74 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2272

Actuellement :
Visiteur(s) : 74
Membre(s) : 0
Total :74

Administration


  Derniers Visiteurs

murat_erpuyan : 24 min.03
duygu : 10h27:06
lalem : 3 jours
SelimIII : 4 jours
Sunny : 9 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Türk ekonomisi üzerine
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Türk ekonomisi üzerine
Aller à la page 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10  Suivante
 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13774
Localisation: Paris

MessagePosté le: 06 Juin 2008 20:04    Sujet du message: Türk ekonomisi üzerine Répondre en citant

Dolar neden yükselmiyor?
Yiğit Bulut
03.06.2008
http://www.trakyanethaber.com/yeni/haber.asp?id=11160

Sebebi tek bir cümle, arz edeyim; bir ülke ekonomisi sürekli artan cari açık ile kavruluyor ama finansal pozisyon sahipleri, "dünya piyasalarında hala ana trend devam edebilir, pozisyonlarımızı koruyalım" kararı eşliğinde, diğerlerinin durumu algılamasına izin vermiyorlarsa, o piyasada "döviz" yükselemez!!

Bu duruma "algılamaya dayanan ekonomi yönetimi" veya daha kısa olarak "ekonomik anomali" denir.

Peki sadece "büyüklerin menfaati gereği yükselmeyen kur ile mi teşhis edilir?"

"Anomali" dediğimiz durumun daha birçok özelliği vardır, onları da arz edeyim;

* Bir ülke üretmeden dünyanın en yüksek faizini vererek varolan durumunu korumaya çalışıyorsa,

* Dünya genelinde 26 zengin çıkardık deyip, o zenginlerin toplam serveti GSYİH'nın yüzde 10'una yakınsa,

* O ülke zengin sayısında ve ekonomik büyüklükte ilk 20'ye giriyor ama Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi'nde ilk 100'de sonlara düşüyorsa,

* Her 100 liralık gelirin yarısı daha dolaşıma çıkmadan, en zengin yüzde 10'luk gelir sahibi tarafından transfer ediliyorsa,

* Kayıt dışı ekonomi kayıtlı ekonomiden daha büyükse,

* Yabancılar sermaye ve para piyasalarındaki kazançlarından vergi ödemiyor, yerliler ödüyorsa,

* Önemli şirketleri yabancılara satılmışsa,

* Üretmeden tüketiyor ve artan ithalat rakamları yok sayılarak sadece artan ihracat dikkate alınıyorsa;

O ülke ekonomisi dünya üzerinde eşi benzer olmayan bir 'anomali'dir.

Peki bütün bunlar olurken ve bizler dışarıdan bakarak olanları fark etmezken, sistem nasıl çalışıyor?

İlk etapta bazı noktaları tespit etmemiz gerekli;

1- Bugünkü 'finansal yapı', 'dışarıdan akan paranın yüksek bir şekilde nemalandığı' ve 'kendi yararına' sistemin patlamasına yani 'cari açık, siyasi risk' gibi unsurların algılanmasına izin vermediği bir dinamik üzerine oturmuş durumda. Riskler algılanmıyorsa, bu 'sistemden aşırı getiri sağlayanların' yapının bozulmasından duyduklarının kaygının 'gerçekleri' örtmesinden kaynaklanıyor...

2- Sıcak para tabanlı sistemlerde 'dalga boyu' düşer ama 'içerideki birikim' yani 'yerli tasarruf sahiplerinin varlıkları veya çalışanların katma değer ve ödedikleri vergileri' yurtdışından gelen 'sıcak para' tarafından emilir...

Son söz: Ekonomik "anomalilerde" sıcak para rant sağlar, döviz gerektiği kadar düşük kalır-sonra patlar... Örnek mi istiyorsunuz? 1993-2007 Þubat arasında bu ülkeye giren sıcak para 'içeride çalışıp, didinen halkımın' sırtından, cebinden 'milyar dolarlar' kazandı. Bu kazanç 2001 sonrası adeta coştu ve 2004-2008 arasında zirve yaptı. İşte girişte aktardığım 'ekonomik anomali' de burada. Bugün bütün 'normal dışı' verilere rağmen sistem patlamıyorsa işin sırrı 'yapının dünya genelindeki devam eden trend eşliğinde' pozisyon sahipleri tarafından devam ettirilmesinde gizli. Daha açıkçası; alabilecekleri kadarını almaya devam edecekler. Ve aldıkları sürece de dolar yükselmeyecek!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11476
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 13 Aoû 2011 12:11    Sujet du message: Répondre en citant

Turkiye ekonomisi uzerine bu forumda bir yazi aradim, taa 2008'lerden beri bu konuda dogrudan katki yapilmamis.

Isin ilginci Cengiz-Han buraya Yigit Bulut imzali bir yazi birakmis, yazida cari açik soz konusu ki benim de bugunku katkim bu konuda, ama Y.B.'un 2008 den bu yana kattettigi yol çok ama çok ilginç...


Dernière édition par murat_erpuyan le 30 Avr 2013 23:59; édité 2 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11476
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 13 Aoû 2011 12:27    Sujet du message: Répondre en citant

Turk ekonomisinin yapisal sorunu "cari açik" ekonomik dengelerin
bozuldugu su siralarda oldukça tehlike arzediyor...

AKP iktidarinda cari açik basligi ile Mustafa Sönmez 4 makale yazmis, okumaya deger.

1 > http://bit.ly/pIMghO

2 > http://bit.ly/oEFueY

3 > http://bit.ly/rtlzuc

4 > http://bit.ly/qDN1bK
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3045
Localisation: Paris

MessagePosté le: 01 Nov 2011 1:04    Sujet du message: Répondre en citant

Cari açigin buyuk olmasinin bir nedeni de son yillarda hayvanciligin inanilmayacak kadar gerilemesi. 31 Ekim tarihli Cumhuriyet'ten, ilginç

Citation:

'Gitti Angus, geldi limuzin'

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, AKP'nin ülkeyi kurbanını ithal eder haline getirdiğini belirterek, "Bu bayram kurbanlar Meksika'dan. Angus gitti, yerine limuzin geldi" geldi.

ANKA

Ankara- TBMM'de basın toplantısı düzenleyen CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yurttaşların kurban kesmekte zorlanır hale geldiğini söyledi. Kurban Bayramı döneminde, Ekim ve Kasım aylarında toplam 112 bin canlı hayvan ithal edildiğini ifade eden Oran, şöyle dedi:
"2002 yılında ancak 12 bin canlı hayvan ithal eden Türkiye'de bu sayı geçen yıl 112 bine çıktı. Artış yüzde bin. 2002 yılında 31 bin hayvan ihraç etmişiz. Peki geçen yıl kaç hayvan ihraç etmişiz? Yedi bin. Yani AKP'den önce canlı hayvan ihraç eden Türkiye, AKP'den sonra Meksika sığırına muhtaç kalmış."


'Ayşe teyze senede ancak 18 kilo et tüketiyor'

Dünyanın en pahalı etinin Türkiye'de olduğunu savunan Oran, "Dünyanın en az et tüketen ülkelerinden birisi de Türkiye. Et ihraç ediyorduk, artık ithal ediyoruz. Kurbanlığı bile yurt dışından alıyoruz. Amerikalı John yılda 117 kilo et tüketiyor, Ayşe Teyze senede ancak 18 kilo et tüketebiliyor. Parayı yerli besici Mehmet Efendi değil, Meksikalı Sanchez Efendi kazanıyor" dedi.

"Öncelikle Tarım Bakanı'nı kutluyorum, sözünü tuttu" diyen Oran, "Geçen sene ne demişti? 'Bu ülkeye ithal angus gelmeyecek.' Evet artış ithal Angus yok. Çünkü angus gitti, yerine limuzin geldi" dedi. Oran, yapılması gerekenleri de "Sınır güvenliği sağlanmalı, doğru dürüst hayvan sayımı yapılmalı, üreticilere destek verilmeli, Et ve Balık Kurumu yeniden yapılandırılmalı" şeklinde sıraladı.


Broşür

Oran, hazırladığı "Bu bayram kurban Meksika'dan. Gitti angus, geldi limuzin" başlıklı broşürü de basın toplantısında dağıttı. Broşürde, AKP döneminde hayvancılığın nabzının atmadığı iddia edilerek, şöyle denildi: "2001 yılında bu ülkede 26 milyon 213 bin koyun vardı. Þimdi 20 milyon 721 bin koyun kaldı. 2001 yılında bu ülkede 6 milyon 176 bin keçi vardı. Þimdi 4 milyon 981 bin keçi kaldı. 2001 yılında bu ülkede 4 milyon 74 bin adet yerli sığır vardı. Þimdi 2 milyon 594 bin sığır var. 2001'de 4 milyon 747 bin koyun kesilirken bugün 3 milyon 997 bin koyun kesiliyor. 2001'de 1 milyon 843 bin sığır kesiliyordu, şimdi 1 milyon 502 bin."


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
emre57
Newbie
Newbie


Inscrit le: 03 Déc 2011
Messages: 13

MessagePosté le: 03 Déc 2011 18:26    Sujet du message: Répondre en citant

Türkiye ekonomisi maalesef üreten değil ama sürekli dışa bağlı bir durumdadır.
Fabrikalar, büyük şirketleri, devletin önemli para kaynağı olan şirketler hepsi satıldı ve satılmaya devam ediyor.
Sonuç olarak devamlı ithalat yapıldığı için işçiler iş bulamıyor ve hayat dahada pahalı bir duruma geliyor.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 04 Déc 2011 13:45    Sujet du message: Répondre en citant

Iktisat tahsili mi yapiyorsunuz Emre bey?
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
emre57
Newbie
Newbie


Inscrit le: 03 Déc 2011
Messages: 13

MessagePosté le: 04 Déc 2011 17:12    Sujet du message: Répondre en citant

Lise de bu tür dersler aldim. Simdi hukuk okuyorum.
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 05 Déc 2011 15:28    Sujet du message: Répondre en citant

Puisqu'on parle économie....... Un ami m'a envoyé cette blague, j'ai trouvé intéressant, et porte ici.......

Leçon d'économie appliquée....

> Une journée maussade dans un petit bourg humide au fin fond de l’Irlande…
> ou de la Grèce ou de l'Italie, ou de l'Espagne ou de la France ...!
> Il tombe une pluie battante et les rues sont désertées.
> Les temps sont durs, le pays est très endetté, tout le monde vit à crédit.
> Là-dessus arrive un touriste allemand, riche. Il arrête sa belle voiture
> devant le seul hôtel de la ville et il entre.
>
> Il pose un billet de 100 € sur le comptoir et demande à voir les
> chambres disponibles afin d’en choisir une pour la nuit.
> Le propriétaire de l’établissement lui donne les clés et lui dit
> de choisir celle qui lui plaira.
>
> Dès que le touriste a disparu dans l’escalier, l’hôtelier prend le
> billet de 100 €, file chez le boucher voisin et règle la dette
> qu'il a envers celui-ci.
> Le boucher se rend immédiatement chez l'éleveur de porcs à qui il
> doit 100 € et rembourse sa dette.
> L’éleveur à son tour s'empresse de régler sa facture à la
> coopérative agricole où il se ravitaille en aliments pour le bétail.
>
> Le directeur de la coopérative se précipite au pub régler son ardoise.
>
> Le barman, glisse le billet à la prostituée qui lui fournit ses
> services à crédit déjà depuis un moment.
> La fille, qui occupe à crédit les chambres de l’hôtel avec ses
> clients, court acquitter sa facture chez l’hôtelier.
> L’hôtelier pose le billet sur le comptoir là où le touriste l’avait
> posé auparavant.
>
> Là-dessus le touriste descend l’escalier, annonce qu’il ne trouve
> pas les chambres à son goût, ramasse son billet et s’en va…
> Personne n’a rien produit, personne n’a rien gagné, mais plus
> personne n’est endetté et le futur semble beaucoup plus prometteur…
>
> C’est ainsi, Mesdames et Messieurs que fonctionnent les plans
> de sauvetage au profit des pays de l’Europe en difficulté !

_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11476
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 03 Aoû 2012 12:29    Sujet du message: Répondre en citant

Avrupa krizi dogal olarak Turkiye'nin birincisi musterisi olmasi nedeniyle olumsuzluklarini gosterdi. Temmuz ayinda ihracatta ki dususun açiklamasi bu. Ama asagidaki yazidan anlasildigi kadariyla bu istatistiklere yansimiyacakmis cunku Iran'a altin olarak yapilan odemeler altin ihraci olarak gozukecekmis !

Ihracat gerilerken, ithalatin ne durumda oldugunu bilmiyorum ama car açik sorunu daha baskisini arttiracati, ustelik Suriye krizi nedeniyle guneydoguda turizm ve bavul ticareti durunca Iran da Turkiye çikislarda kisitlama getirince odemelr dengesi de bozulacak...

Citation:



Mustafa Sönmez
3 Ağustos 2012 - Cumhuriyet

İhracattan Al Kötü Haberi...

Kısa adı TİM olan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı temmuz ihracat verileri, kaç zamandır gözden uzak tutulmak istenen kara bulutların yaklaşmakta olduğunu, tehlike sinyallerinin yanıp sönmeye başladığını gösteriyor. Tabii, anlayana… İran’a enerji ödemesini külçe altınla yapıp bunu ihracat göstermekte ısrarlı olan hükümet ve hık deyicisi TÜİK, bu ayın sonunda, TİM’in ihracat rakamlarına, altın ihracatı yalanını ekleyerek ihracatta hiç de azalma olmadığına hükmedeceklerdir, kuşkunuz olmasın. Canları isterse. Kendilerini kandırırlar.

TİM, temmuz ihracatının 10.8 milyar dolara gerilerken geçen temmuza göre yüzde 5.5 düşüş gösterdiğini söylüyor bize. Bu, 2009 krizinden bu yana görülen ilk ihracat gerilemesi. O anlamda es geçilecek, arızi bir gerileme gibi görünmüyor. İhracattaki gerilemenin büyümeyi, onun da işsizliği etkilemesi kaçınılmaz.

İhracatta kan kaybının esas olarak Avrupa’dan kaynaklandığı anlaşılıyor. Temmuz gerilemesi yüzde 21’i bulurken ilk 7 ayın kaybı da yüzde 10’un üstünde. AB’nin Türkiye’nin toplam ihracatındaki payı yüzde 42’ye kadar gerilemiş durumda. Kaybın telafisi için ihracatta yüzde 11-12 dolayında payı olan Rusya ve çevresine (BDT) yönelinmiş (yüzde 17 artış) ama yetmemiş. Yine kaybın, ihracatta yüzde 30 dolayında payı olan Ortadoğu ile Kuzey Afrika’dan telafisine gayret edilmiş (yüzde 9 artış) ama o da yetmemiş. Hele ki Ortadoğu’da yaşanan kaos, özellikle güney illerimizin ihracatını da duman etmiş durumda. Gerileme kesin.

***

Yeniden AB’ye dönersek; ihracata, dolayısıyla ekonominin bütününe en büyük tehdit AB’den. Temmuz ayında geneldeki ihracat gerilemesi yüzde 21’i bulurken İtalya’ya ihracat yüzde 35, Fransa’ya yüzde 21, Almanya’ya yüzde 20, İngiltere’ye yüzde 16 düşüş gösterdi. İlk 7 aydaki gerileme ise yüzde 10 oldu. Özellikle otomotiv ve konfeksiyon gibi lider ihracatçı sektörlerin Avrupa payı yüksek. Hazır giyim ihracatında AB’nin payı yüzde 76, otomotivde ise yüzde 68. Buralarda yaşanan gerileme, anında otomotiv üssü Bursa’da ve konfeksiyon üssü İstanbul’da büzülme, buruşma yaratıyor.

AB’de durum iyiye gitmiyor. Avro alanında kamu borç krizi dinmek bilmiyor. İlk çeyrek için açıklanan kamu borcu/milli gelir oranı yüzde 88’i aşmıştı. İkinci çeyrekte düşmüş olması mümkün değil. Ölümcül faizlerle borçlarını döndürmeye çabalayan İtalya ve İspanya, bütün AB’ye istikrarsızlık yayıyor, büyüme eğilimlerini köreltiyor. Bu, Türkiye’den mal alımı için de iyiye işaret değil, elbette. Bu durum kısa sürede iyileşme vaat etmediği için Türkiye’nin AB’den, özellikle otomotiv ve konfeksiyonda kan kaybı sürecek gibi…

***

İhracatçılar, kurlardan ve ihracatçıya kullandırılan faizlerin yüksekliğinden şikâyetçi. Merkez Bankası, kur ve faizleri Orta Vadeli Program’daki yüzde 4 büyüme ve yüzde 5-6 oranlık enflasyon hedefine göre ayarlama çabasında. Döviz kurunun seyrinden ihracatçı memnun değil. Kendisini daha çok koruyup kollayacak bir kur politikası talep ediyor. Ama öte yanda da Merkez Bankası’nın düşünmek zorunda kaldığı 310 milyar dolarlık dış borç yükü var. Bu borcun da üçte ikisi özel sektörün. Kurun yukarı çıkarılması, borçluları allak bullak edebilir. İşin bir de bu tarafı var. Keza, hedeflere uygun bir kredi sıkılığından ihracatçılar yine şikâyetçi, hiç olmasa, ihracat kredileri için anlayışlı davranın, deseler de sözlerini pek dinletmiyorlar.

AB pazarında, Türkiye ile aynı kulvarda yarışan Asya ülkeleri ile yapılan Serbest Ticaret Anlaşmaları, bir başka keyif kaçırıcı gelişme ihracatçılar açısından. Güney Kore gibi ihracatta yarışılması güç devlerle AB sahasında at oynatmak, yeni pazar kayıpları anlamına gelecek.

Özetle, temmuz ihracatı, iç pazarı da büzülmüş Türkiye’de sanayi için, istihdam için iyi sinyaller vermiyor. Ortaya çıkacak defoları kamu bütçesinden telafi etmek için AKP iktidarı elini tutamaz halde ama o da dipsiz kuyu değil. Bir yere kadar. Türkiye 2008 sonunda 2009 başında gördüğü kötü rüyayı, yeniden görebilir.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13774
Localisation: Paris

MessagePosté le: 30 Déc 2012 3:04    Sujet du message: Répondre en citant

Benim bilgilerimle kesisen bir yazi.

Citation:


Bütçe övünmelerinin altı kaval!
Meclis’teki Bütçe görüşmelerinde övünmeler, gerçek hayattaki dövünmeleri örtüyor. Bugünkü yazıyı “örtüyü kaldırmaya” ayırdım.
Þu tablo çıktı:

Hızlı Büyüdük övünmesi:
Doğru değil.
Son 10 yılın ekonomik büyüme ortalaması yüzde 5…. Ve gerçek şu ki, 80 yıllık büyüme ortalaması da yüzde 5. Demek ki, 10 yıllık büyüme Türkiye’yi “orta gelirli ülke olma tuzağından” kurtaracak bir başarı olmuyor.

İhracat patladı övünmesi.
Doğru değil.
Türkiye’nin dışarıya ihraç ettiği 1 ton sanayi ürününden elde ettiği gelir, 1027 dolar. İleri teknoloji ürünü satan ülkelerin 1 ton ihracatta elde ettikleri gelir 10 bin 835 dolar. Gerçek şu ki, ileri teknoloji ihracatçısı ülkeler yüzde 3 büyürse Türkiye’nin onlar gibi zengin ülke olabilmesi için yılda yüzde 5 değil, yüzde 10 büyümesi gerekiyor.
Xxx

İstikrarı yakaladık övünmesi.
Doğru değil.
Türkiye’yi 10 yıldır yönetenler “sürdürülemez bir cari döviz açık” yarattılar. Gerçek şudur ki, cari döviz açığının sürdürülemez büyüklüğe ulaşması mutlaka mali istikrasızlığı doğurur. Mali istikrarsızlık mali krizi yaratır. Mali kriz ekonomik krize yol açar. Cari açığını kapatamayan Türkiye’de iktidar “istikrarı biz yakaladık” diyorsa palavra atıyordur.

İlk 10’a gireceğiz övünmesi.
Doğru değil.
Türkiye geçen yıl 250 milyon ton sanayi ürününü fabrikalarında üretti ve bunun 90 milyon tonunun kilosunu ortalama 1. 60 dolardan sattı. Gerçek şudur ki, son 10 yılda dünyadaki hızlı ekonomik büyümeyi fırsata dönüştüremeyen Türkiye, düşük ve orta düşük teknolojik mal üreten ülke kategorisinden orta yüksek ve yüksek teknolojik mal üreten ülke sınıfına atlayamadı.
Xxx
Verimi artırdık övünmesi.
Doğru değil.
Türkiye’nin işçileri bir saatlik çalışma ile milli geliri ancak 4 dolar artırabilirken G8 ülkelerinde bir işçi bir saatlik çalışma ile ülke milli gelirini 40 dolar yükseltebiliyor. Burada işçinin bir kusuru, kabahati yok. Gerçek şudur ki, son 10 yılda 8 kez teşvik paketi açılmasına rağmen Türkiye’nin fabrikaları aşırı ithalata bağımlı olmaktan çıkamadı. Bir inek düşünün günde 1 kilo süt veriyor fakat günde 3.5 kilo sütün fiyatı kadar yem yiyor. Türkiye yüksek teknolojik pahalı mal ithal eden fakat düşük teknolojili ucuz mal ihraç eden ülke yapısını değiştiremedi.
Xxx

Anadolu kaplanları övünmesi.
Doğru değil.
Kaplan gibi girişimcilerimiz var, Ortadoğu’ya, Afrika’ya, Latin Amerika’ya mal satıyoruz fakat son 10 yılda üretimde dışa bağımlılık yüzde 10 daha arttı. Gerçek şudur ki, Türkiye’de fabrikalardan çıkan üretiminin milli gelir(GSMH) içindeki payı 1998’de yüzde 24’dü. 2010’da yüzde 16’ya geriledi. İmalat sanayinde dış girdi oranı yüzde 70’e kadar çıktı.

IMF’ye borç veriyoruz övünmesi
Doğru değil.
IMF’ye borçların kapatılması ve göstermelik borç verir duruma gelinmesi çoğunluğu özel sektörün olmak üzere Türkiye’yi 320 milyar dolar dış borcu olan ülke durumundan kurtaramadı. Gerçek şudur ki, Türkiye dışardan para gelmeden yaşayabilecek durumda geçmişte de değildi, şimdi de değil.
Xxx

İşsiz sayısı azaldı övünmesi
Doğru değil.
Büyüme hızının yükseldiği bazı dönemlerde işsiz sayısı azalıyor. Ne var ki, büyüme hızının düştüğü dönemlerde işe alınanların sayısı, iş isteyenlerin sayısının çok altında kalıyor. Gerçek şudur ki, Türkiye’de en büyük korku “işimden olurum korkusu” olmaya devam ediyor.

Yoksulumuz azılıyor övünmesi.
Doğru değil.
75 milyon nüfusun sadece en üst gelir grubundaki 15 milyonun geliri giderinden fazla. 15 milyon her ay bir miktar para biriktirebilecek durumda. İkinci ve üçüncü gelir grubundaki 30 milyon insanın ise gelir, harcamaları eşit. Bir kuruş biriktiremiyorlar. En alt gelir gurundaki 15 milyonun ise geliri giderini karşılamıyor. Borçla yaşıyor, geleceğinden yiyor.

Gerçek şudur ki:

Övünmelerin altı kaval.
Necati DOÐRU - Sözcü

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13774
Localisation: Paris

MessagePosté le: 25 Jan 2013 0:48    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Vadeler Kısalıyor, Burunlar Uzuyor…
Mustafa Sönmez


AKP iktidarı devraldığı 2002’de Türkiye’nin 130 milyar dolarlık bir dış borç stoku vardı. Bu borçların sadece yaklaşık yüzde 13’ü kısa vadeli, yani vadesi 1 yılın altında borçlardı. Üçte biri özel sektöründü. AKP iktidarında, hem dünya konjonktürünün elverişliliği hem de iktidarın izlediği düşük kur politikası sonucu, dışarıdan borçlanması arttı, borsaya, devlet kâğıtlarına sıcak para girişleri hızlandı, doğrudan yabancı sermaye geldi. 2007 yılında birikmiş dış borç 250 milyar doları geçiyordu ve kısa vadeli olanların oranı yüzde 17’ye çıkmıştı ama düşük sayılırdı...

Sonra, küresel kriz patladı. Türkiye’ye giren dış kaynağın bir kısmı önce çekildi. Özel sektör, dış borçlarda üçte iki pay sahibi durumuna gelmişti. Bir korku sardı her firmayı. Kur yükselmişti. Taksit ödemek zamanı geldikçe hızla para aradılar, ancak kısa vadeli borç bulabildiler. Kısa vadeli borç tutarı tırmanmaya başladı. 2012 Eylül sonu itibarıyla dış borçlar 326.3 milyar dolara çıktı. Kasım 2012 itibarıyla kısa vadeli borçlar, toplamda yüzde 30.5 paya sahip ve 101.2 milyar dolar. Kısa vadeli oranı aynı kaldıysa, Kasım 2012’de toplam dış borç stoku 332 milyar dolara ulaştı, diyebiliriz.

Ortada açık bir “Kurtlarla Dans” hali var. Dünyadaki, kriz öncesi likidite bolluğu fırsat bilinip bulunabildiği kadar borç bulunup kullanılmış. Kullanan, ağırlıkla özel sektör. AKP rejimi boyunca dış borç dağına 200 milyar dolar eklendi. Üstelik bunun 80 milyar doları kısa vadeli ve toplam borçta kısa vadelilerin payı yaklaşık üçte bir!.. Bu gelinen yer oldukça riskli. Bir şey daha; Merkez Bankası, önümüzdeki 12 ayda kısa vadeli borç ve vadesine 1 yıl kalan diğer borçların toplamını da 143 milyar dolar olarak açıkladı. Az buz ödeme değil…

***

Özetle, dış borçlanmada kantarın topuzu kaçmışa benziyor. Hele ki kısa vadelilerde... Kısa vadeli borcun onda dokuzu özel sektörün… Böyle borçlar her an geri ödenmeyi gerektirir. Çeker gider anında. O nedenle bunun karşılığını döviz rezervi olarak bulundurmak gerekir. Kısa vadeli borcunuz kadar döviz rezerviniz yoksa, başınız büyük belada demektir. Anında döviz kuru şoku yaşarsınız, bir anda mesela dolar kuru 1.80 TL’lerden 2 TL’lere fırlar, kasırga altüst eder, ağaçlar yerinden sökülür, çatılar uçar!.. Bunun için iktidar, sürekli döviz rezervi tahkimatı yapıyor. RTE, 2013 bütçe konuşmasını yaparken “Merkez Bankamızın altın dahil döviz rezervlerinin 120 milyar 586 milyon dolarla bir başka tarihi rekor kaydettiğini müjdelemek istiyorum” diyordu... Bu “müjde”yi duyanlar, Başbakan, ya ne konuştuğunu bilmiyor ya da gerçekleri söylemiyor, diye düşünüyorlardı.

Ünlü iktisatçılarımızdan Asaf Savaş Akat da, bu “rekor rezerv” isimli şehir efsanesine artık dayanamamış ki, 22 Ocak tarihli Vatan’daki yazısında şöyle diyor (özetle); “Başbakan Erdoğan… rezerv artışını hükümetin başarı göstergesi olarak sunuyor… dış açık veren ekonomide rezerv artışı kadar dış borç artışı kaçınılmazdır. Bankadan borç alıp bir bölümünü mevduata yatırmaya benzer. Rezervdeki her artış dış borcun aynı miktarda yükselmesi ile mümkün olur... Resim çok nettir. Evet, döviz rezervi artıyor. Ama borç para ile artıyor. Sanırım mesajı aldınız. Benden söylemesi…”

***

Yabancılar, yerleşikler, dövizlerinin bir kısmını mevduat olarak bankalara yatırıyorlar, bunların karşılığı Merkez Bankası’na yatırılıyor, rezerv artıyor. Altın mevduatı icat edildi. Karşılığı, altın rezervinde. Cari açığın üstünde dış kaynak girişi yaşanıyor ve borç stoku artıyor. Borçtan gelen döviz fazlası rezervlere giriyor. Böylece rezervler artmış görünüyor… Sonunda, döviz rezervinin 101 milyar dolarlık büyüklüğü, önümüzdeki 12 ay için 143 milyar dolara ulaşmış kısa vadeli dış borç yükümlülüğünün altında. Döviz rezervine, 20 milyar dolarlık altın rezervini de eklerseniz, ediyor 121 milyar dolar… Tarzan yine zor durumda…

Ortada bıçak sırtı bir durum var. Bir de muktedir pinokyoların konuştukça uzayan burunları…

23 Ocak 2013 - Cumhuriyet

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 28 Jan 2013 16:55    Sujet du message: Répondre en citant

Bugün (28 ocak 2013) Hürriyet gazetesinde bir haber:

İki gündür kar satışların hakim olduğu İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'sına (İMKB) bir darbe de Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'den geldi. Kurumdan gelen Türkiye'nin kredi notuna yönelik açıklamayla satışların şiddeti artarken kayıp yüzde 2.5'i buldu.

Moody's tarafından bugün yapılan açıklamada, Türkiye ekonomisinin görünümünün pozitif seyrini sürdürdüğü ancak kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi için ödemeler dengesi tarafındaki şoklara daha dayanaklı bir görünüm sergilenmesi gerektiği belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi: "Türkiye'nin büyüklük, dinamizm ve hem Avrupa hem de Ortadoğu'da ekonomik etki gibi gözle görülür derecede güçlü noktaları var. Hükümetin finansal anlamdaki güçlü duruşu da bir ülke için bir diğer avantaj. Ancak, Türkiye için yatırım yapılabilir seviyede kredi notu verilmesi için cari dengede daha fazla dayanıklılık ön şart olarak görünüyor. Moody's, hükümetin cari açığını yapısal şekilde azaltarak, döviz rezervini artırarak ya da özel sektörün borçlanmasını azaltarak dışarıdaki gelişmelere karşı kırılganlıklarını azaltacak daha fazla adım atması durumunda ülkenin notunu artırmayı düşünebilir. "

Piyasa uzun süredir Fitch'den sonra Moody's'in de Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkaracağının işaretini verecek kararlı mesajlar bekliyordu. Ancak açıklamada görünümün 'pozitif' tutulmasına rağmen kısa vadede not artışı yönünde bir ifade yer almaması borsaya satış getirdi.

SATIÞLAR HIZLANDI

Açıklama geldiği sırada önceki güne göre yüzde 1.6 değer kaybıyla hareket eden İMKB 100 Endeksi açıklama sonrası kayıplarını artırarak 82 bin 600 puan seviyesine geldi. Endeksin bu seviyedeki kaybı yüzde 2.5'i buldu.
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3045
Localisation: Paris

MessagePosté le: 08 Fév 2013 11:29    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:


Türkiye emanet para cenneti
Þubat 8, 2013 |


Türkiye’ye hiçbir getirisi olmayan, tek bir çivi bile çakmayan sıcak (emanet) para stoku tehlikeli bir şekilde tırmanıyor.

Sıcak para stoku 4 Ocak itibariyle 156.8 milyar dolara ulaşarak tarihi bir rekor daha kırdı.

SICAK PARA NEREYE GİDİYOR?

Türkiye’ye gelen sıcak paranın yüzde 51.2’si borsada, yüzde 36.9’u hazine bonosu-devlet tahvili şeklinde, yüzde 11.9’u ise mevduat olarak değerlendiriliyor.

Kısacası gelen sıcak paranın tek bir senti bile Türkiye’ye bir kuruşluk fayda sağlamıyor.

YARATTIÐI RİSKLER NE?

“Sıcak para girişi nasıl bir risk oluşturuyor?” diye merak edenler için açıklayalım.

1. Sıcak para olarak gelen döviz, ülkede döviz arzını artırdığı (döviz bollaştığı) için dövizin TL karşısında değeri düşüyor yani kur geriliyor.

2. Dövizin değeri düşünce, yurtdışındaki malların TL olarak değeri ucuzluyor. Bu da ithalatı artırırken ihracatı yavaşlatıyor.

3. Dış ticaret açığı cari açığı (yani döviz açığını) artırıyor. Başka bir ifadeyle Türkiye’ye gelen (ihracat, turizm vb.) döviz ile çıkan (ithalat ağırlıklı) döviz arasındaki fark artıyor.

4. Döviz açığının karşılanması için ya doğrudan yabancı yatırımla ya dış borçla ya Merkez Bankası rezervleriyle ya da sıcak (emanet) para ile karşılanıyor.

5. Cari açığın finansmanında en kolay yol sıcak para. Ancak bunun için Türkiye’yi sıcak para açısından cazip hale (sıfır vergi, düşük kur, yüksek faiz gibi) getirmek gerek.

6. Türkiye bu kısır döngü içinde sürekli başa sarıyor ve sıcak para girişi artıyor. Sıcak para getirenler ise Türkiye’ye tek bir çivi dahi çakmadan, getirdikleri paraya yüksek getiri sağlıyorlar. Türkiye cazibesini kaybedince de paralarını alıp başka ülkelere gidiyorlar.

7. Sıcak para geri gidince de ekonomi üzerinde ciddi etkiler oluyor. 2001 krizinde olduğu gibi döviz yükseliyor, borsa düşüyor, faizler artıyor




http://sozcu.com.tr/turkiye-emanet-para-cenneti.html
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 3045
Localisation: Paris

MessagePosté le: 07 Mar 2013 11:16    Sujet du message: Répondre en citant



okumak için :
http://bit.ly/WLTmtg
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
murat_erpuyan
Admin
Admin


Inscrit le: 30 Jan 2006
Messages: 11476
Localisation: Nancy / France

MessagePosté le: 01 Mai 2013 0:00    Sujet du message: Répondre en citant

Citation:



Gelişmişlikte Türkiye'nin Yeri

Doğan Hasol - Cumhuriyet, 30 Nisan 2013


Bir değerlendirme kuruluşunun kredi notumuzu bir kademe artırmasını zafer çığlıklarıyla karşılıyoruz. Oysa her şey ekonomiden, ekonomik büyüklükten ve böbürlenmekten ibaret değil. Ülkelerin gelişmişliği, ulusal gelirin hakça paylaşılmasının yanı sıra insana verilen değer ve insanların mutluluğuyla, yani genel yaşam kalitesiyle ölçülüyor.

Türkiye ekonomisinin, ulusal gelir boyutuyla dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi konumunda olduğunu biliyoruz. Zaten bu nedenle de G-20’ler arasındayız. Bir yandan da hükümetin 2023 yılında ekonomiyi dünyanın 10’uncu büyüğü haline getirmeyi hedeflediği sürekli olarak tekrarlanıyor. Ne var ki ekonomik büyüklük önemli ama her şey demek değil. Bizde ulusal gelirin nüfusa dağılımındaki çarpıklığın yanı sıra toplumun huzur, dirlik düzenlik ve refahını belirleyen bileşenlerde de sorunlar görülüyor.
Ülkelerin gelişmişlik derecelerinin belirlenmesinde yalnızca ekonomik büyüklük, hatta kişi başına ulusal gelir rakamları yeterli ölçütler değil, insani gelişmişlik çok önemli… Ulusal gelirin hakça dağılımı, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, fırsat eşitliği, çağdaş eğitim, sağlık, güvenlik, adalet, bireysel özgürlük gibi veriler de belirleyici oluyor.

Ülkelerin, başarılarını (ya da başarısızlıklarını) bu anlamda saptayan araştırmalar, göstergeler var. Uluslararası çeşitli kurumlar ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirlemek üzere yıl boyunca araştırmalar yapıyor, sonra da sonuçları yıllık raporlar halinde açıklıyorlar. Bu kuruluşlardan biri olan The Legatum Institute, 2012 yılına ilişkin raporunu “2012 Legatum Prosperity Index” adı altında yayımladı. Araştırma dünya nüfusunun yüzde 96’sını, dünya ekonomisinin yüzde 99’unu kapsıyor. Varlık ve refah düzeyi konusundaki en gelişmiş araştırma olarak bilinen rapor, ülkeleri yalnızca ekonomilerinin büyüklüğüyle ele almıyor, yukarıda da belirttiğimiz gibi, insani gelişmelere ilişkin vazgeçilmez evrensel değerler göz önünde tutuluyor.

Legatum Enstitüsü’nün 142 ülkeyi kapsayan 2012 raporunda ülkeler, yaşam kalitesini sağladığı kabul edilen 8 temel alanda irdeleniyor. Rapora göre Türkiye, çeşitli yönleriyle ele alınan ekonomide 74’üncü sıraya düşüyor. girişimcilik ve fırsatlarda 55’inci, kamu yönetiminde 46’ncı, eğitimde 91’inci, sağlıkta 58’inci, güvenlikte 93’üncü, kişisel özgürlükte 127’nci, sosyal sermayede 133’üncü.

Raporun bir de genel sıralaması var. Buna göre Türkiye 142 ülke arasında 89’uncu konumda… Tacikistan, Gana ve Kırgızistan’ın hemen arkasında, El Salvador ve Nikaragua’nın hemen önünde. Bu arada genel sıralamada parlak konumdaki ülkelere de bir göz atalım. İskandinav ülkeleri ilk sıraları paylaşıyor: Norveç birinci, Danimarka ikinci, İsveç üçüncü sırada. 12’nci sırada ABD, 13’üncü sırada Birleşik Krallık, 14’üncü sırada Almanya var.

Daha sonra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin İnsani Gelişme Raporu 14 Mart’ta yayımlandı. O rapora göre Türkiye 2012’de 90’ıncı sırada yer alıyor. Görüldüğü gibi raporlardaki sıralamalarda Türkiye’nin konumu pek farklı değil. O rapor da ulusal gelir, eğitim, sağlık, adil gelir dağılımı, cinsiyet eşitliği, iyi yaşam koşulları verilerine göre biçimleniyor.

UNDP raporları kapsamında Özlem Yüzak’ın Cumhuriyet’te çıkan bir yazısında önemli bir saptaması vardı: “1996 yılındaki İnsani Gelişme Raporu’nda istenmeyen 5 büyüme tipi açıklanmıştı. İstihdam yaratmayan büyüme, eşitsizlikleri artıran büyüme, toplumun en dezavantajlı kesiminin katılımını engelleyen büyüme, kayıt dışı büyüme, geleceği (doğal kaynakların ve çevrenin doğru kullanımını) gözetmeyen büyüme” (1). Türkiye’nin ne yazık ki bu ilkelere göre büyümediğini biliyoruz.
Yine kısa bir süre önce, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), “2013 Dünya Basın Özgürlüğü Raporu”nu yayımladı. O rapora göre Türkiye 179 ülke arasında 154’üncü sırada... Bir önceki yıla göre 6 sıra gerileyen Türkiye’ye raporda “Yakışıksız Bölgesel Modeller” başlığı altında yer verilmiş. 2005’te 98’inci sırada olan Türkiye o tarihten beri sıralamada geri gidiyor (2).

Görüldüğü gibi ülkemizin durumu bu somut verilere göre hiç de parlak sayılmaz. Karnemiz böyle... Eksiklerimizi giderip kırık notlarımızı düzeltmemiz gerekiyor. Bir değerlendirme kuruluşunun kredi notumuzu bir kademe artırmasını zafer çığlıklarıyla karşılıyoruz. Oysa her şey ekonomiden, ekonomik büyüklükten ve böbürlenmekten ibaret değil. Ülkelerin gelişmişliği, ulusal gelirin hakça paylaşılmasının yanı sıra insana verilen değer ve insanların mutluluğuyla, yani genel yaşam kalitesiyle ölçülüyor. 2023 hedefine öncelikle bu insani değerlerin konması daha doğru olmaz mı? 90’ıncı sırada olmak Türkiye’ye yakışmıyor.

1. Özlem Yüzak, İnsani Gelişmişlik, Türkiye ve Dünya, Cumhuriyet, 20 Mart 2013.
2.iyad.org.tr, Internet Yayıncıları Derneği haber portalı.



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Aller à la page 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10  Suivante
Page 1 sur 10

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.