273 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 273
Membre(s) : 0
Total :273

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 21h48:04
murat_erpuyan : 21h50:28
SelimIII : 1 jour, 11h15:28
Salih_Bozok : 4 jours
cengiz-han : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Mûslümanligini bas bas bagiran erkeklerin açmazlari
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Mûslümanligini bas bas bagiran erkeklerin açmazlari
Aller à la page 1, 2  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 14 Nov 2013 15:59    Sujet du message: Mûslümanligini bas bas bagiran erkeklerin açmazlari Répondre en citant

önce bir video



Dernière édition par duygu le 14 Nov 2013 16:44; édité 2 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 14 Nov 2013 15:59    Sujet du message: Répondre en citant

sonra bir fotograf

murat_erpuyan a écrit:
>

73
Uploaded with ImageShack.us
<
Crying or Very sad

dans le topic
Memleketimden insan manzaralari / Ici c'est la Turquie


Dernière édition par duygu le 14 Nov 2013 16:05; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 14 Nov 2013 16:01    Sujet du message: Répondre en citant

Bir de Cumhuriyet yazarini okuyalim :

Citation:


Mine G. Kırıkkanat


Bir Erkek, İki Baş…

13 Kasım 2013 Çarşamba


Kadın saçından tahrik olabilen erkeklerin beyin fonksiyonları, uzun zamandır ilgimi çeken bir konudur. Böyle bir beynin kadın saçı görünce anında çalışan uyarı/icraat mekanizması, nasıl bir fizyolojiyle açıklanabilir? Baş ile apış arasındaki düz kontak, beyin kıvrımlarının az olmasından mı ileri gelir, yoksa çok olmasından mı? Zekâ düzeyi nedir, vb. vb…

AKP’li kadın milletvekillerinden bazılarının TBMM’ye türbanla girdiği gün, Brüksel’in ünlü kitapçısı Filigrannes’da dolaşıyordum. Günün anlam ve önemine pek uyan bir kitap çarptı gözüme: Tom Hickman’ın Türkçeye ana başlığını “Tanrı’nın Zamazingosu” diye çevirebileceğimiz “God’s Doodle: The Life And Times Of The Penis” adlı araştırması.

Daha ilk satırlarda, yıllardır merak ettiğim bazı soruların yanıtına ulaştım: Meğer antikçağlardan günümüze, bütün erkeklerin zaten iki başı varmış! Çin’den Maçin’e, Sümerlerden Romalılara, Japonlardan Amerikalılara tüm tarih boyunca, erkeklerin kafasından “büyük baş”, pipisinden ise “küçük baş” olarak söz edilirmiş, iyi mi?

***

Bizim ellerde ancak ve yalnız kurbanlık hayvanların “büyükbaş” ve “küçükbaş” diye tanımlandığını düşününce, biraz tuhaf olmadım değil… Türkçeden başka hiçbir dilde herhangi bir hayvandan “baş” diye söz edilmediğine, zaten sarmısak, soğan ve çıban da salt bizim dilimizde baş olabildiğine göre; ister istemez yeni bir soru asıldı zihnimin çengeline: Acaba başka kültürlerin insanın erkek türüne yakıştırdığı büyük, küçük başları, kurbanlık ve kesim hayvanları için kullanan bizim kültür, sünnete mi gönderme yapıyordu?

İşte size sorudan öte, kuşkusuz asla çözülemeyecek bir muamma... Devam ettim, kitabı okumaya.

Leonardo da Vinci, “erkeğin iki başı”na ilişkin düşüncelerini, çağımızdan 500 yıl önce şöyle yazmış: “Penis, insan zekâsıyla doğrudan ilintili ve hatta bazen özgün bir zekâya sahiptir. Sahibinin uyarmak istediği penis, oralı olmayabilir. Kimi kez, sahibi uyarmayı aklına getirmediğinde, hiç istemediğinde bile harekete geçebilir. Çoğu kez sahibi uyurken uyanır, uyanıkken uyur. Sahibi ne isterse istesin, tersini yapabilir. İşte bu yüzdendir ki bu yaratık (penis) özgün bir yaşama sahip ve erkeğin aklından bağımsız bir akıldır, diye düşünüyorum.”

***

AB Bakanı’nın “Ben kamyon kullanıyordum, Leonardo da vinci...” esprisinden beri Türkiye’de çoğu AKP seçmeni bazı yurttaşlar, Leonardo’yu Egemen Bağış’ın İtalyan kankası vinç operatörü, zaten Egemen Bağış’ı da kamyon şoförü sanıyor... İşte bu zevatın en az 3 çocuk emrini de hiç zorlanmadan ve hatta aşırı gayretkeşlikle yerine getirdiğine bakılırsa, Leonardo da Vinci haklı olabilir: Erkeğin küçük başı, büyük başından bağımsız bir akıldır. Beyni olmadığından zekâ yoksunu, zekâsız olduğu için de salakça akıl yürütmesi doğaldır...

İşin kötüsü, tarihte pek çok bilge ve bilgin, erkek milletinin “büyük baş”ından çok “küçük baş”ıyla düşündüğü iddiasında hemfikir. Sofokles’e göre penis bir deli, sahibi de deliye zincirli ve deli nereye çekerse oraya giden bir zavallı. Yahudiler, aynı sonuca bir atasözüyle varmış: “Pipi kafayı kaldırınca, erkek beyni toprağa gömülür.” Zaten Antik Roma’da erkeklik organı, “dar zihin” anlamına gelen Latince “mentula” sözüyle ifade edilirmiş. 18. yüzyılda ise din bilginleri, yine Latince, ama “kuyruk” demek olan “penis” sözcüğünde karar kılmış.

***

İşte ilk sayfalarından bu bilgileri derlediğim kitabı bitiremeden Türkiye’ye dönmüştüm ki, patlamadan yakalanan canlı bomba haberi düştü önüme: Tüm vücuduna bomba sarılı Taliban, pipisini çevreleyen metal kılıfın ne işe yaradığı sorulunca, “Cennette verilecek 72 huriye karşı görevimi yerine getirmek için” demişti. Cennete parçalanmadan varması gereken yegâne organı, pipisiydi, o kadar.

Çağdaş İslami cihadın şehit adayı bu canlı bomba, küçük başın yönettiği büyük başlara dair en taze kanıttı. Küçük baş delisi Taliban’ın fotoğrafını, tıp doktoru ve yazar dostum Selçuk Erez gönderdi. Ama son sözü, cuk oturanı, Bekir Coşkun (8 Kasım, Pipi Sendromu) yazısında söyledi: “Yok eğer çelik kılıf içinde bir pipi havada uçup önünüze düşerse... Pipi değildir, akıldır o.

” Ne diyelim? Allah bunlara pipi versin!
Pipinin kök ucundaki gereksiz et kütlesine, erkek denir.”
JO BRAND

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 14 Nov 2013 16:30    Sujet du message: Répondre en citant

Aslinda bu konuyu Raskolnikoff'un baslattigi "Etre homme" baslikli postta tartismak istemistim, ama ses veren olmadi !

http://bit.ly/19n0W2x

Bakalim burada n'olacak!?


Tabii bu konuyla ilgili B. Coskun'un "pipi sendromu da okunmali" :
http://ataturquie.asso.fr/modules.php?ModPath=phpBB2&ModStart=viewtopic&t=7717
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 14 Nov 2013 16:34    Sujet du message: Répondre en citant

Ve bir bakanin agzindan çikan sozleri de hatirlamali :

SelimIII a écrit:
Universiteli gençlik sehrimize ahlaksizlik getirdi soyleminden sonra bu yonde bir baska ornek hem de gorevde bir bakandan :

Citation:

BEN BURADA YOLDAN ÇIKARDIM!

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi'nin İzmir Balosu'na katıldı. Swiss Otel Grand Efes'te gerçekleşen gala yemeğinde bir konuşma yaptı.

Yaptığı konuşmada; Üniversite sınavlarından sonra iki seçenek arasında kaldığını ifade eden Bakan Yıldırım, yaşadıklarını şöyle özetledi:
"Ya Boğaziçi Üniversitesi'ne ya da İstanbul Teknik Üniversitesi'ne girecektim. Önce Boğaziçi Üniversitesi'ni ziyaret ettim. Bir baktım farklı bir dünya. Değişik binalar, surlarla çevrilmiş alan.
Sonra bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada yoldan çıkarım dedim. Benim okumam lazımdı. Ondan sonra teknik üniversiteyi seçtim. Okula girdikten sonra ikinci senede evlendim. Üçüncü sene çocuğum oldu. Dördüncü sene bir çocuk daha oldu. Okul sonrası asistanlık baktık, bizi kurtarmıyor. Sekiz ay sonra dış piyasaya açıldık."




Uploaded with ImageShack.us
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 15 Nov 2013 12:12    Sujet du message: Répondre en citant

duygu a écrit:
Aslinda bu konuyu Raskolnikoff'un baslattigi "Etre homme" baslikli postta tartismak istemistim, ama ses veren olmadi !

http://bit.ly/19n0W2x

Bakalim burada n'olacak!?




Duygu'nun foruma tasidigim bu konuya atifta bulunmasi beni sevindirdi. Az da olsa birileri demek yazilanlara ilgi duyuyor. Yazikki konulari tartisanlarin sayisi azaldikça azaldi.
Bu yeni açilan posta yollananlarin bir kismi da, özellikle "sehvetten dis gicirdatan yobaz" bana mail olarak gelmisti. Facebook'a da tasidim.

Bir süredir, bu konularda yazilan, söylenenleri ikinci bir düzeyde okumaya, özellikle de sorgulamaya basladim. Kisaca paylasmak isterim kafamdan geçenleri, ilk agizda biraz "brüt" haliyle, fazla düzenlemeden....

Aklima D H Lawrence'in bir sözü geliyor bu meyanda, ,"iki farkli yasama biçimi vardir, biri dinsel, biri cinsel.." gibi bir laf etmis.

Yobazlarin cinsiyete bakista, felsefi ve davranissal açmazlari sergilenirken, "laik"lerin de bir kismi da kimi söylemleriyle açmaza girmiyor mu acaba?

Örnegin, att forumlarinin bir yerine aktardigim, Dogu Perinçek'in bir yazisinda, sonradan yeniden okuyunca farkettim, cinselligi yok sayma, cinselligin her belirtisini silme çabasindaki yobazlarla, cinselligini ön plana çikaranlari ayni kaba koymus.

Kirikkanat'in buradaki yazisinda da, saç telinden tahrik olanlara gönderme var.

Ikiyüzlü yaklasimlarin sergilenmesi dogru ama, bazen dozu kaçiyor gibi bir his uyandi bende.

Insanoglu var oldugundan beri, türlü çesitli fetisizmler de mevcut, ayak fetisizmi, popo fetisizmi gibi..eh saç fetisizmi de niye olmasin.

Önemli olan, ister kadin, ister erkek, hepimizin, esitlik temelinde, farkliliklarimizin bilinciyle, kimsenin zorlamasiyla karsilasmadan cinselligimizi gönlümüzce doya doya yasayabilecegimiz, disa vurabilecegimiz bir toplum düzeni.

Bundan yillar önce, baska bir franko-türk forumda, eslerinin kafalarini örten adamlari elestirirken, "kimi erkeklerin, eslerini elden kaçirmak korkusuyla onlari örttüklerine" deginmis, " baskasinin anasinin bacisinin, karisinin orasini burasini görememek bir yerine batiyor senin 'lan!" diye bir yanit gelince o forumu derhal terketmistim. Herhalde hata ettim, sebat edip yanitlamaliymisim.... neyse..

Bu cinsellik açmazi halihazirda müslüman erkeklerde kendini daha bariz olarak gösterse de, dinin etkisindeki tüm toplumlarda su yada bu sekilde mevcut. Tüm tektanrili dinlerin genel olarak cinsellige ve kadina bakisindan kaynaklaniyor.

Lawrence'in, zamaninin tutucu ingiliz toplumunda skandal yaratan yazilari da bu toplumun cinsellige bakisina tepkilerinden kaynaklandi mutlaka. Ama kendisi de bir "mizojin" olarak bilinir.

Fransa'ya ilk geldigim 60'li yillarda, üniversite kampüslerinde kiz erkek siteleri ayriydi ve karsilikli "ziyaretler" yasakti. 68 baslarinda, yasadigim kentte ögrencilerin öne sürdükleri isteklerden biri, bu "ziyaret hakkiydi", ve bir mart sabahi, kampüste kiz yurtlarina topluca, elimizde al kara bayraklarla girerek bu hakki fiilen elde ettigimizi animsarim.

Bugün Türkiye'de iktidarin sorguladigi kürtaj hakki da, 70'ler Fransa'sinda mücadeleyle kazanildi.

80'li yillarda bir süre kaldigim ABD üniversite kampüslerinden bilirim, odalarda kizli erkekli kalinmadigini. Para biriminde "Tanriya inaniriz" yazan bir ulkede normal gibi......

Açmaz, özünde, cinselligi önemseyen ama cinselligin önemli olmadigini ileri sürerek bu önemi gizleyen toplumlardan kaynaklaniyor. Bu zirvalara karsi mücadele, cinsellik yadsinarak yapilamaz. Cinselligimizi ne kadar iyi yasar, bu alanda ne denli doyum saglarsak, yasamin diger alanlarin da da o denli saglikli oluruz, "Savasma, sevis" slogani da bunu yansitiyor zaten......
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Georges
Spammer
Spammer


Inscrit le: 22 Juil 2008
Messages: 435
Localisation: Paris

MessagePosté le: 15 Nov 2013 23:47    Sujet du message: Répondre en citant

duygu a écrit:
önce bir video



BU VIDEOYU BENIMLE BIRLIKTE IZLEYEN TURK DOSTLARIMA SORDUM :
« BU ADAMA BAKTIKCA VE SOYLEDIKLERINI DUYDUKCA, ICINIZDEN GULMEK MI GELIYOR, AGLAMAK MI ? ».
BIR AGIZDAN CEVAP VERDILER : « NE GULMEK, NE DE AGLAMAK ! SADECE ACIMAK ! »
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 18 Nov 2013 2:13    Sujet du message: Répondre en citant

Georges'a >
Acimak iyi de onlar size aciyor mu?!

Raskolnikoff'a >
Açtigim konuya tepki vermissiniz tesekkurler.
Laiklerin cinselligi one çikardiklarini pek anlaymadim.
"Yobaz"larin cinselligi yok saydigino nereden çikardiniz? ONlar 4 kari aliyorlar ya, hatta aklimda kaldi Fransa'da bir Tv kanalinda Arap bir musluman adam 4 kariyi kadinlardan birinin o an için musait olmamasina baglamisti, adam aybasinda is goremiyor olmasina getirmisti. Cennette de 72 huri varya...
Benim için en uzerinde durulmasi gereken konu bu erkeklerin kendilerini bu kadar zayif gormeleri bu zaaflarini da dine baglayarak kaptmak istemeleri...

Yoksa sadece musluman erkeklerin problemi degil cinsiyet, baksaniza DSK bile bu zaaf yuzunden Président'ligi kaybetti....
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 18 Nov 2013 2:59    Sujet du message: Répondre en citant



Benim derdim bu resimde adam basinda takkesi de olsa doncak otururken niye yanindaki kadinin kara çarsaf içinde olmasi.

Bunu dini gerekçelerle açiklamanin dogru olmadigina inanlardanim...
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11178
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 19 Nov 2013 0:55    Sujet du message: Répondre en citant

Biraz evvel aldigim bir e-posta ve bir sure once hamile kadinlarin sokakta dolasmasi konusu ister istemez Duygu Hanimin baslattigi bu tartismaya goturuyor.

Citation:

'Genç kayınvalide şehvet hissi uyandırılabilir'

Kanal 7’de Necmettin Nursaçan hocamızın sohbetleri ağırlıklı olarak “temas” üzerine oluyor. Kendisine gelen üç sorudan biri mutlaka “Yaparsak günah mı?” başlığını taşıyor. Bir yerde toplumun “günah çerçevesi”yle o çerçeveye nelerin önerildiğini anlamak açısından ilginç bir program. Yani “Bizim milleti anlamak istiyorsan, izlemelisin” sıralamasına girer bu program.
Pazartesi günü, stüdyoda programa katılan bir kadın seyirci şöyle bir soru sordu: “Damat, kayınvalidesi KAgenç olursa elini öper mi?” Yanlış hatırlamıyorsam galiba bu konu, soruyu soran kadının bulunduğu bir ortamda konuşulmuş. Merak etmişler, kendisine “Hocaya bir sor bakalım, ne diyecek?” demişler...

Yaşlıysa sorun yok ama genç olursa...

Necmettin Nursaçan hocamız bu “toplumsal temas” durumlarını biliyor. Sorunun da nereye gittiğini, neden böyle bir soru sorulduğunu gayet iyi anladı. Onun için lafı eveleyip gevelemeden konuya girdi: Kayınvalide yaşlıysa sorun yok, genç olursa damadın “niyetine” bağlı...
“Gencecik kayınvalideler var” dedi hocamız. “Damat, genç kayınvalidenin elini öperken şehvet hissine kapılmamalı, gönlüne hakim olmalı” dedi. “Þahsa göre değişir” diyerek genç kayınvalidelerin iyisi mi ellerinin öpülmemesinin daha hayırlı olacağını altını çizdi


Evet sonuçta musluman erkek için kadin bir cinsel meta, gorunce aklin gidiyor, hemen sehvet beliriyor, gunaha giriyorsun. CARE kadini kapatmak, gormemek yani :

duygu a écrit:



Duygu Hanimin sorgulamasin benim için de geçerli! Bu durumu Islam diniyle açiklamak olur mu?
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Nov 2013 11:52    Sujet du message: Répondre en citant

Uzuluyorum, ben erkek degilim her halde, kolu bacagi saçlari gorunen bir kadin gorunce aklimi yitiremiyorum, ah ulan suna bir saldirmamak için dislerimi sikamiyorum... Hastayim gidip tedavi olacam...

M. Yilmaz'dan Hurriyet 9/11/13

Citation:

Bir süre konuşmuşlar, sonra psikolog bir test yapmaya karar vermiş.
Bir kâğıdın üzerine bir “+” işareti çizmiş, sormuş: “Bu nedir?”

Adam kâğıttaki şekle şöyle bir bakmış ve “Bu bir dört yol ağzı” demiş, “hemen şurada bir çalılık var, çalılığın arkasında bir adam ile bir kadın var, ooooo!”

Psikolog kâğıdın üzerine bu kez bir kare işareti çizmiş, sormuş, “Bu nedir?”

Adam tebessüm etmiş. “Bu bir yatak odası” demiş, “içinde bir adam ile bir kadın var, vaaaayyy!”

Psikoloğun üçüncü çizdiği şekil bir üçgenmiş: “Bu nedir?”
Adam kafasını kaşımış, “Bu bir çadır” demiş, “içinde bir adam ile bir kadın var, üüüüüüü!”

Psikolog bu kez bir dikdörtgen çizmiş: “Bu nedir?”
Adam derin bir nefes almış, “Bu bir otobüs” demiş, “en arka koltukta bir adam ile bir kadın var, ne yaptıklarını ne sen sor, ne ben söyleyeyim”.
Psikolog sinirlenmiş: “Sen başka şey düşünmez misin be adam”.

Adam şaşkınlık içinde yanıt vermiş: “İyi de bütün bunları çizen sensin, ben ne yaptım ki?”

Fıkralara gülüyor olmamızın nedeni beklenmedik durumları anlatıyor olması değildir.

Beklenen, her gün yaşadığımız, rastladığımız olayları, durumları biraz abartarak anlatır, ona güleriz.

Son günlerde yaşadığımız “kızlı–erkekli” tartışmalar da biraz buna benziyor.

“Kızlı–erkekli” durumlar, bazılarımızda tıpkı psikoloğun kâğıda çizdiği şekillerin yarattığına benzer bir etki yaratıyor.

“Orada bir kızlı–erkekli durum var, vaaayyyy” diye ayağa kalkıyorlar.
Bu durum bize bir fıkra olarak anlatılsaydı, elbette gülerdik.
Ama capcanlı bir gerçek olarak önümüze dikildiği için ve sonuçlarının kişisel hayatlarımıza doğrudan etki yapacağını bildiğimiz için gülemiyoruz tabii!

Niye böyle oluyor, neden bazılarımız “kızlı–erkekli” her durumda, ortada fol yok, yumurta yokken cinsellik algılıyor?

Meselenin temeli “kapalılık” ile ilgili.
“Kapalılık” derken giysilerden söz etmiyorum.
İnsani olan ve normal olan şeylere, ideolojik, dini ya da başka bir nedenle kapalı olmak, reddetmek anlamında kullanıyorum.
Gençliklerinde, cinselliklerinin uyandığı dönemlerde bunu bastırmaya çalışan, yok saymaya çalışan kişilerde ortaya çıkan bir ruh durumu bu.
Bunun için kimseyi suçlamıyorum. Çünkü bu bir suç değil.
Ruhsal meseleleri kendilerini ilgilendirir, yeter ki bu ruhsal arızalarını bütün toplumu bir cendereye sokmak için kullanmasınlar.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 22 Nov 2013 12:04    Sujet du message: Répondre en citant




musa kart cumhuriyet 22.11..2013
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 07 Juin 2014 1:47    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:

Mine G. Kırıkkanat
kirikkanat@mgkmedya.com


Bir Erkek, İki Baş…
Paylaş
13 Kasım 2013 Çarşamba

Kadın saçından tahrik olabilen erkeklerin beyin fonksiyonları, uzun zamandır ilgimi çeken bir konudur. Böyle bir beynin kadın saçı görünce anında çalışan uyarı/icraat mekanizması, nasıl bir fizyolojiyle açıklanabilir? Baş ile apış arasındaki düz kontak, beyin kıvrımlarının az olmasından mı ileri gelir, yoksa çok olmasından mı? Zekâ düzeyi nedir, vb. vb…
AKP’li kadın milletvekillerinden bazılarının TBMM’ye türbanla girdiği gün, Brüksel’in ünlü kitapçısı Filigrannes’da dolaşıyordum. Günün anlam ve önemine pek uyan bir kitap çarptı gözüme: Tom Hickman’ın Türkçeye ana başlığını “Tanrı’nın Zamazingosu” diye çevirebileceğimiz “God’s Doodle: The Life And Times Of The Penis” adlı araştırması.
Daha ilk satırlarda, yıllardır merak ettiğim bazı soruların yanıtına ulaştım: Meğer antikçağlardan günümüze, bütün erkeklerin zaten iki başı varmış! Çin’den Maçin’e, Sümerlerden Romalılara, Japonlardan Amerikalılara tüm tarih boyunca, erkeklerin kafasından “büyük baş”, pipisinden ise “küçük baş” olarak söz edilirmiş, iyi mi?

***

Bizim ellerde ancak ve yalnız kurbanlık hayvanların “büyükbaş” ve “küçükbaş” diye tanımlandığını düşününce, biraz tuhaf olmadım değil… Türkçeden başka hiçbir dilde herhangi bir hayvandan “baş” diye söz edilmediğine, zaten sarmısak, soğan ve çıban da salt bizim dilimizde baş olabildiğine göre; ister istemez yeni bir soru asıldı zihnimin çengeline: Acaba başka kültürlerin insanın erkek türüne yakıştırdığı büyük, küçük başları, kurbanlık ve kesim hayvanları için kullanan bizim kültür, sünnete mi gönderme yapıyordu?
İşte size sorudan öte, kuşkusuz asla çözülemeyecek bir muamma... Devam ettim, kitabı okumaya.
Leonardo da Vinci, “erkeğin iki başı”na ilişkin düşüncelerini, çağımızdan 500 yıl önce şöyle yazmış: “Penis, insan zekâsıyla doğrudan ilintili ve hatta bazen özgün bir zekâya sahiptir. Sahibinin uyarmak istediği penis, oralı olmayabilir. Kimi kez, sahibi uyarmayı aklına getirmediğinde, hiç istemediğinde bile harekete geçebilir. Çoğu kez sahibi uyurken uyanır, uyanıkken uyur. Sahibi ne isterse istesin, tersini yapabilir. İşte bu yüzdendir ki bu yaratık (penis) özgün bir yaşama sahip ve erkeğin aklından bağımsız bir akıldır, diye düşünüyorum.”

***

AB Bakanı’nın “Ben kamyon kullanıyordum, Leonardo da vinci...” esprisinden beri Türkiye’de çoğu AKP seçmeni bazı yurttaşlar, Leonardo’yu Egemen Bağış’ın İtalyan kankası vinç operatörü, zaten Egemen Bağış’ı da kamyon şoförü sanıyor... İşte bu zevatın en az 3 çocuk emrini de hiç zorlanmadan ve hatta aşırı gayretkeşlikle yerine getirdiğine bakılırsa, Leonardo da Vinci haklı olabilir: Erkeğin küçük başı, büyük başından bağımsız bir akıldır. Beyni olmadığından zekâ yoksunu, zekâsız olduğu için de salakça akıl yürütmesi doğaldır...
İşin kötüsü, tarihte pek çok bilge ve bilgin, erkek milletinin “büyük baş”ından çok “küçük baş”ıyla düşündüğü iddiasında hemfikir. Sofokles’e göre penis bir deli, sahibi de deliye zincirli ve deli nereye çekerse oraya giden bir zavallı. Yahudiler, aynı sonuca bir atasözüyle varmış: “Pipi kafayı kaldırınca, erkek beyni toprağa gömülür.” Zaten Antik Roma’da erkeklik organı, “dar zihin” anlamına gelen Latince “mentula” sözüyle ifade edilirmiş. 18. yüzyılda ise din bilginleri, yine Latince, ama “kuyruk” demek olan “penis” sözcüğünde karar kılmış.

***

İşte ilk sayfalarından bu bilgileri derlediğim kitabı bitiremeden Türkiye’ye dönmüştüm ki, patlamadan yakalanan canlı bomba haberi düştü önüme: Tüm vücuduna bomba sarılı Taliban, pipisini çevreleyen metal kılıfın ne işe yaradığı sorulunca, “Cennette verilecek 72 huriye karşı görevimi yerine getirmek için” demişti. Cennete parçalanmadan varması gereken yegâne organı, pipisiydi, o kadar.
Çağdaş İslami cihadın şehit adayı bu canlı bomba, küçük başın yönettiği büyük başlara dair en taze kanıttı. Küçük baş delisi Taliban’ın fotoğrafını, tıp doktoru ve yazar dostum Selçuk Erez gönderdi. Ama son sözü, cuk oturanı, Bekir Coşkun (8 Kasım, Pipi Sendromu) yazısında söyledi: “Yok eğer çelik kılıf içinde bir pipi havada uçup önünüze düşerse... Pipi değildir, akıldır o.
” Ne diyelim? Allah bunlara pipi versin!
Pipinin kök ucundaki gereksiz et kütlesine, erkek denir.” JO BRAND


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 07 Juin 2014 1:52    Sujet du message: Répondre en citant

Burada islenen konu her ne kadar ciddi olsada mizahi yaklasim her zaman mumkun!!!


Citation:

Ölüsü olan üç gün ağlar, Karısı olan her gün ağlar

26.08.2011
Selahattin Duman iletişim

Durduk yere bu deve dişi gibi lafı niye mi ettim.. Hükümet adamlarının yazdığı “resmi telefat raporuna” bakarak.. O raporda Atatürkümüz’ün millete hediye ettiği Latin harfleri ile koca koca yazılı: “Erkeğin başını karısı yiyor..”

Niyetim, nisa taifesine bulaşıp şu mübarek Ramazan gününde onların hayır duasını(!) almak değil..

Bilimi konuşturuyoruz.. Nüfusa bağlı demografik sonuçlar.. Sosyal mosyal ama bu da bir bilim işte..

Sonuçlar, dirinin hesabını tuttukları gibi ölünün de hesabını tutan hükümet adamların gayreti sayesinde ortaya çıktı..

“Bizim memlekette evli erkek karısından on yıl önce ölüyor..”

Ortalaması bu..

Lafı tersine çevirirsek “Kadın kısmı ortalama olarak kocalarından on yıl daha fazla yaşıyor..”

Batı’da böyle on yıllık fark yaratan, geniş aralıklı bir hayat ortalaması yok.. Bizde var.. Demek ki bizim kadınlar daha kıyıcı..
***


Laf beyliktir ama tekrarlamakta mahzur yok..

Kadının hayatı evlendiği gün başlar, erkeğinki de nikâh masasında biter..

Ondan sonrası besbelli “bitkisel hayat” gibi bir şey..

Nikâh defterine imza atıp da zamanı geriye doğru saydırmaya başladın mı bileceksin ki kurtuluşun olmayacak..

Kadın teknik olarak “başının etini yemekten” başlayıp, bütün vücut hücrelerinin birer birer hakkından gelecek.. Çareyi öte dünyaya firar etmekte bulacaksın..

“Yok daha neler.. Benim karım öyle değildir..” demeyin.. Başınıza geleceğin farkına bile varmazsınız..

Gerçi bazı belirtileri vardır ama erkek kısmısı nedense bunu hep hafife alır..

ERKEN TEÞHİS

Evli bir kadın, kocasını başkalarının yanında eleştirmeye başladı mı bilin ki süreç de işlemeye başlamıştır..

En hafifinden bir eleştiri “Bizimki çok yumuşak başlı.. Hakkını hiç aramaz..” türünden bir laf sokma mesela..

Başlangıçta dozlar hep küçüktür..

“Alışveriş yapmayı bilmez ki.. İlk gördüğünü alır..”

“Bir gün de çocuklarla o ilgilense..”

“Anasının ağzının içine bakar..”

Erkeğin bünyesi bu laf sokmalara bağışıklık kazandıkça kadının verdiği doz artar..

Evliliklerde “Senin için saçımı süpürge ettim..” lafına gelindiğinde bilin ki o lafın muhatabı olan erkek, erken gidicidir..

Evlilik ilişkisinde erkek de kavga eder.. O da ağzına geleni söyler.. Lakin erkeğin kavga anındaki saldırıları Kandil Dağları’na yapılan hava hücumları gibidir..

Arka arkaya beş on sorti, ondan sonra hız kesilir..

Kadının saldırısı ise düşük yoğunlukta ve süreklidir.. Þiddet içermeyen ama insanın içine koyan beş on cümleyi her gün erkeğin bünyesine verir..

Tahribat belli olmasa da her küçük saldırıda erkek binlerce vücut hücresi kaybeder..

Orta yaşlarda günlük hücre kaybı ortalama yüz eli bin ise kadının sistemli saldırıları sayesinde bu günde iki yüz elli bin ortalamaya çıkar..

Nüfus istatistiklerimize yansıyan “on yıllık hayat farkını” ortaya çıkaran da bu aşırı hücre kaybıdır..
***


Televizyonlardaki evlilik programlarını izleyin..

Elli, altmış yaş aralığındaki kadınların çoğu kocalarını öbür tarafa teslim edip gelmişler..

Aynı yaş aralığında olup da eş arayan erkeklerin çoğu boşandıkları için oradalar..

Hâlâ evlenmek için programdan programa gezinmeleri ise bir önceki nikâhlarında bünyelerine giren “evlilik virüsünün” etkisinden..

Erkeğin erken yolcu olmasına sebep olan bu virüsün diğer yan etkisi de erkeği sersemletmesi.. Veya mevcut sersemliğini ikiye katlaması..

Erkeğin zaman zaman kendini mutlu sanması da bu sebeptendir.. Demek ki bu virüs kafa da yapıyor..

ÞARTIMIZ VAR..

Evlilikte tartışma kaçınılmazdır..

Erkek sersem gibi bu tartışmalara dalarsa, bünyesindeki hücre kaybı daha çok olur.. Burada haklı olup olmamak önemli değildir..

İşin doğrusu şudur:

Erkek hatalıysa, lafı gevelemeden bunu itiraf etmelidir.. kadın hatalıysa erkek susmalıdır..

Bunu söylemekten dilimde tüy bitti ama tekrarında fayda var..

Evlilik ilişkisinde kadın tavuk ise erkek solucan kapasitesindedir.. Tavukla tartışan solucan hep kaybeder.. İyisi mi susup, ömrü uzatmaya bakmalı..

Þimdiii.. Kadınla yaşamayı seçen erkek için hiç mi umut yok, diye soracaksınız..

Erkek kısmısının “gönüllü hayat koçu” olarak söyleyeyim, var.. Ama şarta bağlı..

O şartları da Çin’de yaşayan bir bilge kişi belirlemiş.. Çinli bilge kişi evlenmeye niyetlenen erkeğe beş önemli tavsiyede bulunuyor..

“Bulacağın kadın hem evde marifetli olsun hem de sana kendi işinde yardım edebilsin.. Aynı zamanda kendisi de zengin olsun..”

(Tövbe estağfurullah.. Sövdürecek beni..)

“Bulacağın kadın esprili, şakacı, gülmeyi ve güldürmeyi bilen biri olsun..”

(Konservatuarların çevresindeki kafelere dadan mı demek istiyor acaba?)

“Bulacağın kadın güvenilir olmalı ve yalan söylememeli..”

(İyi de evlenmeden önce nasıl test edeceksin?)

“Bulacağın kadın yatakta da iyi olmalı.. Bunu sevmeli..”

(Bu da bir çeşit piyango.. Geldik en önemli şarta..)

“Bulacağın bu dört kadın birbirini tanımamalı..”

(Oley be!)

Ne öğrendik şu anada kadar?

Biiir.. Ya doğru seçimler yapıp, seçtiğin kadınları yüz yüze getirmeyeceksin..

İkiii.. İmkânsızlıktan veya yeteneksizlikten tek seçenekte kalmışsan, tartışmayacaksın..
***


Erkeğin kadınla tartışma kapasitesi sınırlı olduğundan bu tür zorlamalar aşırı hücre kaybına sebep olur.. Kadında ise bu yetenek sınırsızdır..

Çünkü kadının kasnak (basen) dediğimiz nahiyesi erkeğinkinden daha yağlıdır.. Burada “Steatopoji” dedikleri kıç yağı bulunur..

Aynı yağ devenin hörgücünde de vardır.. Deve bu sayede on dokuz gün su içmeden çölde yürüyebilir..

Kadın da o yağ sayesinde çıkan bir kavgayı, hiç yorulmadan, o yağdan beslenerek günlerce sürdürebilir..

Anladınız mı şimdi?

Haaa! “Benim popom da fena değildir… Kavgadan, tartışmadan kaçmam..” diyorsanız o başka..

Dötüne güvenen borazancıbaşı demişler.. .
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
duygu
Admin
Admin


Inscrit le: 23 Sep 2008
Messages: 6519

MessagePosté le: 21 Sep 2014 2:11    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2  Suivante
Page 1 sur 2

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.