Les commentaires sont sous la responsabilité de ceux qui les ont postés dans le forum. Tout propos diffamatoires et injurieux ne sera toléré dans ces forums.
Forums d'A TA TURQUIE :: Voir le sujet - Tayyipland'dan...
Forums d'A TA TURQUIE Pour un échange interculturel
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 17 Déc 2018 16:27 Sujet du message:
Tam bu topigin basligina uygun.
Citation:
Yoksulluğun fotoğrafını çeken öğretmen görevden alındı
Muş’un Korkut İlçesine bağlı Çakırlı İlköğretim okulunda görev yapan öğretmen Selvan Erek bir öğrencisinin battaniyeden yapılmış çantasını sosyal medyada paylaştıktan kısa bir süre sonra görevden alınmıştı. HDP, Erek'in görevden alınmasıyla ilgili soru önergesi verdi.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 20 Déc 2018 1:48 Sujet du message:
Dunden bugune...
Citation:
Gerginlik stratejisi
Sozcu 19 Aralık 2018
Soner Yalçin
10 yıl önceydi…
Gündemde Deniz Feneri yolsuzluğu vardı.
Erdoğan'ın hedefinde ise, Deniz Feneri haberlerini yapan Doğan Medya ve itibarıyla Aydın Doğan bulunuyordu.
Aydın Doğan dayanamadı yanıt verdi:
“Başbakan'ın konuşmasını hayretle dinledim. Türkiye'de basın özgürlüğünün geleceği açısından da çok derin bir endişeyle dinledim.
Deniz Feneri ile ilgili haberleri gazetelerden, televizyonlardan izliyorum. Neymiş olay? İnsani yardım toplama amacıyla kurulmuş bir dernek, topladığı paraları, birtakım şirketler aracılığıyla şahıslara vermiş…
Bu olayı kim ortaya çıkarmış? Alman polisi ve makamları. Kim yargılıyor? Alman yargısı.
Peki bizim gazetelerimiz, televizyonlarımız ne yapıyor? Mahkemenin safahatı hakkında bilgi veriyor.
Başbakan kime kızıyor? Bu haberleri veren gazetelere ve televizyonlara. Hatta onlara da değil, direkt beni hedef alıp bana kızıyor.
Bunun bir mantığı var mı?
Başbakan bize yükleniyor. Herhalde bu yolla susturmak istiyorlar. Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde. Bize yapmadıkları kötülüğü bırakmayabilirler. Ama hür basını susturmaya tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih, demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar…
Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehdidin artık iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır.
Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor. Hoşlanmayabilir. Ama elindeki gücü de kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme hakkı yoktur. Bana göre bu tutumu ağır bir Anayasal suçtur. Çünkü Anayasamız, basın özgürlüğünü teminat altına almıştır…”
Aydın Doğan'ın 10 yıl önceki sözlerini neden hatırladım?
Fransa'daki Sarı Yelekliler eylemi Türkiye'de tartışma konusu oldu!
10 yıl sonra
10 Aralık/ geçtiğimiz hafta…
Gazeteci Fatih Portakal FOX Haber'de şöyle dedi:
“Sayın İbrahim Kalın'ın, ‘insanlar barışçıl gösteri yapmalılar' diye sözleri vardı… Haydi bakalım, barışçıl bir eylem için protesto edelim. Zamları protesto edelim. Doğalgaz zamlarını. Haydi bakalım, yapalım. Yapabilecek miyiz? Kaç kişi çıkacak sokağa, korkudan, endişeden? ‘Dayak yerim' vesaire. ‘Hakkımı arayacağım; ama ne yaparım? Başım derde girer mi, girmez mi?' Kaç kişi çıkar Allah aşkına, söyler misiniz? İşte bu şekilde bireysel ve toplumsal muhalefeti baskı altına almaya, yıldırmaya çalışıyorlar. En doğal (Anayasal) hak ama maalesef uygulanamıyor…”
Erdoğan bu sözlere kızdı; iki kez sert yanıt verdi:
– “Bu ne terbiyesizliktir ya! Bir tanesi televizyon ekranından kendini bilmez, haddini bilmez, edep yoksunu, edep fukarası, bir tanesi çıkmış sokağa davet ediyor. Ahlaksıza bak, ahlaksıza bak. Zaten bunlara yargı gereken cevabı verecektir…”
– “Birileri çıkmış, portakal mıdır, mandalina mıdır, narenciye midir nedir? Sokağa çağırıyor. Haddini bil haddini, bilmezsen haddini bu millet patlatır enseni!”
Söyler misiniz 10 yılda ne değişti? Hiç!
Peki, Erdoğan bunu neden yapıyor?
Bir hesabı var kuşkusuz…
Ortada patron bırakmadı
Erdoğan'ın siyaset yapma biçimi var ve hiç değiştirmeyecektir! Örneğin…
Medyayla hep kavga edecektir. Dün patron Aydın Doğan ile yaptığının benzerini (ortada patron bırakmadığı için) emekçi Fatih Portakal ile sürdürüyor!
Peki: Aynı sonucu alacak mı, emin değilim. Patron Aydın Doğan'a toplumun derin tepkisi, basın emekçisi Fatih Portakal'a büyük sempatisi var.
Erdoğan bunu biliyor kuşkusuz. Buna rağmen neden sert çıkış yapıyor?
İşte burada devreye “ikinci taktiği” giriyor; toplumu korkutmak! Yani…
“Bunlar halkı sokağa çağırarak ülkeyi karıştırmak istiyor” demeye getirerek oy toplamak!
Bu sebeple Erdoğan'ın diğer hedefi Kılıçdaroğlu oldu.
12 Aralık'taki İnsan Hakları ve Adalet Kurultayı'nda Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Hak aradı diye eğer işçiler hapse atılıyorsa ve iki büyük sendika sessiz kalıyorsa ciddi bir sorunumuz var demektir… İnsaf ya, bütün meydanların dolması lazım… Grev hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı Anayasa güvencesi altındadır.”
Erdoğan ne dedi bu sözlere:
“Bu milletin evlatlarını sokağa davet ederek bir şey elde edemezsin. Buna fırsat vermeyiz. Gereğini de yaparız…”
Tesadüf mü bu tepkileri? Değil, seçim taktiği!
Aydın Doğan'dan Kılıçdaroğlu'na bir de “Anayasa” demiyorlar mı; güleceğim geliyor.
Anayasa ne yazarsa yazsın Erdoğan dinler mi? Dinledi mi?
Yeter ki sandıktan istediği oyları alsın!
Erdoğan için, seçim zaferine giden bütün yollar mubah!
Yani arkadaş…
Mart ayı sonuna kadar bizi çok gergin geçecek böyle günler bekliyor.
Erdoğan gerginlikten besleniyor…
Türkiye’den 5 inşaat firması dünyada en fazla ihale alan ilk 10 firma arasında!
Dünya Bankası, altyapı yatırımlarında en fazla ihale alan ilk 10 şirketi belirledi. Þirketler arasında hükümete yakınlığıyla bilinen Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG holdinglerinin olması dikkat çekti.
Dünya Bankası her yıl ülkelerin devlet ve özel sektör yatırımlarını, projelerini ve taahhütlerini raporlaştırıyor. 1990 ile Temmuz 2018 yılları verilerine göre Türkiye altyapı yatırımlarında en fazla yatırım yapan ve proje geliştiren ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye altyapı yatırım listesinde 143 milyar dolar ile Brezilya, Hindistan ve Çin’den sonra dördüncü sırada, altyapı projeleri sayısı bakımından ise Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya ve Arjantin’den sonra geliyor.
İLGİLİ HABERİlçe milli eğitim müdürü ve iş insanı ihaleye fesattan tutuklandı!
İlçe milli eğitim müdürü ve iş insanı ihaleye fesattan tutuklandı!
10 ÞİRKETTEN 5’İ TÜRKİYE’DEN
En fazla yatırım yapılan altyapı alanları ise elektrik, yol, su ve kanalizasyon, liman, doğal gaz, havaalanı ve demiryolu hatları olarak sıralanıyor. Euronews’ta yer alan habere göre, Dünya Bankası raporunda altyapı projeleri sayısı bakımından Arjantin’den sonra dünyada 6. sırada bulunan Türkiye’nin en fazla ihale alan 10 şirket sıralamasında 5 şirketinin olması dikkat çekti. Dünya Bankası’nın söz konusu raporunda yer alan özel şirketlerin ilgili projelerin en az yüzde 15’lik hissesine sahip oldukları belirtiliyor.
HÜKÜMETE YAKINLIKLARIYLA BİLİNİYORLAR
Altyapı yatırımlarında ilk 10’a giren Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG adlı Türk inşaat firmaları ‘Avrupa ve Orta Asya’ bölgesinde ise en fazla proje alan, yatırım yapan ya da yatırım yapma taahhüdünde bulunan şirket listesinde ilk sırada yer alıyor. Bu şirketler hükümete yakınlıklarıyla biliniyor.
Bir suredir Turk bakkallarindan ozellikle tazecik salatalik (hiyar) alma alisganligimdan vazgeçtim bu yuzden, bir kose yazisindan okumustum konuya dikkat çekmek isteyen yazar : Antalya'da kamyona konan salatalik Istanbul'a gelinceye kadar 1 cm uzuyor; diye yazmisti.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 04 Jan 2019 18:17 Sujet du message:
Duygu Hanimin yazdigina hiç mi hiç sasmayanlardanim... Zaten bu eski bir aliskanlik, Cernobil'den sonra da "kotu bulutlar" Turkiye sinirlarini asmamak nezaketinde bulunmuslar ama Avrupa'nin ortalarini geçmisler Fransa'ya bile ulasmislardi.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 14 Jan 2019 23:18 Sujet du message:
Kavakci deyince aklima Ecevit'in onunu kesip basinda turban ile mecliste yemin etmesine engel oldugu kadin geliyor. Simdi kendisi buyukelçi. Ve ogreniyorum ki ABD vatandasligindan TC Buyukelçiligine uzanan yolda asil isim baba Kavakci.
Citation:
Barış Terkoğlu
Kavakçı meselesi bildiğiniz gibi değil
14 Ocak 2019 Pazartesi - Cumhuriyet
Artık açıkça sormalıyız: Kimileri türbanını gözümüzü örtmek için mi kullanıyor? Ne yazık, Merve Kavakçı meselesinde sürekli örtüyü tartışmaktan altındakini göremiyoruz.
Kendisi Malezya’ya Büyükelçi oldu. İki kızı Mariam ve Fatma Gülham’ın Cumhurbaşkanı danışmanı olduğunu geçen hafta öğrendik. Kardeşi Ravza Kavakçı’nın AKP’de milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olduğunu biliyoruz. Onun kızı Erva Kan’ın da Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nde Proje Direktörlüğü yaptığından yeni haberimiz oldu. Yetmemiş, Ravza Kavakçı’nın eşi Osman Kan geçen aylarda Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü olmuştu. Saymakla bitmiyor, halen Dallas’ta yaşayan diğer kardeş Elif Kavakçı da Emine Erdoğan’ın moda danışmanlığını yapıyor.
Gülen’e uzlaşma teklifi
Konu Merve Kavakçı olunca, kimileri Meclis’ten kovulan ve ABD’de yaşamak zorunda bırakılan bir portre çiziyor. Oysa Kavakçı, bu hikâye için fazla Amerikalı.
Tarih: 18 Nisan 2018.
Merve Kavakçı’nın babası Yusuf Ziya Kavakçı, Akit gazetesine “Fethullah Gülen olsam” başlıklı bir yazı kaleme aldı. “Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır” diyen Kavakçı, Gülen’e de bir tavsiyede bulunuyordu:
“Türkiye’ye köyüne dönmelidir. Zaten kaç yıl daha yaşar ki insan. Bildiğini de anlatır, teşkilata sadece eğitim ve öğretim hizmetinde olmalarını emreder ve bir de dünya çapında güçlü bir İslam âlimleri yetiştirme ve İslam araştırma merkezi ve üniversiteyi kurar. Bu merkez ve üniversite dünyada benzeri olmayan bir kalitede müessese olur.”
Kavakçı, Gülen’e bir tür çözüm süreci öneriyor, “Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek” ifadelerini kullanıyordu.
Darbenin üzerinden 2 yıl geçtikten sonra yazılan bu yazı, tepkilerin ardından Akit tarafından apar topar yayından kaldırıldı. Başka biri yazsa soluğu Silivri’de almıştı. Gülen ise kendisine uzatılan eli görüyor ve ertesi gün Pensilvanya’dan “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” yanıtını veriyordu.
‘ABD resmi İslam sözcüsü’
Yusuf Ziya Kavakçı’nın “Fethullah Gülen olma hayali” tesadüf değil.
Zira ömrünün büyük bölümünü ABD’de geçiren Kavakçı, “ABD’li İslam” anlayışının temsilcilerinden biriydi. Benim yorumum değil, kendisini Akit’teki künyesinde “ABD Devlet Bakanlığı Resmi İslam Sözcüsü” olarak tanıttı. Anlattığına göre Kuzey Teksas İslam Derneği kurucusuydu, Dallas Merkez Camii’nde imamlık yapıyordu. Türkiye’de Müslümanların zulüm gördüğünü savunan Kavakçı, ABD’nin İslamı himaye ettiğini anlatıyordu. Tesadüf mü, kızı TBMM ’yi karıştırırken, o Teksas Parlamentosu açılışında Tanrı’nın ABD’yi koruması için dua ediyordu. FE - TÖ liderinin fotoğrafları yayımlanıyor da, 2008 yılının nisan ayında ABD’yi ziyaret eden Papa 16. Benedict’in Kavakçı ile buluştuğu unutuluyor. Ya da ISNA (Kuzey Amerika İslam Toplumu) ilişkilerinden kimse söz etmiyor.
Özetle, türban hepimizin gözüne perde oluyor da günlerdir “Merve Kavakçı’nın akrabaları” diye tartışıyoruz. Yanlış söylüyoruz. Doğrusu “Yusuf Ziya Kavakçı’nın kızları ve torunları” olacak. Ya da “Ilımlı İslamcılığın Türkiye’deki çocukları”.
Meselenin aslını göremediğimiz için Merve Kavakçı’nın vekilliğinin düşme nedenini de tartışamıyoruz. 16 Mayıs 1999 tarihli Resmi Gazete’de yazıyor. Kavakçı, 5 Mart 1999 tarihinde, yani henüz milletvekili seçilmeden, Türk Devletine bildirimde bulunmadan “Amerika Birleşik Devletleri’nin çıkarları için çalışacağına” yemin ederek ABD vatandaşı olmuştu. Vekilliği de vatandaşlığıyla düşmüştü. 2 yıl önce yeniden Türk vatandaşı olup ardından büyükelçi yapılana kadar, durum bundan ibaretti.
Bu aralıkta Merve Kavakçı’nın ABD faaliyetlerine bakın. Erdoğan “Kendi ülkesini yurtdışındaki birtakım güçlere şikâyet eden, ihbar edenlerle mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diyor ya... Kavakçı, ABD’de tam da bunu yaptı. “Türkiye ve İsrail’de Müslümanlara işkence edenlerin tavırlarını değiştirmeye çalışıyoruz” diyen Kavakçı, Gülen’e referans olan eski CIA’cı Graham Fuller’le bile yan yana geliyordu.
1988’de evlendiği Ahmed Abushanab da 1999’da evlendiği Bekir Yıldırım da ABD vatandaşıydı. Hatta Türkiye ile ilgileri de yoktu. Yani Kavakçı’nın “ABD’ye mecburiyetten gittiği” zorlama duruyor. Belki Türkiye’ye görevlendirmeyle gelmiştir!
Mesele sadece sülale değil
“Türban gözümüze perde oldu” diyorum ya, Kavakçı’nın Ağustos 2000’de bir otel suitinde Şeyh Nâzım Kıbrısi’nin dizinin dibindeki mahcup duruşunu tartışıyoruz. Ama MİT ve Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında Şeyh Nâzım’ın ajan olduğunun yazdığını, müridinin hem de Malezya gibi özel seçilmiş bir ülkeye nasıl elçi yapıldığını konuşamıyoruz.
Kardeşi Ravza Kavakçı vekil olunca “cihadın mübarek olsun” diye seslenmesine İslamcılar vuruluyor. “Türbanlı vekilliğin cihatla ne ilgisi var” diyemiyor.
ABD’nin sapkın İslamcısı Elijah Muhammed için Merve Kavakçı, Akit’te 12 Eylül 2008’de şu satırları yazmıştı: “Daha sonraları peygamberlik benzeri bir statü iddiasına soyunmuş olmasına rağmen, Elijah Muhammed’in Amerika’da İslamın yayılmasına hizmeti göz ardı edilemez.” Türbana bakan İslamcılar, “Hazreti Muhammed’den sonra kendisini peygamber ilan eden biri nasıl İslama hizmet eder” sorgulamasını yapamıyor.
Öyle görülüyor ki Kavakçılar’ın devlete yerleşmesi bir sülale ihyasından ibaret değil. Türkiye’de siyasal İslamcılık aslına rücu ediyor.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 18 Jan 2019 11:50 Sujet du message:
Sen dünyayı ağlattın, sadece bizi değil. Sizin sayenizde gavurlar el pençe duruyorlar Osmanlı geldi diyorlar
Citation:
İmamoğlu'na 'Oy yok' dedi, Erdoğan'a taleplerini sıraladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu'na 'Sana oy yok' diyen Mehruze Keleş'i olayın hemen ardından telefonla aradığı ortaya çıktı.
Sultanbeyli’de seçim çalışmaları yürüten CHP İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkan adayı Ekrem İmamoğlu ile Mehruze Keleş isimli bir kadın arasında ilginç diyaloglar yaşanmıştı. “Sana börek, kete yaparım ama oy vermem” diyen Keleş’e, İmamoğlu da “Oyunuzu değil, duanızı istiyorum. Seçileceğim, gelip böreklerini, ketelerini yiyeceğim, enerji alıp 5 yıl deli gibi çalışacağım” diyerek ziyaret için adresini almıştı.
Erdoğan'dan jet telefon
Bu diyaloğun haberlerde yayınlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehruze Keleş'i telefonla aradı.
Emekli eşi için iş, oğlu için nafaka düzenlemesi istedi
İmamoğlu'na oy vermeyeceğini açıklayan Mehruze Keleş, Erdoğan'ın "Beyefendi ne iş yapıyor?" sorusu üzerine emekli eşi için iş istedi. Erdoğan ve Mehruze Keleş arasında yaşanan diyalog şöyle:
Erdoğan: Beyefendi ne iş yapıyor?
Mehruze Keleş: Bizimki sıvacı. Şimdi emekli oldu. Cumhurbaşkanım senden bir ricam; Buna simit satmak için... Ne edim... Benim hasta çocuğum var özürlü. Sen yetimler babasısın. Bende 6 çocuk var. Bir oğlan var.
Benim çocuğumu everdim, üç ay durdu. Üç aydan sonra hanımı geçti gitti. 10 senedir nafaka ödüyorum 600-600... Çocuk da yok, bir şey de yok. Eve kötülük de yok. Valla çoğu kadın mahsus nafakaya bağlanmak için bu erkekleri mahvediyorlar...
Erdoğan: Doğru söylüyorsun
Görüşmede, Erdoğan İstanbul’a geldiğinde Mehruze Keleş'i ziyaret edeceğini söyleyerek, "Sen dün Türkiye'yi ağlattın" dedi. Mehruze Keleş, “Ben sizin hayranınızım. Ben ne bileyim ki onlar CHP’li, onları görüyoruz” dedi.
“Sizin sayenizde gavurlar el pençe duruyor ve Osmanlı geldi diyorlar”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bu memlekette bugüne kadar dikili bir ağaçları yok ki’ demesi üzerine Mehruze Keleş, “Senin adına kurban olayım. Sen televizyonlara yakışıyorsun. Sen dünyayı ağlattın, sadece bizi değil. Sizin sayenizde gavurlar el pençe duruyorlar Osmanlı geldi diyorlar” diye konuştu.
Inscrit le: 12 Jan 2008 Messages: 13633 Localisation: Paris
Posté le: 26 Jan 2019 21:48 Sujet du message:
AKP zenginini nasil yaratiyor?
Gemiciklerden, Sancak'lara...
Citation:
AKP’nin eski MKYK üyesi Ethem Sancak’ın sahibi olduğu BMC’ye devlet tarafından verilen büyük teşvik desteği, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı kararı ile Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.
Inscrit le: 30 Aoû 2007 Messages: 3005 Localisation: Paris
Posté le: 28 Jan 2019 16:12 Sujet du message:
AKP'ye oy verince mahser belgesi alirsiniz diyerek din somurusu yapanlar var ama musluman oldugunu bas bas bagiranlar hak yemeden hiç mi hiç çekinmiyorlar. Bu iktidar kendi adamlarini kayirirken liyakata uymuyor binlerce kisinin hakkini yiyor.
Iste bir ornek, binlerce kisinin girdigi sinavda 6. olan kisiye sozlu sinavda geçersiz not verilerek ogretmen hakki aliniyor.
Vous ne pouvez pas poster de nouveaux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas répondre aux sujets dans ce forum Vous ne pouvez pas éditer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas supprimer vos messages dans ce forum Vous ne pouvez pas voter dans les sondages de ce forum