508 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 508
Membre(s) : 0
Total :508

Administration


  Derniers Visiteurs

cengiz-han : 09h36:31
SelimIII : 10h48:39
lalem : 1 jour, 17h01:46
administrateu. : 4 jours
murat_erpuyan : 4 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - 23 nisan 2014
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

23 nisan 2014

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 23 Avr 2014 16:21    Sujet du message: 23 nisan 2014 Répondre en citant

Hazin bir panorama.......

23 nisan hazin panoramasi: sefalet, yokluk içinde çocuklarla, çocuk gelinlerle Avrupa siralamasinda basi çeken Türkiye, Cocuk bayrami etkinliklerinde yaka paça tutuklanan, polis tarafindan hirpalanan çocuklar. Ve katmer katmer çagdisi görüntüler...; iyi, ugurlu, kutlu ve mutlu bayramlar Türkiye!





Istanbul'da Eyüp Feshane'de gerçekleştirilen resmi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliğinde "Berkin Elvan Ölümsüzdür" pankartı açan ve slogan atan 4 çocuk gözaltına alındı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, öğrencilere ödül vermek için sahneye çıktığı sırada slogan atıp pankart açan biri erkek biri kız iki çoçuk polis tarafından gözaltına alındı. Yaka paça götürülen 2 çocuk Feshane'de kapalı alana alındı. Polis kapıları kapatarak gazetecilerin görüntü almasını engelledi.






Başbakanlık merdivenlerinden düştü

Bu yıl 23 Nisan törenleri kapsamında Başbakanlık koltuğuna Ankara Muazzez Karacay İlkokulu öğrencisi Göker İnan oturdu. Küçük Başbakan’a sorular soruldu. İlkokul öğrencisi Göker İnan, Twitter kullanmıyorum cevabı Erdoğan’ı, çok güldürdü.

Tören sonrası Başbakan merdivenlerinde gerçeklerştirilen fotoğraf çekimleri sırasında İnan’ın öğretmeni, dengesini kaybederek düştü.




İzmir Kitap Fuarı'nda kavga






İzmir Kitap Fuarı’nın önünde, 1 Mayıs kutlamaları için çağrı bildirisi dağıtan ve yasakları protesto eden gruplara, karşı görüşlülerden tepki gelince kavga çıktı. Özel güvenlik görevlilerinin yanı sıra polisin de biber gazıyla müdahale ettiği gruplar güçlükle ayrılarak uzaklaştırılabildi. Kavganın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na denk gelmesi ise kötü bir tesadüf oldu.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla, normal günlerden daha fazla yoğunluğun yaşandığı Kültürpark içerisindeki TÜYAP İzmir Kitap Fuarı önünde, çeşitli gruplar da stant açarak İstanbul ve İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarına çağrı bildirileri dağıtmaya başladı. Kitap Fuarı’na gelen karşıt görüşlü kişilerin kendilerine bildiri vermek isteyenlere tepki göstermesiyle başlayan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü.

BİBER GAZI KULLANILDI

Gruplar arasında taşlı sopalı kavga çıktı. İki taraf birbirlerine ellerine ne geçerse fırlattı. Çöp tenekeleri, trafik dubaları, şişeler, afiş sopaları havada uçuştu. Özel güvenlik görevlilerinin yetersiz kaldığı kavgaya daha sonra polisler de müdahale etti. İkazlara rağmen kavgalarını sürdüren gruplar, biber gazı kullanılarak bölgeden uzaklaştırıldı. Bu arada kavgaya karışan kişilerin bazılarının başlarından yaralandıkları gözlendi. İki grup arasında sabah saatlerinde de yine aynı nedenle sözlü tartışma çıktığı öğrenildi. Kavganın ardından olası yeni bir tartışmanın önüne geçebilmek için Kitap Fuarı önünde takviye polis ekipleri görev yapmaya başladı.
_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Raskolnikoff
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 09 Oct 2007
Messages: 3474
Localisation: Somewhere in the world

MessagePosté le: 23 Avr 2014 16:34    Sujet du message: Répondre en citant

Iki sene önce Cüneyt Ayral'in YURT Gazetesinde Salih Bozok'la gerçeklestirdigi söylesiyi buraya aktariyorum.

ATATÜRK’ÜN YAVERİ SALİH BOZOK’UN TORUNU “SALİH BOZOK” DEDESİNİN ANILARINI 23 NİSAN ULASAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI İÇİN ÇOCUKLARLA PAYLAÞTI
ATAÜRK’ÜN YAVERİ SALİH BOZOK’UN TORUNU
“SALİH BOZOK” DEDESİNİN ANILARINI
23 NİSAN ULASAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI İÇİN ÇOCUKLARLA PAYLAÞTI
Cüneyt AYRAL – Fransa

Siz dedenizi görmediniz, daha çok babanızdan dinlediniz, neler anlatıyordu?

Babam Cemil Bozok’un bu konuda bana aktardıkları büyük ölçüde, 1985 Mayıs’ında yayınladığı « Hep Atatürk’ün yanında » (Çağdaş Yayınları) kitabında da yer aldı. Çocukluğumun ilk evrelerinden beri bana anlatılan, dedemin Atatürk’ün ölümü ardından intihar girişimi. Abdülhamit’in devrilmesinden ardından önce Selanik daha sonra İstanbul’da Beylerbeyi sarayında tutukluluğu döneminde dedemin muhafız bölüğü komutanlığı, o dönemde babamın şehzade Abid efendiyle dostluğu, onun sünnet düğünü ve devrik sultanın babamı da oğluyla birlikte sünnet teklifine dedemin karşı çıkışı, daha sonra Vahdettin’e ve işgale karşı faaliyetten tutuklanan dedemle birlikte ünlü Bekir Ağa bölüğünde baba oğul mahpuslukları, milli mücadele sırasında ve sonrasında Ankara günleri, Mustafa Kemal’le Ankara garı yakınındaki komşulukları, Lâz Osman’ın tenkili,Latife hanımla ilgili hikayeler ve dedemin büyük bir iç burukluğuyla geçirdiği son yılları…Mahalle mektebinde öğrencilere dayak atmasıyla ünlü Kaymak Hafız hocanın lâfını da çok duydum. Bu yüzden, Mustafa Kemal’in okulu terkederek askeri okula yazıldığını, dedemin de onu izlediğini öğrendim.Benim dinlediklerim babamın anlattıklarıyla sınırlı değil. Çocukluğumun önemli bir bölümünü Sabiha (Yenen) halamın yanında geçirdim. Ata’nın hastalığının onulmazlığı anlaşıldığında, dedemin « Atatürk’süz bir dünyada yaşayamıyacağı » anlayışıyla doktorlara danışarak kalbine tabanca sıkmayı planlıyarak, gösterdikleri yeri tendürdiyotla işaretlediğini halamdan duymuştum. Kitaplarda yer almayan, ama bana gençliğimde babamın aktardığı bir olay beni etkilemişti. Ittihat ve Terakki Selanik’te gözaltında tuttuğu Abdülhamit’in öldürülmesine karar vermiş, infazi gerçekleştirecek ve kurayla belirlenecek subay sultanı öldürdükten sonra intihar edecekmiş. Dedem « kuraya gerek yok » diyerek gönüllü olmuş, ailesiyle vedalaşmış ama son anda emir geri alınmış. O dönemde Galatasatay Lisesi’nde okuyordum.Rus klasiklerine, çara ve otokrasiye karşı yaşamı hiçe sayarak savaşan nihilistlere yoğun ilgim vardı. Dedemin ilkeler konusunda kendine ve çevresine karşı çok katı, taviz vermez, ama aynı zamanda şen şakrak, hayata çok bağlı bir kişi olduğu da bana anlatıldığından, varlığını doya doya yaşama ve aynı anda inançları için ölümü yâni hiçliği göze alma ikilemini bütünüyle içselleştiren bir yapıda olduğu sonucuna varmıştım. Elbette, kendimi bildim bileli bana söylenen dedemin keskin Galatasaray’lılığı. Bu nedenle olsa gerek, tüm Bozok ailesi Galatasaray’lıdır. Babam, ölümüne kadar kulüp divan üyesiydi. Muzaffer amcam (Salih Bozok’un küçük oğlu) o camianın ünlü ismiydi.

Babanızda, dedenizin etkisi ve Atatürk anlayışı nasıldı? Size nasıl aktarıyordu?

Biraz genişleterek, babam ve yakın aile ortamını ele alalım. Babamın kitabında belirttiği gibi, Salih Bozok’un Atatürk’le çocukluktan başlayan yakın dostluğu yanısıra, akrabalık ilişkileri var. Hacı Salih ve Hacı İslam her ikisinin de dedesi. Her ikisinin en yakın dostları büyük dayım Nuri Conker. Bu üçlünün lideri Mustafa Kemal, ve hepsinin paylaştığı idealler, tüm aile içinde bize bugüne değin aktarılanlar.Söylem biraz « hamasi « olacak ama, çöken osmanlının enkazından, « Muasır medeniyet », yâni çağdaş uygarlık, batı standartlarında batıyla eşitlik temelinde egemen bir yeni Türkiye yaratmak. Bu çevrede « aydınlanma » felsefesi önemli rol oynuyor. Ulusal devlet anlayışı da elbette. Ayrıca, farklı etnik ve dinsel kökenlilerin bir arada yaşadığı Selanik’ten geliyorlar. Bu felsefenin temel direği laiklik. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, ve farklılıklarda karşılıklı saygı. Tüm aileden dinlediğim, Ata’nın önemli kararlar arifesinde farklı görüşlerle “istişare” ettiği, yâni danıştığı. Ailemizde de bu ilkeler günlük yaşamımız için de geçerliydi. Ulusal bir dava söz konusu olduğunda tek blok olmak gerekirdi, ama o zamanlar « gayri müslim azınlık » gibi görünenler içimizden biri, yâni bizim gibi yurttaşlar olarak irdelenir, ayrımcılık gözetilmezdi. Çocukluğumda etimizi kasap Dikran’dan, sütümüzü Bulgar Zlata’ nın dükkânından aldığımızı, elbiselerimizi koyu Galatasaray’lı Vartkes’e diktirdiğimizi, ve aile doktorumuzun Diamandopulos olduğunu anımsıyorum. Genç yaşımda, ailemiz içinde « Varlık vergisinin » facia olarak nitelendiğine tanık oldum. 6-7 Eylül olayları nefretle karşılandı. Buradan herşeyin toz pembe olduğu sonucu çıkarılmasın. Bugün geldiğim noktada, gözlediğim kadarı, ailem ve yakın çevresinin, ki buna kendimi de eklerim, Atatürk Türkiye’si kazanımlarını geri dönüşü olanaksız kazanımlar olarak gördükleri, ve demografik, sosyolojik gelişimi yeterince algılayamadıklarından duruma « müdahil » olmadıkları, bu konuda bir nevi rantiye oldukları sonucuna vardım. Gelişmenin, modernleşmenin, kalkınmanın sosyal boyutunu yeterince anlamadık, algılayamadık. Belki bana kızanlar olur, varsın olsun. Bir söz vardır, « doğa boşluk sevmez ». Bu boşluk, bizim yokluğumuzda şu an başkalarınca dolduruluyor.

Atatürk’ün anılarıyla geçen bir çocukluğunuz var, siz Atatürk’ü nasıl algıladınız ve nasıl düşünüyorsunuz? Bugünün çocuklarına bu konuda neler öğütlüyorsunuz?

Evlerimiz Atatürk’le doluydu. Resimler, salonda Atatürk’ün bronz büstü. Bir vitrin içinde Ata ile ilgili nesneler. Daha sonra, babam tarafından çoğu askeri müzeye konulmak üzere makbuz karşılığı İstanbul merkez komutanlığına teslim edildi. Daha sonra, babamın son dönemlerinde, bazı değerli belgeler, onun güvenini kazanan kimi « Ata tacirleri » tarafından gasbedildi ve merkantil amaçlarla kullanıldı. Bunu geçelim. Benim için Atatürk, karizması ve ilkelerini paylaşan güvenli dostlarıyla çağıyla uyum sağlayan saygın bir ülkenin temelini attı. Benim için en önemli kazanım, laiklik ve kadın hakları, yurttaşlık bilinci. Çocuklar konusunda « Kaymak Hafız » a dönelim, yâni eğitime. Babamın verdiği bilgilerle yazılmış bir çocuk kitabı var, « Bir Güneş Doğuyor » (Fikret Arıt, Kelebek yayınevi, 1981). Atatürk’ün çocukluk yılları. Burada küçük Mustafa, arkadaşlarına « bir gün dayak ta kalkacak okullardan, çocukların mintan ve şalvarla okullara gitmeleri de kalkacak, erkeklerin, kadınların önünde yürümeleri de kalkacak » der. Çocuklara naçizane öğütüm, Ata’nın temelini attığı çağdaş eğitimden ödün vermemeleri, bilimi, pozitif, aydın düşünceyi benimsemeleri, değişik, farklı görüşleri inceleyip tarttıktan sonra kendi yollarını çizmeleri.

Dedenizden size kalmış en güzel anıyı bizimle paylaşır mısınız?

Birbiriyle bağlantılı iki anıyı paylaşırım. Dedem, Selanik’te genç subayken, babasının atı üstünde aklına estiği zaman evin holünden geçer kendisini aynada görmek üzere evin asma katına çıkarmış. Bir gece, rakı muhabbeti ertesi, ilerlemiş bir saatte, bando eşliğinde arkadaşlarından birinin sırtında eve gelmiş, cümbüşü müzisyenlerle birlikte evde sürdürmüşler. Bu olayı bana halam anlatmıştı. Çok sonra, Kusturica’nın « Underground » filminde Bregovic bandosu eşliğinde aynı sahneyi izler gibi oldum……Tipik Balkan ve Rumeli dedim, kendi kendime…..
Sizce bugün Türkiye’de Atatürk ve onun yaptıkları doğru algılanıyor mu?

Uzun yıllar, ki bu benim çocukluğumu da kapsar, Atatürk düşmanı denize döken mavi gözlü sarışın dev olarak nitelendi. Yaptıklarının özü ve temel görüşleri perdelendi. En önemlisi, insani boyutu göz ardı edildi. Örneğin, Can Dündar’ın « Mustafa » filmi hem laik hem laiklik karşıtı çevrelerden tepki aldı. Orada Atatürk, bir CHP kurultayında « Biz ilhamlarımızı gökyüzünden değil, hayatın içinden, bilimden alıyoruz » der. Meselenin özü budur. Dünya ve ülke tarihine damgasını vurmuş bir kişi duygu ve tutku planında irdelendiği sürece yaptıkları doğru algılanamaz, naçizane kanımca.

23 Nisan 2012 YURT Gazetesi

http://salihbozok.blogspot.fr/2013/10/ataturkun-yaveri-salih-bozokun-torunu.html



_________________
Родион Романович Раскольников
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.