelen avukat “duruşma bastı”

İyi hal verilen sanıkların avukatlarıyla, iyi hal verilmeyen sanıkların avukatları arasında karşılaştırma da yapılan haberde açıkça, “İstanbul Barosu'nun taktikleri doğrultusunda avukatları ile birlikte yargılamayı engellemek amacıyla çeşitli yollara başvurdukları için söz konusu sanıkların cezalarında indirimine gidilmedi” ifadeleri yer buldu. Avukatların taleplerinin somut gerekçeler belirtilmeden reddedilmesi, adil bir yargılamanın yapılmaması nedeniyle duruşmalara katılmama hakkına “Sanıkları baronun tavrı yaktı” ifadeleriyle saldıran Zaman hıncını alamamış olacak ki baro üyesi avukatlar için, “6 Nisan’da duruşma salonunu bastılar” ifadesini de kullandı.

Zaman daha kimleri hedef gösterecek?

Zaman’a göre duruşmaya katılmayan avukatlar sanıkların “başını yakarken”, duruşmaya katılan baro üyesi avukatlar da “salonu basmış” oldu. Avukatların salonda bulunup bulunmamasına bir türlü karar veremediği anlaşılan Zaman’ın mahkemeyi aklamak adına kararı avukatlardan sonra başka hangi nedenlere bağlayacağı ise henüz bilinmiyor.(soL Haber)

Odatv.com
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Sep 2012 11:57    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet 30 09 2012



Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Actualités, en particulier de la Turquie Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page Précédente  1, 2
Page 2 sur 2

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.