335 visiteur(s) et 0 membre(s) en ligne.
  Créer un compte Utilisateur

  Utilisateurs

Bonjour, Anonyme
Pseudo :
Mot de Passe:
PerduInscription

Membre(s):
Aujourd'hui : 0
Hier : 0
Total : 2270

Actuellement :
Visiteur(s) : 335
Membre(s) : 0
Total :335

Administration


  Derniers Visiteurs

administrateu. : 09h20:13
murat_erpuyan : 09h22:37
SelimIII : 22h47:09
Salih_Bozok : 3 jours
cengiz-han : 3 jours


  Nétiquette du forum

Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.


Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Coban
Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum Forums d'A TA TURQUIE
Pour un échange interculturel
 
 FAQFAQ   RechercherRechercher   Liste des MembresListe des Membres   Groupes d'utilisateursGroupes d'utilisateurs    

Coban

 
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant  
Auteur Message
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:05    Sujet du message: Coban Répondre en citant

RTE
cengiz-han a écrit:
Citation:

Peygamberlerin mesleği olan çiftçilik ve çobanlığı ülkemizde hak ettiği konuma getirmeliyiz. Çobanlık deyip hafife almayın. Çobanlığın felsefesini anlamayan, psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım


14.11.2016


deyince bir çoban edebiyati dogdu ki oldukca yaygin, asagida ornekler!
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:09    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet'te Mine Sögüt

Citation:


Halkların çoban fantezisi

16 Kasım 2016

Cumhurbaşkanı’nın kendisini çoban olarak tanımlamasına;
Halkı da düpedüz koyun ilan etmesine hiç kızmayın.
Kendi basit soyutlamasıyla aslında sert bir gerçeği işaret ediyor.
Bizim ta buradan bakıp gördüğümüzü o daha da yakından görüyor.
Çünkü gerçekten mevcut durumda kendisi en donanımsız haliyle bir sürüye hükmedebilen bir çoban;

Biz de, en sadık yandaşından en azılı muhalifine, illa onun ya da başka bir çobanın peşine takılmaya kendi kendisini ikna etmiş şuursuz bir sürüyüz.
Çobansız saadet olmaz sanıyoruz.

Ve başımıza gelen her şeye müstahak olduğumuzu bir türlü kavrayamıyoruz.

Üstelik bu sadece bizim yarı geri kalmış, yarı yanlış yunluş ilerlemiş;
Cumhuriyeti, demokrasiyi falan bir türlü hazmedememiş;

Kısmi Batılılıktan, itile kakıla topyekûn Ortadoğululuğa sürüklenerek tenzili rütbeye maruz kalmış;

Kafası karışık, üzgün ve yalnız ülkemizde böyle değil.
Amerika’dan Çin’e, dünyanın her yerinde böyle;

Hatta demokrasiyi yiyip yutmuş şu derli toplu, mükemmel ülkelerde bile.
İnsanoğlu artı değer üretip doğadan koptuğu ve yeryüzünde artık bir ‘tüketici’ olarak yer almaya başladığından;

Ticaret erbabı olup insanlar arasında itinayla sınıfsal farklar yarattığından;
Başka diller konuşup başka felsefeler üretmeyi, birbirine benzememeyi bir zenginlik değil düşmanlık sebebi saymayı akıl ettiğinden;

Savaşlardan ve inançlardan nemalana nemalana mevcut düzensizliği kendine düzen diye yutturmayı başardığından;

Ve bu sayede sıkı bir para kazandığını keşfettiğinden beri;
Hepimiz irili ufaklı, akıllılı aptallı munis koyunlarız.
Güdülmeden asla rahat duramayız.

İnanç sistemiyle aynı merkezden yönetilen ticaret sisteminin dayattığı ahlak ve güvenlik kavramlarıyla biçimlenen rezil bir irademiz var.

Devamlı iktidar modelleri arıyoruz.

Devamlı iktidar dilleri kuruyoruz.

İktidarsız bir varoluşu hayal bile edemiyoruz.

O yüzden hep önümüzde kırk satır; ardımızda kırk katır.
Hükmetmeden ya da hükmedilmeden var olmamız mümkün değil sanıyoruz.

Yüzyıllar boyunca siyah derililerin ve kendilerine benzemeyenlerin ve kadınların ve güçsüzlerin köle olmasına ikna olmuş koca bir uygarlığın artığıyız.

Terakkinin anca demir zincirler yerine sanal zincirlerle esareti görünmez kılacak kadar olmasından işkillenmeyi becerecek kadar bile aklımız yok.
Sistem bizi sınırsız tüketim ve yüksek satın alma gücü için var olma heyecanıyla donatıyor.

Güvenlikten yiyeceğe, sağlıktan eğitime her şeyi satın almaya can atıyoruz.

Ve bunu özgürlük sanıyoruz.

Asla ihtiyacımız olmayan şeylere muhtaç sandığımız varlığımız, korkularla sıkı sıkıya mühürlü.

O mührü kırmaktan da korktuğumuzdan, hayat denen şey insan için korkunç bir kısırdöngü.

Getirisini götürüsünü hiç hesaplamadan kendi etrafımıza hevesle kafes üzerine kafes örüyoruz.

O kafeslerin içinde birbirimize bulaştırdığımız ruhsal yıkımlardan lego gibi inşa ettiğimiz dev bir ahlak sisteminde, kendi bedenimizden utanmakla başlayan bir cinsel ahlak ahmaklığına kapılıp, büyük ve evrensel bir ahlaksızlığın bekçiliğini yapıyoruz.

Birbirimizi öldürerek ve ezerek ve sömürerek var oluyoruz.

Bunu da marifet sanıyoruz.

Aslında çobanlara da koyunlara haksızlık ediyoruz.

Gerçekte ne iktidarlar çobanlar kadar naif olmakta;

Ne de halklar koyunlar kadar masum kalmakta.

Çoban kılığında kurtla; koyun kılığında tilki dünyayı dört bir koldan batırdıkça batırmakta.


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:11    Sujet du message: Répondre en citant

Bu da Sozcu'de Bekir Coaskun'dan

Citation:

Sen çoban biz koyun…

16 Kasım 2016


Bizim evin oraya ne zamandır dökülen asfaltın açılışı, Cumhurbaşkanı'nın katıldığı mehterli, balonlu törenle yapıldı…
Kaç aydır açılmadan basmışız demek…

*

35 televizyonun Ankara'dan naklen verdiği törende “88 eser” hizmete girdi…

“88 eserin” içinde bizim asfalt da var…
İnsan basmaya kıyamaz…

*

88 eserin içinde “Mezarlık çevre düzenlemesi” açıldı…
Aynı zamanda Sağlıklı Yaşam Dernekleri kapatıldı…

*

“Okullara 21 adet basketbol potası” açıldı…
OHAL kapsamında 937 okul kapatıldı…

*

Başkentlilere çok lazım “Tohum eleme tesisi” açıldı…
Alevi Bektaşi Derneği kapatıldı…

*

“Oturma bankı” açıldı…
Emekli dayanışma dernekleri kapatıldı…

*

“Muhtelif yerlere merdiven yapımı” açıldı…
Ensar'ın peşini bırakmayan Gündem Çocuk Derneği kapatıldı…

*

“Taş toplama makinesi” açıldı…
Çağdaş Hukukçular Derneği kapatıldı…

*

“Çalı dikimi” açıldı…
BM'nin tanıdığı Barış Derneği kapatıldı…

*

“Dört adet dekoratif cadde lambası” açıldı…
Özgürlükçü Hukukçular Derneği kapatıldı…

*

Kısacası; törenle, çalıdan-merdivene “88 Eser” açıldı…
Meydanı doldurmuş binlerce kişi “Türkiye seninle gurur duyuyor”, “Öl de ölelim”, “Demokrasi kahramanı” diye alkışladı…
Ahali “İş yapsın da…” dedi…
Aynı zamanda; demokrasinin vazgeçilmezi yüzlerce sivil toplum örgütünün kapısı mühürlenerek kapatıldı…

*

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı'nın “Çobanlığın felsefesini anlamayan, onun psikolojisini yaşamayan, insan yönetemez…

Ben de bir çobanım…” demesini çok iyi anladık…

Hakikaten doğru…

Biz de yıllardır söylüyoruz zaten; koyunuz diye…



Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:13    Sujet du message: Répondre en citant

Sozcu'de Bekir Coskun yazar da Yilmaz Ozdil yazmaz mi?

Citation:


Çoban


16 Kasım 2016



Asrın liderimiz, imam.

Aynı zamanda futbolcu.

Stili çok benzediği için lakabının Beckenbauer olduğu, Brezilyalı teknik direktör Didi'nin kendisine hayran kalıp Fenerbahçe'ye transfer etmek istediği söyleniyor, o derece yani.

*

İktisatçı.

“Tobb'un 1 milyon 300 bin üyesi var, her üye bir kişi alsa, işsizlik 1 milyon 300 bin azalır” teorisinin sahibi.

*

Þair.

Þiir kasedi var.

*

Tiyatrocu.

Mas Kom Yah isimli oyunun hem yönetmenliğini yaptı, hem başrolünü üstlendi. Mas Kom Yah, mason komünist yahudi manasına geliyor.

*

Bisküvi distribütörü.

Sonra işi büyüttü, “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” dedi.

*

Sucukçu.

İşler kesat diye ağlayan işadamlarına kendisinden örnek verdi, “eti doğudan al, batıda sat, ben Kars'tan Erzurum'dan karkas et getirip, sucuk yapıp satmış adamım, bu işleri iyi bilirim” dedi.

*

İett'ci.

Belediyeye temizlik işçisi olarak geçici kadroyla girdi, basamakları yükseldi, otobüs garajında kantinci oldu.

*

Sendikacı.

Darphane işçilerinin eylemine katılmış, grev gözcüsü önlüğüyle hatıra fotoğrafı var.

*

Pilot.

Pilot montu giydi, uçmayan pırpır uçağın kokpitinde başparmağıyla okey işareti yaparak poz verdi.

*
Kaptan.

Vapur dümeninde kaptan şapkasıyla fotoğrafı var.

*

Vatman.

“Demokrasi tramvaydır, amaç değil araçtır, gittiğimiz yere kadar gider, ineriz” lafı pek meşhur.

*

Sosyolog.

“Bir çocuk iflastır, iki çocuk iflastır, üç çocuk ehh işte, anca yerinde saymaktır, patinajdır, bize dört lazım, beş lazım, marketten bezi al, temizle, çöpe at, bitti gitti, tablo bu” teoremiyle tanınıyor.

*

Psikolog.

“Hamdolsun ekonomik kriz yoktur, olay psikolojiktir” teşhisinde bulunmuştu.

*

Hekim.

Doğrusu bizim hiç haberimiz yoktu, kendisi söyledi, “ben bu ülkenin doktoruyum” dedi.

*

Uzmanlığı galiba jinekoloji… Çünkü sık sık “en az üç doğurun, kürtaj cinayettir, sezaryenle olursa ikiden fazla çocuk olmaz” filan diyor.

*

Bi nevi eczacı.

“Hap gibi anayasa hazırladık, millete tablet gibi sunacağız” demişti.

*

Savcı.

Ergenekon davasına bakıyordu.

*

Kuyumcu.

İstanbul kuyumcular odasına üye olduğu, 1993'te Hasköy'de kuyumcu dükkanı işlettiği ortaya çıktı.

*

Muhasebeci.

Belediye başkanı olmadan önce Coşkun et şirketi'nin muhasebe defterlerini tuttuğu açıklandı.

*

Fahri doktor.

Dünyanın en saygın üniversitelerden 44 fahri doktorası var, en son Uganda'dan aldı! Asrın liderimize bu fahri doktorayı veren Uganda devlet başkanı, dünyanın en kötü 10 diktatörü listesinde 6'ncı sırada.

*
(ABD'deki St. John's Üniversitesi'nin yolsuzlukla suçlanan hukuk fakültesi dekanı Cecilia Chang intihar etti, neden intihar ettiğine dair soruşturma açıldı, bazı yolsuzluk belgelerine ulaşıldı, bu resmi belgelere göre, sayın hükümetimizin St. John's Üniversitesi'ne 300 bin dolar bağışta bulunduğu, bu 300 bin doların karşılığında sayın asrın liderimize fahri hukuk doktorası verildiği iddia edildi!)

*

Fahri profesör.

Kazakistan'da verdiler.

*

Fahri jokey.

Fena düşüyor ama, olsun.

*

Sanat eleştirmeni.

Hangisi ucubedir, hangisi edebe aykırıdır bir bakışta anlar.

*

Diplomat, yazar.

“Küresel Barış Vizyonu” ismiyle kitabı var.

*

Nükleer fizikçi.

Ha memlekete nükleer santral kurmuşsun, ha evine aygaz tüpü bağlatmışsın, ikisinin de riski aynı diyor.

*

Tüccar.

Almanya başbakanına kaç para maaş aldığını sordu, sonra da kendi durumunu izah etti, “sizin maaşlar iyi, benim ticaretten kazancım olmasa milletvekili artı başbakan maaşımla geçinemem” dedi.

*

Çevreci.

Hem de daniskası.

*

Fahri zabıta.

Arada yürüyüşe çıkıyor, kapalı mekanları kontrol ediyor, sigara içenleri görürse “terbiyesiz herif” diye fırçalıyor.

*

Armatörcük.

Çocuklarının gemicikleri var.

*

Gassal.

“İmam hatipte okurken, bir kısım öğretmenlerimiz bize ‘ölü yıkayıcısı mı olacaksınız' diyordu, evet, biz gassalız, bizim için şereftir” diyor.

*

Tarihçi.

Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfetmediğini dünya ondan öğrendi.

*

Başkomutan.

Kantin asteğmeniydi, Harp Akademileri Komutanlığı'nda konuştu, “başkomutan benim” dedi.

*

Başpehlivan.

Hayatı boyunca hiç güreşmediği halde Kırkpınar'da altın kemer taktılar, yağlı güreşi biliyorduk, yağcı güreşi de böylece öğrenmiş olduk.

*

Başmuhtar.

Muhtar bile olamaz diyorlardı, muhtarlara hitaben konuştu, “ben Türkiye'nin tamamını kontrol eden başmuhtarım” dedi.

*

En son…

“Ben çobanım” dedi.

*
Hâlâ başkan olur mu diye merak ediliyor…

Bambaşkan o, bambaşkan!


Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:15    Sujet du message: Répondre en citant

Yilmaz Ozdil hizini alamamis ertesi gunu de devam etmis!


Citation:

Kaval


17 Kasım 2016



TL'den YTL'ye geçildi, asrın liderimiz “paramıza itibar kazandıracağımıza dair söz vermiştik, alınterimizin semeresi ortaya çıktı” dedi. Dolar 1.3 lira oldu.

*

YTL'den gene TL'ye geçildi, asrın liderimiz “yıllar yılı paramızın değer kaybetmesinden şikayetçiydik, şimdi hamdolsun paramızın değer kazanmasından iftihar ediyorum” dedi. Dolar 1.4 lira oldu.

*

Liradan altı sıfır atıldı, asrın liderimiz “paramızın değeri neredeeen nereye geldi, eskiden tuvalete bir milyon liraya gidiliyordu be, şimdi artık bir liraya gidiliyor, biz işte buyuz” dedi. Dolar 1.5 lira oldu.

*

Jöleli “bir dolar bir lira olacak” dedi. Dolar 1.6 lira oldu.

*

TL'nin simgesi tanıtıldı, törende konuşan asrın liderimiz “paramızın artık tıpkı dolar gibi, euro gibi bir simgesi var, simgemizin çıpaya benzemesi, paramızın güvenli bir liman olduğunu vurguluyor, paramızın artık haysiyeti var, paramız bağımsızlığı, gururu ve onuru temsil ediyor, paramız şahlanıyor, küresel bir aktör olarak öne çıkıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları artık cüzdanındaki parasıyla gurur duyuyor, iktidarımızın özetini paramızın itibarında görmek mümkündür” dedi. Dolar 1.7 lira oldu.

*

Merkez bankası başkanımız “TL'yi aslanlar gibi koruyacağız, dövizin belini kıracağız, dolar yıl sonunda 1.9 olacak” dedi. Yıl sonu geldi, dolar 2.2 lira oldu.

*

Ekonomi bakanımız “dolarla oynayanın elleri yanacak, ellerinde patlayacak, bu ülkenin aslanlar gibi lideri var” dedi. Dolar 2.3 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “bakın çok açık ve net söyleyeyim, dolara yatırım yapanlar yaya kalabilir” dedi. Dolar 2.4 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “sakın dolar alarak köşeyi dönerim gibi bir yaklaşım içine girmeyin, duvara çarparsınız” dedi. Dolar 2.5 lira oldu.

*

Asrın liderimiz, ekonomi bakanımız ve merkez bankası başkanımızla toplantı yaptıklarını belirterek “işi tatlıya bağladık” dedi. Dolar 2.6 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “bir ara hatırlarsınız dolar kurunu dillerine dolamışlardı, şimdi bakın gördünüz, kurlar dengeye oturdu” dedi. Dolar 2.7 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “dolar kurlarının dengeye oturduğunu söylemiştik” dedi. Dolar 2.8 lira oldu.

*

Başbakanımız Binali Yıldırım “dolardan bize ne, dolsa ne olur dolmasa ne olur, biz kasaya dolana bakalım” dedi. Dolar 2.9 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “her gittiğim davette, her katıldığım nikahta söylüyorum, en az 3 diyorum, hanım kardeşlerime sesleniyorum, ben en az 3 tavsiye ediyorum” dedi. Başka bir mevzuda konuşmuştu ama, bu defa denk getirmişti… Dolar en az 3 lira oldu!

*
Asrın liderimiz “malum dolar fiyatı düştü, Rusya'yla alışverişlerimizde lira ve ruble kullanırsak, dolar daha da düşer” dedi. Dolar 3.1 lira oldu.

*

Asrın liderimiz “biliyorsunuz dolar kuru kendini korudu, çok yükselecek, patlayacak diyenler, beklenen neticeyi alamadılar, böyle bir durum söz konusu olmadı” dedi. Dolar 3.2 lira oldu.

*

Hükümet sözcümüz “dolar kuru bizdeki nedenlerden ötürü değerlenmiyor, telaşlanacak bir durum olmadığını söylemek isterim” dedi. Dolar 3.3 lira oldu.

*

Þimdi diyeceksiniz ki, hepsini anladık ama, başlıktaki kaval ne?

*

Memleketi çoban yönettiğine göre, bu tür yazıları kaval eşliğinde okursak daha rahatlatıcı olur diye düşündüm!

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:17    Sujet du message: Répondre en citant

Yine Sozcu'de Necati Dogru da kendine hakim olamamis 2 gun yazmis...

Citation:

Kavalcı çoban!



16 Kasım 2016


“Milli Tarım Projesi” toplantısı başlamıştı. Cumhurbaşkanı kürsüye geldi, “Peygamberlerin mesleği olan çiftçilik ve çobanlığı; çobanlık deyip hafife almayın. Çobanlığın felsefesini, psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım” dedi. Bunu duyunca aldım elime kalemi.

Kalem başladı yazmaya.

Durduramadım.

Zapt edemedim.

Çoban! Çoban!

Kavalı kınalı Çoban.

Övünen Çoban!

Kabaran Çoban!

En iyi ben güderim ve “kavalı en kalbi ben çalarım” diye kibirlenen Çoban! Buldun sessiz sürüyü, hem de sahipsiz sürüyü, “gül gibi güdüyorum işte…” diyorsun.

Sonuca bakmıyorsun.

Haşat ettin sığırcılığı!

* * *

Bak şu güttüğün sürüye.

En yüksek krediyi:

Sığırcılığa verdin.

En fazla hibeyi:

Sığırcılığa sundun.

Muhtemelen seçim yılı olmalı, 2017 programına da “bol kepçe sürü gütme desteği” koydun. 2016 yılına göre sığırcılığa desteği yüzde 25.9 artışla 3 milyar 793 milyar liraya çakardın.

14 yılda:

Bu kadar kredi.

Bu kadar hibe.

Bu kadar destek.

Milyar, milyar oldu.

Sonuç:

Sığır ithalatı rekor kırdı.

Yerli sığır üretimi düştü.

Türkiye, Avrupa'da birinci, dünyada en yüksek ikinci sığır ithalatçısı ülke oldu. Sayıştay, “halktan toplanan vergilerle bu kadar krediyi, hibeyi, desteği veriyorsunuz karşılığında yerli sığır ve et üretimi artmıyor, bu krediler, hibeler, destekler kime nasıl gidiyor?” diye rapor yazdı.

Rapor kaval altı oldu.

Kavalın sesi yükseldi.

Gerçeğin sesi kısıldı.

Hayvan varlığını artıracağız, yerli et üretimini patlatacağız diyerek verilen sözler, yapılan projeler, destekler, krediler, hibeler, çizilen stratejiler sonunda: Türkiye 2011-2015 yılları arasında; damızlık, besilik, kasaplık olmak üzere 1.4 milyon büyükbaş hayvan ithalatı yaptı. Kavalcı Çoban, güdüyorum dediğiniz sürünün parası, pulu yabancı çobanların kasasına aktı gitti. Yabancının ithal sığırı olmazsa kurban bayramlarında Diyanet, “kurbağa kesmek caizdir” fetvası çıkartacak noktaya geldi.

* * *

Çaldın kavalı!

Güttün sesiz sürüyü!

2008'de çiğ süt fiyatını düşürdün. Sürünün aklı şaştı. 1 milyon baş süt ineği kesiliverdi. Türkiye hayvan varlığı tehlike sınırına geldi, azaldı. Et fiyatları füze oldu, yükseldi.

Yine çaldın kavalı.

Faize çattın.

Verdin sıfır faizli kredi.

Fakat akıtılan bu sıfır faizli kredilerle yerli hayvancılık işletmeleri kurulmak yerine bütün destek yine ithalata yani yabancı sığırları güden yabancı çobanların kasalarına aktı.

Çaldın kaval.

Açtın ithal kapısını.

Üfledin kaval!

Bozdun yerli üretim yapısını.

Yap-boz!

Yap boz!

Telef ettin sığırcılığı.

Yaptığın projenin adı:
“Milli Tarım”

Güttüğün sürünün içi:
“İthal Sığır”

Yerli gösterip, ithal sığırcılığın kavalını çalınca; son 14 yılda köyden, mezradan, huydan, komdan 5-6 milyon sığır güdücü, hayvan yetiştirici çoban-çiftçi şehirlere göç etti. Toprağından, merasından koptu.

* * *

Kavalcı Çoban!

Kavalı kınalı Çoban!

Övünen Çoban!

Kabaran Çoban!

Buldun, yumuşak huylu, yavaş karar veren, sessiz ve sahipsiz sürüyü; “ben çobanlığın felsefesini bilirim” diye kibirlenirsin.

Bilesin!

Sürü de bir gün uyanır.

Yavaş öküzün.

Çiftesi sert olur.






Dernière édition par cengiz-han le 17 Nov 2016 3:19; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 17 Nov 2016 3:18    Sujet du message: Répondre en citant

Necati Dogru devam ediyor

Citation:

Çobansız adalet! Daha iyi yargı!



17 Kasım 2016


1 dolar: 3.31'i gördü. İşsizlik alev oldu. Yüzde 11'i geçti. Dolar, iner çıkar. İşsizlik, bugün artar, yarın düşer. Bunlar önemli değil. Önemli olan: Bizim Çoban. Bize, “bizi, bizim kulağımıza hoş gelen kaval sesiyle güdecek çoban” gerekli.

Dönüyor.

Dolaşıyor.

Bizim Çoban!

Başbakanlık kalkacak.

Çoban yardımcılığı gelecek.

Başbakanlık!

Baş çobana bağlanacak.

Zaten öyleydi.

Baş çoban söylüyor.

Çoban yardımcısı yapıyordu.

Fiili durum yeni Anayasa paketi ile “hukuk kılıfına sığdırılmış” olacak. Yeni anayasa paketi son şeklini aldı.
Hukuk, guguk!

* * *

“Hukuk, guguk olmasın” isteyen hukukçular bir araya gelmişler. “Daha İyi Yargı Derneği” adlı bir tarafsız, bağlantısız, sivil örgütlenme kurmuşlar. Önceki gece basına bir konferans sundular. Bugünün Türkiye'sinde en zehirli yılan “Yalan” dediler.

Hukuku zehirliyor.

Adaleti öldürüyor.

Davalara “Yalan” giriyor ve “hakimlerin önüne dava dosyaları kirlenerek” geliyor. Davalarda; davalının da davacının da söylediği yalanlar “savunma hakkının kullanımı” sayıldığı için “Bilirkişi Mafyalığı” adaleti teslim almış: Davalıya “bilirkişin oldum, gör beni ben de göreceğim hakimi” vidalanması yapılıyor.

Rüşvet istiyor.

Ve alıyor.

Rüşvet veriyor.

Ve verdiriyor.

Yargı yetkisi bilirkişilere geçiyor. Dava dosyaları kirleniyor. Avukatlar aksesuar gibi kalıyor. Yargılamada yeterli görev ve sorumluluk alamıyorlar. Delil toplayamıyorlar. Bilirkişilere soru soramıyorlar. Yargı yavaşlıyor. Davalar uzuyor. Yargının verimliliği düşüyor. Savunma hakkı felç oluyor, hak arama hakkı kısıtlanıyor. Yargı kararları, adaletsizliğe dönüşüyor. Uzlaşma bitiyor. Adaletin kestiği parmak acımaz anlayışı yerini; “hakkını hukuk dışında aramaya” dönüşüp; Türkiye “gücü, gücüne yetenin haklı sayıldığı ülke” durumuna düştü, düşürüldü.

* * *

Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, sözünü ettiğim basını bilgilendirme konferansında dedi ki; “Tam ve doğru ifşa (ilan etme-yayma-faş etme) ve ibraz (ortaya koyma-gösterme-inanılır kılma) yoluyla yargı güçlendirilebilir, eksikleri giderilebilir, hızlı iyileştirmeler olabilir.”

Davalı yurttaşın.

Ya da davacı vatandaş.

Avukatsın ya da bilirkişi.

Mahkemeye çağrıldın.

Tam ve doğruyu söyle.

Tam ve doğruyu göster.

Sakın yalan söyleme; yalan söylersen haklı bile olsan bu davayı baştan yitirirsin. Bizim toplumumuz ve adaletimiz “Tam ve Doğru İfşa ve İbraz” anlayışına gelirse; hukukun evrensel değerleri, tam ve bağımsız yargı, etkinlik, verimlilik, hesap verebilirlik Türkiye'de de öne geçer.

* * *

Anayasa değiştireceğiz.

Hukuk zihniyeti aynı.

Baş çobana bağlı, bağımlı kalmış, onun kavalına vidalanmış adaletten daha iyi yargı çıkmaz, çıkamaz. Adalet çürümekten kurtulamaz. Oysa hep baş çoban ve onun kavalı nasıl çalacağı konuşuldu, konuşuluyor. Baş çobanın genç oğlu, annesinin otomobiliyle büyük bir ses sanatçısı hanımı İstanbul'un Þişli semtinde, karakolun önünde, kaldırımda yürürken ezmiş, ölümüne sebep olmuştu. Dava hakimin önüne geldi. Bilirkişi, bu ölümlü kazada suçun büyük payı kaldırımda yürüyen ses sanatçısındadır diye rapor vermişti. Bu bilirkişi devlet şirketi Denizyolları Yönetim Kurulu'na, iyi bir maaşla, atanmıştı.

Sürüleşmiş toplum.

Bu cinayeti unuttu.

Anayasa paketi ile “Baş Çoban'ın fiili durumunu hukuka uydur- kaydır” yapıyor.





Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Nov 2016 2:25    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 18 Nov 2016 16:13    Sujet du message: Répondre en citant

Iyi oldu zengin bir çoban edebiyatimiz var artik!!!

Citation:

ÖNCE NEFSİNİN ÇOBANI OL





Hangi ağa sana çobanlık görevi verdi?

Çoban isen, sürün nerede? Çoban isen Saray’da ne işin var?

Çoban olacak isen öncelikle kendi nefsinin çobanı olacaksın…

Belediye Başkanı olmadan önce kürsüden parmağındaki evlilik yüzüğünü gösterip “Tüm servetim bu kadardır! Eğer bir gün, Erdoğan çok zengin oldu diye duyarsanız, bilin ki haram yemişim” dediğin için mi, dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden biri diye anılıyorsun?

Nefsinin dahi çobanı olamayan sen, kimin adına kimlere çobanlık yapacaksın?

Çoban olacaksan, önce nefsinin sahibi ve çobanı olacaksın…
Amerika’da Rıza Zarraf davasına bakan Savcı, “Yolsuzluk-Hırsızlık-Rüşvet” suçlamasıyla 4 eski Bakan hakkında TBMM’ye sunulan fezlekelerin dava dosyasına katılmasına karar verdi.

İşin bizi ilgilendiren yönü, FBI’ın “Fezlekede bulunan şahıslar-telefon kayıtları-fotoğraflar gerçek ve doğrudur” diye rapor vermesidir. Türkiye Adli Tıp Kurumu da aynı yönde karar vermişti!

Yani; Hepimizin defalarca dinlediğimiz, arşivlediğimiz aşağıdaki konuşmalar doğru ve gerçekmiş;

- “Oğlum hepsini sıfırladınız mı?”

- “Hayır Babacığım, bütün gece uğraştık ama biraz daha kaldı!”

- “Ne kadar kaldı?”

- “30 Milyon Avro kaldı. Onunla Þehri-Zar Konaklarından 4 tane alalım diyoruz?”

- “Neyse, halledin işte…”

Tüm Türk Milletinin ve dünyanın gözü önünde yapılan bu konuşmalar gerçek olacak ve sen Çoban olduğunu söyleyeceksin ha?

Çoban olacaksan, önce nefsinin sahibi ve çobanı olacaksın…

Karaman İlinde, Ensar Vakfı ve Kaimder (Karaman İmam Hatip Derneği) evlerinde, görevli öğretmen tarafından, 45 küçük çocuk tacize uğradı.
Bu rezillik, bu alçaklık hakkında Badem tek kelime dahi konuşmadı. Niçin? Çünkü bu dernekler AKP’nin arka bahçeleridir.

Bu vahşet için susan Badem, TV’deki bir dizi için sunucuya laf söyleyebildi!
Ülkeyi her kurumuyla sen yöneteceksin. Kaçak evlerde kaçak kurslarda, bu ülkenin küçücük çocukları sapık yöneticiler tarafından taciz edilecekler, bunu yapanlar senin partinden oldukları için susacaksın, sonra da çoban olmaya kalkacaksın!

Çoban olacaksan, “Benim sapıklarım iyidir” anlayışıyla hareket etmeyeceksin, nefsinin sahibi ve adaletli olacaksın…
Sen ancak her dediğine “Evet” diyen, “Biatsa biat, itaatsa itaat” diyen sepetlere çobanlık edersin.

Büyük Atatürk’ün Türk Milletine armağan ettiği Cumhuriyet’te özgür ve onurlu bireyler var. Tebaa yok, anladın mı yalancı çoban…

Sağlık ve başarı dileklerimle

17 Kasım 2016



Rifat Serdaroğlu


Dernière édition par SelimIII le 16 Sep 2018 10:50; édité 1 fois
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 19 Nov 2016 3:01    Sujet du message: Répondre en citant

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
cengiz-han
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 12 Jan 2008
Messages: 13616
Localisation: Paris

MessagePosté le: 19 Nov 2016 3:02    Sujet du message: Répondre en citant

Cumhuriyet'ten genç Özgür Mumcu

Citation:



Uyan çoban uyan


17 Kasım 2016

Çoban meselesi tekrar açıldı. Erdoğan, bir hadisten hareketle “Çobanlığın felsefesini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım. Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz” dedi. İnsanlığın avcı-toplayıcılıktan tarım ve hayvancılığa geçtiği bütün kaderimizi belirleyen o dönemin simge mesleklerinden biri çobanlık. Peygamberlerin, kralların mesleği olması boşuna değil. Özellikle Hıristiyanlıkta çok kullanılan bir kavram. İsa, koyunları uğruna ölümü göze alan iyi bir çoban olarak betimlenirken mesela Protestan din adamlarının unvanı çobandır.

Semavi dinlerin saygın bir yere koyduğu çobanlık modern zamanlarda bazı aşağılamalara da maruz kaldı. En meşhur örneği çobanın oyuyla benim oyum bir mi olacak çıkışıydı. Hatırlarsınız, özellikle siyasal İslamcı kesim buna şiddetle karşı çıkmıştı. Oysa bu sözü sarf eden hanımefendinin ilham kaynağı belki de Erdoğan dahil siyasal İslamcı kadroların fikir cephanesini oluşturan Necip Fazıl Kısakürek’ti.
Necip Fazıl, şu günlerde emin adımlarla yürüdüğümüz Başyücelik rejimini anlattığı kitabında memleket yönetimindeki ölçüsünü şöyle açıklar:
“Bir İmam-ı Gazali ile bir keleş çoban arasındaki farkı daima aziz tutan ve tutacak olan ölçümüz.” Sonra da ekler: “Bir İmam-ı Gazali ile çobanı kemmiyet hesabıyla bir tutan bir rejim, onu ehramlara taş taşımaya mahkûm edici firavunlar rejimi derecesinde batıldır.”

Sayın Erdoğan’ın Necip Fazıl’ın fikirlerine karşı çıkmayacağını düşünürsek, çoban çıkışının arkasında yatanın çobanda cisim bulan toplumun madunlarına sahip çıkmak olmadığı anlaşılır. Bu sözlerin işaret ettiği çobanlığın “gütme” kısmıdır. Demek ki yöneten ve yönetilen arasında eşit bireylerin ilişkisi değil, bir üstünlük ve boyun eğme ilişkisi tasavvur edilmekte. Zaten Erdoğan’ın okumayı çok sevdiği bir şiirin “yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum” dizelerini barındırması da boşuna değil.
Kendisi yöneten olacak, yönetilenler de uysal koyun. Hakikaten mesleği çobanlık olanların ise Necip Fazıl’ın dediği üzere yöneticilerle eşit tutulması söz konusu dahi olmayacak.

1993 senesinde demokrasiyi araç olarak gördüğünü anlattığı röportajında Sayın Erdoğan şunu söylemişti: “Eğer halk totaliter bir rejimi istiyorsa buna saygı duymalıyız.”

Aynı röportajda başkanlık rejimini ABD emperyalizminin bir tavsiyesi olarak değerlendirmiş ve başkanlığa ancak “siyasette serbest piyasa” oluşursa başkanlığın düşünülebileceğini ifade etmişti. “Siyasette serbest piyasa” siyasal İslamın tek başına iktidara gelebileceği ortamın sağlanmasıydı. Bu sağlandı. Þimdiyse halk totaliter rejim isterse buna saygı duyulmasını talep eden biri olarak başkanlığı talep ediyor. Gerçek çobanları kendi iyilikleri için koyun gibi güdecek bir rejim.

İstanbul’un işgal edildiği gün Rauf Bey (Orbay) Padişah Vahdettin’i ziyarete gider. Kendisinden Meclis kararı olmadan herhangi bir uluslararası antlaşmayı imzalamamasını rica eder. Vahdettin sinirlenir, “Rauf Bey” der “Bir millet var koyun sürüsü... Buna bir çoban lazım. O da benim.”

Sonrasında Bülent Tanör’ün benzetmesiyle dağlarda yakılan çoban ateşleri gibi memleket sathına yayılan milli kongrelerle millet bir koyun sürüsü olmadığını hem Vahdettin’e hem de işgalcilere ispat etti.
Velhasıl bu çoban meselesi derin mesele.

Ne der türkü “Uyan çoban uyan, sürüde kurt var.” Sonra devam eder: “Sanma ki dünyanın sultanı rahat/ Bazan dalgın gezer bazı perişan.”

Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
SelimIII
V.I.P
V.I.P


Inscrit le: 30 Aoû 2007
Messages: 2996
Localisation: Paris

MessagePosté le: 16 Sep 2018 11:02    Sujet du message: Répondre en citant

Ben nedense bir turlu koyun olamiyorum, 24 Haziran'da pes ettim etmesine ama pes etmekle de olmuyor ki. Eskilerin tabiri ile haleti ruhiyemi iyi anlatmis Bekir Coskun.

Citation:

O “yüzde 60 aptal” yoksa biz miyiz?
9 Eylül 2018


Geçen sene bu zamanlardı…

Amerikan Hastanesi'nin altıncı katındaki odamda, camın önündeki divana oturmuş arkalardaki sokakları seyrediyordum… İşçiler çatıları onarıyorlardı, karşıdaki binada örtülü bir kadın camları siliyor… Gelirken aşağıdaki sokakta insanları görmüştüm; ne çok avare, işsiz, kısmetini arayan, ama eminim ki çaresiz insan var…

Odama neredeyse on dakikada bir doktorlar geliyor, güler yüzlü hemşireler girip çıkıyor, yastık yüzleri durmadan değişiyor, her hasta için ayrı yemek yapılıyor, bütün hastalar için akıl almaz bir bakım ve tedavi sürüp gidiyordu…
Aklıma Anadolu hastaneleri geldi…

Çatıdaki işçilere bakıp daldım, gözlerim doldu…

Andree “Sancı mı geldi?” dedi…

“Hayır” dedim…

“Benim her şeyim var, istedim ki onların da olsun…”



Yıllardır köşelerimizde hep o insanlar için çırpındık… Dizimize vurduysak, hep onlar adına vurduk… Kendi dünyamızın değil, onların dünyasının güzel olması için yırtındık…

Bizim her şeyimiz vardı, onların olsun istedik…

Ama onlar yalanların, dolanların peşine takılıp gittiler…



Seçimden bu yana keyfimiz yok…

Umutlarımız kırık, canımız sıkkın, çoğumuzun ağzını bıçak açmıyor…
Bakın; sadece şu iki ayda yüzde yüz fakirleşmiş, yaşamı bir kat daha zorlaşmış kitlelerin umurunda değil…

Hâlâ “Papaz yaptı” diyor…

Hâlâ “Amerika hücuma kalktı” diyor…

Hâlâ “Tayyip Bey hücumu durdurdu” diyor…

Sorgulamıyor, kafa yormuyor, tepki duymuyor, hesap sormuyor…

Başka yanıt bulamadığında ise “Rabbimiz bizi imtihan ediyor” deyip seviniyor bile…



Biz onların da her şeyi olsun istedik…
Aziz Nesin'in ünlü “Yüzde 60” oranı aklıma takılıyor bu günlerde…
Yoksa o “Yüzde 60” biz miyiz?…



!!!

Soner Yalçin'da seslenmis benim gibi olmayanlara


Citation:



Ey muhafazakar arkadaş
14 Eylül 2018


Biliyorum…

Muhafazakarın düşünsel dünyası hissiyata dayanır…

Kendi kapalı dünyanı/tek yanlılığını hiç sorgulamazsın…

Bütün günahları -genel geçer laflarla- Cumhuriyet modernleşmesine/aydınlanmasına yükleyip, bugünün ıstırabını hayalindeki, “azamet” ve “ihtişam” dolu geçmişin “muazzam gölgesinde” huşu içinde dindirirsin!

Yanılgıya açıksın; çünkü kalbine seslene destek verirsin:
Biri, Cumhuriyet'in inşa ettiği ulusal kurumları yıkmak mı ister, hemen soluksuz yardıma koşarsın!

Bu amaçla…
-Yeri gelir PKK ayrılıkçılarıyla ittifak yaparsın…
-Yeri gelir Fethullah Gülen'i “Hocaefendi” görürsün…
-Yeri gelir elleri patlarcasına liboşları alkışlarsın…

Batı'nın, “Ilımlı İslam”- “Büyük Ortadoğu Projesi” ile oluşturduğu “kimliğe” dünden hazırlıklısın!

CIA ajanlarının, “Yıkılsın Kemalist Devrimler” laflarına her türlü katkıyı sorgusuz sualsiz sunarsın.

Sahi…

Batı dayatması tüm özelleştirmelere destek verip -tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi- milli pazarımızın-üretimimizin yok edilmesine niye ses çıkarmadın?
Bugün… Gıda fiyat artışından şikayet ediyorsun; ülkeyi ithalat cenneti yapanlara oy yağdırmadın mı? Þarbonu bu canım ülkeye kim davet etti; hiç sorgulamayacak mısın?

Dünün ya da bugünün gerçeklerinden kopuk yaşayarak ülkeye ne derece zarar verdiğinin sahiden farkında değil misin?

Kızma bana!



Evil or Very Mad
Revenir en haut de page
Voir le profil de l'utilisateur Envoyer un message privé
Montrer les messages depuis:   
Poster un nouveau sujet   Répondre au sujet    Forums d'A TA TURQUIE Index du Forum » Forum en langue turque Toutes les heures sont au format GMT + 2 Heures
Page 1 sur 1

 
Sauter vers:  
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum
Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum
Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum


Powered by phpBB v2 © 2001, 2005 phpBB Group Theme: subSilver++
Traduction par : phpBB-fr.com
Adaptation pour NPDS par arnodu59 v 2.0r1

Tous les Logos et Marques sont déposés, les commentaires sont sous la responsabilités de ceux qui les ont postés dans le forum.