316 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 316
Membre(s) : 0
Total :316

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 20h25:41
murat_erpuyan : 20h28:05
SelimIII : 1 jour, 09h52:37
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Gezi Direnisini anlamak
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Gezi Direnisini anlamak
Aller à la page 1, 2  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
opak
Admin
Admin


Inscrit le: 02 Mar 2013
Messages: 150

MessagePosté le: 24 Juin 2013 0:53    Sujet du message: Gezi Direnisini anlamak Répondre en citant

Ilk tas islamci ama AKP karsiti A. Hakan'dan olsun !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
opak
Admin
Admin


Inscrit le: 02 Mar 2013
Messages: 150

MessagePosté le: 24 Juin 2013 0:58    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Yargılama, anla

- Hükümet tarafı... Eylemcilerin neden sokaklara çıktıklarını, bir anda nasıl böyle bir öfke patlaması içine girdiklerini anlamaya çalışmıyor, yanaşmıyor.
- Eylemciler tarafı ise... AK Parti’nin ideolojik tabanının neden Tayyip Erdoğan’ın etrafında anında kenetleniverdiğini anlamaya çalışmıyor, yanaşmıyor.
Bu iki tutum arasında hiçbir fark yok.
Ve iki taraf da artık birbirine kör ve sağır...

*

- Hükümet tarafı... Eylemcilerin sokaklara dökülmesini sadece “faiz lobisinin gayreti, dış mihrakların oyunu, uluslararası medyanın kışkırtması, Amerika’daki bazı çevreler, Avrupa parmağı ve komplo teorileri” ile açıklamaya çalışıyor.
- Eylemciler tarafı ise... AK Parti’nin ideolojik tabanının Erdoğan’ın etrafında kenetlenivermesini, sadece “körü körüne bağlılık, mutlak itaat, süper aldatılmışlık, dünyadan haberdar olmamak” gibi gerekçelerle açıklamaya çalışıyor.
Bu iki tutum, yakın akraba tutumdur.
“Anlayışsızlık” paydasında buluşan bir akrabalık vardır bu iki tutum arasında...

*

Oysa şairin dediği gibi “Hangi dünyaya kulak kesiliyorsak, öbürüne sağır kalma”yı reddetmeliyiz ve anlamaya çalışmalıyız...
- Eylemci dediğimiz kişilerin, kendilerini özellikle son iki yılda artan oranda nasıl bir ötekileştirme girdabında hissettiklerini, “ayyaş, kafa kıyak, git evinde iç, alkolik, o nasıl kıyafet öyle, bunlar” falan denilerek aşağılandığını, böyle bir duygu içine girdiklerini anlamalıyız, anlamaya çalışmalıyız.
- Aynı şekilde AK Parti’nin ideolojik tabanının özellikle geçmişte maruz kaldığı zulümlerin yeniden hortlamasından korktuğunu, kazanım alanlarının elden gideceği endişesine kapıldığını, yeni bir antidemokratik dalgayla yüz yüze kaldığı vehmine inandığını anlamalıyız, anlamaya çalışmalıyız.

*

Birbirimizden gitgide uzaklaşmakta olduğumuz tehlikesini görüyor ve diyorum ki:
Yargılamayalım, anlayalım.


Bu bolunmeyi ben mi istedim, yoksa Basbakan mi stratejisini bunun uzerine kurmus?
Kaldiki Gezi'dekileri buyuk çogunlugu "dini butunlere" saygi içindeydi !
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Juin 2013 12:28    Sujet du message: Répondre en citant

Anlamaya yardim edebilir dusuncesiyle univeriste mezuniyet torenlerinde mezunlarin pankartlarini buraya aktariyorum...












digerleri için :

http://galeri.sozcu.com.tr/2013/foto/foto-haber/mezuniyete-direnis-damgasi.html?pid=7
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 02 Juil 2013 1:04    Sujet du message: Répondre en citant

Ahmet Altan'a bir bonjour çekmistik, ayni seyi E. Ozkok'e de yapsak mi yoksa hatasını görüp yanlıştan dönmek erdemdir; Ertuğrul Özkök, korku kafesinde olduğunu da itiraf etmek medeni cesaretini gösterebilmiş, takdire değer, onurlu bir davranış mi desek...
Ancak yazi gerçekten guzel !


Citation:


Cinayeti gördüm ama


Ertuğrul Özkök 27 Haziran 2013

KENDİMİ, Michelangelo Antonioni’nin ‘Blow Up’ filminin kahramanı fotoğrafçı gibi hissediyorum.

Londra’da bir parkta gezerken, karşıda öpüşen bir çifti görür ve fotoğrafını çeker.
Kadın bunu fark edince, koşup makinesini almak ister, ancak fotoğrafçı reddeder.
Kadının ısrarından şüphelenen fotoğrafçı, çektiği kareyi büyütmeye başlar.
Büyüttüğünde çalıların önünde bir cesedin yattığını görür.
Biraz daha büyütünce bir şeyi daha fark eder.
Çalıların içinden uzanmış elinde silah tutan bir kol görünmektedir.
Fotoğrafçının gözünün göremediği şeyi, kamera görmüştür.
Hemen fotoğrafı çektiği parka gidip o çalılığı bulur.
Ceset oradadır, ancak kamerası yanında olmadığı için tekrar çekemez.
Stüdyosuna döndüğünde çektiği fotoğrafların da kaybolduğunu görür.
Bir arkadaşını alıp oraya gittiğinde ise artık ortada bir ceset yoktur.
Polise gider, kayda geçmiş böyle bir cinayet de yoktur.
Böylece, fotoğraf makinesinin gördüğü cinayeti kimse görmemiştir.
* * *
45 YIL SONRA Fotoğraf makinesi, Ankara’daki Ethem Sarısülük cinayetini görüntüledi.
Kurşunu sıkan polis belli, kurşunu sıktığı apaçık belli.
Ama bizden bu cinayeti görmememiz isteniyor.

45 YIL SONRA Gezi olayları sırasında gözü-kaşı patlatılan, uzuvları, ruhları sakat bırakılan insanlar belli.
Sakat bırakanlar da belli.
Ama bizden bu meçhul olmayan failleri, meçhul kabul etmemiz isteniyor.

45 YIL SONRA Antalya’da bir park yerinde öldürülesiye dövülen çocukların görüntüleri ortada.
Dövenler daha da çok ortada.
İnen kalkan coplar, bedende en hayati organlara hedef gözetmeksizin atılan tekmeler ortada.
Ama bizden bu cinayete tam teşebbüsü görmememiz isteniyor.

Yani fotoğraf makinesinin gördüğünü, görmememiz isteniyor.
Fotoğrafı istediğimiz kadar büyütelim...
Hayır, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Resmi Tarihi’nde böyle bir olay, olaylar yok...
Bu rejim değişip, demokratik bir rejim gelinceye ve bu dönemin gayriresmi tarihi yazılıncaya kadar bekleyeceğiz...
* * *
‘Blow Up’ filmini ilk defa seyrettiğimde 20 yaşımdaydım.
Demek ki, 40 yıldır gözümün önünden gitmemiş.
Ama asıl gözümün önünden gitmeyen son sahnesiydi...
Onu da yan tarafta anlatayım.
Devlet kusuruma bakmasın o hayali topu geri atmam
FİLMİN son sahnesinde aynı parkta iki mim sanatçısı hayali top ve raketlerle tenis oynamaktadır.
Fotoğrafçı kenarda durup bu hayali maçı seyretmeye başlar.
Görünmeyen topu kafasıyla izlemektedir.
Pantomimcilerden biri hayali topu, onun bulunduğu yere vurmuş gibi yapar.
Sonra ona bakarak, topu geri atmasını ister.
Fotoğrafçı, bir ara tereddüt eder.
Sonra hayali topu alıp oyuncuya atar.
Makinesinin ve kendi gözünün gördüğü cesedi yok sayan fotoğrafçı, sonunda olmayan bir topu var saymak zorunda kalmıştır.
* * *
45 YIL SONRA Üzerleri çıplak, askılı pantolon giyen, başlarında tuhaf şapkalar olan 100’den fazla tuhaf adamın,başörtülü bir kadını ve onu kurtarmak isteyen yaşlı bir adamı ölesiye dövdüğü her gün anlatılıyor.
Olayın geçtiği yerde MOBESE kamerası var. Herkesin elinde fotoğraf çeken akıllı makineler var.
Kadının üzerine DNA’lar bırakılmış.
Ama nedense bir tek görüntü yok.
Üzeri çıplak, askılı pantolonlu 100 tuhaf adamdan tek kare görüntü yok.
Polise intikal etmiş DNA yok...
Büyük bir şehrin merkezi bir yerinde yürüyen sıradan bir insanı günde en az 25 kere yakalayan MOBESE’ler nedense bu olayı yakalayamamış.

Ve bize her gün binlerce ekrandan, kameradan bu olay anlatılarak, görmüş gibi yapmamız isteniyor.
Biliyorlar ki, görsek yakasına yapışacak, yüzüne tükürecek ilk kişi bizler olacağız.


45 YIL SONRA Birtakım pantomimciler bize camide bira içildi hikâyesi anlatıyor.
“Görüntü var” deniyor.
Görüntüdeki kutunun bira olmadığı ispatlanıyor.
Devletin bakanı, büyükelçileri çağırıp, “İçeride yere atılmış bira kutularını gösterdik” diyor.
Büyükelçiler çıkıp “Daha önce seyrettiğimiz, kapının dışındaki ezik kutudan başka bir şey yok” diye yalanlıyorlar.


Ama hâlâ her gün miting meydanlarından, televizyon ekranlarından,gazete köşelerinden, pantomimcilerin attığı bu hayali topu geri göndermemiz isteniyor.
* * *
Film Türkçeye “Cinayeti gördüm” adıyla çevrilmişti

Bugün kendimi aynı filmi seyrediyor gibi hissediyorum.
Bunaltan bir polis devleti bütün imkânları, bütün müttefikleriyle üzerime çullanmış...
Benden, “Gördüğüme inanmamamı, görmediğime ise inanmamı” istiyor.
İstemiyor, emrediyor...

‘Blowup’ı seyrettiğimde Soğuk Savaş yıllarıydı. Muhafazakâr sağın antikomünizm tamtamları kulakları sağır ediyordu.

Bugün ise bir yalan ve iftira vuvuzelası beynimize tasallut etmiş vaziyette...


O devlet kusura bakmasın, annem ve rahmetli babam bana itiraz etmeyi, kafa tutmayı, onların her söylediğine bile evet dememeyi öğrettiler.
Gördüğüme inanacağım, görmediğime, gösterilmeyene inanmayacağım...

Gezi ruhu, içimdeki korku kafesini kırdı ve içindeki isyankârı azat etti... Artık kolay kolay kafeslenmem...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23595327.asp




Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 04 Juil 2013 10:22    Sujet du message: Répondre en citant

Gezi olaylari hakkinda yapilan ve Sozcu gazetesinde yayinlanan anket :

http://bit.ly/14PoAVg
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 05 Juil 2013 10:21    Sujet du message: Répondre en citant

bir %50 obur % 50'ye polis esliginde karsi koyuyor...

Bu da anlamaya yardimci...


Citation:

There were also groups of civilians ( Prime ministers partisans) that attacked protestors with police. And police let them do what they want.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Juil 2013 13:40    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Bugün de direniyoruz…

Bugün de direniyorum. Bu cümleyle başlamayı tercih ettim çünkü bundan sonra hep direneceğimi biliyorum. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan milyonlarca insan gibi haftalardır evriliyorum. İçimdekilerin çıkmakta zorlandığını hissettiğim kadar direnişin içime kök saldığını da hissedebiliyorum. İyiyim, sanki gittikçe sağlamlaşıyorum. Her gün biraz daha tam, biraz daha insan olduğumu hissediyorum. Kendimle yer değiştiriyorum.

Bunları yazıyorum çünkü bir ayını çoktan deviren bu sürecin üstünde hiç kara bulut olmasın istiyorum. Bu umuda tutundum ve kayıp gitme ihtimalinden korkuyorum.

Bir tek kendimden emin olabileceğim için, sadece kendimi anlatmaya çalışacağım.

Bendeki değişimin çok daha önceden başladığını kabul etmeliyim. Demografik karakteristiklerime bakılarak kolayca tahmin edilebilecek kimliğimden sıyrılmaya başlayalı baya oluyor. Ancak geçen birkaç senede emekleyerek alabildiğimin yolun kat kat fazlasını yürüdüğümü düşünüyorum direniş sayesinde.

Ayağa kalkmak için herkesin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Benimki daha çok refleks gibi bir şeydi açıkçası. Anlayamadığım bir şiddet vardı ortada. Kimse hak etmiyordu bunu. Benim için çok açıktı zaten parktaki insanların ne yapmak istediği, onlara güveniyordum. Önce bir temiz ağladım ne yalan söyleyeyim. “Günaydın” niyetine “Gezi’ye girmişler” lafına kalkmıştım. Sonra baktım o kadar sert bir müdahaleye rağmen kaçmıyor insanlar. “Direne direne…” diyorlar. “Ya hep beraber ya hiçbirimiz”.

En çok bu yüzden direniyorum ben kendi adıma. “Ya hep beraber ya hiçbirimiz”.

Bu ülkenin tarihi belli. Bir grubun bir gruba üstün gelme çabasının nasıl sonuçlandığı ortada. En basitinden askeri müdahalelerden bahsedin bir masada, “bir onlardan bir onlardan" diyecektir arkadaşınız. Bu sefer öyle olmasın diye dua ediyorum.

Ben "çok sevindiysen takla at da görelim" denilen adamın ağzından “bakanım ne diyorsunuz siz" cümlesi dökülene kadar direneceğim. Polisleri tek sıraya dizme cesareti bulanlara daha orada, o an polis tepki gösterene kadar direneceğim. O teröristtir, şu geri kafalıdır, o bağnazdır, şu köledir, şu faşisttir gibi bütün tanımlamalara karşı direneceğim. Ayrıca kimse kimsenin g*t kılı değildir. Ben ona da direneceğim. (O videoyla ilgili de yanlış anlaşılmalar varmış sanırım, kadın kendi için söylememiş galiba ama olayı güzel özetliyor bence) Başbakan çıkıp borçları şöyle kapattım, milli gelir böyle arttı derken cebine net 773,01 TL giren adam ölümüne alkış tutuyorsa ben direnirim. Herkesi her şeyi geç, kendime karşı bir direnirim önce. Mitinglerde mikrofonlara söylenen birçok şeye güldüğümüzü, “bu mu yani destek" dediğimizi kabul ediyorum, ben de yapıyorum o işi. “Hiç anlamıyorlar, nasıl hala yani…" diye başlayan cümleler var ya hani, tam o cümlenin ortasında direniyorum kendime, “anlamıyorlar" değil çünkü “anlatamıyoruz". Aslında daha doğrusu “anlaşamıyoruz" belki de.

Benim gibi doğduğundan beri Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşamış, yirmili yaşlarının sonuna gelmiş ve kafası karışmamış biri var mı Allah aşkına?

Bugün türbanlıların yanında duruyorum ama birkaç sene öncesine kadar bu kafada değildim yemin ederim. Benim ailemde Kuran başköşede durur. Annem her sıkıntısında Yasin okur. Anneannem namazını hiç aksatmamıştır. Tutabilen herkes oruç tutar. Babaannem hep dua eder. Bana da öğrettiler. Allah ile arana hiç kimse hiçbir şey girmesin diye öğrettiler bana. Buna rağmen türbanlılara karşı hep temkinli olduk. Akrabalarımın arasında türbanlılar var ama ailecek hep karşı durduk. (Tuhaf değil mi? Bu topraklar hep tuhaf. İyi ki de tuhaf aslında. Bu sayede olanlar oldu zaten.) Kullanıyorlar dediler bana. İlk başta ses edilmeseydi iyiydi ama artık kullanıyorlar, buna karşı durmalıyız dediler. Üniversiteye perukla girene kızgındım ben. Öyle de mezun oldum açıkçası.

Bugün ayağa kalkıp halkların kardeşliği diyebiliyorum ama bunu kendimi bildim bileli demiyorum ne yalan söyleyeyim. Gördüğüm şeyi anlamaya başladığım ve ağlayarak çizgi film açtırma yetimi kaybettiğim günden itibaren, hayatımın çok büyük bir bölümünde şehit haberleri duydum ben. Sarsılarak küfrettiğim de oldu, şimdiki aklım olsa asla yapmayacağım savaş çığırtkanlığını yaptığım da. Sonra kendi köklerim heyecanlandırdı beni. Abhazım ben. (Bak hala öyle kolay kolay Abaza diyemem. Neyse ki artık kimse anırarak gülemiyor. Direniş sağ olsun.) Türkiye’nin tanımadığı Abhazya diye bir ülke var mesela. Orayı okudukça, anladıkça, konuştukça işler karıştı içimde. Ayrıca yukarıda söz ettiğim demografik karakteristiklerimi paylaşmadığım kişilerle tanıştım zaman içinde, insan tanıdım. Þehide hala şehit der, oturur ağlarım ama başka şeye ağlarım artık. Çünkü bambaşka bir şeye kızgınım.

Anlatmak istediğim, insanı insana kırdıran her tür düzene karşı direniyorum aslında uzun zamandır. Ama görmesem, duymasam, anlamaya çalışmasam yemin olsun bu kafaya gelmezdim, gelemezdim. Sadece Kürtlük Türklük meselesi de değil bu. “Onlara toprak verirsek Çerkez de ister Laz da ister. Onlar da mı ayaklasın? Onlar da mı silahlansın?” dediler yıllarca. Valla bu cümleyi ben kurmadım, ilk kez kurulduğu ana da şahit olmadım, kurulu geldi bu cümle. Yani sadece Kürtlüğü Türklüğü değil, Lazlığı, Çerkezliği, Ermeniliği de silah gibi doğrulttuk birbirimizin yüzüne. İki senedir, üç senedir değil, neredeyse bir asırdır böyle bu. Televizyonda, gazetede koca koca ağızlardan çıkan cümleler yıllardır kuruluyor. Bu yüzden kimse kimseden bir sabah yepyeni bir insan olarak uyanmasını beklemesin.

Her şey bir yana, kim neyi doğru düzgün öğrenebildi ki bu ülkede? İnsanlık tarihi için bir kelebeğin kanat çırpışı sayılabilecek kadar küçük bir zaman dilimidir tarihi bu ülkenin, o kadarcık zamana neler sığdırdık? Ne kadarını biliyoruz Allah aşkına? Ortaokulda tarih dersleri tee Hunlardan başlar, Cumhuriyet kurulunca biter. Lisede hop yine Hunlara döneriz biz. Üniversitede de hocana bağlıdır biraz durum. Sonrası tamamen şahsi merakına göre şekillenir. Ben lisede “Deniz Gezmiş’i tanıyor musun” diye sormuştum birkaç arkadaşa (benimki de tuhaf bir manyaklık ama ergenlik işte) “Alt sınıftan mı” diye cevap veren oldu bana.

Demek istediğim azıcık sabır gerekiyor bize. Anamızın babamızın edinemediği bir şans denk geldi bize, bunu elimizin tersiyle itersek bir yüzyıl daha debeleniriz diye korkuyorum.

Bu arada şunu da söylemeden edemeyeceğim, Atatürk’ün putlaştırılmasının sonu geliyor diye de çok seviniyorum. (Ben ilk Bursa’daki nutkunu öğrendiğimde bir vay anasını demiştim kendi adıma) Atatürk’ü eleştirmeyi beceremeyen zaten onun fikirlerini benimsemiş değildir. (Başıma bir şey gelmeyecekse bu benim şahsi kanaatim.)

Bağlamak gerekirse, bu söylediklerimi zaman içinde yine ben eleştireceğim muhtemelen. Dediğim gibi evriliyorum ve aşırı heyecanlıyım. Çünkü şu sıralar içim, dışım ve her yer direniş.

http://durumlarvar.tumblr.com/
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 08 Juil 2013 14:41    Sujet du message: Répondre en citant



.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 12 Juil 2013 1:23    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:




Gezi'nin Adını Doğru Koyalım!
Emre Kongar


Cumhuriyet - 11 Temmuz 2013

AKP iktidarı, Gezi Parkı Direnişi’yle Mısır’daki darbeyi neden ilişkilendiriyor?
Çünkü Mısır’daki darbe üzerinden, Gezi Direnişi’ni mahkûm ettirmek, kendisini aklamak ve otoriter rejimini pekiştirmek istiyor.
Çok yazıldı, çizildi ama bir kez daha yineleyeyim:
AKP’nin empoze etmeye çalıştığı çarpık mantığa göre:
Gezi Parkı Direnişi, Mursi’ye karşı olan Tahrir Meydanı Direnişi gibidir...
Darbeye yol açar...
Bu nedenle de katılanlara darbeci ve terörist muamelesi yapılarak derhal durdurulmalıdır!
Nitekim bu sakat mantık çerçevesinde her türlü haksızlık ve hukuksuzluk yapılmakta, Gezi Direnişi’ne katılan “barışçı aktivistlere”, “palalı terörist” muamelesi reva görülürken bu direnişe karşı çıkan ve AKP iktidarının yanında yer alan “palalı teröristlere”, “barışçı aktivist” gibi yumuşak bakılmaktadır.

***

AKP içinde paniğin büyümekte olduğu görülüyor:
Panik büyüdükçe, baskılar ve zaten iler tutar yeri kalmamış olan demokrasimizden geri gidişler de artıyor.
Son hamle, TMMOB gibi çok önemli bir meslek kuruluşunun yetkilerini ve haklarını elinden almak olmuştur!

***

Mısır’daki olay elbette bir darbedir...
Gezi Parkı Direnişi ise ondan çok farklıdır...
Çünkü Türkiye’deki demokrasi, bütün çabalara karşın henüz Mısır düzeyine geriletilebilmiş değildir!
Değerli gazeteci Aykut Küçükkaya ve öteki arkadaşlarla birlikte, Gezi Parkı Direnişi’nin ulusal ve evrensel boyutlarını irdelemeye çalıştığımız bir kitap yazdık...
O kitabı, benim “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı” adlı çalışmamla birlikte okursanız:
AKP’nin antidemokratik çabalarının, kendisini yıpratmaktan başka hiçbir sonuç vermeyeceğini görürsünüz!

***

AKP’nin bu hataları nasıl ve neden yaptığını...
Bu hatalara karşı, demokrasinin nasıl korunabileceğini merak ediyorsanız:
Yine benim “İçimizdeki Zalim” ve “Demokrasimizle Yüzleşmek” adlı kitaplarıma bakabilirsiniz!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 13 Juil 2013 1:19    Sujet du message: Répondre en citant

Erpuyan, bunu niye gomadin?

Citation:


(...)


E. Kongar “Yeni Orta Sınıf” görüşü ile geniş ilgi toplayan Prof. Sencer Ayata’nın değerlendirmelerini 36 - 39. sayfalarında vererek başlıyor işe...
Aynı zamanda milletvekili olan Prof. Sencer Ayata’ya göre, Gezi olayları da yeni orta sınıfın demokrasi hareketi.
Þimdi yalnızca satır başlarıyla Emre Hoca’nın görüşlerini özetleyeyim, gerisini daha geniş ve öğretici biçimde kitapta okursunuz.
Gezi olayı ‘Bilişim Devrimi’nin Türkiye’deki tohumlarının tomurcuklanması, çiçek açması, geciktirilmiş dışavurumudur.
Olaya sadece, “Dijital Devrim” olarak bakmak da yanlıştır.
Olay aslında uzun bir süredir dünyayı ve Türkiye’yi etkilemekte olan insanlığın 3. büyük devriminin değerleri olan çevrecilik, demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar bağlamında ortaya çıkmıştır.
Ağaçları, yeşili, parkı korumak gibi çevreci bir niyetle başlayan ve direnişçilere zalimce müdahalelerle gelişen, Erdoğan’ın dediğim dedikçi tutumuyla yaygınlaşan olayın ulusal nedenleri ise kentsel yaşam standartlarını düşüren yağma kültürü, Erdoğan’ın yaşamın her alanına müdahale eden ceberut tutumu, AKP iktidarının yaşamın her alanını kapsayan müdahaleci, baskıcı politikası; herkesin her an, her yerde izlendiği, kayıt altına alındığı, kaset, korku toplumuna duyulan tepkidir.

***

Direnişten çıkan pratik sonuçlar ve alınacak derslerse çok özetle şunlar:
Bu direniş, AKP’nin dinci -laik, Müslüman- laik gibi karşıtlıklarla tırmandırdığı din eksenli kırılmayı ortadan kaldırdı. Direniş kuşağı din üzerinden ötekileştirmeyi reddetti.
Yeni kuşakların hiç de şikâyet edildiği gibi toplumsal sorunlardan habersiz ve çevrelerine karşı ilgisiz olmadıkları anlaşıldı.
Halk pasif direnişin erdemlerini anladı.
Korku duvarı yıkıldı, korku barajı aşıldı.
Klasik medya üzerindeki sansürün işe yaramadığı, ters teptiği anlaşıldı.
E. Kongar “Bundan sonra ne olur” sorusuna da şu yanıtı veriyor:
Kısa vadede Taksim Gezi Parkı Direnişi hiç kuşkusuz şu veya bu biçimde karşı tepkileri davet edecek, AKP iktidarı önemli girişimlerde bulunacaktır!
Tepkisel otoriterleşmeyle bir süre bir geri gidiş bile yaşanabilir. Ama bu geri gidişi ve otoriterleşmeyi kalıcı sanmak yanıltıcıdır. Çünkü ‘bilişim devrimi’ artık hükmünü icra etmektedir. Türkiye’de de dünya ile birlikte bu yeni döneme girilmiştir.
Girişilecek kışkırtmaların etkisi konusunda belirleyici olan esas soru şudur:
Türkiye’de nüfusun ne kadarı kentli ve demokrat nitelikleri kazanmıştır, ne kadarı feodal değerlere bağlılıklarını sürdürmektedir?
Kongar’ın bu sorusuna yanıt ararken de yeni orta sınıfın yükselen ve gelişen bir sınıf olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir sanırım.
Evet sevgili okurlar; Emre Kongar ile Aykut Küçükkaya’nın “Gezi Direnişi” mutlaka okunması gereken bir kitap.

11 Temmuz 2013 - Cumhuriyet / Ali Sirmen

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 14 Juil 2013 1:31    Sujet du message: Répondre en citant

Türkiye tarihinde artik Gezi oncesi ve sonrasi denilecek...



Citation:




İki İftar: İki Sonuç
Emre Kongar

2013 ramazanının ilk iftarları:
Beyoğlu’nda Antikapitalist Müslümanların öncülüğünde “Yeryüzü Sofrası”…
Taksim’de Beyoğlu Belediyesi’nin “İftar Sofrası”…
Aynı anda, aynı yerde yapılan iki “toplumsal iftar”…
Gezi Direnişi’nin siyasete getirdiği yeniliği…
AKP iktidarının 11 yılda nereden nereye geldiğini…
Kimsenin görmezden gelemeyeceği kadar net ve açık bir biçimde gözlerimize sokuyor:
1) AKP halktan kopmaktadır.
2) AKP’nin, din üzerinden toplumu ayrıştırma ve siyasal rant elde etme silahı artık etkisini yitirmektedir.

***

Bakınız Cengiz Semercioğlu, 11 Temmuz tarihli “Taksim’deki İftarlar Arasında 10 Fark” başlıklı yazısında hangi gözlemleri yapmış:
“1- Yeryüzü Sofrası köy düğünüydü, Belediye Sofrası Çırağan düğünü…
2- İlki doğaldı, ikincisi zorlama.
3- Yeryüzü Sofrası’nda insanlar yerlere oturup iftarlarını açtı, Belediye Sofrası’nda beyaz masa örtülü 10 kişilik yuvarlak masalara.
4- İlkinde Galatasaray’dan Taksim’e binlerce insan toplanırken, ikincisinde bütün şaşaaya rağmen 400 kişi vardı.
5- Belediye Sofrası’nda özel giyimli kızlı-erkekli garsonlar servis yaparken, Yeryüzü Sofrası’nda herkes birbirine servis yaptı.
6- Yeryüzü Sofrası’nda kadınlarla erkekler eşit ağırlıktaydı, Belediye Sofrası’nın yüzde 90’ı erkekti.
7- Belediye Sofrası’nda termos termos çay vardı, Yeryüzü Sofrası’nda ağırlıkla ayran.
8- Yeryüzü Sofrası’nda herkes yanında getirdiği yemeklerle iftar açtı, Belediye Sofrası’nda belediyenin özel kutularda verdiği iftariyeliklerle.
9- Saat 21.10’da Belediye Sofrası’nda kimse kalmamıştı. Yeryüzü Sofrası iftardan sonra da tıklım tıklımdı...
10- Yeryüzü Sofrası TOMA’ların gölgesindeydi, Belediye Sofrası Ahmet Misbah Demircan’ın gölgesinde.”
Evet, AKP’nin halktan kopmakta olduğunu bu iftarlardan daha iyi vurgulayacak bir simgesel olay var mı? (Başbakan’ın “Başlar, ayaklar” söylemi hariç!)

***

Ve bakın aynı tarihte Ahmet Hakan Beyoğlu iftarı için ne yazıyordu:
“Her şeye rağmen çok başarılı oldu bu iftar...
Nereden anlıyoruz?
Þuradan: Yeminli iktidar destekçisi yazarların, ‘Bakalım oruçlu muydular, bu dini siyasete alet etmek değil mi, güzel ama acaba samimiler mi?’ dışında söyleyecek söz bulamamalarından…”
Evet, AKP ve yandaşlarının, din üzerinden toplumu bölme ve düşmanlaştırma silahı, etkisini yitirmekte!

***

Dünya değişiyor…
Türkiye değişiyor…
AKP, hâlâ Yirminci Yüzyıl’ın küflü raflarındaki Soğuk Savaş malzemelerinden medet umuyor…
Allah sonumuzu hayretsin!

13 Temmuz 2013 - Cumhuriyet


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 15 Juil 2013 1:19    Sujet du message: Répondre en citant

NTV tarih dergisi yayinlanmadi ama, internet sayesinde daha da fazla okuyucu ile bulusacak...



derginin tamami için resmin üstüne tiklayin...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Juil 2013 10:58    Sujet du message: Répondre en citant

Gayet guzel kurgulanmis bir video, Basbakanin soylediklerinden nasil vazgeçtigini (AVM konusu mesela) kendisine karsi olanlari nasil asagilayip, nefretle baktigini (çapulcu), nasil gerçek disi sozlerle halki birbirine karsi kiskirttigini (camide içki, basortulu kadina saldiri) ve boylece krizi idare etmesini beceremedigini guzelce belgelemisler...

RTE'nin sonunun baslangici belgesi olabilir...


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
narine
Spammer
Spammer


Inscrit le: 24 Jan 2007
Messages: 684

MessagePosté le: 18 Juil 2013 19:19    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:
Celal UÇAR - Perdeci


Gezi Parkı Direnişi Yok Edilen Sosyal Yapıyı Kuracak
12 Eylül 1980 faşizmi ile yıkılan ve yok edilen Türkiye'deki sosyal yapı ve dengeler Gezi Parkı Direnişi ile yeniden kurulmaya ve oluşmaya başladı. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete ve yaptığı devrimlere varoluş şartları gereği başından beri düşman olan karşı-devrim taraftarlarının oluşumu AKP ve onun iktidara gelen hükümeti, kayıtsız şartsız Türk Milleti üzerindeki 11 yıllık iktidarı sürecince sosyal dengelerin ve sosyal yapının yıkımını hızlandırmaktan başka hiçbir şey yapmadı.
Yaşama beyinlerinden, yüreklerinden değil, en yumuşak yerleri göbeklerinden bağlı olan aydınlar, 2. Cumhuriyetçiler, liboşlar, yetmez ama evetçiler, akiller bu yıkıma bilinçli ya da bilinçsizce yardımcı oldular. Amerika'da yüksek okullar okumuş danışmanları korku imparatorluğunun kuruluşuna yol gösterdiler. Karşı çıkanlar susturuldu, cezaevlerine atıldı. Basına akıl almaz derecede sansür uygulanıyor. Yüzlerce gazeteci yıllardır zindanlarda tutuluyor. Ordunun ulusalcı komutanları tasfiye edilerek, hayali uydurma davalar ve delillerle zulümhanelere dolduruluyor. İşadamları, yöneticiler, orta sınıfın ve bürokratların son teknolojilerle telefonları dinlenerek her alanda tehdit ve şantajlar yapılıyor.

Kısacası halkın üzerinde 12 Eylül faşizminin bile yapamadığı ölçüde baskı kurularak, yandaş yapma yoluna gidildi. Yandaş olmayanlar ötekileştirildi. Yalnız tüm toplum mühendisliği çalışmalarında bir şey hesaplanamadı; etki tepkiyi, baskı da direnişi doğurur. Nicel birikim, bir gün niteliksel değişime yol açar. Ve olan oldu, Taksim Gezi Direnişi ülke ve dünya çapında bir nitelik taşıdı; tüm dünyadaki baskılara karşı çıkışa örnek oluşturdu.
AKP hükümeti, Gezi olayları karşısında baskıdan yana, özgürlüklere düşman yapısına uygun bir stratejiye başvurdu. Siyaset bilimi kitaplarına geçen bu stratejiye "kontrollü gerilim" deniyor.
Kontrollü gerilimin ana stratejisi (ki aynı zamanda 1970'li yıllardan beri literatürde bilinen bir teknik ve psikolojik harp yöntemidir) toplumda kutuplaşmalar yaratmak ve karşı tarafı şiddete kışkırtmak. 2002'de Zaman gazetesinde emekli Tabip Albay Prof. Dr. Nevzat Tarhan (aynı zamanda Memory Center of America Türkiye Yöneticisi) stratejiyi şöyle izah etmiş: "Güç odakları ellerindeki kontrolü kaybetmemek için gerilimi artırırlar ve gerilimden çıkar sağlarlar. Potansiyel tehlike olarak algıladıklarını kendi savaş kurallarına çekmeye çalışırlar. Kendi savaş kuralları şiddettir. Þiddetle beslenirler, şiddetten yararlanırlar." Yani Tayyip'in ağzından çıkanı kulağı duymuyor gibi bir durum söz konusu değil. Süreç boyunca ne dediğinin gayet farkındaydı. Amerika'da siyaset eğitimi almış onca danışmanı, müsteşarı var. Katillerin siyasetine kendisi ustalık dönemi diyor.
Ülkemizdeki zalim hükümete ve tüm haksızlıklara karşı başkaldırış ve direniş başlamıştır artık. Sosyal denge ve sosyal yapı en demokratik şekliyle kendini yeniden inşa edecektir. Yazımı direnişin sloganlarıyla bitirirsem: "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!"
Haziran 2013
http://www.bizimanadolu.com/koseyazarlari/ucar.htm

le 16 juillet, Celal Uçar était à Kadiköy (Istanbul) au forum du parc de ‘Yogurtçu’, vous pouvez voir et écouter son petit discours si vous faites une petite recherche dans les archives vidéos d’Ulusalkanal.
Je participe à son point de vue qu’une révolution anticapitaliste viendra de ces Assemblées du Peuple, et des forums pour le moment dans des parcs. Comme il redit l’un des slogans des parcs ‘ce n’est que le début…’
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 24 Juil 2013 0:37    Sujet du message: Répondre en citant


.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2  Suivante
Page 1 sur 2

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.