Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - AKP Türkiyesi...
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3140 Localisation: Paris
Posté le: 03 Mai 2020 15:20 Sujet du message:
Citation:
Kara delik hastaneleri
3 Mayıs 2020 / Sozcu
Ege Cansen
AKP'nin milli geliri büyütmede kullandığı temel tercih, “inşaatı” çekici sektör olarak kullanmaktır. İnşaat, vasıfsız işçileri bile kullanan emek yoğun bir iş dalıdır. Dolayısıyla istihdamı artırır. Üstelik çok sayıda inşaat malzemesi imal eden firmanın müşterisidir. Bu yolla da sanayide zincirleme üretim artışına yol açar. İnşaatı öne çıkarmanın bir başka gayesi daha vardır. İnşaat “mekân rantı” yaratır. Rantlar, her zaman ve her yerde “sermaye birikimi” oluşturur. Rantlarla oluşan sermaye, iktidar partisinin finansman kaynağıdır. Bu yüzden inşaata dayalı kalkınma modeli, eski sömürge Afrika ve Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere dünyanın her yerinde uygulanmıştır. Avrupa Birliği, Doğu Avrupa'yı içine alarak genişlemeye çalışırken, hem büyümeyi uyarmak hem de burjuva sınıfının oluşmasını sağlamak için “turizm” ile birlikte “inşaat” sektörünü de teşvik etmiştir.
AKP'NİN SAÐLIK HİZMETLERİNE AÐIRLIK VERMESİ
AKP iktidarları neyi en iyi yaptı diye sokaktaki insana sorulsa, çoğunluğun vereceği cevap “yolları” ve “hastaneleri” olacaktır. Burada kullanılan hastane kelimesi, aile hekimliği ağı ile bedava ilaç alımını da kapsar. Sağlık sektörünün hem kapasite hem de kalite olarak gelişmesinin bir diğer sebebi, özel teşebbüsün ve vakıfların doğrudan veya üniversite kurarak bu alana yatırım yapmasıdır. AKP'nin sağlıkta yaptığı en büyük yanlışlık ise bu sektörü de “rant yaratma” faaliyetine alet etmesidir. Bu amaçla “şehir hastaneleri” diye “davul kamunun sırtında, tokmak müteahhidin elinde” bir model yaratmıştır. Hal böyleyken, AKP'nin propaganda ajanları korona salgınını fırsat bilip “Þehir hastaneleri iyi ki yapılmış” demeye başladılar.
ÞEHİR HASTANELERİ NİÇİN YANLIÞ YATIRIMLARDIR
Bir yatırımın iktisaden doğru olup olmadığına, üç kıstasa göre karar verilir:
1. Yerleşim yeri (lokasyonu) doğru mudur?
2. Seçilen kapasite büyüklüğü (scale) ekonomik midir?
3. Finansman ve işletme modeli kârlı çalışmaya uygun mudur?
Bu üç kıstasa göre, şehir hastaneleri yanlış yatırımlardır. Zaten tartışma konusu “Yeni hastaneler inşa edilsin mi, edilmesin mi” değildir. Pek tabii yeni hastaneler inşa edilecektir. Marifet, “yarattığı nimet sebep olduğu külfetten yüksek” hastane inşa etmektir. Halkın parasını harcayan devlet adamlarının etik ve yasal görevi bunu sağlamaktır. Bir defa “şehir hastanesi” adı, bu hastaneler “şehir dışında” inşa edildikleri için oksimorondur. Üstelik sırf bunlar çalışsın diye şehir içi hastaneler kapatılmıştır. Ölçek hatası vardır. 200 yataklı 5 hastane yerine 1500-2000 yataklı tek bir hastane yapılmıştır. Sırf “kamu borcunun milli gelire oranı düşük görünsün” diye “hasta garantili özel hastane” diye ucube bir finansman modeli seçildiği için de ayrıca yanlıştır. Bu yüzden bütçede kocaman bir kara delik açmışlardır.
Son söz: Bireysel rant çoksa, toplumsal fayda azdır.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3140 Localisation: Paris
Posté le: 03 Mai 2020 15:20 Sujet du message:
Citation:
Kara delik hastaneleri
3 Mayıs 2020 / Sozcu
Ege Cansen
AKP'nin milli geliri büyütmede kullandığı temel tercih, “inşaatı” çekici sektör olarak kullanmaktır. İnşaat, vasıfsız işçileri bile kullanan emek yoğun bir iş dalıdır. Dolayısıyla istihdamı artırır. Üstelik çok sayıda inşaat malzemesi imal eden firmanın müşterisidir. Bu yolla da sanayide zincirleme üretim artışına yol açar. İnşaatı öne çıkarmanın bir başka gayesi daha vardır. İnşaat “mekân rantı” yaratır. Rantlar, her zaman ve her yerde “sermaye birikimi” oluşturur. Rantlarla oluşan sermaye, iktidar partisinin finansman kaynağıdır. Bu yüzden inşaata dayalı kalkınma modeli, eski sömürge Afrika ve Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere dünyanın her yerinde uygulanmıştır. Avrupa Birliği, Doğu Avrupa'yı içine alarak genişlemeye çalışırken, hem büyümeyi uyarmak hem de burjuva sınıfının oluşmasını sağlamak için “turizm” ile birlikte “inşaat” sektörünü de teşvik etmiştir.
AKP'NİN SAÐLIK HİZMETLERİNE AÐIRLIK VERMESİ
AKP iktidarları neyi en iyi yaptı diye sokaktaki insana sorulsa, çoğunluğun vereceği cevap “yolları” ve “hastaneleri” olacaktır. Burada kullanılan hastane kelimesi, aile hekimliği ağı ile bedava ilaç alımını da kapsar. Sağlık sektörünün hem kapasite hem de kalite olarak gelişmesinin bir diğer sebebi, özel teşebbüsün ve vakıfların doğrudan veya üniversite kurarak bu alana yatırım yapmasıdır. AKP'nin sağlıkta yaptığı en büyük yanlışlık ise bu sektörü de “rant yaratma” faaliyetine alet etmesidir. Bu amaçla “şehir hastaneleri” diye “davul kamunun sırtında, tokmak müteahhidin elinde” bir model yaratmıştır. Hal böyleyken, AKP'nin propaganda ajanları korona salgınını fırsat bilip “Þehir hastaneleri iyi ki yapılmış” demeye başladılar.
ÞEHİR HASTANELERİ NİÇİN YANLIÞ YATIRIMLARDIR
Bir yatırımın iktisaden doğru olup olmadığına, üç kıstasa göre karar verilir:
1. Yerleşim yeri (lokasyonu) doğru mudur?
2. Seçilen kapasite büyüklüğü (scale) ekonomik midir?
3. Finansman ve işletme modeli kârlı çalışmaya uygun mudur?
Bu üç kıstasa göre, şehir hastaneleri yanlış yatırımlardır. Zaten tartışma konusu “Yeni hastaneler inşa edilsin mi, edilmesin mi” değildir. Pek tabii yeni hastaneler inşa edilecektir. Marifet, “yarattığı nimet sebep olduğu külfetten yüksek” hastane inşa etmektir. Halkın parasını harcayan devlet adamlarının etik ve yasal görevi bunu sağlamaktır. Bir defa “şehir hastanesi” adı, bu hastaneler “şehir dışında” inşa edildikleri için oksimorondur. Üstelik sırf bunlar çalışsın diye şehir içi hastaneler kapatılmıştır. Ölçek hatası vardır. 200 yataklı 5 hastane yerine 1500-2000 yataklı tek bir hastane yapılmıştır. Sırf “kamu borcunun milli gelire oranı düşük görünsün” diye “hasta garantili özel hastane” diye ucube bir finansman modeli seçildiği için de ayrıca yanlıştır. Bu yüzden bütçede kocaman bir kara delik açmışlardır.
Son söz: Bireysel rant çoksa, toplumsal fayda azdır.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 14014 Localisation: Paris
Posté le: 06 Mai 2020 2:15 Sujet du message:
Citation:
Yıllardır söyleyemediklerimi söyleyen emekli generale teşekkürler
Bazen bir şeyi bilirsiniz.
Bazen bilmezsiniz ama çok sağlam bir kaynaktan duymuş olursunuz.
Bilgi sağlamdır ama kanıtı yoktur.
Bir de bilgi sağlamdır. Belki kanıtı yoktur ama yazmanın, söylemenin riski vardır.
Bu sadece hukuki risk de olmayabilir, hani “akla ziyan bilgi” diye bir tanımlama var ya.
te o cinsten bir bilgi birkaç yıldır hafızamda duruyor.
AKP iktidarı hatırlarsanız, cemaatle iş birliği yaptığı, daha doğrusu pis işlerini gördürdüğü dönemde, ülkemizin en gizli bilgilerinin saklandığı Kozmik Oda’yı açmıştı.
İçine sokulan cemaatçi bir hakim, günlerce burada çalışmış ve yazıya döküldüğünde 7.5 milyon sayfayı bulan gizli belgeleri dışarı çıkarmıştı.
O sırada eski solculardan liberalliğe ve Erdoğancılığa terfi etmiş bir güruhun da desteği ile “Vesayeti bitiriyoruz, derin devleti ifşa ediyoruz” çığlıkları arasında, o belgelerin akıbetini öğrenmek mümkün olmamıştı.
Ardından cemaat, iktidardan koptu ve tasfiye edildi.
Tabii Kozmik Oda’dan çıkarılan belgeler de çoktan Türkiye düşmanlarına ulaştırılmıştı.
İşte o tarihlerde yazamadığımız bilgiler gelmişti.
Bu gizli belgeler arasında, devletin, başta PKK, IÞİD, El Kaide, DHKP-C gibi terör örgütleri içine soktuğu ajanların listesi de vardı.
Bu listenin ifşa olması sonucu 700’ün üzerinde ajanımız öldürülmüştü.
Bu öyle bir bilgiydi ki, yazmak elbette çok zordu.
Bir iki konuşmamda hafif ima ederek, en azından içimdekini dışa vurmaya çalıştım ama elbette tam anlaşılmadı.
Ancak Halk TV’de, Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Ceviz Kabuğu programında konuşan Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, bu konudaki sıkıntımızı ortadan kaldırdı.
mekli Korgeneral Karakuş, Kozmik Oda’ya girilerek ifşa edilen 848 gizli görevlinin şehit edildiğini söyledi.
Karakuş, canlı yayında “Kozmik Oda’ya girildikten sonra devletimizin yurt dışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütlerine yerleştirdiği (sızdırdığı) 813 yurtsever görevlimizin tamamına yakını şehit edildi” dedi.
Inscrit le: 30 Jan 2006 Messages: 12080 Localisation: Nancy / France
Posté le: 16 Aoû 2025 2:12 Sujet du message:
Baskanlik sistemine geçildikten sonra 2009 dan 2020 ye uzanan bu dosya yerini "Tayyipland" dosyasina birakmis.
Geçtigimiz gün AKP 24. kurulus senesini kutladi, hem de CHP'den ithal ettigi Aydin Belediye Baskaniyla...
ilginç bir anlayis ve uygulama, AKP bir paratöner gibi (benzetme Deniz Zeyrek'e ait) kendisine karsi olan ve hatta küfredenleri çekiyor. Benim ilk aklima gelenler : Bahçeli, Kurtulmus, Soylu... Bunlarin soyledikleri halen youtube da filan duruyor.
Bu bir basaridir, küfredip de biat edenler için uygun bir sifat bulmakta zorlaniyour.
3 Y diye iktidara gelen AKP 24 senede nereden nereye. Deniz zeyrek yazmis.
Citation:
Nereden Nereyeeeee..!
Nefes, 13 Ağustos 2025
NEFES’in online versiyonunda dün AK Parti’nin yarınki 24. kuruluş yıldönümüne ilişkin güzel bir derleme vardı. Okurken çok eğlendim. Gayri ihtiyari “Nereden nereyeeeee” dedim.
Şimdi gelin AK Parti’nin önemli kuruluş vaatlerine ve 24 yıl sonra geldiği noktaya bir göz atalım:
2001: AK Parti demokrasiyi önce kendi içinde yaşayacak.
2025: AK Parti’de bütün kararları Recep Tayyip Erdoğan veriyor.
2001: AK Parti Avrupa Birliği’ne tam üyeliği savunur.
2025: AK Parti iktidarının AB ile tek ilişkisi göçmen meselesine indirgendi. Siyasette Kopenhag kriterleri, ekonomide Maastricht kriterleri yalan oldu.
2001: AK Parti’nin ilkesini ulusal bütünlüğümüz ve cumhuriyetimizin bölünmez yasasının teminatı olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası belirliyor.
2025: AK Parti iktidarı artık kendi yaptığı Anayasa değişikliklerine dahi uymuyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamıyor.
2001: AK Parti TBMM tarafından onaylanmış BM İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini temel referans kabul eder. Temel hak ve özgürlükleri mümkün olan en geniş sınırlar içinde temel kabul eder. Toplumsal özgürleşmenin esasını bireysel özgürlüklerde arar.
2025: AK Parti iktidarında en büyük darbeyi insan hakları ve özgürlükler yedi. AİHM kararları dahi uygulanmıyor.
2001: AK Parti en alt kademesinden genel başkanına kadar Türkiye’de görev süresini sınırlandıran ilk partidir.
2025: Üç dönem kuralına uyulmuyor. İki dönemle sınırlı kalacağını vaat eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Anayasa’da iki defa seçilir ifadesi açıkça yer aldığı halde üç defa seçime girdi. En son “hak vaki olana kadar” ifadesini kullandı.
2001: AK Parti liderliğin bilincinde olan, ancak partiyi liderlik sultasına dönüştürmeyen bir yapı ile siyasi hayata merhaba diyor.
2025: AK Parti’de liderin dediği dışında hiçbir şey olmuyor.
2001: AK Parti’nin hukuk anlayışını toplu olarak bir arada yaşamanın ortak güvencesi olarak hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı oluşturur. Adaleti yalnız yargı kararlarının ifadesi konusunda değil, bunların toplum ve devlet hayatında bütün faaliyetlerdeki gözetilmesi gereken bir ilke olarak da benimser.
2025: AK Parti iktidarı resmen ikili hukuk yarattı. Ülkede uzun bir süredir iktidar mensuplarına ayrı muhalefet mensuplarına ayrı hukuk uygulanıyor.
2001: AK Parti demokrasiyi bir siyaset tarzı, yönetim ve denetim biçimi olarak görür. Demokrasiyi vazgeçilmez bir ilke olarak göstermeyi taahhüt eder.
2025: AK Parti, demokrasiyi iktidarını mutlak hale getirmek için kullanılan bir araç olarak gördüğünü artık saklanma ihtiyacı dahi duymuyor.
2001: AK Parti küçük ama güçlü bir devlet modelinden yanadır. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yanlısıdır.
2025: Devlet partisi haline gelen AK Parti kaybedince yerel yönetimleri merkezi yönetimin denetimine sokmaya çalışıyor. CHP’nin kazandığı yerel yönetimler çalışamasın diye her türlü baskı ve kısıtlamaya başvuruluyor.
2001: AK Parti hak, adalet ve özgürlükleri merkez alan demokratik laik bir hukuk devletini savunur. Laikliği demokrasinin teminatı olarak görür.
2025: AK Parti döneminde muhalefetin en büyük sloganı “Hak hukuk adalet” oldu. Kamuoyu yoklamalarında memleketin en önemli sorunları sıralamalarında “hukuk devleti ve adalet” kavramları ilk üçte yer alıyor.
2001: AK Parti dini eğitimi kişilerin kendi isteklerine bırakır.
2025: AK Parti iktidarı en büyük yatırımını din eğitimine yaptı. İmam hatip liselerini değişik oyunlarla zorunlu hale getirmeye çalıştı. ÇEDES gibi projelerle tarikat ve cemaatleri milli eğitim sisteminin paydaşı haline getirdi.
***
180 derecelik değişim elbette sadece bu başlıklarla sınırlı kalmadı.
AK Parti’nin vaatleriyle 25 yıl sonra geldiği yeri tam anlamıyla kıyaslamaya kalksak bırakın köşeyi, gazeteye sığmaz.
Zaten AK Parti’nin kuruluş toplantısında çekilen fotoğraflara bakarsanız, kurucuların çoğunun partinin ilkelerinden uzaklaşmasını gerekçe göstererek partiden uzaklaştığını görürsünüz.
Bir de “yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk” sözcüklerinin baş harfinden oluşan 3Y meselesi var. 24 yılda üçü de zirve yaptı.
Sanırım daha fazla yoruma ya da karşılaştırmaya gerek yok.
Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures Aller à la page Précédente1, 2, 3 ... 67, 68, 69
Page 69 sur 69
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum