Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Türkiye'de Adalet
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 19 Juin 2020 12:07 Sujet du message:
Baslik Türkiye'de adalet, ama Turkiye'de oyle bir sey yok ki ? Gerçi 1923 de kurulan Turkiye bitti artik Tayyipland var...
Iste "Tayyipland" da koydugum mesaji buraya da birakayim.
SelimIII a écrit:
Tayyipland'a bak... Yargiçlar hem de ilk ve itiraz mercii hakimler iktidarin istedigi gibi bir karar vermeyince haklarinda hemen sorusturma açiliyor.
Bu diktatorluk degil de nedir?
Citation:
Bahçeli’ye hakaret davasında beraat veren 4 yargıca soruşturma
Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci Dairesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında “dönek”, “fırıldak”, “AKP stepnesi” diyen kişi hakkında açılan davada beraat kararı veren yerel mahkeme hâkimi ile kararı onayan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Başkan ve 2 üyesi hakkında soruşturma açtı.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 15 Oct 2020 8:25 Sujet du message:
SelimIII a écrit:
Alt mahkeme Anayasa mahkemesi kararini dinlemiyor. Yani demokratik sistem katlediliyor, buna AYM'den bir hakim sembolik tepki veriyor. Ve iktidar kuduruyor...
Citation:
“Türkiye’ye geçmişte acılar yaşatmış müdahalelerin sloganının bir Anayasa Mahkemesi üyesi tarafından kullanılması utanç verici bir saygısızlıktır. Hukuktan başka bir dili olmaması gereken bir AYM mensubunun hukuku katletmenin sembolü olan bir dille konuşması vahimdir”
deme yuzsuzlugunu gosteriyor AKP Sözcüsü Ömer Çelik.
Hukuku katleden tweet atan Anayasa Mahkemesi hakimimi yoksa iktidar mi?
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 15 Oct 2020 8:34 Sujet du message:
Adalet denen kavramin nasil bir kokusmuslukla ortadan kaldigina bakar misiniz?
Bu yazi yuzunden belki Cumhuriyet'e yine saldirirlar, yaziyi kaldirtirlar. Ben buraya kayit duseyim. Bir de burada kalsin.
Citation:
Barış Terkoğlu
Türkiye’yi karıştıran hâkimi nereden hatırlıyorum?
15 Ekim 2020 Perşembe
Keşke mahkemeleri konuşmadığımız bir gün olsa. Nedense olmuyor.
Türkiye dün iki mahkeme kararını birden tartışıyordu. Sözcü yargılamasında istinaf mahkemesi, gazeteye verilen cezaları onadı. Enis Berberoğlu dosyasında ise yerel mahkeme, hukuk devletine darbe yaparak Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımadı.
İşin ilginci, her ikisi de aynı hâkimde kesişiyordu. Sözcü davasında hükmü 27 Aralık 2019’da İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi vermişti. Berberoğlu kararını ise önceki gün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi aldı. İşte bu arada, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı getirilip 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başkan yapıldı.
Üstelik...
Sadece bu davalar değil. Son dönem televizyonlarda konuşulan tüm kararlar da aynı hâkimden çıkıyor. Canan Kaftancıoğlu’ndan Çağdaş Hukukçular Derneği’ne, Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in aldığı cezadan Can Dündar’ın mallarına el konulmasına kadar... İstisnasız bütün gazetelerde okuduğunuz kritik haberlerin konusu onun baktığı davalar.
Özel hâkimler devri
Uzatmayayım...
Ya talih o hâkime “senin başına önemli davalar kuşunu konduruyorum” diyor ya da “bu işleri ancak o çözer” diyen önemli birileri, verilmesi gereken kararları onun imzasına bırakıyor.
Nasıl oldu da Sözcü kararını verip birkaç ayda Berberoğlu mahkemesine gönderildi diye merak ediyordum. Bir avukat arkadaşım, “Normal değil, Berberoğlu kararını veren 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne atandı ancak buna ilişkin bir kararname bulamadık, hatta HSK’nin sitesi dahil hiçbir yerde yayımlanmadı, üstelik eski üyeler ile bir dönem birlikte dahi çalıştılar, eski üyeler ancak genel kararname ile mahkemeden gönderildiler” diyor. Kısacası dünkü “özel yetkili mahkemeler”in yerini “özel yaratılmış hâkimler” almış görünüyor.
Gülen ailesinin karıştığı tecavüz
İşin ilginci, ben o hâkimi bambaşka bir yerden tanıyorum. Hayır, yargılandığım bir davadan değil. Ağır ceza mahkemesinden de değil. Daha önce FETÖ’nün, Gülen ailesinin, toplu tecavüzün, çocuk istismarının konu olduğu bir hikâyeden.
Şöyle anlatayım...
29 Ekim 2007 günü, saat sabaha karşı 03.00. Bir kız çocuğu Erzurum Dadaşkent Polis Merkezi’nden içeri girdi. Polislere “Gidecek yerim yok, bana yardımcı olun, tecavüze uğradım” dedi. Adı kayıtlara S.Ö. olarak geçti. Yaşı daha 15’ti.
Aynı gün adli muayene süreçlerinin ardından saat 21.30’da savcıya yaşadıklarının bir bölümünü anlatmaya başladı. İlk tecavüze uğradığında 10 yaşındaydı. Dağılmış bir ailenin çocuğu olan S.Ö’ye yıllardır kimi tehditle kimi kandırarak tecavüzler sürüyordu. Olayları ve kişileri ayrıntılarıyla anlatan S.Ö’nün ilk ifadesinin ardından 8 şüpheli tutuklandı. S.Ö. hakkında da acil koruma kararı alındı ve küçük kız, yetiştirme yurduna yerleştirildi.
16 Kasım 2007 tarihi ise soruşturmada dönüm noktası oldu. Yurdun sosyal hizmet uzmanı Hakan Şahin’in S.Ö’nün anlattıklarına dayanan 2007/295 No’lu raporuna göre S.Ö., kendisine tecavüz eden başka isimleri de ayrıntılarıyla anlattı. Verdiği isimlerden biri ise Fethullah Gülen’in kardeşi Seyfullah Gülen’di.
Her raporda tecavüz halkası genişliyordu. 10 gün sonra psikolog Selma Kırmızı’nın da katıldığı görüşmede S.Ö. kendisine tecavüz eden isimler arasında Seyfullah Gülen’in iki oğlunu, yani FETÖ liderinin yeğenlerini de saymıştı. En acısı S.Ö. öz babasının da istismarına uğramıştı.
Sosyal hizmet uzmanı ve devletin psikoloğunun hazırladığı rapor şöyle bitiyordu:
“Kız çocuğunun zihinsel olarak sebep-sonuç ilişkisi kuramadığı, bundan dolayı yaşadığı olayları olduğu gibi anlatarak verdiği ifadelerin doğru olduğu kanaati uyanmıştır.”
Hem paralel hem düşey devlet
Gelin görün ki dönem “ne istediniz de vermedik” dönemiydi. AKP ile FETÖ arasındaki ortaklık tam gaz sürüyordu. Barış Pehlivan’la yazdığımız Mahrem kitabı ise mahkeme dosyalarıyla, istihbarat raporlarıyla, WikiLeaks belgeleriyle o günleri anlatıyordu.
Gülen’in kardeşinin ve yeğenlerinin adı dosyaya girince hem paralel hem dikey devletin tavrı bir anda değişmişti. Yurttaki görüşme tutanakları ortadan kaldırıldı. Soruşturma savcısı değiştirilerek FETÖ’cü olduğu bilinen bir savcı atandı. Yurt çalışanlarının telefonları aylarca dinlemeye alındı. S.Ö., içinde nedense istihbaratçı polislerin olduğu bir polis aracıyla alınarak Erzurum’dan Urfa’ya bir kadın sığınma evine götürüldü. Adli Tıp’ın “kronik fiili livataya ait bulguların olduğu” ve “anal yolla cinsel ilişkiye girdiği” tespiti yaparak doğruladığı tecavüzlere rağmen S.Ö’nün adını verdiği 84 kişi hakkındaki soruşturmalar tek tek kapatıldı. Gülen ailesi, devlet gücüyle kurtarılmıştı.
3 yılda joker başkan
Mahrem kitabında dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç’in de dosyanın kapatılması için çalıştığını somut örneklerle anlatmıştık. Olayın tanıkları da yazdıklarımızı doğruluyordu. Yıllar sonra kitapla gündeme getirdiğimiz S.Ö. dosyası yeniden açıldığında hazırlanan 198 sayfalık iddianamede 42 kez Güvenç’in adı geçiyordu. Gelgelelim devir değişmiş, FETÖ’nün tasfiyesi süreci başlamış, buna karşın Celalettin Güvenç de AKP’de siyasetçi olmuştu. “Ortaklık” dönemi hem akıllardan hem tarihten silinmeliydi.
Mahrem kitabı FETÖ aleyhindeki iddianamelere kaynak kitap olarak adıyla girdi ama Güvenç’in başvurusuyla kitabın tanıtım ve satış linkleri hakkında yasak kararı alındı. Ardından S.Ö’ye tecavüzü anlatan onlarca haber yasaklandı. Mahkeme kararı bir garabetti. Somut hiçbir gerekçe olmadan, sadece “birini” kurtarmak için yazılmış gibiydi.
3 yıl önce o yasak kararını alanı herhalde tahmin ettiniz. Yukarıda sürekli konuştuğumuz davaların hâkiminden başkası değil. O dönem henüz ağır ceza mahkemesine atanmamıştı. 3 yıl önce tavrından çok çabuk yükseleceği belliydi. Ama bu kadarını hiç kimse tahmin edemezdi. Hızla “joker” başkan oluverdi.
Tecavüze devam
5 yıl önce Mahrem kitabına S.Ö’nün hikâyesiyle başlamıştık. Çünkü olay, iktidar destekli Fethullahçı çetenin hukuka tecavüzünün sembolü gibiydi.
Bakıyorum, dün AKP’li vekili temizlemek için hukuku ayaklar altına alan da bugün CHP’li vekili cezalandırmak için AYM kararını tanımayarak hukuk darbesi yapan da aynı. O gün Gülen’in itibarını koruyan da şimdi Gülen’e en saldırıyor görünen de aynı. 3 yıl önce FETÖ aleyhindeki kitapları, yazıları, haberleri “bizimkilere dokunmayın” diye yasaklatan da bugün FETÖ’yü birilerine dokunmak için bahane haline getiren de aynı.
Tecavüzcüler değişti mi bilmiyorum ama tecavüz kaldığı yerden devam ediyor.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 18 Oct 2020 0:40 Sujet du message:
Citation:
Kadir Şeker
17 Ekim 2020
Yılmaz Özdil
Yanlış yaptın Kadir…
Kadını döven herifi öldürdün, 12 yıl yedin.
Halbuki, o herif yerine kadını öldürseydin, şimdi dışardaydın.
★
■ Eşini sopayla döve döve öldürüp, taksirle, yani dikkatsizlikle öldürmekten yargılanıp, bir senede çıkanlar var bu ülkede.
■ Eşini suratından pompalı tüfekle vurup, tüfeğimi inceliyordum, hay Allah, yanlışlıkla ateş aldı diyerek, sıyıranlar var.
■ 80 yaşındaki eşini bıçaklayarak öldürüp, 83 yaşındayım, yaşıma hürmet edin diyerek, cezai ehliyeti yok gerekçesiyle bırakılanlar var.
■ 17 yaşındaki kızcağızı kendisine aşık olmuyor diye 35 yerinden bıçaklayıp, kafasını testereyle kestikten sonra buzdolabına koyan manyağı, sadece beş yıl yatırıp bıraktılar bu ülkede!
■ Boşanmak isteyen eşini delik deşik ederek öldüren, 26 santim boyundaki bıçağı 37 defa saplayan, sonra o 26 santimlik bıçağa “öldürücü boyutlarda değil” diye rapor alarak, ceza indirimi alan var.
■ “Babam bana tecavüz etti” diyen kızını öldürüp, “babasını kamuoyunda mahçup etti” gerekçesiyle paçayı kurtaran var.
■ Ormanda tecavüz ederken suçüstü yakalanıp, “suç henüz gerçekleşmedi, yarım kaldı” gerekçesiyle sokağa salınanlar var.
■ Musallat olduğu hamile kadını boğarak öldürüp, mahkemeye takım elbise giyerek geldiği için “saygı”dan iyi hal indirimi alan var.
■ Kuyuya atıp “tayt giyiyordu” indirimi alan var, tavana asıp “piercing takıyordu” indirimi alan var, döve döve öldürüp “zaten travestiydi” indirimi alan var, tabancayla vurup “tanımadığı insanlara sokakta saati sorarak cilve yaptı” indirimi alan var, benzinle yakıp “çok sık banyo yapıyordu, şüphelendim” indirimi alan var, gırtlağını kesip “benden izinsiz çarşıya alışverişe gitti” indirimi alan var.
■ Bursa'da bir kadın, oğlu tarafından yastıkla boğularak öldürüldü, niye öldürdün diye sordular, ilk ifadesinde “rüyamda annemi öldürmem için işaret aldım” dedi, sonra “beni insanların yanında küçük düşürüyordu” dedi, en son itiraf etti, “uyuşturucu almak için para istedim, vermedi” dedi, bu herife “anne-oğul ilişkisi kopuk” gerekçesiyle indirim verildi iyi mi.
■ 16 yaşındaki kuzenini zorla kaçıran, imam nikahıyla kapatan, kıskanarak bıçakla öldüren, sadece dört yıl yatan, afla bırakılan, çıkar çıkmaz dul bir kadını evlenme vaadiyle kandıran, kadın kandırıldığını anlayıp ayrılmaya kalkışınca, baltayı kaparak, kadının kafasını harsss diye ikiye bölerek öldüren, sadece altı yıl yatıp, tekrar sokağa salınan, normalde insan içine çıkmaması gerekirken, “cazip damat adayı” diye televizyonlardaki evlilik programlarına çıkarılan herif var bu ülkede.
★
Bu cazip damat adayının (!) televizyonlarda “yuva kurmak isteyen sevimli katil” olarak alkışlandığı gün… Kastamonu'da herifin biri eşini dövüyordu, tekmelerken belindeki tabancayı düşürdü, kadıncağız can havliyle kaptı, tetiğe bastı, herif öldü, kadına 17 sene verdiler!
★
Silah zoruyla tecavüz eden, hamile bırakan, “çocuklarını öldürürüm” tehdidiyle tacize devam eden, “sevgilim olduğunu söylerim, seni rezil ederim, sana değil bana inanırlar” tehdidiyle tecavüzlere devam eden, olay gecesi zorla pencereden girmeye çalışan eniştesini av tüfeğiyle vurup öldüren kadına… Müebbet verildi bu ülkede!
★
Erkek kadını öldürürse, artık ayıp bile sayılmıyor.
Kadın erkeği öldürürse, idam olsa idam edecekler.
★
Yanlış yaptın Kadir…
Kadını döven herifi öldürdün.
Bari akıl edip herifle beraber kadını da öldürseydin, hiç olmazsa iyi hal indirimi alırdın.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 22 Oct 2020 0:21 Sujet du message:
Tayyipland'da adalet ara mumla bulasin !
Danıştay’ın iptal ettiği Yeşil Yol’un yapımı sürüyor
Hayrat Muhtarlar Derneği Başkanı Trabzon’un Hayrat ilçesindeki yol çalışmalarının ‘Yeşil Yol’ kapsamında olduğunu belirtirken Hayrat Kaymakamı ise ‘ilgisi yok’ dedi. Yeşil Yol davasının avukatı Demirci de “Çalışmaları Yeşil Yol kapsamında yapmadım demenin hiçbir hukuki geçerliliği yok” ifadelerini kullandı.
Adaletin olmadigi bir ülke Türkiye.
Hakimler, savcilar emir kulu sanki...
Neden mi boyle yazdim.
CÜNKÜ :
Citation:
Şöhretli, yandaş ya da nüfuzlu değilsen adalet yok!
Üç ayrı olayı özetleyerek başlayacağım yazıya.
1- Bir kişi, Orhan Gencebay’a sosyal medyada “yalaka” dedi. Gencebay’ın avukatı suç duyurusunda bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Yapılan yorumun “aleni hakaret suçunu oluşturduğu” gerekçesiyle sanığın 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Mahkeme, suçun işlendiğini tespit ederek sanığı 1500 TL adli para cezasına çarptırdı.
2- Bir kişi sosyal medyada Kıvanç Tatlıtuğ hakkında “Hiçbir mecrada halk için mücadele vermeyen, sadece yakışıklı olduğu için beyinsizler tarafından çok sevilen bir sanatçı bozuntususun” şeklinde yorum yaptı. Tatlıtuğ’un şikâyeti üzerine soruşturma başlatıldı.
3- Adalar’daki atlı faytonlara karşı mücadele verdiğim sırada, 29.12.2019 tarihinde, sosyal medyada bir kişi, siyah üzerine beyaz renkle “Herkes cezasını çekmeli” yazan ve üzerinde düğüm atılmış idam halatı bulunan görseli aynen şu ifadeyle paylaştı: Zülal Kalkandelen için İDAM isteriz!
Birinci ve ikinci olayda gerekli yasal işlemleri başlatan, hakareti suç olarak kabul edip sanığı cezalandıran savcılık, açıkça ölümle tehdit edildiğim paylaşım karşısında ne yaptı dersiniz?
Bir avukat suç duyurusunda bulundu. Bu konuda ifade verdi...
Ve sonunda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı geçen hafta aşağıdaki yanıtı gönderdi:
“Yapılan soruşturmada söz konusu gerçekleşen eylemin tehdit içerikli sözler olduğu ancak müştekiye karşı iddia olunan bir eylemin oluşmadığı, bu şekilde atılı tehdit suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşılmakta, şüpheli hakkında üzerine atılı suç bakımından KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar verildi.”
***
Bir kez daha görülüyor ki:
Türkiye’de şöhret, yandaş ve çok zengin nüfuzlu bir kişi değilseniz, hukuk sizi korumuyor, adalet bulamıyorsunuz.
Yandaş kanalda “Bizim aile 50 kişiyi götürür” diyerek açıkça insanları öldürebileceklerini söyleyen Sevda Noyan hakkında takipsizlik kararı verilirken; Merdan Yanardağ, Abdülhamit ile ilgili tarihi gerçekleri anlattığı için Tele 1 TV, 5 gün kapatılıyor.
Kadina siddet konusunda duyarli oldugumdan konuyu takip ettim.
Bir savci var Istanbul'da, tartismali tutuklamalar ve suçlamalarin sahibi oldugu soylenen kisi ki karisina siddet uyguladigi da basina yansimis.
Bu adam, apar topar Yargitay'a uye yapiliyor. Yargitay'a uye yapildigi sirada gerçeklesmesi gereken bu kurumdan Anayasa mahkemesine seçilecek uye seçimi erteleniyor. Teoride Yargitay bir hakimin deney kazandigi, uzmanlastigi bir oldugundan burada bir kaç sene çalismis kisiler Anayasa Mahkemesi'ne uye olabiliyorlar. Bu adam bir tek dosya açmadan Anayasa Mahkemesi uyeligine adayligini koyuyor ve diger adaylar çekiliyor ve adam isik hiziyla Anayasa Mahkemesi Baskani seçiliyor.
Isin en aci yani yanlis hatirlamiyorsam, bu taamullere uymayan durumu yuzden fazla Yargitay hakimi onayliyor ki bu adam oy vererek en çok oyu alan adam haline getiriyorlar...
Iste Erdogan'in baskanligini yaptigi ûlkede adalet boyle bir sey...
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 03 Sep 2021 23:33 Sujet du message:
cengiz-han a écrit:
Iste Tayyipland, boyle bir fotograf Turkiye'de olmaz !
Citation:
Yargıtay Başkanı Akarca, cübbesi ile dua etti
Yargıtay'ın Ankara Ahlatlıbel'de inşa edilen yeni hizmet binasının açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla yapıldı.
2021-2022 Adli Yılı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yaptığı duayla açıldı. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca da üzerinde cübbesiyle duaya katıldı. Yargıtay Başkanı Akarca’nın açılışta cübbesi ile dua etmesi büyük tepki çekti.
Açılışta konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, “Yeni bir anayasa hazırlanması, iktidar ve muhalefet partilerinin gündemine yeniden girmiştir. Biz de bu arayışı destekliyoruz. Yeni bir anayasa hazırlanması, iktidar ve muhalefet partilerinin gündemine yeniden girmiştir. Biz de bu arayışı destekliyoruz. Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gibi konularda yüksek standartlar hedeflenmelidir” dedi.
Kimdir, nedir Themis? “Themis, Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. İlahi adaletin tecessümüdür. Zeus'un Metis'ten sonraki ikinci karısıdır. Babaları Zeus olan, Horae ve Moirae'nin annesidir.” diyor vikipedi. Bütün Dünya’da adalet saraylarının önünde heykeli vardır; gözleri bağlı, memesinin biri dışarıda, bir elinde terazisi diğer elinde kılıcıyla adalet dağıtır. Hepsinin bir anlamı, metaforu vardır. Adalet tarafsız ve bağımsız olduğu için gözü kapalıdır. Adalet eşit ve bağımsız olduğu için elinde terazi vardır. Adalet acımasız ve bağımsız olduğu için elinde kılıç vardır. Bir memesi dışarıdadır çünkü adalet tahrik edici olsa da dokunulmaz ve bağımsızdır. Bunlar en bilinen göstergeleridir Themis’in. Daha çok anlam taşır o güzel kadın heykeli. Giydiği elbisedeki çocuk figürü adaletin saf ve temizliğini anlatır ki bağımsız olmadan mümkün değil saf ve temiz olabilmek. Ayağının altındaki yılan ise kötülüğün her an tetikte beklediğini ve kontrol altında tutulması gerektiğini anlatır. Bağımsız değilseniz en iyimser tahminle midenize kadar tırmanmıştır kötülük ayağınızın altında kıvranacağına! Buradan da anlayacağımız üzere adaletin en olmazsa olmazı bağımsız olabilmek. 20 yılın sonunda bizi yönetenler yargıdaki bağımsızlığı bakın ne hale getirmişler...
ADALET SİSTEMİNDE DİL, DİN, IRK AYRIMI YOK
1 Eylül’de Yargıtay’ın Ankara Ahlatlıbel’de inşa edilen yeni hizmet binasında 2021-2022 Adli Yılı Açılış Töreni gerçekleşti. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir yanına Yargıtay Birinci Başkanı Mehmet Akarca’yı diğer yanına da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı almış, ellerini açmış dua ediyor. Yargı yılı bu yıl ilk defa dualarla açıldı. Yargının bağımsızlığı ve laiklik bir gösteriş uğruna uçtu gitti. Hakimler, savcılar, avukatlar mahkemelerde o cüppeyi boş yere giymiyorlar. O cüppe Themis’in tarafsız ve bağımsız adalet dağıtan tüm özelliklerini taşıyor. Dil, din, ırk; adaletin mantığında bunların ayrımı yok. Çoklu baroları sisteme sokmakla zaten adaletin tarafsızlığı darmadağın edilmişti. Dualı açılış tuz biber ekti. Zaten memesini sansürlediğimiz Themis bize biraz kırgındı ama gördüklerinden sonra adalet adına kan ağlamıştır. Umarım törene katılanlar ve bu duruma göz yumanlar Diyanet Başkanı Erbaş’ın Ayasofya’da ezan okurken kullandığı kılıçla Themis’in kılıcınının ne kadar farklı düşünceleri barındırdığının bilincindedirler.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 11193 Localisation: Nancy / France
Posté le: 26 Jan 2022 19:07 Sujet du message:
Citation:
Avrupa Konseyi'nden aldığı sertifika ne? Sedef Kabaş savcısı AİHM ve Yargıtay'a karşı
Gazeteci Sedef Kabaş'ı gece yarısı gözaltına aldırıp tutuklanmasını talep eden ve 6 gün içerisinde görev süresini doldurmadan İstanbul'a atanan savcı T.K.U.'nun Avrupa Konseyi tarafından verilen "HELP" sertifikasını sahip olduğu ortaya çıktı. "HELP" sertifikası, mağdurlar da dahil olmak üzere, insan haklarının korunması ve İnsan Hakları Sözleşmesi üzerine verilen eğitimden sonra alınıyor. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir" ifadeleri yer alıyor.
(...)
Türkiye son yıllarda, "Cumhurbaşkanına hakaret" davalarını konuşuyor. CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, 2014-2020 yılları arasında "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla açılan soruşturma sayısının 160 bin 169 olduğunu açıkladı.
Öte yandan Sedef Kabaş'ı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün "kaldırdık" dediği Fethullahçıları hatırlatan gece yarısı gözaltısını uygulatan savcı T.K.U.'nun geçmişi dikkat çekti.
Kabaş hakkında soruşturmayı başlatan, gözaltı kararı çıkaran ve ifadesini aldırıp tutuklamaya sevk eden savcı T.K.U., 2018 yılında hukuk fakültesinden mezun oldu. 2018-2019 yılları arasında avukatlık stajı yapan T.K.U., ardından hakimlik savcılık sınavına girdi. T.K.U. daha sonra savcılık stajına başladı. Stajını bitiren T.K.U., Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) 30 Eylül 2021 kararı ile Osmaniye'ye atandı. Ardından HSK, 6 Ekim 2021 tarihinde Adli Yargı Kararnamesi'ni açıkladı. Kararnamede, T.K.U.'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na atandığı görüldü.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 02 Juin 2022 16:07 Sujet du message:
SelimIII a écrit:
Citation:
YM kararını tanımayanhakim’ Adalet Bakan Yardımcısı oldu!
Anayasa Mahkemesi'nin, Enis Berberoğlu hakkında verdiği yeniden yargılama kararını uygulamayarak gündem olan;SÖZCÜ, Canan Kaftancıoğlu gibi birçok tartışmalı davada hapis cezalarına hükmeden eski ağır ceza mahkemesi başkanı Akın Gürlek, Adalet Bakan Yardımcılığı'na atandı.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page Précédente1, 2, 3, 4, 5, 6
Page 6 sur 6
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum