Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Tayyipland'dan...
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kararıyla Halk TV ekranı 5 gün karartılıyor. Karara tepki yağarken Halk TV’den yapılan açklamada, “RTÜK aynı maddeden bir daha ceza verirse Halk TV tamamen kapatılacak” ifadeleri kullanıldı.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 26 Sep 2020 17:18 Sujet du message:
murat_erpuyan a écrit:
"Meis'i İtalyanlara vermişiz onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızda vermişiz... Geçmişteki anlaşmaları büyük başarı öyküsü diye ders kitaplarında ilkokulda anlatmaya çalıştılar bizlere ama maalesef işte görüyoruz"
Citation:
Bunu kim söylüyor
Biliyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti'nin
Dışişleri Bakanı olacak kişi..
Yani dış politikamızı yönetiyor.
Ne beklersiniz böylesine önemli bir görevde olan kişiden.
En azından TARİH bilgisi değil mi?
Ama onların derdi..
Tarih
Bilgi
Falan değil..
Yanlış bilgilerle
Bilerek veya bilmeyerek
ATATÜRK'ü kötülemek..
Aklı sıra
Lozan'ı anlatıyor.
Hani
Geçmişte BAŞARILAR dile anlatıyoruz
AMA dediği ...
Sozlerin gerçekten Disisleri bakanina ait mi oldugunu bilmek için google'da arastirma yaparken fb'daki bu yanit karsima çikti.
Evet sozler Disisleri bakanina ait ve "yanlis". Ancak Disisleri Bakani'nin bu kadar bilgisiz ya da baska degisle cahil olmasi olasi degil. Iste o nedenle bu sozler hakkinda fb'da yapilan yorum dogru. Kotu niyet var... Ve bunun sahibi senelerdir bu gorevde olan Disisleri Bakani. Cok yazik.
Yandas basin yazmaz ama iftira amaçli soylenmis sozlere yanitlar geliyor. Bir tanesi :
Citation:
Mevlüt Çavuşoğlu'na Balyoz davasından hapis yatan Emekli Amiral Semih Çetin'den çarpıcı bir yanıt geldi. Twitter hesabından konuyla ilgili paylaşım yapan Semih Çetin "Yok Sayın Bakan Meis'i İtalyanlara 1911 Uşi Antlaşmasıyla verdik. 12 Ada ile birlikte. Lozan'da Meis yok elimizde. 12 Ada da yok. Adaları koruyacak donanma da sizlere ömür. Bunun hesabını Donanmayı Haliç'e hapseden Sultan Abdülhamit Han hazretlerine sormak gerekir. “
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 27 Sep 2020 1:26 Sujet du message:
Citation:
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin 3 Kasım'da düzenlenecek seçimlerin ardından yarışı kaybetmesi halinde barışçıl bir devir teslimi kabul etme taahhüdünde bulunmayı reddeden Başkan Donald Trump'a "Türkiye'de değilsin" çıkışına, Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan tepki geldi. Çavuşoğlu, Pelosi'ye "Türk milletinin iradesine saygı duymayı öğreneceksiniz." dedi.
Bu linkde yukaridaki alinti ve Pelosi'nin Turkçe alt-yazili konusmasi var :
https://bit.ly/36bNDL0
Ustu kapali Ege'de adalarin durumunu Lozan'a, Atatürk'e baglamaya çalisan Cuvusoglu (iki usteki mesaja bakin) Pelosi'ye kizacagaina kendi utansin Turkiye'yi demokrasinin olmadigi bir ulke haline getirdikleri için.
Milli iradeye sayginin arkasina da siginmasin ki zaten o milli irade artik yok, Istanbul Belediye seçimlerinin sonuçlari gosterdi. Zaten bu seçimler demokrasinin nasil ayaklar altina alindiginin bir simgesi oldu. Bir zarfa konan 5 pusuladan sadece 1 tanesi saibeli iddiasi o kadar gulunç, o kadar aptalcaydaki...
Milli irade demokrasi getirmeyebilir. Hitler de Mussolini de seçimle milli irade ile iktidara geldiler. Tipki Trump gibi. Milli irade sadece seçim kendilerine yarayacaksa geçerli olsa gerek Cavusoglu için.
Kendileri gibi dusunmeyen herkesi hain ilan edip hapislere atinca, muhalif TV'leri kapatinca mi demokrasi oluyor. Hapiste gazeteci yok degil mi?
Toplumu ayristirdiniz, koprulerle havalimanlari ile ulkenin parasini yagmalayip kendi zengininizi yarattiniz, tarikatlardan guç almak için her turlu kumpasin (Turk ordusunun generallerini hapse sokarken...) ortagi olduniz ama iktidar kavgasinda paylasmada anlasamayinca 15 Temmuz geldi; ders çikarmadiniz, hala tarikatlara dayanmaya çalisarak ulkeyi ne idugu belirsiz bir Orta Dogu ulkesi haline getirdiniz... Istanbul Belediye Baskanina kizginliginizdan ve nefretinizden sarayinizda altina kirik sandalye koyacak kadar zavallilastiniz...
Trump denilen adam su su musluman ulkelerden gelenler ABD'ye giremez karari çikarinca Miami de basit bir hakim bunun hukuka uygun olmadigini soyleyip karari geçersiz kilabilmisti. Turkiye'de olsa o hakim aninda yerinden alinir, yerine konan hakim bunun ziddi bir karar alir. ABD bana gore ideal bir demokrasi degil ama gucler ayriligi var, Trump'un zirvalamalarini bir olcude dengelemek mumukun.
Sayginliktan bahsedebilmek için insanda biraz yuz olmali. Turk askerinin basina çuval geçirilirken ulkenin sayginligi koruyabildiniz mi? Rahip Bronson mu nedir gondermem deyip, Trump'un asagiliyici mektubuna birsey diyeeden rahibi apar tapar gonderirken sayginligi ogretebildiniz mi?
Daha yazilacak çok sey var. Sayginlik derken dilinizi dikkatli kullanin. 18 senede bu ulkeyi 1923'ler oncesine goturdunuz...
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 03 Oct 2020 1:24 Sujet du message:
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Yazarı Hakan Güldağ'a, YEP toplantısi çıkışında döviz kurlarındaki durum hakkinda
“Kur benim için hiç önemli değil. Ben hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız. Çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde”
Gazeteci Toker de
"Bakan Albayrak'ın “En kârlı çıkan biz olacağız” ifadesindeki “biz”in, biz vatandaşlar olmadığı malum." yorumu yapti.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 08 Oct 2020 1:03 Sujet du message:
Yukarida selimiii yeni ornekler vermis... Ornek o kadar çok ki say say bitmiyor... Bunlar 1923 de kurulan TC'yi bitirdiler deyince haksizlik mi ediyoruz? Belli oluyor.
Okuyun bugun Sozcu'de Ozdil'i. Yalan mi? Iftira mi?
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 10 Oct 2020 14:09 Sujet du message:
Diktatorluk boyle bir sey olsa gerek !
Citation:
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yaptıkları itirazın reddedilmesini eleştiren Özkan, "YSK’nin kararı sendikalar ve siyasi partiler genel kurullarını yapabilir, barolar genel kurullarını yapamaz şeklinde. Niye? Virüs sadece avukatlarda mı etkili? Veya siz bu pandemi döneminde sadece avukatları mı korumak istiyorsunuz? Tabii ki böyle bir gerekçesi olamaz" diyerek trajikomik bir durumla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 12 Oct 2020 8:53 Sujet du message:
Kokusmus bir diktatorlukte olagan sayilan seyler vardir...
Citation:
AKP devrinde müteahhit olmak: Müteahhitlerden 25’i lüks 96 araç alındı
Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı'nın, gerçekleştirdiği metro ihalelerinde sözleşmelere ek madde koyarak müteahhitlere lüks araç, cep telefonu, bilgisayar ve televizyon aldırdığı ortaya çıktı. Müteahhitlerin bu harcamaları ekleyerek teklif hazırladığını ve bu nedenle yükün devletin üzerine kaldığına dikkat çeken Sayıştay, bakanlığa etik kuralları hatırlattı.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 12 Oct 2020 9:01 Sujet du message:
Citation:
toplam 3 ders saati olan matematik dersi azaltıldı ve 2 ders saatine düşürüldü. Matematikten azaltılan bir ders saati ise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine eklendi. Yeni programa göre, 4. sınıf öğrencileri, yüz yüze eğitimin ikinci gününde bir ders saati de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi görecek.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 13 Oct 2020 22:22 Sujet du message:
Talan ve yagmala duzenini oturtmak için adaleti ele geçir, hakimlari iktidarin isteklerini uygulamak zorunda olan memurlar yap...
Evet, Tayyipland bir diktatorluktur. Bugun bu perçinlenmistir : Alt Mahkeme, Anayasa mahkemesinin kararina uymam demistir.
Anayasa Mahkemesini uygulamamak suçtur. Bir gun bu suçun hesabi sorulacaktir. Hesap sorulacak o kadar çok sey birikti ki, iktidar duserse baslarina gelecekleri farkinda, iste bu yuzden iktidari birakmamak zorundalar. Ne pahasina olursa olsun...
Citation:
Yerel mahkemeden 'AYM'nin Berberoğlu kararına ret
Anayasa Mahkemesi (AYM) MİT tırları davası kapsamında “gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası alan CHP eski milletvekili Enis Berberoğlu’nun “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” karar vererek dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderdi. AYM kararını görüşen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ise “yerindelik denetimi kapsamında kaldığı” gerekçesiyle, yeniden yargılamaya yer olmadığına karar verdi. Bu kararı vere heyetin başkanı daha önceden sözcü gazetesi yazar ve yöneticileri hakkında, CHP İstanbu İl Başkanı Canan Kaftacıoğlu hakkında da hapis cezası vermişti.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 15 Oct 2020 8:24 Sujet du message:
Alt mahkeme Anayasa mahkemesi kararini dinlemiyor. Yani demokratik sistem katlediliyor, buna AYM'den bir hakim sembolik tepki veriyor. Ve iktidar kuduruyor...
Citation:
“Türkiye’ye geçmişte acılar yaşatmış müdahalelerin sloganının bir Anayasa Mahkemesi üyesi tarafından kullanılması utanç verici bir saygısızlıktır. Hukuktan başka bir dili olmaması gereken bir AYM mensubunun hukuku katletmenin sembolü olan bir dille konuşması vahimdir”
deme yuzsuzlugunu gosteriyor AKP Sözcüsü Ömer Çelik.
Hukuku katleden tweet atan Anayasa Mahkemesi hakimimi yoksa iktidar mi?
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 15 Oct 2020 8:35 Sujet du message:
SelimIII a écrit:
Adalet denen kavramin nasil bir kokusmuslukla ortadan kaldigina bakar misiniz?
Bu yazi yuzunden belki Cumhuriyet'e yine saldirirlar, yaziyi kaldirtirlar. Ben buraya kayit duseyim. Bir de burada kalsin.
Citation:
Barış Terkoğlu
Türkiye’yi karıştıran hâkimi nereden hatırlıyorum?
15 Ekim 2020 Perşembe
Keşke mahkemeleri konuşmadığımız bir gün olsa. Nedense olmuyor.
Türkiye dün iki mahkeme kararını birden tartışıyordu. Sözcü yargılamasında istinaf mahkemesi, gazeteye verilen cezaları onadı. Enis Berberoğlu dosyasında ise yerel mahkeme, hukuk devletine darbe yaparak Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadı.
İşin ilginci, her ikisi de aynı hâkimde kesişiyordu. Sözcü davasında hükmü 27 Aralık 2019’da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi vermişti. Berberoğlu kararını ise önceki gün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi aldı. İşte bu arada, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı getirilip 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başkan yapıldı.
Üstelik...
Sadece bu davalar değil. Son dönem televizyonlarda konuşulan tüm kararlar da aynı hâkimden çıkıyor. Canan Kaftancıoğlu’ndan Çağdaş Hukukçular Derneği’ne, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in aldığı cezadan Can Dündar’ın mallarına el konulmasına kadar... İstisnasız bütün gazetelerde okuduğunuz kritik haberlerin konusu onun baktığı davalar.
Özel hâkimler devri
Uzatmayayım...
Ya talih o hâkime “senin başına önemli davalar kuşunu konduruyorum” diyor ya da “bu işleri ancak o çözer” diyen önemli birileri, verilmesi gereken kararları onun imzasına bırakıyor.
Nasıl oldu da Sözcü kararını verip birkaç ayda Berberoğlu mahkemesine gönderildi diye merak ediyordum. Bir avukat arkadaşım, “Normal değil, Berberoğlu kararını veren 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı ancak buna ilişkin bir kararname bulamadık, hatta HSK’nin sitesi dahil hiçbir yerde yayımlanmadı, üstelik eski üyeler ile bir dönem birlikte dahi çalıştılar, eski üyeler ancak genel kararname ile mahkemeden gönderildiler” diyor. Kısacası dünkü “özel yetkili mahkemeler”in yerini “özel yaratılmış hâkimler” almış görünüyor.
Gülen ailesinin karıştığı tecavüz
İşin ilginci, ben o hâkimi bambaşka bir yerden tanıyorum. Hayır, yargılandığım bir davadan değil. Ağır ceza mahkemesinden de değil. Daha önce FETÖ’nün, Gülen ailesinin, toplu tecavüzün, çocuk istismarının konu olduğu bir hikâyeden.
Şöyle anlatayım...
29 Ekim 2007 günü, saat sabaha karşı 03.00. Bir kız çocuğu Erzurum Dadaşkent Polis Merkezi’nden içeri girdi. Polislere “Gidecek yerim yok, bana yardımcı olun, tecavüze uğradım” dedi. Adı kayıtlara S.Ö. olarak geçti. Yaşı daha 15’ti.
Aynı gün adli muayene süreçlerinin ardından saat 21.30’da savcıya yaşadıklarının bir bölümünü anlatmaya başladı. İlk tecavüze uğradığında 10 yaşındaydı. Dağılmış bir ailenin çocuğu olan S.Ö’ye yıllardır kimi tehditle kimi kandırarak tecavüzler sürüyordu. Olayları ve kişileri ayrıntılarıyla anlatan S.Ö’nün ilk ifadesinin ardından 8 şüpheli tutuklandı. S.Ö. hakkında da acil koruma kararı alındı ve küçük kız, yetiştirme yurduna yerleştirildi.
16 Kasım 2007 tarihi ise soruşturmada dönüm noktası oldu. Yurdun sosyal hizmet uzmanı Hakan Şahin’in S.Ö’nün anlattıklarına dayanan 2007/295 No’lu raporuna göre S.Ö., kendisine tecavüz eden başka isimleri de ayrıntılarıyla anlattı. Verdiği isimlerden biri ise Fethullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’di.
Her raporda tecavüz halkası genişliyordu. 10 gün sonra psikolog Selma Kırmızı’nın da katıldığı görüşmede S.Ö. kendisine tecavüz eden isimler arasında Seyfullah Gülen’in iki oğlunu, yani FETÖ liderinin yeğenlerini de saymıştı. En acısı S.Ö. öz babasının da istismarına uğramıştı.
Sosyal hizmet uzmanı ve devletin psikoloğunun hazırladığı rapor şöyle bitiyordu:
“Kız çocuğunun zihinsel olarak sebep-sonuç ilişkisi kuramadığı, bundan dolayı yaşadığı olayları olduğu gibi anlatarak verdiği ifadelerin doğru olduğu kanaati uyanmıştır.”
Hem paralel hem düşey devlet
Gelin görün ki dönem “ne istediniz de vermedik” dönemiydi. AKP ile FETÖ arasındaki ortaklık tam gaz sürüyordu. Barış Pehlivan’la yazdığımız Mahrem kitabı ise mahkeme dosyalarıyla, istihbarat raporlarıyla, WikiLeaks belgeleriyle o günleri anlatıyordu.
Gülen’in kardeşinin ve yeğenlerinin adı dosyaya girince hem paralel hem dikey devletin tavrı bir anda değişmişti. Yurttaki görüşme tutanakları ortadan kaldırıldı. Soruşturma savcısı değiştirilerek FETÖ’cü olduğu bilinen bir savcı atandı. Yurt çalışanlarının telefonları aylarca dinlemeye alındı. S.Ö., içinde nedense istihbaratçı polislerin olduğu bir polis aracıyla alınarak Erzurum’dan Urfa’ya bir kadın sığınma evine götürüldü. Adli Tıp’ın “kronik fiili livataya ait bulguların olduğu” ve “anal yolla cinsel ilişkiye girdiği” tespiti yaparak doğruladığı tecavüzlere rağmen S.Ö’nün adını verdiği 84 kişi hakkındaki soruşturmalar tek tek kapatıldı. Gülen ailesi, devlet gücüyle kurtarılmıştı.
3 yılda joker başkan
Mahrem kitabında dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç’in de dosyanın kapatılması için çalıştığını somut örneklerle anlatmıştık. Olayın tanıkları da yazdıklarımızı doğruluyordu. Yıllar sonra kitapla gündeme getirdiğimiz S.Ö. dosyası yeniden açıldığında hazırlanan 198 sayfalık iddianamede 42 kez Güvenç’in adı geçiyordu. Gelgelelim devir değişmiş, FETÖ’nün tasfiyesi süreci başlamış, buna karşın Celalettin Güvenç de AKP’de siyasetçi olmuştu. “Ortaklık” dönemi hem akıllardan hem tarihten silinmeliydi.
Mahrem kitabı FETÖ aleyhindeki iddianamelere kaynak kitap olarak adıyla girdi ama Güvenç’in başvurusuyla kitabın tanıtım ve satış linkleri hakkında yasak kararı alındı. Ardından S.Ö’ye tecavüzü anlatan onlarca haber yasaklandı. Mahkeme kararı bir garabetti. Somut hiçbir gerekçe olmadan, sadece “birini” kurtarmak için yazılmış gibiydi.
3 yıl önce o yasak kararını alanı herhalde tahmin ettiniz. Yukarıda sürekli konuştuğumuz davaların hâkiminden başkası değil. O dönem henüz ağır ceza mahkemesine atanmamıştı. 3 yıl önce tavrından çok çabuk yükseleceği belliydi. Ama bu kadarını hiç kimse tahmin edemezdi. Hızla “joker” başkan oluverdi.
Tecavüze devam
5 yıl önce Mahrem kitabına S.Ö’nün hikâyesiyle başlamıştık. Çünkü olay, iktidar destekli Fethullahçı çetenin hukuka tecavüzünün sembolü gibiydi.
Bakıyorum, dün AKP’li vekili temizlemek için hukuku ayaklar altına alan da bugün CHP’li vekili cezalandırmak için AYM kararını tanımayarak hukuk darbesi yapan da aynı. O gün Gülen’in itibarını koruyan da şimdi Gülen’e en saldırıyor görünen de aynı. 3 yıl önce FETÖ aleyhindeki kitapları, yazıları, haberleri “bizimkilere dokunmayın” diye yasaklatan da bugün FETÖ’yü birilerine dokunmak için bahane haline getiren de aynı.
Tecavüzcüler değişti mi bilmiyorum ama tecavüz kaldığı yerden devam ediyor.
Otoriter filan degil, diktatorluk... Hem de hergun biraz daha resmilesen, perçinlenen bir durum.
Daha once defalarca oynanmis bir oyunu kafalari atinca yasaklayan astigi astik kestigi kestik bir iktidar...
Citation:
İmamoğlu’ndan Kürtçe oyun yasağına sert tepki
İBB Şehir Tiyatroları'nda sahnelenecek Dario Fo’nun “Yüzsüz” oyununun Kürtçe uyarlamasına getirilen yasak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tepkisini çekti. İmamoğlu, "Kırmızı bülten ile aranan bir terör örgütü üyesinin televizyonda çıkıp açıklama yapması serbest. Kürtçe bilen vatandaşlarımızın gidip izleyeceği bir oyunu oynatmak yasak, suç," dedi.
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum